Önder Sav, Kemal Kılıçdaroğlu'na saygı duymalı!..

Dün CHP (Cumhuriyet Halk Partisi'nde) meydana gelen iç karışıklığı Vatan gazetesi yazarlarından Reha Muhtar köşesine taşıdı.

Önder Sav, Kemal Kılıçdaroğlu'na saygı duymalı!..
İsimlerin, kliklerin, parti için kurumların adlarının arasında uzun uzadıya sıkışıp kalmaya hiç gerek yok...

Yanlış iş yapıyor Önder Sav...

CHP’nin Genel Başkanı’na, “CHP’yi ona biz öğretiriz” demek ne demek?..

Bu sözler “yıllar yılı kronikleşmiş, insanları hakir gören, kendisine kutsal anlamlar yükleyen bir kastın” CHP içindeki etkisini gösteriyor...

Beyaz Türk bir davranış olabilir, ama demokratik bir davranış değildir bu...

CHP’nin kurultay delegeleri tarafından seçilmiş genel başkanına, üstelik yıllarca grup başkanvekilliği yapmış bir isme, “CHP’yi ve CHP’liliği ona öğretiriz” demek ayıptır...

Elbette Önder Sav‘a kimse CHP’liliği öğretemez...

En tepedeki insanların birbirine partiyi öğretme sevdası ayıptır ve hiç demokratik değildir...

***


Konu nedir?..

Gayet açıktır ki Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin gibi birisinin seçeceği il ve ilçe örgütlenmeleriyle Haziran seçimlerine gitmek istemekte...

Gürsel Tekin’in kendi İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığı sırasında İstanbul örgütünde nasıl çalıştığını biliyor, bunu bütün ülkeye şamil hale getirmesini istiyor...

Halka daha direkt, daha onun değerleri üzerlerinden ulaşmak, “Halkın değerlerini ötekileştirmeyen bir CHP modeliyle yaklaşmak istiyor...”

Bu Kemal Kılıçdaroğlu‘nun anasının ak sütü kadar insani hakkıdır...

Madem ki Genel Başkan seçildi...

Madem ki, bu seçimlerde “CHP’nin alacağı oy onun başarı ya da başarısızlık hanesine” yazılacak...

O zaman kendi yakın çalışma arkadaşlarını seçme hakkına sahiptir...

Açık söylelim...

Kemal Kılıçdaroğlu, Önder Sav’ın il ve ilçe örgütlerini direkt yönettiği bir parti teşkilatıyla bu seçimlere giremez, girmemelidir...

Eğer liderse girmemelidir...

Onun için Önder Sav’a hukuk işlerinden sorumlu yardımcılık görevini verdi, Sav da buna itiraz edip Parti Meclisi’ni harekete geçirdi...

***


Sonraki sözleri talihsiz sözlerdir Sav‘ın...

Kemal Kılıçdaroğlu‘nu “CHP ilkelerinden sapmakla suçlaması” laiklikten vazgeçmekle suçlar imada bulunması yakışıksızdır...

Hele hele “Ona CHP’yi ve CHP’liliği öğretiriz...” öğretmen edasıyla söylenmiş, demokrasiden nasibini alamamış bir anlayışın tezahürüdür...

17 yaşından beri Cumhuriyet Halk Partisi’yle iç içeyim...

Ne kavgalı kurultaylar, ne koltukların yerinden sökülerek atıldığı sinema salonları gördüm CHP içinde...

10-15 gencin Önder Sav lehine sloganlar eşliğinde MKYK toplantısını bastığını görünce, eski günler geldi gözlerimin önüne...

Ertuğrul Günay’lar, Süleyman Genç’ler, Deniz Baykal’a bağlı gençler, Ecevit’e yakın “Göbekçiler”, kimler kimler...

Ne kavgalar, ne yumruklar, ne fırlatılan koltuklar, ne kurultaylar gördü bu gözler...

Şimdi herkes şaşırıyor bu ne gerginlik CHP’de diye... Dün akşam, bu satırları yazarken, CEM TV’de sıcağı sıcağına konuşurken şöyle dedim:

“Aslında kavgalı kurultaylar, gençler arasında kavgalar, geleneği olmasa da CHP içinde varolan bir ritüeldir... CHP’nin geçmişinde hep böyle olaylar vardır...”

***


Yenileşmek istiyor CHP...

Kemal Kılıçdaroğlu da yenileştirmek...

Kürt açılımında daha “açık daha özgürlükçü, daha geniş ve demokmratik bir politika” izlemek istiyor...

Alevi meselesinde de, türban konusunda da...

Demokrasi yarışında “demokratlığın tekelini kendi eline almak istiyor Kılıçdaroğlu...”

AKP’nin “korku imparatorluğu” yarattığını söyleyebilmek ve inandırabilmek için, kendini ve partisini halkla ve onun demokratik ve özgürlükçü kalepleriyle bütünleştirmek istiyor Kemal Kılıçdaroğlu...

CHP’nin “her konuda sınırlayıcı politikalarının, AKP’ye karşı elini kolunu bağladığını düşünüyor” Kılıçdaroğlu...

Doğru düşünüyor, yanlış düşünüyor...

Ama düşünüyor ve o bir lider...

Partisini o seçimlere hazırlayacak ve sokacak...

Bu hak onun demokratik hakkı...

Önder Sav ve arkadaşları buna saygı duymalı...

*****


KENDİ EKİBİNİ KURAMAYAN LİDER OLAMAZ!..

Partiye bir Genel Başkan olmak var...

Bir de lider olmak...

Yıllar önce SHOW Haber’i devraldığım zaman, elbette her genel yayın yönetmeni gibi ben de başarılı olmak istiyordum...

Benim Yayın Yönetmenliğim’den önce, sevgili kardeşim rahmetli Ufuk (Güldemir) SHOW’un genel yayın yönetmeniydi...

Onunla aram çok iyiydi, aramızdan su sızmazdı...

Zaten benim oraya gelişim için o önayak olmuş, ben de onun kanaldan gitmemesi için SHOW’un patronu Erol Aksoy‘un evine kadar gidip, rica etmiştim...

Aralarındaki çelişkiler uzlaşmazdı ve maalesef Ufuk ayrıldı...

***


Ondan yadigar kalan birçok arkadaş vardı Haber Merkezi’nde...

Hiçbirisine tavır almadım, hepsiyle beraber çalışmak istedim...

Ama tek bir şartla...

Bülteni yapacağım yakın çalışma arkadaşlarımı “kendim” seçecektim...

Başka türlüsü olmazdı...

Madem ki giyotinin altına kellemi uzatmıştım, kesilmek üzere bekliyordu benim kellem...

O zaman ölüme de gitsem, zirvelere de, kendi bildiğim, karar verdiğim, yakın çalışabileceğim arkadaşlarla gidecektim...

Patrona bunu dolaylı olarak ilettim...

Elbette Erol Aksoy bir patrondu ve kolay kolay böyle bir isteğe “evet” demeyecekti...

Haber Merkezi’nde göreve başladağımızın üçücü ya da dördüncü ayıydı...

Bir gün Erol Aksoy‘un bütün kurduğum müdürlerle beni “yalısına çay içmeye” çağırdığı söylendi...

Bir Cumartesi sabahıydı...

Hiç kimse ne olacağını bilmiyordu, müdürler benim yüzüme bakıyorlardı...

***


Eşi gayet nazik bizi karşıladı, hoşbeş etti ve yanımızdan ayrıldı...

Bir süre sonra masanın etrafında Erol Bey, Genel Müdür, ben ve haber müdürleri yalnız kalmıştık...

Bütün haber müdürlerini ağır ağır eleştiriyordu patron...

Fırtına, kasırga gibi üzerlerinden geçiyordu eleştiri salvoları...

Acayip derecede bozulmuştum, çünkü deli gibi çalışıyorlardı, sabahlara kadar hep birlikte çalışıyorduk...

O günlerde SHOW TV dördüncü kanaldı ve biz insanüstü bir gayretle haber bültenini ikinciliğe taşımıştık...

Henüz birinci olamamıştık ve haber merkezinin içinde eskiden kalan bazı arkadaşlar Erol Bey’e ekibi ispiyonlayıp duruyorlardı...

Hayatımda “yutmakta, sindirmekte en zorlandığım toplantılardan biriydi” o toplantı...

Ama hiçbir şey söylemedim...

Yazının tamamını okumak için tıklayın


Sorunları çözemezsek kurultaya gideriz

CHP'nin kaderini Başsavcı etkileyecek


İşte CHP'nin yeni yönetimi