Ülkücü hukukçular: Ülkücülük kimsenin tekelinde değildir

Anayasa değişikliği paketine 'evet' oyu vereceğini ifade eden ülkücü hukukçular, hainlikle itham edilmelerine sert tepki gösterdi. Ülkücü hukukçular,

Anayasa değişikliği paketine 'evet' oyu vereceğini ifade eden ülkücü hukukçular, hainlikle itham edilmelerine sert tepki gösterdi. Ülkücü hukukçular, "Kendi partisinden olmayanları, kendi partisine oy vermeyenleri milliyetçi olmamakla veya hainlikle itham edenler bölücülüğün ta kendisidir." dedi.

Geçtiğimiz günlerde kendilerini 'ülkücü ve milliyetçi hukukçular' olarak tanıtan 113 avukat bir deklarasyon yayınlayarak referandumda oylarının 'evet' olacağını açıklamıştı. Bu deklarasyona Burdur Barosu'ndan 9 avukat da imza atmıştı. MHP Burdur İl Başkanı Nazif Aktürk ve bazı MHP'li yöneticiler yerel gazetelere açıklama yaparak, deklarasyona imza atan avukatların ülkücü olmadığını ileri sürdü. Bazı yöneticiler ise deklarasyonda imzası bulunanları 'hainlik'le itham etti.

Deklarasyona imza atan Burdur Barosu avukatlarından Adnan Can, 12 Eylül'de sadece ülkücü olduğu için akla bile gelmeyecek işkencelere maruz kaldığını söyledi. Milliyetçiliğin kimsenin tekelinde olmadığını anlatan Can, "Milliyetçiler bir partinin aldığı oyla da ölçülmez. Aksi düşünce halinde bu topraklarda yaşayan yüzde 86'ya tekabül eden insanımızı hangi kalıba oturtmayı düşünüyorsunuz. Kendi partisinden olmayanları, kendi partisine oy vermeyenleri milliyetçi olmamakla veya hainlikle itham eden, kendinden başkasını ötekileştiren bu köhnemiş zihniyet bölücülüğün ta kendisidir. Bizler kendimizi tanımlayabilecek, bu ülkede yaşadıklarımızı muhakeme ve mukayese edebilecek yeteneğe ve kabiliyete sahip insanlarız. Milliyetçi avukat ve hukukçular olarak genel af çıkarmak için hayır oyu isteyenlerle birlikte hareket etmemiz düşünülemez." şeklinde konuştu.

Cumhuriyetin son 50 yılının darbeler tarihi olduğuna işaret eden Avukat Adnan Can, hesabı sorulmayan her darbenin bir sonrakinin tetikleyicisi ve teşvikçisi olduğunu belirtti. Milli varlığı tehdit eden problemlerin çoğunun darbelerin hediyesi olduğunun üzerinde duran Can konuşmasını şöyle sürdürdü: "1982 Anayasası darbe düzenini kurumsal hale getirmek maksadıyla yapılan bir anayasadır. Birçok maddesi gerçek bir demokrasiye giden yolu tıkamak maksadıyla anayasaya konulmuş, milli iradenin hakimiyetini engellemek için, içi barikatlarla doldurulmuştur."

Milliyetçiliğin milletin vicdanını devlete taşımayı amaçladığını hatırlatan Can, "Anayasa Mahkemesi, yapısı ve çalışma biçimiyle milli iradeye ipotek koyan bir kurumdur. HSYK yargıyı halkın karşısına dikmek, ondan bağımsızlaştırıp ona karşı kullanmak için tanzim edilmiştir. Milliyetçilik, milletin vicdanını devlete taşımayı amaçlar. Görevi milletin iktidarına mani olmak olan kurumları savunmak milliyetçilerin vazifesi olamaz. Milliyetçilik ötekileştiren değil, bütünleştiren, bizleştiren bir fikir akımıdır. Dün birilerini, bugün başkalarını hain diye ötekileştirenler en başta milliyetçiliğe kötülük etmiş olurlar. Anayasa Mahkemesi'nin, HSYK'nın Yüksek Yargı'nın kapısını içimizden bazılarını ötekileştirerek onlara kapatanlar milliyetçilerin himaye ve desteğine mazhar olamazlar." diye konuştu.