Kurtulmuş'tan Ana Dil Açıklaması

Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe olduğunu hatırlatan HAS Parti Genel Başkanı Kurtulmuş, isteyen herkesin kendi etnik lisanını öğrenebileceğini ancak bunu seçime 5-6 ay kala gündeme getirip kutuplaşma üzerinden kimlik siyaseti devşirmeye çalışmanın doğru olmadığını söyledi

Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe olduğunu hatırlatan HAS Parti Genel Başkanı Kurtulmuş, isteyen herkesin kendi etnik lisanını öğrenebileceğini ancak bunu seçime 5-6 ay kala gündeme getirip kutuplaşma üzerinden kimlik siyaseti devşirmeye çalışmanın doğru olmadığını söyledi.
Halkın Sesi Partisi (HAS PARTİ) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, seçimler öncesi Anadolu gezilerine Bursa'dan başladı. Partisinin il teşkilatını açmak için geldiği Bursa'da, Osman Gazi ve Orhan Gazi Türbeleri'ni ziyaret eden Kurtulmuş, çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş, "Bizim siyasi hayatımızda Bursa'nın önemi her zaman fevkalade büyüktür. Çünkü Bursa, partimizin amblemi olan 'medeniyet, Osmanlı ve adalet güneşi' dediğimiz güneşin de doğduğu yerdir. Bu topraklarda ecdadımız Osmanlı,
dünyaya, insanlığa bilimi, sanatı öğreten medeniyetin ilk adımını atmışlardır. Diğer beylikler birbiriyle çekişirken Osmanlı büyük bir cihan devletini dünyaya kazandırmıştır. Bu ruha yeniden kavuşmak zorundayız. Bu çerçevede HAS Parti olarak kısa süre önce kuruluşumuzu gerçekleştirdik ve bugünden itibaren Anadolu gezilerine başladık" dedi.
Kısa sürede 54 ilde örgütlendiklerini hatırlatan Kurtulmuş, "Zaten milletin içinde böyle bir partiye ihtiyaç vardı. Böyle bir parti zaten vardı, biz arkadaşlarımızla bu kuruluşa sadece öncülük ettik" şeklinde konuştu.

"DİĞER PARTİLERDEN ÜSLUP, YÖNTEM VE MUHTEVA OLARAK FARKLIYIZ"
Diğer partilerden 'üslup farkı', 'yöntem farkı' ve 'muhteva farkı' ile ayrıldıklarının altını çizen Numan Kurtulmuş, "Aslında Türkiye'de iktidar ve ana muhalefet partileri başta olmak üzere parlamentodaki partilerin içine düştüğü yanlışlık; bölerek, parçalayarak, çözüm üretmeyerek Türkiye'de siyaset yapmaya çalışmalarıdır. Örneğin bu günlerde Türkiye belki çok ileri noktada özerklik tartışmaları içine giriyor. Ama iki seneden beri Türkiye'de tartışılan 'demokratik açılım' çalışmaları gerçekten sadece bir
söz olmaktan çıkarılıp herkesin kabul edeceği, bütün yurttaşların özgür ve eşit yurttaşlar olduğu, siyasi ve hukuki bir reform süreci şeklinde başarılmış olsaydı Türkiye bugün bambaşka bir noktada olacaktı. Benzer durum anayasa tartışmalarında da yaşandı. Evet, bir anayasa oyladık ama bu oylamanın sonucunda neyin nasıl oylandığını milletimiz tam bilmiyor. Keşke Türkiye parlamentosunda yeni bir anayasal reform nasıl olur tartışılsaydı ve 21. yüzyıla Türkiye'yi götürecek, taşıyacak yeni bir anayasa reformu
yapılabilseydi" açıklamasını yaptı.
Numan Kurtulmuş, vatandaşa 'Hz. Oy' gözüyle bakmayacaklarını belirterek, "Yani biz, insanları nasıl yönlendiririz, nasıl propaganda yaparız, nasıl zihinlerini çeler, sırtlarını sıvazlar ve oylarını alırız diye düşünmeyeceğiz. Biz her insanı, her seçmeni 'Hz. insan' olarak görürüz" diye konuştu.
Kurtulmuş, özerklik tartışmaları ve iki dil konusunda ise, "Eğer Türkiye demokratik açılım konusunda anayasa reformları, ekonomik iyileştirme programları, sosyal telafi programları ve göçün geri döndürülmesini yapmış olsaydı, bunu başarabilmek için de silahların karşılıklı olarak susturulmasını temin etmiş olsaydı, bugün bu meselelerin birçoğu konuşuluyor olmayacaktı" değerlendirmesini yaptı.
Kurtulmuş, 30 yıldır devam eden bu meselenin mutlaka çözülmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bu ülkenin Türkleri, Kürtleri olarak bu ülkeye paraşütle gelmedik. Biz bu topraklarda bin 100 senedir, aynı milletin, aynı medeniyetin, aynı coğrafyanın çocukları olarak yaşıyoruz. İnsanlarımızın çok büyük kısmı ayrılık taraftarı değildir. Bu Türkiye'nin en büyük gücüdür. Bütün bunları ortadan kaldıran, Türkiye'de bir taraftan terör örgütünün, bir taraftan da derin çetelerin arasında sıkışıp kalmış bir Kürt
nüfusundan bahsediyoruz. Bu insanların tamamını özgür ve eşit yurttaşlar haline getirecek bir hukuki reformun acilen başlatılmasında büyük zorunluluk vardır" dedi.
Kürt meselesi, azınlıklar meselesi, Alevilik meselesi ve dindarların kendi kimlikleri ve hayat tarzları ile siyasi ve kamusal alanlara taşınmaları gibi konuların 30 senedir tartışıldığını anlatan Kurtulmuş, "Söz bitmiştir, bundan sonra sivil siyasetin üzerine düşen, sorunları bütüncül bir şekilde çözecek adımlar atmaktır" şeklinde konuştu.

"HERKES KENDİ ANA LİSANINI ÖĞRENEBİLİR"
HAS Parti'nin esas ana perspektifinin herkesin eşit olduğu bir anayasal kavramının ortaya konulması olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Türkiye'nin resmi dili Türkçe'dir. Türkçe resmi dil olmak şartı ile isteyen etnik kökenli yurttaşlarımızın kendi ana lisanlarını öğrenmesi en tabii hakkıdır. Biz hep şunu söylüyoruz, ana lisan ana sütü kadar helaldir. Resmi dil ve eğitim dili Türkçe olmak şartı ile kendi dillerini ve kültürlerini seçmeli ders olarak öğrenmelerinde de sıkıntı yoktur. Ama bu ana dil meselesini
seçime 5-6 ay kala gündeme getirip buradan bir kamplaşma, kutuplaşma üzerinden kimlik siyaseti devşirmeye çalışmak sorunları çözmez" dedi.
Herkesin hür bir şekilde projelerini ortaya koyacağını ancak çözüm yerinin parlamento olması gerektiğini vurgulayan Numan Kurtulmuş, "Parlamento inisiyatif sahibi olacak. Biz demokratik açılımın en başında söyledik, parlamento eğer inisiyatif sahibi olmazsa bu sefer maalesef sokaklar inisiyatif sahibi oluyor. Bu ülkede herkes kendi ana dilini özgürce kullanmalıdır. Bunun önündeki engeller kaldırılmalıdır. Ancak resmi dil Türkçe'dir. Türkçe'nin yanında bir başka dilin resmi dil olarak kabul edilmesi doğru
değildir. Ayrıca herkes kendi ana dilini ve kültürünü öğrenebilmelidir, bunlar içinde okullarda seçmeli dersler konulmalıdır" ifadelerini kullandı.