Lorik Cana: 2011'de bir kupa kaldırmak istiyoruz
Galatasaraylı futbolcu Lorik Cana, Galatasaray Televizyonu'nda yayınlanan Türk Telekom Kamp Günlüğü programına konuk olurken kötü bir sezon yaşamaları
İşte sarı - kırmızılı kulübün televizyonunda yayınlanan Lorik Cana'nın röportajının ayrıntıları:
- 2010 nasıl bir yıl oldu Lorik Cana için, bireysel anlamda neler değişti hayatında neler oldu?
2010 yorumunu yapmadan önce 2011 için bazı dileklerim var. Özellikle taraftarlarımız, Galatasaray taraftarı ve herkes için umarım 2011 çok güzel bir yıl olur. Galatasaray taraftarları için inşallah başarılı, hem bizim hem takımımız hem de kendileri için bireysel anlamda çok güzel, başarılarla dolu bir yıl geçirirler. 2010 yılına şöyle bir dönüp baktığımızda son altı ayı biliyorsunuz çok iyi geçirmedik. Takım olarak istediğimiz sonuçları alamadık. Benim için ilk bir iki ay zor geçti ama ondan sonra son birkaç aya baktığınızda, 2010 yıllının son bir iki ayına baktığınızda biraz daha iyiye gitti her şey. Sakatlık yaşadığımda bile herkes benim arkamdaydı, herkes beni destekliyordu. Bu tip şeyler görmek beni mutlaka memnun etti ama umarım 2011 daha iyi bir yıl olacaktır.
- Tatil nasıl geçti, o arayı nasıl değerlendirdin? Bir de yeni yıla nasıl girdin?
Yılbaşında çok güzel bir zaman geçirdim. Biliyorsunuz daha önce farklı ülkelerde oynadığım için uzun bir zamandır bu tip kış tatillerine, özellikle yeni yıla ailemle giremiyordum. Uzun bir aradan sonra ilk defa Arnavutluk'ta Kosova'da ailemle beraber yeni yıla girme fırsatı buldum. Her zaman görme şansım olmuyor onları, o yüzden güzel bir yılbaşı oldu benim için.
- İzleyicilerden biri sormuş; "En önemli yeni yıl dileği neydi" diye. Tuttun mu böyle bir dilek? Yeni kararlar aldın mı hayatında?
2011 yılında tabi ki yeni yıl için hem bireysel anlamda hem takımım anlamında bazı dileklerim oldu. Bireysel anlamda futbolcu olduğum için tabii ki en önemli dileğim, en önemli beklentim 2011'i kendi performansım açısından en üst seviyede tamamlamak, en üst seviyede devam ettirmek. Onun haricinde biliyorsunuz sakatlıklar bir futbolcu için çok önemli. 2011'e takım olarak baktığımızda da mutlaka başarılara imza atmak istiyoruz. Şampiyonluk biraz zor olacaktır mutlaka ama en azından bir kupa kaldırmak istiyoruz. Türkiye Kupası da bunun için çok ideal. Umarım 2011 yılında bir kupa kaldırırız takımla.
- İlk yarıyı değerlendirecek olursak bireysel performansını merak ediyorum. En çok forma giyen oyunculardan bir tanesisin. Takımın önemli bir parçası olmuş durumdasın. İlk yarı performansını nasıl değerlendiriyorsun?
İlk yarıya baktığımızda, bu altı aylık burada bulunduğum süreye baktığımızda öncelikle takım değerlendirmesi yapmak istiyorum. Galatasaray gibi bir takımda oynuyorsanız mutlaka hedefiniz şampiyonluk olmalı, en kötü ikincilik olmalı ama hep yukarıları zorlamanız lazım. Bunu yapamadığınız zaman tabii ki hayal kırıklığı yaratıyor ve şu anda da bir hayal kırıklığı yaratmış durumdayız. Kendi performansıma bakınca; pek kolay değil farklı bir kültüre, çok farklı bir futbol yapısına, yeni bir ülkeye geliyorsunuz. Ama şunu biliyorum ki benim en güçlü tarafım mental açıdan çok güçlü olmam, çok güçlü olduğumu biliyorum. 3-4 maç üst üste oynadığım zaman mutlaka kendi performansımı çok iyi şekilde bulacağımı tahmin ediyordum. Bu da oldu. Üst üste oynadığımız maçlardan sonra mutlaka daha iyiye gitti performansım, daha da iyiye gidecek. Çünkü bu benim zaten karakterimde var, hem liderlik vasfım takım içindeki hem de diğer bir taraftan mental açıdan kuvvetli olmam iyi avantaj. Onun yanında burada ekstra avantajlarımız da var. Taraftarımız devamlı bizimle beraber bizi destekliyor. Arkadaşlarımız aynı şekilde, teknik direktörümüz aynı şekilde. O yüzden bunlarla beraber mutlaka daha iyi Lorik Cana izlettireceğime eminim.
- Lorik Cana'nın ilk yarı performansı denince akla gelen ilk şey oyuna alkışlarla çıkması, taraftarın ona gösterdiği sevgi gösterisi. Bekliyor muydun böyle bir davranış ya da böyle bir durumu?
Tabi iki bu çok güzel bir davranış. Çünkü yeni bir futbolcusunuz, yeni bir kulübe geliyorsunuz ve özellikle böyle bir zamanda yani skorların, sonuçların iyi gitmediği bir zamanda bile desteklenmek çok güzel bir şey. Size daha fazla güven duygusu kazandırıyor. Biraz önce de belirttiğim gibi ben her zaman savaşan, mücadele eden ve yüreğiyle, kalbiyle oynayan, yüreğini sahaya koyan bir futbolcuyum. Her zaman oynadığımda yüzde yüzümü sahaya vermeye çalışan bir futbolcuyum. Bu yüzden tahmin ediyorum ki taraftarlarımız da görüyordur bunları. Gördükten sonra da bana mutlaka bu şeklide pozitif tepkilerde bulunuyorlar. Bu da beni mutlu ediyor çünkü sahada savaşan birini, onlardan birini görmek çok önemli. Sadece oynadığım zamanlarda değil onun haricinde oyun dışında da soyunma odasında da devamlı arkadaşlarımı motive etmeye yönelik bir tavrım var. Herhalde taraftar da bunu anlayabiliyor.
- Televizyondan ya da maç kaseti izlediğinde hareketlerin olsun vücut dilin olsun kendi profilini nasıl buluyorsun? Taraftarın seni sevmesinin nedenlerini anlaman belki daha kolay olur böyle.
Galatasaray'dna önce oynadığım kulüplere de bakarsanız mutlaka taraftarla aramda özel bir bağlantı, iletişim vardır. Çünkü onlar da nasıl mücadele ettiğimi nasıl sahada performansımı yansıttığımı hep gördükleri için mutlaka bir bağlantım olmuştur. Diğer oynadığım kulüplere bakarsanız kötü tecrübeyle ayrılmadım. Bunun en büyük sebebi o zaten. Gösterdiğim performans ve yüreğimle oynamam, yüzde yüzümü vermem mutlaka taraftarlara pozitif bir enerji veriyor, benim hakkımda pozitif düşünmelerini sağlıyor.
- Senin için "Arnavut Deschamps" benzetmesi yapılmıştı. Bununla ilgili ne söylemek istersin?
Deschamps gibi benim mevkiimde oynamış bir oyuncuyla kıyaslanmak, bana öyle bir takma adın konulması güzel bir şey. Bu beni mutlu ediyor. Onun haricinde Galatasaray her zaman kazanmak isteyen bir takım ve bunun için sizin de mutlaka bir şey koymanız gerekiyor. Ben de mutlaka bu kalitemi ve mantalitemi getirdiğimi düşünüyorum. Tabii ki sadece bir kişi etrafında bir takım kuramazsınız. Sadece bir Cana olsun ya da sadece bir Baros olsun; bireysel anlamda takımlar kendiliğinden kurulmuyor. Başarı için mutlaka herkesin kendinden bir şeyler vermesi, ortaya bir şeyler koyması gerekiyor. Ben de hem kalitemi hem de mental açıdan kazanma ruhumu ortaya koyuyorum. Bu tip şeyler birleşince de zaten başarı otomatik olarak geliyor.
- Neredeyse tüm Marsilya taraftarının Cana'yla bir anısı varmış. Kimisi çıkıp "Lorik Cana'yla bir şarap içtik" bir diğeri de "Saçmalama, Lorik Müslüman" dermiş. Başka biri de çıkıp "o hem namazını kılar hem de şarabını içer. O tam bir kahraman; bizim kaptanımız ve liderimiz" dermiş. Bu ne sevgi?
Marsilya benim için çok farklı bir tecrübe. Benim Lorik Cana olmamda hem kişisel anlamda hem futbolculuk anlamında mutlaka ki Marsilya'nın inanılmaz bir payı var. Kalbimde her zaman yerini koruyacaktır. Çok önemli bir kulüptü. Çok güzel bağlantılarım ve ilişkilerim var taraftarla. Ondan sonra Sunderland'a gittim biliyorsunuz. Sunderland'de bir yıl oynamama rağmen oradaki taraftarlarla da aramızda çok özel bir bağ vardı. Sunderland'den sonra mutlaka tutkulu bir taraftar topluluğu istiyordum. Galatasaray'ı çok sevdiğimi zaten defalarca belirttim ve yine söylüyorum. Galatasaray'ı çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Bu da zaten burayı seçmemdeki en büyük nedenlerden biri. Onun haricinde böyle bir taraftar grubuna ihtiyacım vardı. O yüzden de zaten Galatasaray taraftarını anlatmama gerek yok. Her zaman sizin arkanızda olduğunu bildiğiniz bir taraftar desteğini çok güzel bir şey. Ben Galatasaray'a geldiysem en büyük nedenlerden biri budur.
- Peki bu şekilde taraftarla bir yakınlaşman oluyor mu? Mesela herhangi bir Galatasaray taraftarıyla bir araya gelip bir şeyler yemen mümkün mü?
Az önce de belirttiğim gibi Galatasaray çok geniş bir taraftar kitlesine sahip. İstanbul gibi bir yerde yaşıyorsunuz. Örneğin saçımı kestirmeye gidiyorum veya bir markete ekmek almaya gidiyorum; her yerde Galatasaray taraftarını görüyorsunuz. Bu mümkün ve mutlaka aramızda çok güzel diyaloglar geçiyor. O yüzden onlarla da aramızda çok güzel bir bağ var diyebilirim. Ben bir futbolcuyum. Benim mantaliteme göre yaşıyorum ve her şeyi abartmadan yaşıyorum. Fazla abartmayı sevmiyorum. Çünkü önemli olan oynadığınız zaman kesinlikle hazır olabilmeniz. Bu yüzden çok abartılı olmadan mutlaka bir yerlere gittiğimizde de bu tip taraftar topluluklarıyla da karşılaşmamız söz konusu. Onlardan duyduğum güzel kelimeler mutlaka bana bir moral sağlıyor ve beni motive ediyor.
- Arsenal menajeri Arsen Wenger zamanında seni çok istemiş ama çalışma izni alamadığın için o dönem Arsenal'a gidememişsin. Doğru mudur bu?
Tabii ki çok eski bir olay. O zaman 16 yaşındaydım. Fransa kariyerim daha başlamamıştı bile. İsviçre'deydim. Böyle bir teklif geldi ve sizin de belirttiğiniz nedenden dolayı olmadı. Ama ondan sonra PSG'de çok güzel bir kariyerin ilk adımlarını attım ve bugünlere kadar geldim. Şimdi sorsalar yine bu yolu tercih ederdim diye düşünüyorum. Çünkü çok güzel bir kariyer geçirdim. Beni gururlandıran bir kariyerim oldu. Ama bir gün belki iler,de yine olur. Niye olmasın!
- Biraz da izleyici sorularından soralım. Hagi ile Cana ilişkini soruyorlar. Hagi geldikten sonra biraz daha fazla forma şansı buldun. Performansının arttığına dair yorumlar var. Nasıl değerlendiriyorsun?
Tabii ki Gheorghe Hagi gibi biriyle çalışmak benim için çok gurur verici bir şey. Çünkü futbolculuk kariyerine bakıyorsunuz, çok önemli başarılar yaşamış bir futbolcu kendisi. Onun haricinde Galatasaray için ne kadar değerli olduğunu zaten görebiliyoruz taraftarların verdiği destekten. Oyun mantelitesi olarak bizden ne istediğini biliyoruz. Ona bizim ne vermemiz gerektiğini de biliyoruz. Onun beklentilerini biz aklımıza yazdığımızdan onun beklentileriyle ilgili hiçbir sıkıntı kalmıyor. Çünkü kendisi de çalışmayı çok seven bir insan. Kendisi de zaten bu mantalitesini her zaman bize yansıtmaya çalışan bir insan. Antrenmanlarda bize bu mantaliteyi vermeye çalışıyor. Tabii ki kolay değil. Sonuçta sıfırdan bir takım alıyorsunuz. Sadece hoca anlamında değil bizim de onun isteklerini sahada yansıtmamız gerekiyor. Çünkü eğer bir yargılanma söz konusu olduğunda sadece hoca değil futbolcular ve kulüpte de olacaktır. Bu yüzden bizim onun söylediklerini anlayıp sahaya yansıtmamız gerekiyor.