Unutulmaz Ali Sami Yen anıları, Aksiyon'da
Haftalık haber dergisi Aksiyon, 11 Ocak 2011 Salı günü Ziraat Türkiye Kupası'ndaki Galatasaray-Beypazarı Şekerspor maçıyla vedaya hazırlanan Ali Sami
Bülent Korkmaz'dan Ali Aydın'a, Turgay Şeren'den Hami Mandıralı'ya, Mehmet Özdilek'ten Oğuz Çetin'e, Hasan Vezir'den İbrahim Üzülmez'e, Ahmet Çakır'dan Cevat Prekazi'ye kadar birçok ünlü futbolcu, teknik adam ve spor yazarı, dergiye Ali Sami Yen Stadı anılarını anlattı.
G.Saray'ın eski futbolcusu, kaptanı ve teknik direktörü Bülent Korkmaz, eski günleri anlatırken "Maçlara kazan dairesinde konsantre olurduk." ifadelerini kullandı. F.Bahçe'nin eski futbolcusu, kaptanı ve teknik direktörü Oğuz Çetin, Avrupa maçında Sigma Olomuc'a 7-1 yenilmelerinin ardından Ali Sami Yen'de G.Saray ile moral buldukları maçı unutamadığını söyledi. Prekazi ve Uğur Tütüneker, Neuchatel Xamax maçlarına vurgu yaparken, eski hakem Ali Aydın da ilginç bir anısını paylaştı. İşte, Ali Sami Yen Stadı'nda yaşanan unutulmaz anılardan bazıları.
Bülent Korkmaz (G.Saraylı eski futbolcu): Ali Sami Yen'de unutulmaz günlerim geçti. Bizim bir kazan dairemiz vardı. Oynayacağımız maçtan önce o kazan dairesinde toplanır, maça konsantre olurduk. Soyunma odasında değil de o kazan dairesinde... Soyunma odasıyla sahaya çıkış koridorunu da her zaman hatırlayacağım.
Ali Sami Yen'de Werder Bremen ile oynadığımız maçı unutamam. İlk maçı 2-1 kaybetmiştik. Soğuk ve karlı bir havada rövanşa çıktık (18 Mart 1992). Buz gibi bir hava vardı. Ona rağmen stat tamamen doluydu. Üstelik o yıllarda seyirciler 3-4 saat öncesinden maça gelirdi. 30 bin kişi o soğukta bizi destekledi. Ama olmadı. Son saniyelerde Rotario'nun vuruşu çamura takılmıştı. Ve maç 0-0 bitti. Elendik. Üzülmüştük. Ama ben asla o taraftarımızın oradan hüzünlü ayrılmasını unutamam. O soğukta hasta olmak pahasına saatlerce bizi desteklemişlerdi.
Hasan Vezir (F.Bahçe ve G.Saraylı eski futbolcu): 1989'da G.Saray formasıyla Kızılyıldız'a karşı oynadığımız ve 1-1 biten maçı unutamıyorum. O maçta golü ben atmıştım. Galatasaray formasıyla ilk maçımı ise Karşıyaka'ya karşı oynadım. Yanlış hatırlamıyorsam 2-1 kazanmıştık ve 2 golü de yine ben atmıştım. Benim için çok önemli bir maçtı. Fenerbahçe forması ile ise hafızalardan silinmeyecek 4-3'lük kupa maçı var. İlk yarıyı 3-0 yenik kapamıştık. İkinci yarının hemen başında Aykut'un golü geldi. Ondan sonra Rıdvan'ın üç pasıyla arka arkaya 3 gol attım ve maçı 4-3 kazandık. Galatasaray forması ile Fenerbahçe'ye karşı oynadığım ilk maçı da unutamam. Maç 0-0 devam ediyordu. 90. dakikasında korner kullandık. Prekazi ortaladı, arka direkteki Tanju topu ceza sahası içine indirdi, ben de son dokunuşu yaptım ve 1-0 kazandık.
Uğur Tütüneker (G.Saraylı eski futbolcu): 9 Kasım 1988'de İstanbul'da oynadığımız ve 40 bin seyirci önünde 5-0 kazandığımız Neuchatel Xamax maçını unutamam. O maçta bizim kenetlenmemiz ve tarihi zafer elde etmemiz Türk futbolundaki kırılma noktalarından biridir. O maçtan sonra Türk futbolu ve futbolcusu özgüven kazandı. O zamanki adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale çıktık. Ali Sami Yen'de çok güzel günler yaşadık. Yıkılmasına da duygusal yaklaşıyoruz. Bence buna gerek yok. Çünkü Galatasaray'ın yeni bir stada ihtiyacı vardı. Müthiş de bir stada kavuştu. Belki bu yeni stat Ali Sami Yen'in arsası üzerinde yapılabilseydi çok daha iyi olurdu.
Oğuz Çetin (F.Bahçeli eski futbolcu): 1992'nin Kasım ayıydı. Hafta arası Avrupa maçında Sigma Olomouc ile deplasmanda oynamış ve 7-1 yenilmiştik. Hemen bu maçın dönüşünde G.Saray ile Ali Sami Yen'de karşı karşıya geldik (8 Kasım 1992). Herkesin burada da fark yiyeceğimizi düşündüğü bir maçtı. Ancak benim verdiğim pastan sonra Aykut'un attığı golle 1-0 kazandık. Bu maçı o günkü şartlar itibariyle unutamam.
Mehmet Özdilek (Beşiktaşlı eski futbolcu): 1997-98 sezonu Türkiye Kupası finalinde (8 Nisan 1998) G.Saray'a attığım golü unutamıyorum. Finalin ilk maçı İnönü Stadı'nda 1-1 sona ermişti. İkinci maçta ilk yarının sonlarına doğru röveşata ile attığım golü unutamıyorum (Dk. 44). Maç 1-1 sona ermiş, penaltı atışları ile G.Saray'ı elemiş ve kupayı kazanmıştık. Bu gol futbol hayatımdaki en önemli gollerden biridir.
Bu statta unutamadığım bir maç daha var: 1991'de 2-0 geride olduğumuz ama sonrasında 3-2 kazandığımız karşılaşma. 17. dakika dolmadan 2-0 geriye düşmüştük. İlk yarının son bölümünde Ali ile iki gol bularak beraberliği yakaladık. İkinci yarının sonlarına doğru benim bir şutum kaleci Hayrettin'den döndü ve Feyyaz topu filelere gönderdi. Bu golle maçı 3-2 kazandık. O sezon sonu da şampiyon olduk.
Cevat Prekazi (G.Saraylı eski futbolcu): Neuchatel Xamax maçı inanılmazdı. Aynı yıl Rapid Wien'i 2-0 yendiğimiz maç da öyle. Xamax'a ilk maçta 3-0 yenildik. Maçtan sonra onlarda oynayan ama Partizan'dan takım arkadaşım Admir Smayiç otelimize geldi. Kendisine 'Göreceksin, rövanşta size 5 atacağız. Çünkü siz Ali Sami Yen'e değil, cehenneme geleceksiniz' dedim. Avrupa'yı biliyordum, İsviçreli oyuncular Ali Sami Yen gibi coşkulu bir statta hiç oynamamışlardı. Nitekim öyle oldu. Geldiler, 5 attık. Maçtan sonra Admir'le konuştum. Bana 'Bizimkiler maç öncesi ısınmak için sahaya çıktı. Soyunma odasına döndüklerinde yüzleri bembeyazdı' dedi. O gün seyircimiz de inanılmazdı.
Unutamadığım bir başka karşılaşma ise 2-1 kazandığımız ve 14 yıl aradan sonra şampiyon olduğumuz Eskişehirspor maçı. Bir hafta önce Beşiktaş evinde Denizli'yle, son dakikada Erol'un attığı gol sonucunda 1-1 berabere kaldı, biz de Antalya'yı 4-2 yenerek bitime bir hafta kala liderlik koltuğuna oturduk. Son hafta içeride Eskişehirspor ile oynayacaktık. Kazandığımız takdirde 14 yıl aradan sonra şampiyonluk gelecekti. Bütün bir hafta bu maçı konuştuk. Heyecan doruktaydı. Ben ise rahattım. Çünkü Ali Sami Yen'de kazanacağımıza inanıyordum. 2-0 öne geçtik. Ama 75. dakikalarda Eskişehirspor durumu 2-1'e getirdi. O dakikadan sonra bizimkilerin eli ayağına dolanmaya başladı. Vakit geçmek bilmiyordu. Seyirci bu devrede bize büyük destek oldu ve 2-1 kazanarak şampiyon olduk.
F.Bahçe'nin 4-3 kazandığı tarihi maçı da unutmuyorum. İlk yarı 3-0 galibiz. Mustafa Denizli iyi hoca olsa o maçı 4-3 kaybetmezdik. Denizli, ikinci yarı bize açık futbol oynattı. Biraz temkinli olsak tarihi galibiyeti biz alacaktık.
Hami Mandıralı (Trabzonsporlu eski futbolcu): Ali Sami Yen bambaşka bir stattı. Orası bir kültür yuvasıydı. O stadın içinde top oynamak çok keyifliydi. Yıkılacak olması üzücü. Ama kulüpler gelişen dünyaya ayak uydurmak zorunda. Orada çok güzel goller attım. G.Saray'a toplamda 15-16 golüm var, yarısı bu statta oldu. Unutamadığım maç ise G.Saray'ı 3-2 yendiğimiz bir karşılaşmaydı. Maç 2-2 devam ederken, Şota'nın verdiği topu ben doksana göndermiştim ve 3-2 kazanmıştık. G.Saray ile aramızda çok dramatik maçlar olmadı. Ama zevkli ve çekişmeli maçlarımız oldu. G.Saray, 1995-96'da beni istedi. Becerikli davranabilselerdi ben de bu statta birçok maça çıkacaktım.
Todor Veselinoviç (Eski F.Bahçe Teknik Direktörü): G.Saray'la Türkiye Kupası maçını unutamam. İlk yarının sonunda soyunma odasına 3-0 mağlup indik. Ancak ben inancımı hiç kaybetmemiştim. Hele Mustafa Denizli'nin devre arasında taraftarlarına yumruk şov yaptığını görünce kendi kendime, "Bu maç böyle bitmeyecek Mustafa!" dedim. Futbolcularım ise moralmen çökmüşlerdi. Onlara daha 45 dakika olduğunu ve ilk 10 dakikada gol atmamız halinde maçı kazanacağımızı söyledim. Dediğim de oldu. Aykut'un erken golü bizi umutlandırdı. Sonra Hasan üst üste 3 tane daha atınca Ali Sami Yen'de tarihi bir zafer yaşadık.
Ali Aydın (Eski hakem): Ali Sami Yen'de yönettiğim ilk maç G.Saray ile Altay arasındaydı. Galiba 98-99 sezonuydu. Popescu'nun barajı dağıttığı, benim tekrar ettirdiğim ve Hagi'nin serbest vuruş kullandığı maçtı. G.Saray ya 3 ya da 5-0 kazanmıştı. O maçın bende ayrı bir anısı var. Zira maçtan sonra gazeteler "Ali Aydın, Hakan Şükür'ün formasını aldı" diye yazmıştı. Oysa ben o maçta Hakan Şükür'ün formasını almadım. Almadım ama bugün keşke alsaydım diyorum. Çünkü Hakan Şükür bir dünya yıldızıydı. Alsaydım, şimdi evimde bir dünya yıldızının forması olurdu. Ama hakem yalnız adam, aldığı zaman suçlu görülüyor. Keşke böyle olmasa ve keşke futbolcu da hakemin formasını alabilse. Ali Sami Yen'deki o maç benim hiç de hak etmediğim bir karalama kampanyasına dönüştü. Hakemlik hayatım boyunca o maçta Hakan'ın formasını aldığım konuşuldu. İyi maç yönetsen bir dert, yönetmesen bir dert. F.Bahçe-G.Saray maçına atanıyorsun, gazetelerde bir haber: Hakan'ın formasını almıştı. Almadım, ama bugün keşke alsaydım diyorum. Hatta maç bitti. Havaalanına gittim. Altay kafilesi de oradaydı. Bana "Hakan'ın formasını almışsınız" dediler. Bagajımı x-ray cihazından uçağa göndermiştim. Onlar öyle söyleyince, geri aldırdım ve onların gözünün önünde açtım. 'Hani forma nerede?' diye sordum. O maçta yardımcı hakemliğimi yapan Sürhat Müniroğlu ve Burhan Mermer forma aldılar. Onlar çok insani bir şey yaptılar. Şu an yönetici kimliğim olsa, hakemlere 'maçtan sonra forma isteyebilirsiniz' derdim. Bir Hakan'ın, bir Alex'in, bir Quaresma'nın formasını almak neden yanlış olsun ki?
İbrahim Üzülmez (Beşiktaşlı futbolcu): Beşiktaş'ın 100. yılında Ali Sami Yen'de G.Saray'ı benim attığım golle 1-0 yendiğimiz maçı unutamam. O yıl şampiyonluk için G.Saray ile çekişiyorduk. İlk yarının son maçlarından biriydi. Eski açık tarafındaki kaleye atmıştım golü. Üstelik sağ ayağımla atmıştım. Aradan 7 sene geçti, insanlar hâlâ beni gördüklerinde o golü hatırlatıyor. Sanırım G.Saray'ın da evinde 24-25 maçlık bir yenilmezlik serisi vardı. Maçtan sonra G.Saray'ı çalıştıran Fatih Terim, 'sağ ayağını sadece gezmek için kullanan birinin, sağ ayağıyla attığı golle mağlup olduk' diye espri yapmıştı.
Turgay Şeren (G.Saray'ın eski kalecisi ve kaptanı): G.Saray Lisesi'nde okurken stadın yapımı başlamıştı. Önceleri toprak sahaydı. Tribünü yoktu. İlk önce Boğaz yönündeki kısmına bir tribün yapıldı. Çamurlu günlerinde biz orada antrenman yapardık. Çamurdan adam olurdum ben. Ama daha sonra Beden Terbiyesi'nin devreye girmesiyle burası bir stat halini aldı. Unutamadığım maçlar var bu statta. Bir tanesi 3-1 öndeyken son dakikalarda yediğim 2 golle 3-3 biten bir maçtı. Ama maçı tam hatırlamıyorum.
Ahmet Çakır (Spor Yazarı): Stadın açıldığı gün içeri girememiştim. 10 yaşımdaydım. Maçlara para verip içeri girecek durumda değildim. Ama ondan sonra her sene orada maç izlediğimi söyleyebilirim. Çocukluğumuzda Balat'tan Mecidiyeköy'e kadar yürür, devre arasında stadın kapılarının açılmasını bekler, sonra da içeri girerdik. Bu statta unutamadığım çok maç var. Mesela, 1967'de 87. dakikasına 3-1 önde girdiğimiz bir maç 3-3 bitmişti. 1983'te G.Saray-F.Bahçe arasındaki 4-4'lük maç. G.Saray 4-1 öndeydi, 4-4 bitti. 1989'da yine iki takım arasındaki G.Saray'ın devreyi 3-0 önde kapattığı ama 4-3 yenildiği maç benim nikâhımdan bir gün önceye denk geldi. Nikâh tarihini nasıl böylesine önemli bir maçtan bir gün önceye aldığımı da hatırlamıyorum. İzmir'deydik. Ev kalabalıktı, telaş vardı. Ben de göz ucuyla televizyona bakıyorum. Tanju durmadan gol atıyordu. İkinci yarı ise televizyona bakma fırsatım olmadı. Maç bittikten sonra G.Saray'ın 4-3 yenildiğini öğrenince bayağı şaşırmıştım. Yakın döneme gelirsek, 2000 yılında G.Saray'ın 3-2 kazandığı Milan maçını unutamam. Sonrasında UEFA Kupası şampiyonluğu geldi. G.Saray'ın 2-0 geriye düştüğü maçta Real Madrid'i 3-2 yendiği karşılaşma da inanılmazdı.