Google Doodle'de bugün Hubble Uzay Teleskobu kutlaması var!
Hubble Uzay Teleskobu uzaya gönderildilmesinin 20. yılı kutlanıyor. Hubble Uzay teleskopu 20 yılı aşkın sürede bir çok keşfin bulunmasına sebep oldu. İşte Hubble Uzay Teleskopu ve 10 muhteşem resim!
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), doğum günü şerefine, Hubble'ın yeni Wide Field Camera 3 sistemi ile çektiği, 7 bin 500 ışık yılı uzaklıktaki Carina Nebulası'nın fotoğrafını insanoğluna gösterdi.Hubble 20 yıldır insanoğluna görünmeyeni göstererek bir çok keşife yardımcı oldu.Hubble, google arama motorunun bugün ana sayfası olmuş durumda.
İsmini Amerikalı astronom Edwin Hubble'dan alan dünyanın ilk uzay teleskobu, 24 Nisan 1990'da uzay mekiği Discovery tarafından yörüngesine taşınmış, 1 ay sonra da ilk fotoğrafları yollamaya başlamıştı. Hubble, 20 yıl boyunca kendi güneş sistemimizden uzayın en derin noktalarına kadar bilgi verici yüzbinlerce fotoğrafı insanoğluna gönderdi.
Uzayda bakımı astronotlar tarafından yapılacak şekilde tasarlanmış tek teleskop olan Hubble için, sonuncusu 2009 Mayıs'ında olmak üzere 5 bakım uçuşu gerçekleştirildi. İlk servis uçuşu 1993 Aralık'ında Hubble'ın görüntüleme hatasının düzeltilmesi için yapıldı.
Astronomların astrofizik alanındaki temel problemlerine çözüm bulmakta büyük yararlar sağlayan yaşlı teleskop, yaptığı pek çok gözlem sayesinde evrenin genişleme oranı başta olmak üzere birçok alanda çığır açıcı sonuçlar doğurdu.
NASA ve Avrupa Uzay Ajansı'nın ortak çalışması olan Hubble, 2014'te uzaya gönderilmesi planlanan James Webb Uzay Teleskobu faaliyete geçene kadar fotoğraf yollamayı sürdürecek.
Belki dünyanın en büyük teleskobu değil ama Hubble özel kılan uzaydaki ilk teleskop olmasıdır. Sadece bu özelliği bile onu önemli kılmaya yetiyor aslında. İşte Hubble Teleskobu ile ilgili bilinmesi gerekenler: Fırlatılış Tarihi 24 Nisan 1990, Yörüngeden İndirme 2020 Civarı, Kütlesi 11,000 kg (11 Ton)
Hubble Uzay Teleskobu (HUT), Dünya yörüngesinde bulunan bir teleskoptur. Dünya atmosferinin dışında konumlanması çok soluk objelerin bile net ve keskin optik görüntülerini elde etmesine olanak sağlamaktadır.
1990 yılındaki fırlatılışının ardından, astronomi tarihindeki en önemli teleskoplardan biri haline gelmiştir. Yeryüzüyle ilgili gözlem yapmakla sorumlu teleskop astronomların astrofizik alanındaki temel problemlerine çözüm bulmakta büyük yarar sağlamıştır. Hubble Uzay Teleskobu, ismi Astronom Edwin Hubble’ın anısına verilmiş, Dünya yörüngesinde bulunan bir teleskoptur. Dünya atmosferinin dışında konumlanması sayesinde, yeryüzündeki teleskoplara kıyasla pek çok avantaja sahip olabilmektedir. Atmosferin olumsuz etkilerinden (Görüntüde bulanıklık ve havadaki partiküllerden yansıyan ışığın oluşturduğu arka-plan kirliliği gibi) bağımsız görüntü elde edilmesinin yanısıra, Ozon tabakası tarafından tutulan Morötesi ışığın gözlemlenmesi ancak bu şekilde mümkün olabilmektedir. 1990 yılında fırlatılmasının ardından, astronomi tarihindeki en önemli enstrümanlardan biri haline gelmiştir. Astronomların astrofizik alanındaki temel problemlerine çözüm bulmakta büyük yarar sağlamıştır. Hubble teleskopu tarafından kaydedilmiş olan Ultra Deep Field (Ultra Derin Alan) adlı fotoğraf, bugüne kadar en uzak mesafeden alınmış detaylı görüntüdür.
Gönderilişi 1946′daki özgün tasarımından fırlatılışına kadar, uzay teleskopunun inşaası maddi sıkıntılardan ötürü bir türlü gerçekleştirilememiştir. Fırlatılışının hemen ardından, ana aynasının küresel bir sapma yaptığı tespit edilmiş; bu, teleskopun yeteneğine ciddi zarar vermiştir. 1993 yılında gerçekleştirilen bir servis göreviyle, teleskop tamir edilmiş, planlanan kalitedeki görüntüler alınmaya başlanmış ve astronomi alanında hayati bir araca dönüşmüştür.
Hubble Uzay Teleskobu; Compton Gama Işınları Gözlemi, Chandra X-ışınları Gözlemi ve Spitzer Uzay Teleskobu projelerinden oluşan NASA’nın Mükemmel Gözlemler serisinin bir parçasıdır. Hubble, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) arasında ortak bir çalışmadır.
Hubble Uzay Teleskobundan şimdiye kadar neler öğrendik ?
Hubble Uzay Teleskobu uzaya gönderildiği günden itibaren ve sonrasında üzerinde yapılan yenilemeler ile yaptığı birçok araştırma görevinde, insanların evrenin işleyişini anlamalarında büyük yol almasını sağlayan bir araç olmuştur. Yapılan son yenilikler ile teleskop 2014 yılına kadar daha gelişmiş araçlarla işler duruma gelmiş bulunuyor, sonrasında ise NASA-ESA ve CSA (ABD, Avrupa ve Kanada uzay ajanslarının) ortaklaşa yürütüğü çalışmanın ürünü olacak James Webb Uzay Teleskobu ile keşifler devam edecek. Birkaç başlık altında, geçen 20 yıl içerisinde HUT sayesinde öğrenilenlere bakalım:
Öncesi ve sonrası: Evrenin yaşı;
1920 yılında Edwin Hubble evrenin genişlediğini keşfetti. Hubble birbirinden uzak gökadaların, uzaklıklarıyla orantılı olarak v=Hod hızıyla birbirinden uzaklaştığını hesaplamıştı (v kms-1 hızı, d MPc (Megaparsek, yani 3,26 milyon ışık yılı)uzaklık ve Ho ise kms-1Mpc-1 Hubble sabitini belirtiyor) Birbirinden bağımsız olarak, gökadaların hızları ve uzaklıkları hesaplandığında Ho bulunabiliyordu ve evrenin yaşı bu sabit ile (1 ile 2/3Ho arasında orantılı olarak kozmolojik modellere uygulanıyordu) . Gökadaların hızları tayflardaki kırmızıya kayma oranı, uzaklığı ise Cepheid türü titreşimli ışık kaynağı olan yıldızlardaki ışık değişimlerinin gözlemleri ile hesaplanmakta. 1990 yılına kadar yerdeki teleskoplardan çok ayrıntılı veriler alınamadığı için Ho değeri 50 ve 90 kms-1MPc-1 arasında değişiyor ve bu da 7-20 milyar yıllık bir yaş tahminini ortaya çıkarıyordu. 1993 yılında uzayda göreve başlayan Hubble teleskobu, seçilen 18 gökadanın içerilerindeki Cepheid türü yıldızlar sayesinde uzaklıklarını hesaplayarak Ho sabiti için daha keskin veriler göndermeye başladı ve modellere uygun tahminlerle 1999 yılında %10 hata payıyla bu değerin 71 kms-1MPc-1 olduğu bulundu. 2003 yılında CMB (Cosmic Microwave Background, tr. Kozmik Arkaalan Işıması) araştırması yapan WMAP uydusundan gelen veriler Hubble sabiti için daha ayrıntılı sonuçlar ortaya çıkmasına ortam sağladı ve son değer 71 ± 4 kms-1MPc-1 ile evrenin yaşının 200 milyon yıllık hata payı ile 13.7 milyar yaşında olduğunu gösteriyordu. WMAP ile yapılan araştırmalar sonucu oluşturulan modellerde günümüz evreninin enerji dağılımının %70′inin karanlık enerji, %26’sının soğuk ve karanlık madde, geri kalan %4′lük kısmın ise atomlar ve protonlar durumunda olduğu ortaya çıktı (380 bin yaşındaki evren için bu değer, %63 karanlık madde, %12 atomlar, %15 protonlar ve %10 nötrinolar).
Gökadaların çekirdekleri
Üç gökadada keşfedilen kara delik sonrası, bir takım uluslararası gökbilimciler her gökadada, bir zamanlar kuazarların hareketliliği sonucu oluşmuş süperkütleli kara deliklerin var olabileceğini önerdiler. Hubble Uzay Teleskobu ve Hawaii’deki teleskoptan yapılan ışıkölçümü ve tayfsal gözlemler ile, her büyük gökadada milyonlarca güneş benzeri yıldızı yuttuğu düşünülen kara deliklerin var olduğu saptandı. Ayrıca bu kara delikler ev sahibi gökadaların toplam kütlesi ile doğru orantılı olarak değişiyordu ve kara deliklerdeki büyüme oranının, aynı şekilde gökadanın oluşum şekli ile bağlantılı olduğunu gösteriyordu. Keşfedilen kara deliklerin sayısı ve büyüklüğü bir zamanlar olması gereken dev kuazarları da doğrular nitelikte çıkıyordu.
Gezegenlerin oluşum süreci
Hubble Uzay Teleskobu ile yapılan gözlemlerde yeni doğmaya başlayan yıldızların etrafındaki gaz ve toz diskleri daha ayrıntılı olarak izleniyordu. Bu gaz ve toz diskleri bir noktada yoğunlaşmakta ve aynen 5 milyar yıl kadar önce Güneş’in etrafında da olduğu gibi gezegenleri oluşturmakta. Bu noktada Hubble gönderdiği görüntülerle yıldız evrimi ve gezegen oluşum modellemelerinde büyük yol katetmemizi sağlamıştı.
İşte sizin için derlediğimiz 10 muhteşem fotoğraf:
İsmini Amerikalı astronom Edwin Hubble'dan alan dünyanın ilk uzay teleskobu, 24 Nisan 1990'da uzay mekiği Discovery tarafından yörüngesine taşınmış, 1 ay sonra da ilk fotoğrafları yollamaya başlamıştı. Hubble, 20 yıl boyunca kendi güneş sistemimizden uzayın en derin noktalarına kadar bilgi verici yüzbinlerce fotoğrafı insanoğluna gönderdi.
Uzayda bakımı astronotlar tarafından yapılacak şekilde tasarlanmış tek teleskop olan Hubble için, sonuncusu 2009 Mayıs'ında olmak üzere 5 bakım uçuşu gerçekleştirildi. İlk servis uçuşu 1993 Aralık'ında Hubble'ın görüntüleme hatasının düzeltilmesi için yapıldı.
Astronomların astrofizik alanındaki temel problemlerine çözüm bulmakta büyük yararlar sağlayan yaşlı teleskop, yaptığı pek çok gözlem sayesinde evrenin genişleme oranı başta olmak üzere birçok alanda çığır açıcı sonuçlar doğurdu.
NASA ve Avrupa Uzay Ajansı'nın ortak çalışması olan Hubble, 2014'te uzaya gönderilmesi planlanan James Webb Uzay Teleskobu faaliyete geçene kadar fotoğraf yollamayı sürdürecek.
Belki dünyanın en büyük teleskobu değil ama Hubble özel kılan uzaydaki ilk teleskop olmasıdır. Sadece bu özelliği bile onu önemli kılmaya yetiyor aslında. İşte Hubble Teleskobu ile ilgili bilinmesi gerekenler: Fırlatılış Tarihi 24 Nisan 1990, Yörüngeden İndirme 2020 Civarı, Kütlesi 11,000 kg (11 Ton)
Hubble Uzay Teleskobu (HUT), Dünya yörüngesinde bulunan bir teleskoptur. Dünya atmosferinin dışında konumlanması çok soluk objelerin bile net ve keskin optik görüntülerini elde etmesine olanak sağlamaktadır.
1990 yılındaki fırlatılışının ardından, astronomi tarihindeki en önemli teleskoplardan biri haline gelmiştir. Yeryüzüyle ilgili gözlem yapmakla sorumlu teleskop astronomların astrofizik alanındaki temel problemlerine çözüm bulmakta büyük yarar sağlamıştır. Hubble Uzay Teleskobu, ismi Astronom Edwin Hubble’ın anısına verilmiş, Dünya yörüngesinde bulunan bir teleskoptur. Dünya atmosferinin dışında konumlanması sayesinde, yeryüzündeki teleskoplara kıyasla pek çok avantaja sahip olabilmektedir. Atmosferin olumsuz etkilerinden (Görüntüde bulanıklık ve havadaki partiküllerden yansıyan ışığın oluşturduğu arka-plan kirliliği gibi) bağımsız görüntü elde edilmesinin yanısıra, Ozon tabakası tarafından tutulan Morötesi ışığın gözlemlenmesi ancak bu şekilde mümkün olabilmektedir. 1990 yılında fırlatılmasının ardından, astronomi tarihindeki en önemli enstrümanlardan biri haline gelmiştir. Astronomların astrofizik alanındaki temel problemlerine çözüm bulmakta büyük yarar sağlamıştır. Hubble teleskopu tarafından kaydedilmiş olan Ultra Deep Field (Ultra Derin Alan) adlı fotoğraf, bugüne kadar en uzak mesafeden alınmış detaylı görüntüdür.
Gönderilişi 1946′daki özgün tasarımından fırlatılışına kadar, uzay teleskopunun inşaası maddi sıkıntılardan ötürü bir türlü gerçekleştirilememiştir. Fırlatılışının hemen ardından, ana aynasının küresel bir sapma yaptığı tespit edilmiş; bu, teleskopun yeteneğine ciddi zarar vermiştir. 1993 yılında gerçekleştirilen bir servis göreviyle, teleskop tamir edilmiş, planlanan kalitedeki görüntüler alınmaya başlanmış ve astronomi alanında hayati bir araca dönüşmüştür.
Hubble Uzay Teleskobu; Compton Gama Işınları Gözlemi, Chandra X-ışınları Gözlemi ve Spitzer Uzay Teleskobu projelerinden oluşan NASA’nın Mükemmel Gözlemler serisinin bir parçasıdır. Hubble, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) arasında ortak bir çalışmadır.
Hubble Uzay Teleskobundan şimdiye kadar neler öğrendik ?
Hubble Uzay Teleskobu uzaya gönderildiği günden itibaren ve sonrasında üzerinde yapılan yenilemeler ile yaptığı birçok araştırma görevinde, insanların evrenin işleyişini anlamalarında büyük yol almasını sağlayan bir araç olmuştur. Yapılan son yenilikler ile teleskop 2014 yılına kadar daha gelişmiş araçlarla işler duruma gelmiş bulunuyor, sonrasında ise NASA-ESA ve CSA (ABD, Avrupa ve Kanada uzay ajanslarının) ortaklaşa yürütüğü çalışmanın ürünü olacak James Webb Uzay Teleskobu ile keşifler devam edecek. Birkaç başlık altında, geçen 20 yıl içerisinde HUT sayesinde öğrenilenlere bakalım:
Öncesi ve sonrası: Evrenin yaşı;
1920 yılında Edwin Hubble evrenin genişlediğini keşfetti. Hubble birbirinden uzak gökadaların, uzaklıklarıyla orantılı olarak v=Hod hızıyla birbirinden uzaklaştığını hesaplamıştı (v kms-1 hızı, d MPc (Megaparsek, yani 3,26 milyon ışık yılı)uzaklık ve Ho ise kms-1Mpc-1 Hubble sabitini belirtiyor) Birbirinden bağımsız olarak, gökadaların hızları ve uzaklıkları hesaplandığında Ho bulunabiliyordu ve evrenin yaşı bu sabit ile (1 ile 2/3Ho arasında orantılı olarak kozmolojik modellere uygulanıyordu) . Gökadaların hızları tayflardaki kırmızıya kayma oranı, uzaklığı ise Cepheid türü titreşimli ışık kaynağı olan yıldızlardaki ışık değişimlerinin gözlemleri ile hesaplanmakta. 1990 yılına kadar yerdeki teleskoplardan çok ayrıntılı veriler alınamadığı için Ho değeri 50 ve 90 kms-1MPc-1 arasında değişiyor ve bu da 7-20 milyar yıllık bir yaş tahminini ortaya çıkarıyordu. 1993 yılında uzayda göreve başlayan Hubble teleskobu, seçilen 18 gökadanın içerilerindeki Cepheid türü yıldızlar sayesinde uzaklıklarını hesaplayarak Ho sabiti için daha keskin veriler göndermeye başladı ve modellere uygun tahminlerle 1999 yılında %10 hata payıyla bu değerin 71 kms-1MPc-1 olduğu bulundu. 2003 yılında CMB (Cosmic Microwave Background, tr. Kozmik Arkaalan Işıması) araştırması yapan WMAP uydusundan gelen veriler Hubble sabiti için daha ayrıntılı sonuçlar ortaya çıkmasına ortam sağladı ve son değer 71 ± 4 kms-1MPc-1 ile evrenin yaşının 200 milyon yıllık hata payı ile 13.7 milyar yaşında olduğunu gösteriyordu. WMAP ile yapılan araştırmalar sonucu oluşturulan modellerde günümüz evreninin enerji dağılımının %70′inin karanlık enerji, %26’sının soğuk ve karanlık madde, geri kalan %4′lük kısmın ise atomlar ve protonlar durumunda olduğu ortaya çıktı (380 bin yaşındaki evren için bu değer, %63 karanlık madde, %12 atomlar, %15 protonlar ve %10 nötrinolar).
Gökadaların çekirdekleri
Üç gökadada keşfedilen kara delik sonrası, bir takım uluslararası gökbilimciler her gökadada, bir zamanlar kuazarların hareketliliği sonucu oluşmuş süperkütleli kara deliklerin var olabileceğini önerdiler. Hubble Uzay Teleskobu ve Hawaii’deki teleskoptan yapılan ışıkölçümü ve tayfsal gözlemler ile, her büyük gökadada milyonlarca güneş benzeri yıldızı yuttuğu düşünülen kara deliklerin var olduğu saptandı. Ayrıca bu kara delikler ev sahibi gökadaların toplam kütlesi ile doğru orantılı olarak değişiyordu ve kara deliklerdeki büyüme oranının, aynı şekilde gökadanın oluşum şekli ile bağlantılı olduğunu gösteriyordu. Keşfedilen kara deliklerin sayısı ve büyüklüğü bir zamanlar olması gereken dev kuazarları da doğrular nitelikte çıkıyordu.
Gezegenlerin oluşum süreci
Hubble Uzay Teleskobu ile yapılan gözlemlerde yeni doğmaya başlayan yıldızların etrafındaki gaz ve toz diskleri daha ayrıntılı olarak izleniyordu. Bu gaz ve toz diskleri bir noktada yoğunlaşmakta ve aynen 5 milyar yıl kadar önce Güneş’in etrafında da olduğu gibi gezegenleri oluşturmakta. Bu noktada Hubble gönderdiği görüntülerle yıldız evrimi ve gezegen oluşum modellemelerinde büyük yol katetmemizi sağlamıştı.
İşte sizin için derlediğimiz 10 muhteşem fotoğraf: