Siyaset bilimci Türkyılmaz'dan referandum analizi: Evet oylarının yüzde 70 yerine 58 çıkmasına AK Parti'nin yanlış referandum kampanyası yolaçtı
Türkiye'de yüzde 70 civarında sağ seçmen bulunduğu belirtilerek, evet oylarının yüzde 70 yerine 58 çıkmasının, MHP'nin sağda değil solda yer almasının
Uzun yıllardır Türkiye'de kamuoyu araştırmaları yapan ve parti politikaları ile seçmen davranışlarını takip eden siyaset bilimci, Mir Analiz Araştırma Şirketi'nin sahibi Ahmet Türkyılmaz, referandum sonuçlarını tahlil etti. Seçmenin, 12 Eylül referandumunu bir halk oylaması gibi görmesi halinde, 2007'de olduğu gibi sonuçların yüzde 70'e yakın çıkmasının beklenmesi gerektiğini ifade eden Türkyılmaz, ''MHP, CHP'nin yanında durarak seçmenin kafasını karıştırdı, AK Parti'de 12 Eylül'ün bir parti seçimi olmadığını anlatamadı.'' dedi.
Referandumda MHP seçmeninin ikiye bölündüğünü aktaran Türkyılmaz, ''Normalde halk oylamasında evet oyu vermesi beklenen MHP seçmeninin bir yarısının evet, yarısının hayır demesi Bahçeli'nin tavrından kaynaklandı. Bahçeli'nin hayır cephesinde yer almasına bir kısım seçmen evet diyerek tepki verdi, diğerleri ise halk oylamasının AK Parti'ye evet anlamına geleceğini düşünerek hayır oyu kullandı.'' diye konuştu.
Türkyılmaz, ülkede 1997 ve 2001 yıllarında değerler araştırması yaptıklarını; sosyal değerler, siyasal tutumlar ve siyasi parti tercihleri ana başlıklarıyla seçmen davranışlarını ortaya koyduklarını ifade etti. 1950'den bu yana çıkan tablonun aynı olduğunu belirten Türkyılmaz, ülke seçmeninin yüzde 30'unun sola, yüzde 70'inin ise sağa oy verdiğini söyledi. Türkyılmaz, bazen seçmenin kafası karıştığında bu oranın en fazla, bu referandumda olduğu gibi, yüzde 40'a 60 olabildiğini kaydetti.
"SAĞDA OLAN MHP, CHP'NİN YANINA GEÇİNCE SEÇMENİN KAFASI KARIŞTI"
Türkyılmaz, 12 Eylül referandumunun sonuçlarının yıllarca konuşulacağını; çünkü sonuçları itibariyle önemli değişiklikler içerdiğini vurguladı. Türkyılmaz, şöyle dedi:
"Evet diyenler hangi tarafa, hayır diyenler hangi tarafa denk geliyor, bu biliniyordu. Partiler çok kafa karıştırdı. Özellikle sağda yer alan MHP, hayır diyen CHP'nin yanına geçince seçmenin kafası karıştı. Bu kafa karışıklığı elbette ki neticeyi etkilemedi ancak oranları etkiledi. Seçimlerden bu yana (demokrasiye geçildiğinden beri) 1946'dan bu yana seçmenin tavrı bellidir. Yüzde 30'a 70 sol sağ kavramı bellidir. Sol bir iktidarın alacağı destek yüzde 30'dur. Sağ taraf ise toplam 70'lere varan oy alır. Bazen bu karışır. Soldan bakanın solcu, sağdan bakanın sağcı zannettiği partiler olduğu zaman bazen oranlar değişir. Sol sağ tercihler bazen 70'e 30'dan 60'a 40 olur. MHP burada kafa karıştırdığı için referandumda sonuçlar yaklaşık 60'a 40 olmuştur. Bunun tabi normal koşullarda 70'ler civarında olması gerekirdi. Bunun aşağıda olmasının nedeni MHP'nin tavrı oldu. Referandumdan 10 gün önce 52'ye 48 civarındaydı.''
"BAŞBAKAN, REFERANDUMUN SEÇİM GİBİ ALGILANDIĞINI GÖRDÜ VE BUNU DÜZELTTİ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, son 10 günde yaptığı hamlelerle 12 Eylül referandumunun bir seçim gibi değil, bir anayasa değişiklik paketi oylaması olduğunu, seçmene kısmen de olsa anlatabildiğini söyleyen Türkyılmaz; ''Bu yüzdeler son 10 gün içinde değişti. Evetler yükseldi. Tayyip Bey, mitingler bırakılarak televizyonlarda makul konuşmalar yapıldı. Mitingler gaz vermek için yapılır ve bunlar yapılırken gaza gelirsiniz. Kameraları görseniz de karşınızda kalabalık var. Onları coşturmak için bazen sert konuşmalar ve polemikler olabiliyor. Bu da referandumda bir paket oylamasından çok parti seçimine dönüştürebiliyor. Başbakan, bunu gördüğü için mitingleri geri plana iterek, son anda televizyonlarda daha makul ve kuşatıcı konuşmalar yapmaya başladı." şeklinde konuştu.
"KAMPANYADA YÜZDE 69 EVET ÇIKAN 2007'YE BAKILMALIYDI"
Referandumda seçimlerde olduğu gibi bir miting geleneği olmadığını söyleyen Türkyılmaz, AK Parti'nin bunu yaparak muhalefetin tuzağına düştüğünü ve seçmen üzerinde 'seçim var' havası oluşmasına neden olduğunu söyledi. ''Cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören'' 2007 halk oylamasının sonuçlarının iyi okunmadığını anlatan Türkyılmaz, miting yapmak yerine 2007'de yüzde 69 sonuç nasıl çıktı, buna bakılarak kampanya yürütülmeliydi.
Olay, bir seçim havasına dökülmeden demokrasiyi içeren bir anayasa paketinin oylandığının anlatılması halinde yüzde 30'luk sol seçmenden bile evet oyu çıkabilirdi. Seçmen kararlıydı, pakete evet demek istiyordu. En azından bunun yüzde 70'i böyle olmalıydı. Aslında referandum da miting yapmak diye bir gelenek yok. Seçmen mitingleri gördüğü andan itibaren seçmen bunu bir seçim olarak düşündü. Referandum da partiler öne çıkmaz ama mitingler yapınca, seçmen bunu parti seçimi olarak gördü...'' diye konuştu.
Türkyılmaz, bunu AK Parti de CHP de MHP'nin de yaptığını, ister istemez 8 yıldır iktidarda olan AK Parti'nin yıpranması olduğunu, karşıda da milletvekili seçim havası görüntüsü oluşturulduğunu, seçmenun parti seçimi olarak düşündüğünü hatırlattı. Türkyılmaz, şöyle devam etti:
"2007 referandumunda doğru dürüst bir konuşma dahi yapılmadı...Mitingler bu kadar sıklıkla olmadı. Seçmen neredeyse partiler tarafından serbest bırakıldı. Az sayıda konuşmalar yapıldı. Ve referandum havasıyla seçmen sandığa gittiği için (sağ seçmen) yüzde 70 diliminde kaldı ve yüzde 69 evet oyu çıktı. Sandığa giderken bunu bir seçim değil de halk oylaması bilinciyle gittiğinde doğru bir şekilde oyunu kullanabiliyor. Bu referandum 2007'deki gibi olmadı. Seçmen kısmen seçim havasında sandığa gittiği için sonuçlar yüzde 10-12 puan evet aleyhine oynadı. Buradaki yüzde 10-12 puana etki eden seçmen 'AK Parti'ye evet dememek için hayır dedi. Yoksa bu seçmen anayasa değişikliğine evet diyebilecek bir seçmendi. Tayyip Bey, bunu gördüğü için halk oylamasını muhalefetin de yansıtmaya çalıştığı gibi AK Parti oylamasından çıkartıp anayasa oylaması şeklinde göstermek için son 10 günde yerel televizyonlarda dahil 15'e yakın kanala çıktı.
"EVET KAZANDI AMA BAŞARILI OLAMADI"
Evet cephesinin kazandığını ama başarılı olamadığını söyleyen Türkyılmaz, ''Bu noktadan baktığımızda durum böyledir. Bu yüzde 30'a 70'lik bir seçimdi...Yüzde 70'in altında çıktıysa bu evet diyen partilerin başarısızlığı, yüzde 30'lardan yüzde 42'lere çıkaran partilerin başarısı diyebiliriz. Paketi getiren partinin sağ bir parti olduğunu düşündüğümüzde buna seçmenin yüzde 70'inin evet demesi gerekirdi.'' diye konuştu.
Konuşmasında, hayır cephesini de değerlendiren siyaset bilimci Türkyılmaz, ''Buradan baktığımızda evetler 10-12 puan kayıpta ve yüzde 30 olması gereken hayırlar yüzde 42 çıktığı için başarılı diyebiliriz. Burada hayır diyebilinecek bir tek madde yok. Bu demokrasiyle ilgili bir paketti. Sağ ve sol ayrımı da yapılamayacak bir paketin oylamasıydı. Bunun bir parti oylaması değil de demokrasi adına bir oylama olduğu anlatılabilinseydi solu oluşturan yüzde 30'luk dilimden dahi oy alınabilinirdi.'' ifadelerini kullandı.
"BAHÇELİ'NİN TUTUMU MHP SEÇMENİNİ İKİYE BÖLDÜ"
Türkyılmaz, halk oylamasında evet demesi beklenen bir MHP'nin genel başkanı Devlet Bahçeli'den ötürü hayır demesinin MHP seçmenini ikiye böldüğünü söyledi. Türkyılmaz, ''Tabii burada hayır cephesinde yer alan tüm partiler başarılıdır demek doğru değil. Burada MHP lideri Devlet Bahçeli'nin tavrı söz konusu. Evette yer alması beklenen MHP hayır tarafını tuttu. Hayır oylarının artmasında etkili oldu diyebiliriz Bahçeli için, ama seçmenini ikiye böldüğü için kendisi de tartışmalı bir lider haline geldi.'' dedi.
"BAHÇELİ (SEÇMENİNİ BİR ARADA TUTAMADIĞI İÇİN) TARTIŞMALI BİR LİDER HALİNE GELDİ"
Türkyılmaz, Bahçeli'nin 12 Eylül referandumunda seçmenini bir arada tutamağı için tartışmalı bir duruma geldiğini savundu. Bahçeli'nin tutumunun seçmen üzerinde kafa karışıklığına yol açtığını söyleyen Türkyılmaz'ın bu konudaki analizi şöyle:
"Bahçeli, seçmenini adeta ortadan ikiye böldü. Tüm seçmenlerini hayıra taşıyamadı. Çünkü burada MHP'nin evet demesi doğru olandı. Hayır demesi ve sol bir partinin yanında yer almasını kendi seçmenini de yadırgayarak bir kısmı evet dedi. Aslında AK Parti burada parti oylamasına ve 8 yıllık iktidarın yıpranmışlığına durumu getirmeseydi, burada hayır diyen diğer kısım MHP'liler de bu pakete evet derdi. Hayır diyen MHP seçmeni Bahçeli'den ziyade kampanyayı yanlış zeminde sürdüren Ak Parti'ye tepki vererek CHP seçmeni gibi hayır dedi. Eğer Ak Parti bunu yapmasaydı, MHP seçmenin tamamına yakını evet derdi ve bugün Bahçeli daha çok tartışılır hale gelirdi. Burada Bahçeli kaybedeceğini bile bile hayır cephesinde yer aldı. Oyunuzun ne kadarını kaybettiyseniz genel başkan olarak o kadar yıpranırsınız. Bahçeli'de burada yıpranmıştır. Çünkü seçmen kaybına uğramış oy kaybetmiştir.''
''BUGÜNKÜ MHP'DE MUHAFAZAKARLIĞIN KIRINTISI YOK, NET BİR ŞEKİLDE ULUSALCI''
Referandumda CHP'nin yanında yer alan MHP'nin bugünkü yönetiminin ulusalcı görüntüsünün net bir şekilde ortaya çıktığını sözlerine ekleyen Türkyılmaz, ''MHP'nin milliyetçi kimliğinin yanı sıra bir der muhafazakar kimliği vardır. Ancak bugünkü MHP yönetiminde muhafazakarlığın kırıntısı yok. MHP bugünkü haliyle net bir şekilde ulusalcı çizgidedir.'' diye ifade etti.
Yönetim olarak MHP'nin ulusalcı yapıya kavuştuğuna dair bugün çok ciddi tartışmaların yürütüldüğünü savunan Türkyılmaz, ''Bu bugünün problemi değil. Bu bir çok insanın iddiası. CHP ile aynı yerde yer aldığı. Ulusalcı olduğu gibi bir çok iddia var. Biz bunu araştırmalarda görüyoruz. Bu MHP'de genel başkan sıkıntısını gösteriyor.'' dedi. Türkyılmaz, ayrıca, şu değerlendirmelerde bulundu: ''Bu CHP'de şu an için giderilmiş olarak gözüküyor. Deniz Baykal'ın CHP'si ile Bahçeli'nin MHP'sinde lider problemi vardı. Liderlerin beğeni düzeyi parti beğenisinin altında. Her ankette bunlar gözüküyor. AK Parti'de ise parti problemi var. AK Parti'de lider yukarda, parti aşağıda...MHP ve Baykal'ın CHP'nde parti yukarıda lider aşağıda...AK Parti'de lider beğenisi daha fazla. Burada lider ve partinin uyumlu olması gerekir. Bu CHP'de de Deniz Baykal ile birlikte (Sosyal Demokrat olamama, fazla devletçi olma) sıkıntısı vardı. MHP milliyetçi bir duruştan ziyade ulusalcı bir duruş sergilemektedir. MHP seçmeninin hiçbir şekilde kabul edemeyeceği bir şekilde MHP ulusalcı. Hemde MHP yönetimi şu anda net bir şekilde ulusalcı. MHP'nin genel başkan yardımcısı Anayasal vatandaşlık tanımı yapıyor; ''Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür'' diyor. Azeri, Batı Trakya Türkü, Kuzey Irak'ta yaşayan Türkler biz Türküz diyor Ancak MHP'nin şu anki yönetimine göre; bunlar TC vatandaşı olmadığı için bunlara Türk değil demiş oluyorlar. MHP'de ulusalcıların yaptığı bu tanımı yapıyor. Dış Türkleri ulusalcılar gibi yok saymış oluyorlar. Dış Türkleri kucaklayan bir yapısı olan MHP'de Bahçeli ile birlikte MHP bunları dışlar hale geldi. Ulusalcılar gibi dar kapsamlı bir Türklük çizerek yeni bir ulus yaratma projesi tarafından MHP tarafından da Bahçeli döneminde destek görür hale geldi. Burada bir çok noktada birlikte hareket hale geldiler. MHP seçmeni buna tepki veriyor. Seçmeni bunu kabul etmez. Son seçimde MHP'nin yüzde 14 oyu olduğunda 7'si hayır 7'si evet dedi. Aslında burada MHP hayır dediği için değil Ak Parti'ye hayır demek için MHP seçmeni hayır dedi. MHP seçmeni böyle bir referanduma aslında hayır diyecek bir zihniyete sahip değil, onlar AK Parti iktidarına hayır dediler.
"MHP BU DURUŞUYLA OYLARINI YÜKSELTMEZ CHP'YE OY KAZANDIRIR"
Önümüzdeki seçimleri de değerlendiren Türkyılmaz, Bahçeli'nin başında bulunduğu MHP'nin bu tavrıyla 8 yıldır iktidarda yıpranan bir AK Parti'den oy almasının çok zor olduğunu söyledi.
Türkyılmaz, "AK Parti'yi iktidarda görmek istemeyen seçmenin, neredeyse CHP ile aynı çizgide duran MHP'ye oy vermek yerine, aynı oy yüzdesi büyük olan ve iktidarı değiştirebilecek CHP'ye oy vermesi daha güçlü olasılık.'' dedi.
Türkyılmaz'ın, MHP hakkındaki düşünceleri şöyle: ''1995 seçimlerinde yüzde 8 oy almış. 1999 seçimlerinde yüzde 18 oy almış. 2002 seçimlerinde yüzde 8 oy almış...MHP seçmeni, 8-18-8 sonra yüzde 15 oy almış. Diyebilirsiniz ki bağlı seçmen yüzde 8...Seçmen ne olursa olsun partime oy veririm diye bir şey yok. Bakıyor ve oy veriyor. MHP bu şekilde yanlış yapmaya devam ederse bu yüzde 8'i de alamayabilir. MHP de tabi her şeyi kötü yapmıyor. Doğru şeyler de yaptığı için yüzde 8'i kesin alıyor. MHP'nin taban oyu, kemik oyu varsa bu ülkücü kesimdir ve buradan yüzde yüz bunlar MHP'ye oy veriyor diye düşünmemek lazım. Türkiye'de ülkücü kesimin oyu yüzde 4'dür. Anketlerde buna dikkat ederiz. Yüzde 4'lük bir kesimde ankette varsa bunu doğru kabul ederiz. MHP önümüzdeki seçimlerde yüzde 2'de alabilir, yüzde 20'de olabilir. Burada ortaya koyacağı politikalar önemli. Ak Parti yıpranmasından ötürü giden oyların MHP'ye gitmesi gerekiyordu. Ancak MHP sağda değil CHP'nin yanında durduğu için Ak Parti'den giden oylar neden MHP'ye gitsin, büyüğü varken küçüğüne oy vermiyor. CHP'yi tercih edebiliyor. MHP, o nedenle AK Parti'nin alternatifi olamıyor. CHP'nin yanında durduğu için...Aslında MHP muhafazakar bir parti...Kuruluşu itibariyle sadece Milliyetçi değil. Ama bugün muhafazakarlığın kırıntısı yok. O nedenle 1950'den beri durduğu yer belli olan seçmen MHP'ye oy vermiyor. Ak Parti dışında oy verecekse bunu MHP'ye değil CHP'ye verebiliyor. Bahçeli'nin kişisel tercihleri burada öne çıkıyor. MHP'nin seçmeni Ergenekon'a sempatik bakmaz. (31.16)...Hatta teşkilatlar bile buna sempatiyle bakmaz. Bu sadece Bahçeli'nin kişisel tercihinden kaynaklanıyor.''
PARTİLER SEÇMENİN TALEPLERİNİ İYİ OKUMALI
Türkyılmaz, yıllardır seçmen üzerinde anket çalışmaları yürüttüklerini ve kolay kolay yanılmadıklarını söyleyerek, önümüzdeki seçimlerde seçmenin taleplerini iyi okuyan ve bunu gerçekleştirmede samimi olan partilerin başarılı olacağını kaydetti. Türkyılmaz, şöyle devam etti:
''Sosyal değerler, siyasal tutumlar ve siyasi parti tercihleri...Bu tercihlere baktığımız zaman partilerin nereye oturdukları, nereye oturacaklarsa ne kadar oy alacaklarını görebiliyoruz. Bir parti politikası hangi seçmene karşılık geliyor bunu çıkarabiliyoruz. Tabi iletişim hariç...Biz 2001'de AK Parti yoktu...Ancak sonrasında anket yapmadan bile bunu görebilir durumdayız. AK Parti'nin yapması gereken insanların değerlerine hitap ettiği sürece oy alır. O değerler toplumun taşıdığı değerler. AK Parti'nin bu yıpranmayı telafi için yapması gerekenler de bellidir. 8 yıllık iktidarında yaptığı hataları düzeltmesi lazım. Düzeltemediklerinden ötürü özür dilemesi lazım. Biz hiç hata yapmadık hep düzgün yaptık. Çok güzel yaptık şeklinde seçmenin karşısına çıkarsanız kaybedersiniz. Tüm partiler halkın ne istediğine bir baksınlar, ona bir baksınlar, eğer partiler o talepleri karşılama iddiasında bulunuyorlarsa orada başarılı olabilirler. İnsanımızı kandıramazsınız. İnsanlar üç beş cümleyle karar vermiyor. İnsanlar hissediyor. Seçmen, liderde üç şeye bakar; liderin niyetine, zekasına ve icrasına. Lideri, niyetinde, yapacaklarında samimi bulursa, zeki ve kabiliyetli olduğuna inanır ve ülke için icraat yapacağını düşünürse ona oyunu verir.''
