CHP'li Batum'dan Erdoğan'a 'Son Mohikan' benzetmesi

CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, Başbakan Erdoğan'ı eleştirirken, 'son Mohikan' benzetmesi yaptı.

CHP'li Batum'dan Erdoğan'a 'Son Mohikan' benzetmesi
CHP Eskişehir Milletvekili, TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Süheyl Batum, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirirken, 'son Mohikan' (Kızılderili kabilesinin son direnişcisi) benzetmesi yaptı.

Rusya'da Yeltsin, Ukrayna'da Timoşenko, İtalya'da Berlusconi dönemlerinin kapandığını söyleyen Batum, "Hep beraber görüşeceğiz, konuşacağız, elele vereceğiz. Son Mohikan'ı da ortadan kaldırıp, onu yıkıp, tekrar demokratik, çağdaş, laik, bağımsız bir Cumhuriyet'i elbirliğiyle kurana kadar devam edeceğiz" dedi.

Süheyl Batum, beraberinde oyuncu Rutkay Aziz ve gazeteci yazar Umut Zileli ile birlikte CHP Adana İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. CHP İl Başkanı Zeydan Karalar ve bine yakın partiliyle bir araya gelen Süheyl Batum, burada yaptığı konuşmada dünya ve ülke gündeme dönük değerlendirmelerde bulundu.

Batum, Van'da yaşanan deprem felaketinde çöken otelin enkazında kalan DHA muhabirleri Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir'in vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirip, toplantıya katılan meslektaşlarına başsağlığı diledi.

Batum, dünyanın birçok ülkesinde sıkıntılı bir süreç yaşandığını, Türkiye'nin de zor bir dönemden geçtiğini belirtip, "Dünyanın değişik ülkelerinde aynı dönemde, bir süreç başlatıldı. Hepimiz bu süreci yaşadık. Rusya'da Yeltsin, Ukrayna'da Timoşenko, İtalya'da Berlusconi...

Hatta sadece onlar değil, Sarkozy... Kıbrıs'ta Mehmet Ali Talat, Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan... Bunların seçilişleri, iktidara geliş yöntemleri, uyguladıkları yöntemler aynıdır. Hepsine bakın tek tek. Basını ele geçirmek, basın üzerinde yoğun bir baskı oluşturmak, yargıyı her halükarda ele geçirmeye çalışmak.

Hatırlayacaksınız, bunlar, Timoşenko'nun da, Yeltsin'in de, Sarkozy'nin de, Berlusconi'nin de, hepsinin uyguladığı yöntemlerdi. Fakat, Türkiye'de gerçekten bu dönemde, diğerlerinden de farklı bir şey yapıldı. Türkiye'de herkes güvencesiz bırakıldı" dedi.

Atatürk ilkelerini savunmak isteyenlerin haketmediği uygulamalara maruz kaldığını öne süren n Batum konuşmasında şöyle dedi:

"Türkiye, Berlusconi'lerin, Sarkozy'lerin, Timoşenko'ların, Yeltsin'lerin aynen uyguladığı yöntemlerle iktidara gelen bir Recep Tayyip Erdoğan yönetimini yaşıyor. Onlardan farkı, bizdeki hak ve özgürlüklerin, güvencelerin tamamen ortadan kaldırıldığı bir düzene geçmek oldu.

Bugün, işçilerin, memurların, tarım kesiminin, kadınların, öğrencilerin hiçbir güvencesi kalmadı. Hatırlıyorsunuz bir rektörün söylediğini, 'Sana mı kaldı Atatürk ilkelerini savunmak.' O rektör orada görevinde, o çocuk ceza alarak okuldan uzaklaştırıldı. Böyle bir Türkiye'de sadece şunu söylemek istiyorum; Van'da hepimizi üzen, acıya sevk eden, bir ulusun parçaları olduğumuzu ortaya koymaya vesile olan depremde bir şey yaşadık.

Bir Bakan 'Van'da artık tehlike yok, en güvenceli kenttir' dedi. Bugün o bakanı ara ki, bulasın! Bir Bakan, görevi kötüye kullandıklarını açıkça ifade ediyor. Aynı ülkenin Bakanı, aynı anda, 'Evet biz, deprem vergilerini yola harcadık. Duble yollara harcadık' diyor. Bugün ara ki, bulasın.

Bu ülkenin bir Bakanı, 'Oh bu çadırlar ne güzelmiş. İnsanın burada yatası gelir. Saray gibi' diyor, alay ediyor. Bu ülkenin Başbakan'ı ise bunlarla hiç ilgisi olmadan, Obama'nın vereceği talimatları dinlemek üzere, oraya gidiyor, Obama'yla görüşüyor, 'Ne talimatlarınız var' diyor."

'TERÖR VAHŞİCE SÜRÜYOR'

Terör olaylarının vahşice devam ettiğini belirten Batum, gençlerin, askerlerin hayatlarını kaybetmesine üzüldüklerini, kendilerini asıl üzen şeylerin ise saldırıların ardından çıkan bant kayıtlarının olduğunu söyleyip, şöyle devam etti:

"Terörün son olayını Kartepe'nin kaçırılmasıyla yaşadık. Terör vahşi bir şekilde, gencecik çocuklarımızın, pırıl pırıl askerlerimizin hayatını alıyor. Üzülüyoruz bunlara... Esas bizi üzen şu; maalesef 24 saat içinde 24 askerimiz, 5 polisimiz şehit oldu. Belki 1 yıl sonra, belki 6 ay sonra, bir bant kaydında, belki bu 24 tane, gencecik, pırıl pırıl askerimizin ölümünün, şehit olmasının, önceden hükümet tarafından bilindiğini göreceğiz.

Bizi çıldırtan bu! Bunu neden söylediğimi soracaksınız. Hatırlıyorsunuz, Tokat Reşadiye'de 7 askerimiz, uzaktan kumandalı bombayla öldürüldü. O sırada, AKP iktidarının yardımcısı, Bülent Arınç, televizyon televizyon dolaşarak, 'Bunu PKK yapmadı. Ergenekon yaptı' dedi.

Sonra bir bant kaydından öğrendik ki, bugün MİT Müsteşarı olan Hakan Fidan, Başbakan'ın özel temsilcilisi olarak gittiği Oslo'da, o dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'le beraber, aynen şöyle söylüyor; 'Bütün şehirlerimizi patlayıcı maddelerle doldurdunuz, bunu biliyoruz'. Aynı Afet Güneş, şöyle söylüyor; 'Reşadiye'de aşka geldiniz, 7 kişiyi öldürdünüz. Ne işiniz vardı? Bir daha yapmayın'.

Aynı gün bu ülkenin Başbakan'ı yardımcısını göndermiş, 'Onu Ergenekon yaptı' derken, kendisi de televizyonlara çıkıp, 'PKK'yla görüşüyor diyenler, şerefsizdir, namussuzdur' deyip, halkına yalan söylüyor. Biz bunu hep beraber görüşeceğiz, konuşacağız, elele vereceğiz. Son Mohikan'ı da ortadan kaldırıp, onu yıkıp, tekrar demokratik, çağdaş, laik, bağımsız bir Cumhuriyet'i elbirliğiyle kurana kadar, bu Türkiye'yi eşkiyaya mahkum etmeyene kadar, devam edeceğiz."

Adana'da bulunmalarının nedenini, 'Silivri'deki tutsaklara destek vermek' olarak açıklayan Gazeteci Ümit Zileli ise Silivri'deki mahkemeyi sirke benzetti.

ONURLU, NAMUSLU OLMAK SUÇSA, SUÇ İŞLEMEYE DEVAM

Sanatçı Rutkay Aziz ise konuşmasına İsmet İnönü'nün, "Namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır" sözüyle başladı. Parasız, çağdaş eğitim isteğiyle pankart açan öğrencilerin hapse atılmasına değinen Rutkay Aziz, şunları söyledi:

"Türkiye'de gençler son 5-10 yıldır dünyayı ve ülkeyi sorgulayarak geliyorlar. Bilinçli, cesur gençler yetiştiğini görmek bizi ülkemiz adına umutlandırıyor. En doğal haklarını dile getirdikleri için bazılarının hapiste olması çok üzücü. Ataması yapılmayan 23 öğretmenin intihar ettiğini biliyoruz. 300 bin öğretmen arkadaş atama bekliyor. Türkiye?de 30 yıldır süren bir savaş var. Barış bekliyoruz, ama ülkemiz sürekli büyüyen bir mezarlık haline geldi. Mustafa Kemal?in ilkelerine uymak, onurlu, namuslu, gerçekleri dile getiren vatandaş olmak suç olarak görülür oldu. Ben diyorum ki; bu suçu işlemeye devam edelim!"
Kaynak: AA