'Türkiye'nin Enerji Vizyonu' Konferansı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'nin yıllık büyüme hızına bakıldığında enerji alanında 3 bin 500 ile 4 bin megavatlık yatırım gerektiğini belirterek, "Bu yatırımların olabildiğince yerli ve yenilenebilir kaynaklarla yapılması lazım'' dedi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'nin yıllık büyüme hızına bakıldığında enerji alanında 3 bin 500 ile 4 bin megavatlık yatırım gerektiğini belirterek, "Bu yatırımların olabildiğince yerli ve yenilenebilir kaynaklarla yapılması lazım'' dedi.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu'nda (USAK) düzenlenen 'Türkiye'nin Enerji Vizyonu' konferansında konuşan Bakan Yıldız, enerji vizyonuyla ilgili bir soru üzerine enerji sektörünün mazereti olamayacağını belirterek, "Öncelikle Türkiye yerli ve yenilenebilir kaynakları kullanacak. Türkiye, su kaynakları kurma açısından bütün kaynakların üçte biri işletmede, yani 15 bin megavat civarında işletmede tutuyor. 15 bin megavatı inşa halinde, 15 bin megavat proje aşamasında. Bazı karşı çıkışlar olduğunu
görüyoruz. Bazıları haklı ama bazılarının ise işin suyunu kaçırdıklarını görüyorum. Ülkesini seven bir insanın yerli kaynakları kullanmasını istemesi doğaldır" dedi.
Yeşilin arasından hidroelektrik santrali (HES) yapacaklarını belirten Yıldız, vizyonlarını kaybetmemeleri gerektiğini belirtti. Yıldız, 2023 çoğunlukla yerli kaynakların, bütün enerji kaynaklarının hepsinin kullanılması gerektiğini söyleyerek, "Türkiye'nin büyümesini karşılayacak arz güvenliği açısından petrol ve gazı ayırarak yapmamız yetmiyor. Bunların yetmemesi, kullanmayacağımız anlamına gelmiyor. 2023'e kadar iki tane nükleer santral yapabilmemiz lazım. Çalışmaların sonuna geliyoruz. 5'er bin
megavatlık Akdeniz'e ve Karadeniz'e nükleer santral yapacağız. Bittiğinde Türkiye'nin enerji gücünün yüzde 10'u kadarı olacak" diye konuştu.
'ABD'de HES daha az' eleştirilerine de yanıt veren Yıldız, eleştirilerin haklı olmadığını söyleyerek, ülkelerin kendi coğrafi özelliklerinin olduğunu belirtti. Su akarken hiçbir şey yapılmazsa eleştiri olması gerektiğini söyleyen Bakan Yıldız, "Hem nükleer santrale, HES, rüzgara, jeotermale, bütün enerji kaynaklarına bir şey buluyorsanız, bunu politik gerekçelerle ve temellendirilmemiş bir karşı çıkış olarak izah edebilirim. Bu çok yanlış bir şey. Büyümeyelim derseniz, ben bunu siyasi istikrara karşı
tehdit olarak görürüm" ifadelerini kullandı.
Yenilenebilir enerji kaynakları ve kanunu ile ilgili olarak da Yıldız, kanunun 2005 yılında çıktığını belirterek, üreticilere devletin 5,5 sent/euro 10 yıl alacağı bir sitem olduğunu, ürettiği elektriği serbest piyasada satabileceğini söyledi. Rüzgar enerjisinde devletin alım fiyatının yükseltilmesi talebiyle ilgili olarak ise Yıldız, "Arttırmayı düşünmüyoruz. Eğer özel sektöre çok fazla kar verirseniz bu bir sermaye transferine dönüşür, çok az kar verirseniz özel sektörü çalıştıramazsınız. Biz özel
sektörün sıhhatinden de sorumluyuz. O yüzden makul bir noktaya gelmemiz lazım. Rüzgarda bu sağlandı. Şu anda bu fiyatlar üzerinden lisansı bana verin diye yarışmaya giriyor firmalar" diye konuştu.
"Kendi elektriğini üretip kullanan ile üretip satan arasında bir fark olacak mı?" sorusu üzerine Yıldız, lisansa tabi olmayan enerji üretiminin 500 megavat olduğunu söyleyerek, "Üretim merkezlerini kurmak her vatandaşın hakkıdır. 3'e üretip, 7'ye satabilecek" şeklinde konuştu. Otoprodüktörün ''tükettiğini üretebilen bir sistem'' olduğunu belirten Yıldız, ''2015'e kadar toplam 13 bin megavatlık bir rüzgar enerjisini harekete geçiriyor olmamız lazım. Biraz kıra döke bitecek bu işler ama bitecek'' dedi.
Yıldız, Türkiye'nin enerji güvenliği stratejisine ve terör örgütü PKK'nın enerji güvenliğine etkisine dönük sorular üzerine de sadece enerji sektörü açısından bakıldığında Kuzey Irak'a girip petrol ve doğalgaza dönük arama çalışması yapmaktan daha doğal bir şey olmadığını ama merkezi Irak Hükümeti ile onların siyasi gelişimine gösterdikleri nezaketten ve bu bölgedeki siyaseti omuzlarında taşıdıkları için şu anda oraya girmediklerini anlattı. Yıldız, PKK ile ilgili olarak da, ''PKK ne yazık ki Doğu ve
Güneydoğu'da yapılacak yatırımları etkiliyor'' diye konuştu.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı'nın kapasitesinin 50 milyon ton olduğunu ve bunun henüz dolmadığını, önemli bir ihtiyaca karşılık geldiğini belirten Yıldız, "Geçen hafta sonunda Azerbaycan ve Kazakistan buraya artı bir petrol verilmesiyle ilgili yeni bir anlaşma yaptı ve kapasitesi daha da artmış olacak. Kerkük-Yumurtalık Hattı'nın kapasitesi ise 70 milyon ton. Irak normalleşmesini tamamlayıncaya kadar bu hattın kapasitesi ful olmaz. Yani yeni boru hattı yapabilmek için öncelikle bu boru
hattının kapasitesinin dolmuş olmasını görmemiz lazım. Bizim bu yıl içinde yaptığımız yenileşme anlaşması 15 yıllık. Yani bu petrol boru hattı 3 yıl içinde ister geçsin ister geçmesin 35 milyon ton buradan geçiyormuş gibi bir anlaşma yaptık. Irak'ta inşallah bunu tamamlar, çünkü bu Irak'ın normalleşmesi için önemli bir kalem. Petrol ve doğalgazını kendi ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra yurt dışına satması Irak'ın normalleşmesi için en büyük etken olacaktır. O yüzden biz de bunu yakinen izliyoruz. Şu anda
realize etmekte acele etmediğimiz ikinci bir boru hattı projemiz de dizayn olarak var'' dedi.
Katar ile ilgili soru üzerine de Yıldız, Katar'ın dünyanın en büyük enerji merkezlerinden biri ve sıkıştırılmış doğalgazın Japonya, ABD gibi deniz aşırı ülkelere ulaştırıldığı bir ülke olduğunu belirterek, "Doğalgaz boru hattı konusunda bir iyi niyet anlaşması imzalandı. Ancak kendileri bunu orta ve uzun vadede düşünüyorlar" karşılığını verdi.
Bakan Yıldız, İran ile ilgili soru üzerine, Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacının Rusya, İran, Azerbaycan, Cezayir ve Nijerya'dan karşılandığını, İran'ın da şu anda Türkiye'nin gaz aldığı ikinci sıradaki ülke olduğunu kaydetti. Yıldız, İran ile yapılan anlaşmanın yaptırım kapsamında olmadığını hatırlatarak, İran'ın kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşındığını ifade etti. Yıldız, ''İran Anayasası'ndan kaynaklanan bir takım hususlar var ve bu hususlardan dolayı mülkiyet hakkınız yok. O yüzden boru
hatları ile ilgili çalışmalar devam ediyor, özel sektörün de çalışmaları var'' şeklinde konuştu.
Nabucco Projesi ile ilgili soru üzerine de Yıldız, her büyük projenin tehditleri olduğunu ancak tedarik, transit ve tüketimin yani 3T'nin bulunması halinde projelerin hayata geçtiğini anlattı. Yıldız, Türkiye'nin Nabucco'ya imza atmakla AB üyesi ülkelerin özellikle doğalgazdaki arz güvenliği probleminin çözümünün bir parçası olduğunu ifade ederek, "Türkiye böyle önemli bir jest yaptı. Ortada bir problem varsa bunun kaynağının Türkiye olmadığını gösterdi. Türkiye, izin vermekle aradan çekilmiştir. Bu
projenin önü tıkanırsa Türkiye'den kaynaklanmadığını biz göstermiş olduk. Şu anda Macaristan süre istedi'' diye konuştu.
Azerbaycan'ın Nabucco'ya gaz tedariki konusunun kendi tercihi olduğunu da belirten Yıldız, BOTAŞ'ın atıl mevcut boru hatlarını Nabucco'ya kullandırmakta ketum davranmayacağını, bu konuda kendini germeyeceğini söyledi. Bakan Yıldız, bir başka soru üzerine petrol aramalarının bu işin teknisyenlerinin ve vatandaşların ümitleriyle oynamaksızın devam ettiğini söyledi. Türkiye'nin arz güvenliği ile alakalı sıkıntı yaşamadan özel sektör aracılığıyla yatırımlarını yaptığını anlatan Yıldız, bir Enerji Bakanı
olarak ithal enerji kullanımının düşürüldüğü, zengin bir enerji ülkesi olmayı hedeflediğini kaydetti.
Yıldız, yapılacak işlerin belli olduğunu ifade ederek, ''Türkiye'nin yıllık büyüme hızları ile bakıldığında 3 bin 500 ile 4 bin megavatlık yatırım gerekiyor. Bu yatırımların olabildiğince yerli ve yenilenebilir kaynaklarla yapılması lazım'' dedi.
(CC-E)