Baykal istifa etmeseydi de bu Kurultay'da bir patlama olacaktı
- Biz bu sohbeti kurultay öncesi gerçekleştiriyoruz ve söyleşimiz yayınlandığında 'muhtemelen' Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmuş olacak... Siz bu gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son iki haftadır Türk siyaseti tansiyonu yüksek günler geçirdi . Önce Deniz Baykal ' la ilgili kaset komplosu , Baykal ' ın bunun üzerine istifa etmesi , ' dön ' çağrıları , Brutus olmakla partiyi sırtlamak arasında kalan yol arkadaşları , nihayetinde halkın büyük desteğini alan Kemal Kılıçdaroğlu ' nun tek aday olduğu kurultaya gidiş . . . Böyle yazınca basit duran bu süreçte çok kişinin uykuları kaçtı , sade vatandaşsa olan biteni anlamak için gece-gündüz açık oturumlarda tartışan yeni-eski siyasetçilerle gazetecileri dinledi . Sadece ülkemizi değil dünyayı da yakından ilgilendiren İran ' la Türkiye ve Brezilya ' nın uranyum takası anlaşması imzalamasının bile haber değerini gölgede bırakan CHP ' de kurultay sürecini ve devamını biz de CHP eski genel başkanlarından , iki dönem milletvekilliği de yapmış , gazeteci Altan Öymen ' le konuştuk . . .
- Biz bu sohbeti kurultay öncesi gerçekleştiriyoruz ve söyleşimiz yayınlandığında ' muhtemelen ' Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmuş olacak . . . Siz bu gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında bu kurultay , CHP ' nin olağan kurultayı . 22 Mayıs ' ta yapılacağı zaten ilan edilmişti . Burada önemli olan nokta şu : Daha önceki kurultaylarda da var olan ' değişim isteği ' eğilimi , bu kurultay öncesi giderek yükseliyordu .
- Ancak bu değişim isteğinin önünde CHP tüzüğünde 2003 yılında yapılan değişiklik duruyordu değil mi? ' Hendek Maddesi ' olarak adlandırılan bu değişiklikle genel başkanlığa aday olabilmek için delegenin en az yüzde 20 ' sinin imzası şart koşuluyordu . . .
O değişiklik , CHP ' de demokrasinin giderek azalmasına yol açan dönüm noktalarından biridir . Baykal ' ın karşısında kimse aday olamadı . . . Bir tek , Mustafa Sarıgül bunu aştı , onu da zaten partiden attılar . Tüzükteki madde öyle demokrasi dışı ki , aday olarak kendinizi tanıtma imkanınızı da ortadan kaldırıyor . Kurultayda söz alamıyorsunuz .
- Parti içi demokrasiyi tıkayan bu muydu?
Sadece bu değil , başka değişiklikler de yapıldı ; mesela çarşaf liste uygulaması . Bu uygulamayla Parti Meclisi listesinde adayın hakimiyeti olsa da kendi kendini ya da başka grupları temsil eden kişiler de olabilirdi . Tüzüğü değiştirdiler ve adayın yaptığı listeyi olduğu gibi alıp sandığa atmak kaldı delegeye . Ayrıca , tüm milletvekili adayları merkezden seçilir oldu . Evvelden ön seçim usulleri vardı , kaldırdılar . Uzun uzun anlatıyorum ama şunu fark etmek lazım ; milletvekilleri adayları , belediye başkanları , il genel meclisi üyelerine varıncaya kadar herkes merkezden seçilir hale geldi . Bu durum da merkezle muhalif olan insanların siyasi istikballerini tehlikeye düşürdü . Bu nedenle parti içi muhalefet ihtimali kalmadı .
- Bütün bu engellere rağmen , yükselen bir değişim isteği , eğilimi vardı dediniz , Baykal ' la ilgili kaset komplosu yaşanmasaydı da muhaliflerin sesini duyabilecek miydik bu kurultayda?
Tüzük , yeni bir aday çıkmasını engellerdi ; nasıl bulacaksınız 250 imzayı? Üstelik hepsini kurultay başkanın önüne dizip imzalarını alacaksınız . . . Bu durum parti içinde çok eleştiriliyordu ; ama bu eleştiriler bir türlü yeni bir aday çıkmasına yeterli olamıyordu . Ancak bu kez , diğer kurultaylardan farklı olarak , bu kaset meselesi olmasaydı da , durum o hale gelmişti ki bir patlama olacaktı .
- Kaset meselesi olmasaydı , Kılıçdaroğlu , Baykal ' ın karşısına çıkabilir miydi?
Bilemem ama adaylığını koysun diye büyük baskı altında kalırdı . Zaten tüzük değişikliği için başlamış bir hareket vardı , partinin gençleşmesini hedefliyordu . Yani bütün bu eleştiriler , bir sonuca doğru gidecekti . Bu hava vardı . Kolay da değil aslında , başında Kılıçdaroğlu da tereddüt ediyordu . Nihayet hem tüzüksel engeller hem de psikolojik faktörler vardı . Şimdi de ' Baykal ' a bir komplo kurulmuş , sen de fırsattan istifade ediyorsun ' diyenler var! Bu fırsat meselesi değil ki , istifa eden genel başkanın yerine biri gelecek . . .
AHBAP ÇAVUŞ İLİŞKİSİ SİYASETTE DEĞİL TİCARETTE OLUR
- Baykal ' ın ' dön ' çağrılarına verdiği ' dönmem ' yanıtı baştan beri samimi miydi sizce?
Aklından ne geçiyordu bilmiyorum . . . Ama ' dön ' kampanyasını yürüten arkadaşlarının niyeti bence ' Baykal ' dan başka kimse aday olmasın ' idi . Baykal ' ın ' dön ' çağrıları karşısında söylediği cümlesini hatırlayın ; ' Partimin vereceği her türlü göreve hazırım ' demişti . Söylediği laftan ' döneceğim ' anlamı çıkmayabilir ama eğer kimse aday olmazsa , ona bir görev verilebilirdi . ' Hiçbir aday çıkmadı , partiye gel , bu bir görevdir ' denip davet edilebilir ; imza toplanır , o imzalarla aday gösterilir , gıyabında seçilebilir . Bence bazı arkadaşların stratejileri , planları buydu ; hiç aday çıkmasın ve yeniden dönüşü sağlansın .
- Uzun yıllar Baykal ' ın yakın çalışma arkadaşı olan Önder Sav ' ın Kılıçdaroğlu ' nu yüreklendiren ve aday olmasını sağlayan tavrını nasıl okumak lazım?
Genel sekreterler de delege , bu unutulmamalı . Kurultayda kadrolar yeniden seçileceği için mevcut genel sekreterler görevlerinin sonuna gelmiş olur . Önder Sav ' ın tavrının o şekilde ya da bu şekilde olmasının kınanmasını garip karşılıyorum . Baykal ' a atfen ' 52 yıllık dostluğumuz vardı , bu nankörlüktür ' gibi sözler var ama ben Baykal ' ın bunları söylediğini zannetmiyorum . Genel sekreterlik seçimle gelinen bir yerdir . Eğer seçimde sen onu desteklemişsen , iyi bir genel sekreter olacağını düşündüğün için desteklemişsindir . ' Ben sana onu yaptım , sen de bana bunu yap ' gibi bir metot ancak ticari ilişkilerde söz konusu olabilir . Dostlukla görevin birbirine karıştırılmasını ve bu şekilde davranılmasını yadırgıyorum , hem de haksız buluyorum . ' Arkadan hançerlenmek , şeytan üçgeni ' gibi cümleler kullanılıyor . O zaman sen de o şeytan üçgeniyle birlikte yıllarca hareket etmişsin , öyleyse sen de o şeytan üçgeninin içindesin demektir . Arkadan hançerlemek , ne demek? Düşmanlar mı? İnşallah bunlar unutulur .
SADECE LİDERİN SESİ DUYULMASIN
- Baykal ' ın gitmesi ve partinin genel başkanının değişmesi yeterli mi?
Diğer eleştirilecek tarafları da var ama parti içi demokrasi işletilirse diğer meselelerin de konuşulup çözülmesi mümkün olur . Yani partinin organlarında çoksesliliği başlatmak lazım . Ancak , seçim arifesindeyiz ; bir yandan demokratikleşirken bir yandan da çok çabuk bir şekilde önümüzdeki seçim için bir program hazırlamak gerekir .
- Yeni yönetimin iktidara yürüyebilmesi için sizin önerileriniz var mı?
CHP ' nin 1959 yılında yayınladığı ' İlk Hedefler Beyannamesi ' vardı ; 1961 ' de İnönü Hükümeti tarafından hayata geçirildi . Siyasi ve sosyal yönü olan ve yargıyı da bağımsız hale getiren 10-15 maddelik bir beyanname . Bugün , CHP ' nin geniş kadroları var ; iktisatçılar , sosyal bilimciler bir araya gelir , çalışırlar . İşsizlik , ekonomi , eğitim , sağlık gibi alanlarda yapılacaklar süratle projelendirilip ' İlk Hedefler Beyannamesi ' gibi , bir sayfaya sığacak hale getirilmelidir . Siyasi açıdan da gözümde şöyle bir fotoğraf canlandırıyorum : Ortada en önde partinin lideri Kılıçdaroğlu dursun , etrafında da partinin uzman adamları ve yeni simalar ; özellikle gençler ve kadınlar . CHP ' de yüzde 25 kadın kotası var , fakat sadece yönetim kurullarında kullanılabiliyor . Delegeler ya da milletvekillerinde bu kota uygulanmıyor . Bu konuda muhakkak bir adım atmak lazım . Siyaset çoğulcu bir iş , orkestra gibi . Herkesin aynı istikamete yönelmesi sağlanırsa -ki bu da güç değil- sadece genel başkanı değil birçok kimseyi işitme imkanı olur . CHP , çoğulcu bir hale gelmeli ; şimdiden bir nevi gölge kabine kurmalı . Şimdiye kadar parti dışına itilenler ve içerideki küskünler bir arada hareket ederlerse bu parti birinci parti olur .
- Siyaset çoğulcu bir iş , orkestra gibi ; orkestranın yöneticisi de ahengi sağlama açısından çok mühim . Kılıçdaroğlu ' nu bu anlamda nasıl buluyorsunuz?
O , bu işi mükemmelen başarır . Kendi genel başkanlığım döneminde çalışma grupları kurmuştuk , içlerinde en çalışkan olanlardan biriydi Kılıçdaroğlu . Devlet tecrübesinin ardından siyasete yeni girmişti ama çalışkanlığı ve tevazusuyla herkesin takdirini toplamıştı . Kimse onun için olumsuz bir şey söylemez . Herkesin zaafları vardır belki ama Kılıçdaroğlu ' nun zaafı varsa bile fark edilmemiştir . Zaten bunlar benim kişisel izlenimlerim ; asıl bakmamız gereken tarafı gücü , güçlü bir adam , gücünü de halktan alıyor . Yerel seçim propagandası zamanında yaptığı işler CHP ' nin ihtiyacı olan istikametlerdeydi . Bir sosyal demokrat partinin yapması gereken şeyleri yaptı .
- CHP mevcut politikalarıyla sosyal demokrasiyi uygulamamakla suçlanıyordu . . .
Aslında bu da yeni moda çıktı : ' CHP ' nin genleri , ilerici olmaya ve değişime müsait değildir ' diyorlar . Bir partinin genetik kodları ne demek? İnsanlar gelir , insanlar gider , hadiseler değişir . Her parti , zamanın şartlarına göre birtakım değişiklikler geçirir . Alman Sosyal Demokrat Partisi kurulalı neredeyse 150 sene olacak . Başlangıçta Marksist ' ti , sonradan halk partisi haline geldi . Sonra serbest piyasa ekonomisini benimsedi . İngiliz İşçi partisi de öyle . . . CHP ' nin değişimlerine bakıyorsunuz . Hep çağdaşlaşma yönünde değişmiştir . Cumhuriyeti kurmuş , devrimler yapmış , çok partili sisteme geçişi sağlamış , 61 Anayasası ' nın uyum yasalarını çıkarmış . . . Bunların hepsi ileriye dönük , olumlu , değişimci atılımlar .
- Eleştirilecek tarafı yok mu hiç?
Son dönemde eksikler var ; benim de çok eleştirdiğim şeyler var . Fazla milliyetçi görünmeleri , geniş kitlelerin sosyal ve ekonomik meselelerini ihmal ettikleri izlenimini vermeleri gibi . . . Yine de bu partinin bir programı var . ' Bu CHP adam olmaz ' söylemi yanlış . Statükoculuk , ilericilik , devrimcilik gibi kavramlar alt-üst oldu . Bunların yerine oturtulmasında fayda var , bu yeni yönetim zamanında bunlar daha iyi yerine oturacaktır .
KILIÇDAROĞLU ' NUN KARİZMASI YÜZDE 32
- Kılıçdaroğlu ' nu eleştirenlerin en çok üzerinde durduğu konulardan biri karizması . ' Lider karizması yok ' var mı sizce?
Bu karizma lafını oldum olası anlayamadım . Yani karizma denilen şey halk tarafından beğenilmekse eğer , Kılıçdaroğlu halk tarafından beğenilen bir kimse . Ayrıca bu karizmanın da diğer liderlerle benzerlik göstermesi gerekmiyor . Bir lider bu şekilde halk tarafından sevgi toplarken diğeri belki başka bir vasfı dolayısıyla sevilebiliyor . Ecevit ' in tipi değişikti , Robert Kolejli , halkın içine sonradan girmiş . Erdal İnönü , bilimadamı , bambaşka bir tip . . . Amerika ' da Reagan sinema oyuncusuydu , karizma sahibi diye başkan seçildi ; Obama da . . . Ama tamamen farklılar , renkleri de benzemiyor , tipleri de , tavırları da . Bence şu anda en karizmatik lider Kılıçdaroğlu , çünkü geldiği anda CHP anketlerde sıçramış , bugün seçim olsa alacağı oy oranı yüzde 32 ' yi aşmış ; ondan başka kim var bu kadar karizma artıran , bilmiyorum .
- Solun ciddi sorunları var Türkiye ' de ; solda birliğin de önü açalabilir mi bu gelişmelerle?
Elbette , bir dönem küsüp ayrılanların partiye dönmeleri mümkün . Müstakil devam edenler ya da başka bir partiye geçenler CHP ' ye dönebilir ancak bu kesinlikle pazarlık konusu yapılmamalı .
- Rahşan Ecevit de Bülent Ecevit ' in çalışma arkadaşlarını ve ona gönül verenleri CHP ' yi desteklemeye çağırdı , nasıl buldunuz bu gelişmeyi?
Rahşan Ecevit ' in bu davranışı beni çok duygulandırdı . 1977 seçimi öncesini hatırladım . O zaman hep birlikteydik , bugün partinin dışındaki bazı arkadaşlarımız da dahil CHP çatısı altında ' Karaoğlan ' liderliğinde iktidara doğru yürüyorduk , halkla birlikte . . . ( CHP ' nin 1977 Seçimleri ' nde aldığı oy yüzde 41 , 4 idi )
Hem açılım yapacaksın hem de Kılıçdaroğlu ' na Kürt-Alevi diyeceksin
- Bazı kişiler Kılıçdaroğlu ' nun etnik kökenini eleştiri konusu yapıyor hatta Taraf gazetesi Kılıçdaroğlu için ' Tuncelili , Kürt ve Alevi ' diye yazdı . Türk siyasetinde politikacıları etnik kökenlerine göre eleştirmek , sınıflandırmak pek görülmüş bir şey değil . . .
Çelişkili bir şey , hem bir yandan diyeceksin ki ' Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız , ayrımız gayrımız yoktur ' , açılım yapacaksın , sonra da Kürt ' tür diye itham edeceksin . Böyle bir şey de hiç hatırlamıyorum! Hikmet Çetin , Meclis Başkanı seçildiğinde Meclis ' teydim . Kendisine Kürt kökenlidir diye rey vermeyen ya da Kürt kökenlidir diye rey veren kimse olmadı , böyle bir şey konuşulmadı . Çevresi , tanınmışlığı , hizmetleriyle seçildi . Bu tip konuşmalar yeni yeni ortaya çıkıyor .
Kaset komplosunun sonunu kimse bilemezdi
- Kaseti kimin hazırladığı meselesinde de çok farklı yaklaşımlar var . Zaman yazarı Mümtazer Türköne ' Ergenekon arka bahçesini tanzim ediyor ' diyor . . .
Böyle bir şeye önce fizibilite açısından bakmak lazım . Çok kimse Baykal ' ın istifa etmesini beklemiyordu ve bu mümkündü . Herkes reddediyordu , doğru mu değil mi belli değildi ; doğru olsa bile özel hayat ilkesine göre görmezden gelinebilirdi . Dünyanın birçok yerinde böyle oluyor . Geçmişte Türkiye ' de de oldu , karşı parti bunları görmezden geldi . Her şeyden önce olayların ne şekilde gelişeceğini tahmin etmek mümkün değil . Bir mekanizma kuruyorsunuz , o mekanizma düğmeye bastığınız anda öyle bir sonuç verecek ki Baykal gidecek , yerine Kılıçdaroğlu gelecek ; böyle tezler bence hayal gücünü aşırı derecede zorlamanın sonucu .
- ' CIA komplosu ' diyenlere ne diyorsunuz?
' Böyle bir komployu niçin yapsınlar? ' sorusu bir kenara , hadi diyelim yaptılar , onlar da tahmin edemezlerdi ki bu sonucu . Tarihte birçok örneği var , CIA ' nın başka ülkelerde yaptığı komplolar daha sonra ortaya çıkmıştır ve çoğu ters tepmiştir , ellerine yüzlerine bulaştırmışlardır .
- Parti içindeki muhalifler yapmış olabilir mi?
Aslında bu komplo , Baykal ' ı daha da kuvvetlendirebilirdi de . Sonuçta ortadaki psikolojik baskı yüzünden kimse aday olmayabilirdi ve Baykal tek başına yine genel başkan olurdu . Yani hesap doğru bir hesap değil . Bu gibi hadiselerde bir taş atılır , sonucun nasıl çıkacağı hiç belli olmaz! Taşı da kim , nasıl atmış onu bulmak artık hükümete düşüyor . . .
Akşam