Telekulak skandalı İngiliz Parlamentosunda

İngiltere Başbakanı David Cameron, ülkedeki telekulak skandalına neden olan "News of the World" gazetesinin eski editörü Andy Coulson'ı, iletişim danışmanlığı görevine getirdiğinden dolayı pişmanlık duyduğunu söyledi.

Telekulak skandalı İngiliz Parlamentosunda
Cameron, İngiliz Parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarasında ülkeyi sarsan telekulak skandalıyla ilgili konuştu ve parlamenterlerin sorularını yanıtladı.

Telekulak skandalının polise ve basına yönelik kamuoyunun güvenini sarstığını söyleyen Cameron, konuya ilişkin bağımsız bir hukuki soruşturma başlatılacağını hatırlattı. Cameron bu soruşturmanın polis, basın ve siyasetçiler arasındaki ilişkiyi masaya yatıracağını, yargıç Leveson tarafından yönetileceğini ve yargıcın istediği kişileri soruşturmaya ifade vermek üzere çağırabileceğini belirtti.

"Polisteki usulsüzlüğün kökünün kazınması gerektiğini" söyleyen Cameron, emniyet teşkilatının yeniden yapılandırılmaya ihtiyacı olduğunu bildirdi.

Cameron'a parlamento oturumunda en çok sorulan soru, eski iletişim danışmanı olan Andy Coulson'ın, yine telekulak skandalı nedeniyle tutuklanan ve polise danışmanlık yaptığı ortaya çıkan eski News of the World çalışanı Neil Wallis'i gayrı resmi danışmanı olarak kullanması oldu.

Başbakan konuya ilişkin sorulara, lideri olduğu Muhafazakar Parti'nin Wallis'le hiç çalışmadığını ve Wallis'in Coulson ile ilişkisinden ve emniyet teşkilatına halkla ilişkiler danışmanlık hizmeti verdiğinden haberi olmadığını söyleyerek yanıt verdi.

Coulson, Muhafazakar Parti ve Başbakan'ın bu yılın başına kadar iletişim danışmanlığını yapmıştı. New York Times gazetesi geçen yıl sonunda Coulson'ın editörü olduğu dönemde "News of the World" gazetesinin yaptığı yasa dışı telefon dinlemeden haberi olduğunu iddia etmişti. Coulson, ocak ayında Başbakanlık'taki görevinden istifa etmişti.

Gazetenin eski editör yardımcısı olan Wallis'in ise Coulson'a, geçen yılki genel seçimden önce halkla ilişkiler danışmanlık hizmeti sağladığı ileri sürülmüştü.

Cameron, Coulson'ı 2007 yılında işe almasıyla ilgili, "İşe almak benim kararımdı. Tabii ki pişmanım ve bunun neden olduğu kızgınlık için özür dilerim. Şimdi geriye baktığımda, ona bu görevi teklif etmezdim. İnsan bazı şeyleri yaşayıp öğreniyor. Bana skandala karışmadığı teminatını verdiği için Coulson'ı işe aldım. Şu an en büyük sorumluluğum bu karışıklığı temizlemektir" dedi.

-"KARARI OSBORNE DEĞİL BEN VERDİM"-

Başbakan, bir milletvekilinin dün parlamento komisyonundaki ifadesinde News International şirketinin eski üst yöneticisi (CEO) Rebekah Brooks'un Coulson'ı Cameron'a işe almasını, Maliye Bakanı George Osborne'un önerdiğini söylediğini hatırlatması üzerine, "İşe almak kararı benimdi, kararı ben verdim" dedi.

Çalışanlarının arkasında da duran Cameron, telekulak skandalını soruşturan polis yetkilisinin, bir başka konuda Başbakan'la görüşmeye giderken, başbakanın danışmanlarından birinin "telekulak konusunu açma" talimatı verdiği e-postaya, "uygun bir şekilde" yanıt verildiğini kaydetti.

Muhalefetteki Muhafazakar Parti lideri Ed Miliband de Başbakan'ın Coulson konusunda, Başbakan Yardımcısı Nick Clegg başta olmak üzere birçok kişi tarafından uyarıldığını ancak Cameron'ın bu önerileri dikkate almadığını savundu.

Miliband'in Cameron'a yönelttiği sorulardan biri de Rupert Murdoch'ın yüzde 39'una sahip olduğu BSkyB ihalesinin, "News Corporation" şirketinin yöneticileriyle birçok defa yaptığı görüşmelerde gündeme gelip gelmediği oldu. Cameron bu soruya, "BSkyB ihalesiyle ilgili bir sorumluluğunun ve rolünün olmadığını" söyleyerek cevap verdi.

Oturum sırasında Cameron, Rupert Murdoch'la yaptığı görüşmeye ilişkin eleştiriler üzerine, selefi Gordon Brown'un Murdoch ile "yakın ilişkisine" ve Murdoch'ın bunu dünkü komisyon toplantısında da ifade ettiğine dikkati çekti.

Bu arada oturumun başında Parlamento Başkanı Jon Bercow dün Parlamento Komisyonu sırasında medya patronu Rupert Murdoch'a yönelik "köpüklü" saldırımı girişimini "üzücü" olarak tanımladı ve konuya ilişkin bağımsız soruşturma başlatılması talimatı verdiğini bildirdi.