Danıştay cinayetinde atılan manşetleri unutturmayacağız
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partilerin kapatılmasını zorlaştıran maddenin paketten düşmesi üzerine, iki gün içinde parti grubunu yeniden topladı.
Hem fireye yol...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partilerin kapatılmasını zorlaştıran maddenin paketten düşmesi üzerine, iki gün içinde parti grubunu yeniden topladı.
Hem fireye yol açan vekillere hem de muhalefete seslenen Erdoğan, "Bu grup bundan sonra kardeşliklerini zedeleme cüreti gösterenlerin sinsi oyunlarına asla boyun eğmeyecektir." dedi. Talimatla hareket ettiğini vurguladığı BDP'ye tepki gösteren Erdoğan, "Partilerinin kapatılmasından nemalananları gördü bu ülke. Oylamalarda kendilerini inkar ettiler, statükocuların safında yer aldılar." eleştirisinde bulundu. Konuşmasında Danıştay cinayetine de değinen Başbakan, saldırının ardından atılan manşetleri, ısmarlama yorumları, siyasî açıklamaları, cenaze törenlerindeki provokasyonları millete unutturmayacaklarını kaydetti. Erdoğan, Kanlı 1 Mayıs, Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas olayları ile Danıştay saldırısı, Reşadiye, Giresun, Nazımiye, Lice'deki saldırıların aynı zihniyetin kurgusu olduğunu belirttikten sonra, ekledi: "Milletim bunu görsün."
TBMM'nin bugünlerde tarihi oylamalar yaptığını, tarihi kararlar verdiğini belirten Erdoğan, oylamaların Türkiye için ne ifade ettiğini şu cümlelerle ortaya koydu: "Statüko devam mı edecek, yoksa Türkiye değişecek mi? Demokrasi az gelişmiş mi kalacak, yoksa standartları yükselecek mi? Türkiye küçük mü düşünecek, yoksa kendisine büyük hedefler mi belirleyecek? Bu ülke zincirlerinden, prangalarından kurtulacak mı, yoksa 'böyle gelmiş böyle gider' denilip ülke yerinde saymaya mahkum mu edilecek? Oylanan budur."
Başbakan, konuşmasına, "Ben bugün özellikle sizlere beylik sözlerin ötesinde, siyasete malzeme olarak kirlenmiş kelimelerin ötesinde, gönlümle, kalbimle konuşmak istiyorum. Gönlümden kopan sözcüklerle, samimi hissiyatımla hitap ediyorum." diyerek başladı. Erdoğan, milletin AK Parti'yi prangaları kırsın diye iktidara getirdiğini belirterek, "Eğer hayal kırıklığı yaratırsak bu milletin ahı yakamıza yapışacaktır.'' uyarısını yaptı. Milletin on yıllar boyunca iradesine nasıl ipotek konulduğu, siyaset üzerinde nasıl kara bulutların dolaştığı ve çetelerin siyasete nasıl rota çizdiğinin unutulmamasını istedi. AK Parti iktidarı ile Türkiye'nin nereden nereye geldiğini özetledi. Bu süre zarfında oynanan oyunlara, yapılan provokasyonlara, ortaya çıkarılan Ergenekon örgütü ve uzantılarına dikkat çekti.
Erdoğan, BDP'ye de sert eleştiriler yöneltti. "Partilerinin kapatılmasından nemalananları gördü bu ülke." ifadesini kullandı. Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ı işaret ederek bu partiyi, talimatla hareket etmekle suçladı. "Bu değişikliğe destek vermeyerek hem kendisini inkar etti hem de kendisine görülen haksızlıklara alkış tutmuş, statükocuların safında yer almış oldu." eleştirilerini getirdi. Erdoğan, muhalefete şöyle yüklendi: "Bugüne kadar bu ülkede bunlar hangi değişime destek oldular, hangi değişime omuz verdiler? 'Bu ülkeye demokrasiyi biz getirdik' diye övünüyorlar. Siz olsa olsa bu ülkeye vesayeti getirdiniz, statükoyu, darbeleri, istikrarsızlığı, ekonomik krizleri, yolsuzluğu getirdiniz.''
Erdoğan, önceki gün çıkan sonuçla, kendilerine yöneltilen 'dikta' eleştirisinin haksızlığının da ortaya çıktığını savundu. Tam tersine, muhalefet partilerinin milletvekillerini oylamalara sokmayarak iradelerine ipotek koyduğunu dile getirdi. Ardından, "Ben eminim ki her 3 parti de tıpkı bizim gibi, milletvekillerinin hür iradesine saygı duysa, arkadaşları üzerinde baskı kurmasa, bu sonuç ortaya çıkmayacaktı. Ama millet, hesap günü geldiğinde tüm bu olup bitenleri en iyi şekilde değerlendirecektir.'' görüşlerini dile getirdi.
SALDIRAY BERK'E DOKUNDURDU
Başbakan, konuşmasında 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'in internete düşen ses kaydındaki sözlerine atıf yaparak, "Ergenekon'un altına imza atarız' diyenler gördü bu ülke. Parti kapatmayla bizi tehdit ettiler. Demokrasiyi özümsemek yerine şu 7,5 yılda her türlü çarpıtma, desise ile iftirayla üzerimize geldiler." şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, daha sonra toplantıyı basına kapalı olarak sürdürdü. Erdoğan'ın, paketin bundan sonraki oylamalarını kastederek milletvekillerine, "Sizi vicdanlarınıza havale ediyorum." diye seslendiği öğrenildi.
Hitler tartışmasını Aziz Nesin ile devam ettirdi
Başbakan Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'la birkaç gündür sürdürdüğü 'Hitler' polemiğini de devam ettirdi. 2. Cumhurbaşkanı ve CHP'nin 2. Genel Başkanı İsmet İnönü'yü Hitler'e benzetmesine değinen Erdoğan, adını anmadan Cumhuriyet gazetesine cevap verdi. Bu gazetenin ''Yakışıksız ve düzeysiz'' diye manşet attığını söyleyen Erdoğan, aynı gazetenin 1939 yılında Hitler'in doğum gününü manşetten verdiğini ve Alman propaganda örgütünün en ateşli gönüllüleri arasında yer aldığını hatırlattı. Erdoğan, "Hiçbir siyasetçi eleştirilemez, sorgulanmaz değil. Hiçbir parti kendi geçmişini tabulaştıramaz, kutsallaştıramaz." görüşünü dile getirdi. İnönü'nün paralardan ve pulların üzerinden Atatürk resimlerini kaldırtmasını tekrar gündeme getirdi. "Bak CHP bu işi daha kurcalarsa söyleyeceğim çok şey var. Bu noktada dosyam, arşivim kabarıktır." dedi. Ardından İnönü ile ilgili tezlerini Prof. Dr. Ahat Andican'ın "Türkistan Mücadelesi'' adlı kitabından bir bölümle destekledi. Kitapta, 1945 yılında, hükümetin aldığı bir kararla, 2. Dünya Savaşı boyunca çeşitli yollardan Türkiye'ye sığınmış 195 mülteci Türk'ün Sovyetler'e geri teslim edilmesi anlatılıyor. Andican, Tekirdağ Milletvekili Şevket Modan'ın 1951 yılında Meclis zabıtlarına yansıyan konuşmasını şöyle aktarıyor: "Milli Şef hükümeti tarafından Sovyetler'e teslim edilen Türk kökenli mültecilerin akıbetleri, Almanya'da müttefikler tarafından teslim edilenlerden farklı olmamıştır."
Erdoğan, son olarak Tan gazetesinin yakılmasını CHP iktidarından bilen Aziz Nesin'in 5 Şubat 1948'de yazdığı bir yazıyı örnek gösterdi. Bu yazıda Nesin şöyle diyor: "Ey Türk faşisti birinci vazifen, Türk matbaalarını yıkmak, makineleri ısırmak, demirleri dişleyip duvarlara asmaktır. (...) Ey faşist yumurcakları, işte bu ahval ve şerait içinde dahi bütün bu yapılanları kafi görmeden, vazifen matbaaları yıkmak, makineleri ısırmak, namuslu vatanperverleri parçalamaktır. Muhtaç olduğun kazma, balta Halk Partisi'nin ambarlarında mevcuttur."
Zaman