Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Atalay'ın Açıklaması
Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, ''Basın İlan Kurumu'nu kuranlar; askerler. Belki de askerlerin, ihtilalcilerin yaptıkları en olumlu belki de tek olumlu iş, bu diye düşünüyorum'' dedi.
Atalay, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde ''Basın İlan Kurumu ve Medya'' konulu konferans verdi.
İletişimin, geleceğin meslekleri arasında olduğunu, işsizlik ve benzeri sorunların, iletişim mezunlarını üzmemesi ve geleceğe karamsar baktırmaması gerektiğini belirten Atalay, Türkiye'nin yenilenip yapılandığını, kendini tanımladığını, kurum ve kuruluşların ''iletişim bölümüne'' ihtiyacı olduğuna işaret etti. Atalay, söz konusu yerlerin her birinin kendini tanıtmalarını, anlatmalarını sağlayacak halkla ilişkiler birimlerine ihtiyaçları bulunduğunu ve oralarda iletişim mezunlarının çalıştırılacağını kaydetti.
Basın İlan Kurumu'nun 1961 yılında kurulduğunu ve 51 yaşında ''olgunluk çağını yaşayan'' bir kurum olduğunu belirten Atalay, ''Basın İlan Kurumu'nu kuranlar; askerler. Belki de askerlerin, ihtilalcilerin yaptıkları en olumlu belki de tek olumlu iş, bu diye düşünüyorum'' dedi.
Mehmet Atalay, 1961 tarihine kadar gazetelerin iktidara yakın ya da karşısında diye ikiye ayrılarak kamu ilanlarından yararlanmasının o nispette ölçüldüğünü ancak tartışmaların öncesinin Abdülhamit dönemine kadar uzadığını vurguladı.
''1961 yılında Basın İlan Kurumu kurularak iktidara yakın veya uzak hiç önemli değil, gazetelerin tirajlarına, sayfa sayılarına, çalıştırdıkları personel sayılarına göre gerçekten tarafsız kriterler konuldu ve basın kamu ilanlarını, reklamlarını bu tarifeye göre almaya başladılar.
28 Şubat sürecinde Vakit gazetesi de ilan almaya devam etti, belki cezalar yedi şu oldu bu oldu ama, paşaların büyük şikayeti olmuştu biliyorsunuz ciddi tazminata mahkum edilmişti ama neresinden bakarsanız ilan almaya devam etti. Bugünkü dönemimizde de muhalif ya da hükümete yakın kim olursa olsun hepsi ilan almaya, reklam almaya devam ediyor.
Basınımızın yaşaması lazım, en sağdan en sola kadar gazetecilerin bütün inandıklarını özgürce ifade edebilmesi lazım. Şantaj yapmadan, yalan yazmadan, iftira atmadan, hakaret etmeden, kırmadan, dökmeden ama mutlaka bütün düşüncelerini özgürce sergileyebilmesi lazım. Herkesin buna saygı duyması ve destek olması lazım. Çünkü bu ülkenin özgür bir basına ihtiyacı var, her dönemde herkesin ihtiyacı var. Dün iktidar olanların bugün muhalefette, bugün iktidar olanların yarın muhalefette olabileceğini demokrasinin bir gereği olarak düşünmek lazım.''
Kurumun yılda 300 milyon liralık reklam dağıttığını ve gazeteleri hem şekil hem de içerik olarak ''tarafsızca'' denetlediğini anlatan Atalay, kurumun şube sayısını artırmayı sürdürdüğünü ve söz konusu şubelerde de KPSS, yazılı ve sözlü sınavla iletişim mezunlarını işe aldıklarını anlattı.
Türkiye'de basından ''ekmek yiyen'' 100 bin civarında kişi bulunduğunu, bunların 10 bin kadarının da sarı basın kartı sahibi olduğunu belirten Mehmet Atalay, 75 milyonluk bir ülkede bu sayısının 500 bin civarında olmaması için hiç bir sebep olmadığını kaydetti.
Atalay, belediyelerin kendini anlatabilmesi için kanunla iletişim büroları kurdurtulması gerektiğine dikkat çekti.
Atalay, batı ülkelerinde gazetelerin ''yerel'' olduğunu, bazı yerel gazetelerin de büyüdüğünü ve dünyada ilgi gördüğünü anlatarak, Türkiye'de yerel gazetelerin güçlenmesi gerektiğini vurguladı.
Atalay, başta valiler olmak üzere, kamu yöneticilerinin, belediyelerin ve diğer yerel yöneticilerin de yerel medyaya destek vermesi gerektiğini söyledi.
Muhabir: Cüneyt Ateş
Yayıncı: Ebubekir Gülüm
Kaynak: AA
İletişimin, geleceğin meslekleri arasında olduğunu, işsizlik ve benzeri sorunların, iletişim mezunlarını üzmemesi ve geleceğe karamsar baktırmaması gerektiğini belirten Atalay, Türkiye'nin yenilenip yapılandığını, kendini tanımladığını, kurum ve kuruluşların ''iletişim bölümüne'' ihtiyacı olduğuna işaret etti. Atalay, söz konusu yerlerin her birinin kendini tanıtmalarını, anlatmalarını sağlayacak halkla ilişkiler birimlerine ihtiyaçları bulunduğunu ve oralarda iletişim mezunlarının çalıştırılacağını kaydetti.
Basın İlan Kurumu'nun 1961 yılında kurulduğunu ve 51 yaşında ''olgunluk çağını yaşayan'' bir kurum olduğunu belirten Atalay, ''Basın İlan Kurumu'nu kuranlar; askerler. Belki de askerlerin, ihtilalcilerin yaptıkları en olumlu belki de tek olumlu iş, bu diye düşünüyorum'' dedi.
Mehmet Atalay, 1961 tarihine kadar gazetelerin iktidara yakın ya da karşısında diye ikiye ayrılarak kamu ilanlarından yararlanmasının o nispette ölçüldüğünü ancak tartışmaların öncesinin Abdülhamit dönemine kadar uzadığını vurguladı.
''1961 yılında Basın İlan Kurumu kurularak iktidara yakın veya uzak hiç önemli değil, gazetelerin tirajlarına, sayfa sayılarına, çalıştırdıkları personel sayılarına göre gerçekten tarafsız kriterler konuldu ve basın kamu ilanlarını, reklamlarını bu tarifeye göre almaya başladılar.
28 Şubat sürecinde Vakit gazetesi de ilan almaya devam etti, belki cezalar yedi şu oldu bu oldu ama, paşaların büyük şikayeti olmuştu biliyorsunuz ciddi tazminata mahkum edilmişti ama neresinden bakarsanız ilan almaya devam etti. Bugünkü dönemimizde de muhalif ya da hükümete yakın kim olursa olsun hepsi ilan almaya, reklam almaya devam ediyor.
Basınımızın yaşaması lazım, en sağdan en sola kadar gazetecilerin bütün inandıklarını özgürce ifade edebilmesi lazım. Şantaj yapmadan, yalan yazmadan, iftira atmadan, hakaret etmeden, kırmadan, dökmeden ama mutlaka bütün düşüncelerini özgürce sergileyebilmesi lazım. Herkesin buna saygı duyması ve destek olması lazım. Çünkü bu ülkenin özgür bir basına ihtiyacı var, her dönemde herkesin ihtiyacı var. Dün iktidar olanların bugün muhalefette, bugün iktidar olanların yarın muhalefette olabileceğini demokrasinin bir gereği olarak düşünmek lazım.''
Kurumun yılda 300 milyon liralık reklam dağıttığını ve gazeteleri hem şekil hem de içerik olarak ''tarafsızca'' denetlediğini anlatan Atalay, kurumun şube sayısını artırmayı sürdürdüğünü ve söz konusu şubelerde de KPSS, yazılı ve sözlü sınavla iletişim mezunlarını işe aldıklarını anlattı.
Türkiye'de basından ''ekmek yiyen'' 100 bin civarında kişi bulunduğunu, bunların 10 bin kadarının da sarı basın kartı sahibi olduğunu belirten Mehmet Atalay, 75 milyonluk bir ülkede bu sayısının 500 bin civarında olmaması için hiç bir sebep olmadığını kaydetti.
Atalay, belediyelerin kendini anlatabilmesi için kanunla iletişim büroları kurdurtulması gerektiğine dikkat çekti.
Atalay, batı ülkelerinde gazetelerin ''yerel'' olduğunu, bazı yerel gazetelerin de büyüdüğünü ve dünyada ilgi gördüğünü anlatarak, Türkiye'de yerel gazetelerin güçlenmesi gerektiğini vurguladı.
Atalay, başta valiler olmak üzere, kamu yöneticilerinin, belediyelerin ve diğer yerel yöneticilerin de yerel medyaya destek vermesi gerektiğini söyledi.
Muhabir: Cüneyt Ateş
Yayıncı: Ebubekir Gülüm