Salihli’de Eğitim Çalıştayı Düzenlendi
Manisa’nın Salihli ilçesinde Eğitim Gönüllüleri Derneği ve 20 ye yakın sivil toplum kuruluşundan oluşan Salihli Sivil Toplum Oluşumları Platformunun gerçekleştirdiği 500’e yakın eğitimci ve akademisyenlerin takip ettiği Eğitim Çalıştayı paneli yapıldı.
Bu raporlardaki ortak yanlardan oluşan sonuç bildirgesi bizzat platform üyesi dernek temsilcilerinin başkanları tarafından oluşturulan bir heyet tarafından hazırlanan eğitim çalıştayı sonuç bildirgesi düzenlenen panelle komu oyu ile paylaşıldı. Salihli sivil toplum platformu temsilcisi ve Salihli Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Oktay Akyüz, ”Platform olarak Eğitimin Problemlerine ilgisiz kalamayız. Bizler de bir eğitimci olarak sayın bakanımıza yardımcı olmak durumundayız. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasından sonra yeniden bir yapılanma gerekmektedir. Bu yapılanma da fikri alınacak en önemli kesimin bizzat işin mutfağındaki eğitimciler olduğu kanaatindeyiz. Bu nedenle bizzat eğitim kurumlarının çalışanlarıyla yapılan değerlendirmeler raporlara yansımış ve onlarca sayfa ortak görüş ve fikirleri bir arada derledik. bunları bir panel ile kamu oyu ile paylaşmak istedik. Sonuç bildirgesini de Milli Eğitim Bakanımız Ömer Çelik beye ulaştırarak sürece katkı sağlamak istiyoruz” dedi.
Salihli Endüstri Meslek Lisesi Konferans Salonunda Yapılan eğitim çalıştayı platformuna Ak Parti Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş, CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz, Salihli Kaymakamı Ertan Peynircioğlu, Ak Parti Salihli ilçe başkanı Hüsnü Tuğrul, ilçe ve belde belediye başkanları, sivil toplum kuruluşları üyeleri ve ilçe temsilcileri, daire amirleri, Okul Müdürleri katıldı.
Eğitim Çalıştayı toplantısında Sonuç Bildirgesini okuyan Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Abalı, “Orta öğretimde Liselerde 4 yıllık öğretimin 3 yılda bitirilmesine imkân tanınmalı. Aynı kurumda çalışan 10 yılını dolduran öğretmenler zorunlu yer değiştirmeye tabi tutulmalıdır. Zorunlu eğitim, okullarda devam devamsızlık problemlerine caydırıcı önlemler alınmazsa işin içinden çıkılmaz bir hal alacağı unutulmamalıdır. Öğretmenler ve Eğitim Sektörü 657 sayılı Devlet Memurluğu sisteminden tamamen çıkarılarak Üniversiteyle birlikte ayrı bir yasal düzenlemeye gidilmelidir. Böylelikle Yasal mevzuatların çokluğu ve dağınıklığı zaman zaman çakışmalara ve zıtlıklara sebep olmaktadır. Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 31. maddesinde belirtilen yükseköğretime öğrenci seçiminde YÖK ile MEB’in işbirliği, eğitim sisteminin birliği ve bütünlüğünü korumak açısından aktif ve sürekli hale getirilmelidir. Bölgeler arası ve okullar arası eğitim kalitesindeki farkı azaltma konusunda acil önlemler alınmalıdır. Okul türleri arasında kaynakların daha eşit dağılımı sağlanmalıdır. Öğretmen performans kriterleri objektif olarak belirlenmeli, çok çalışanla az çalışan aynı maaşı almamalıdır. öğrenci ve velilerin eğitim sistemine olan güveni pekiştirilmelidir. Eğitim politikaları düzenlenirken, süreklilik ve toplumsal mutabakat esas alınmalıdır” dedi.
Panel başkanı prof. Dr. Yüksel Abalı Bu tür sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları bakanlarımıza ve bürokratlarımıza ışık tutacağı gibi sorunların aşımında yardımcı olacağını belirterek,”Millî eğitim, bir sistem olarak görülmeli ve yapılan bütün düzenlemelerin, sistemin diğer parçaları üzerindeki etkisi gözetilmelidir. Özellikle, ilköğretimden ortaöğretime ve ortaöğretimden yükseköğretime geçişle ilgili düzenlemelerde, yapılan değişikliklerin sistemin bütün bileşenleri üzerine muhtemel etkileri çok iyi çalışılmalı ve değişiklikler bu etkiler hesaba katarak yapılmalıdır. Bununla birlikte, sistemde köklü ve ani düzenlemelerden kaçınılmalı, değişiklikler kademeli olarak gerçekleştirilmeli ve böylece kimsenin mağdur olmasına izin verilmemeli, öğrenci ve velilerin eğitim sistemine olan güveni pekiştirilmelidir. Okul türleri ve yerleşim yerine göre öğrenci sayısı, öğretmen sayısı, derslik sayısı ve ortalama sınıf mevcutları gibi veriler derlenmelidir. Öğrenme-öğretme ortamı olan sınıf ve okullarda sınıf mevcudunu azaltma, eğitsel araç gereçleri artırma vb. türden iyileştirmelere gidilmelidir. Çok fazla saat ders yükü ile etkili eğitimin aynı şey olmadığından hareketle, altı yaşındaki çocuk ile 14 yaşındaki çocuğu günün aynı saatlerinde derse başlatma ve aynı sayıda haftalık ders yüküyle (30 saat) sorumlu tutma uygulamasından vazgeçilmelidir. Ders yükü, çocukların gelişimsel özellikleri dikkate alınarak belirlenmelidir. Özellikle, okulun ilk yıllarında daha az ders yükü konulmalıdır .