Türk Pirinci, Ortadoğuya Hakim Olabilir

Bu yıl değişken iklim koşulları ve yaşanan doğal felaketler nedeniyle tüm dünyada birçok üründe düşük rekolteler yaşandığına dikkat çeken Sezon Pirinç A

Bu yıl değişken iklim koşulları ve yaşanan doğal felaketler nedeniyle tüm dünyada birçok üründe düşük rekolteler yaşandığına dikkat çeken Sezon Pirinç A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan "Türkiye, özellikle dahilde işleme rejimi kapsamında sağlanacak kolaylıklarla Ortadoğu pirinç ticaretinin hakimi olabilir" dedi.
Bu yıl Çin, Kanada, Rusya gibi büyük tarım ülkelerinde yaşanan doğal felaketler nedeniyle başta buğday olmak üzere birçok üründe dünya genelinde düşük rekolteler yaşandığına dikkat çeken Erdoğan "Pirinç özelinde ise büyük bir sıkıntı yaşanmadı. Hatta Türkiye, değişen iklim koşullarından en az etkilenen ülkeler arasında yer aldı" dedi. Edirne İpsala'da gerçekleştirilen Beyaz Geceler Hasat Yolculuğu programı kapsamında basın mensupları ile bir araya gelen Erdoğan, Türkiye'de üretilen çeltiğin yüzde
50'sinin Edirne'de yetiştirildiğini hatırlatarak, 2010 yılında Türkiye genelinde 1 milyon dekar alanda çeltik ekimi yapıldığını ve yaklaşık 750-800 bin ton civarında üretim beklediklerini kaydetti. Beklenen rekoltenin 450-500 bin ton pirince karşılık geldiğini belirten Erdoğan "Türkiye'nin toplam tüketiminin yaklaşık 600 bin ton civarında olması, pirinç ithalatının azalmaya devam edeceği sinyallerini veriyor. Ancak son yıllarda özellikle Mısır'ın uluslararası pirinç ticaretinden çekilmeye başlaması ile
pirinçte yüzde 100 dışa bağımlı olan ve geleneksel olarak ihtiyacını Mısır'dan karşılayan Suriye, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan başta olmak üzere tüm Ortadoğu ülkeleri için Türkiye lojistik avantajının da etkisiyle bir odak noktası haline gelmeye başlamış ve özellikle re-export yöntemiyle bu ülkelerin pirinç piyasasında önemini artırmıştır. Türkiye, pirinç işleme kapasitesi olarak bölgenin en önemli ülkesi olup, özellikle dahilde işleme rejimi kapsamında sağlanacak kolaylıklarla Ortadoğu pirinç ticaretinde
hakim duruma geçebilecek potansiyele ulaşabilir" dedi.

"DÜNYA PİRİNÇ FİYATLARI ARTABİLİR"
Türkiye'nin en fazla pirinç ithal ettiği ülkeler arasında ABD, Mısır, İtalya, Rusya, Uruguay ve Pakistan'ın yer aldığını söyleyen Erdoğan, "Dünyada yaşanan olumsuz hava koşullarından dolayı büyük çeltik üreticisi ülkelerden Pakistan ve Çin"in üretimlerinde kayıplar yaşandı. Özellikle sel felaketinden dolayı Pakistan'ın ihracatının yüzde 25 oranında azalması bekleniyor. Her ne kadar stok seviyeleri geçtiğimiz yıllara göre daha iyi olsa da, buğday ve mısır gibi ürünlerde yaşanan fiyat hareketlerinin pirinç
fiyatlarını etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'nin pirinç ithal ettiği ülkelerden biri olan Mısır'ın pirinç ihracat yasağını Ekim 2011'e kadar uzatması da pirinç fiyatları üzerinde etkili rol oynayacak." şeklinde konuştu.
Yıllar itibariyle bakıldığında pirinç üretiminin önemli miktarda artış gösterdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Türkiye'de ciddi bir tarım politikası uygulanır ve stratejik bir hedef haline getirilirse, 15-20 yıl boyunca tüm hükümetler tarafından takip edilen bir milli güvenlik politikası gibi düşünülürse, pirinçte ihracatçı ülke olma potansiyelimiz var. En azından bu konuda şanslı ülkelerden biri olduğumuzu söyleyebiliriz. Pirinçte son yıllarda üretim doğru politikaların uygulanmasıyla önemli ölçüde
arttırılmıştır. Bir miktar daha üretim artışı yapmak mümkün görülmektedir" dedi.
Dünyada yaşanan gıda krizi ve küresel ısınmaya bağlı olarak tarım sektörünün öneminin eskiye oranla birkaç kat daha arttığına da dikkati çeken Mehmet Erdoğan, perakende, turizm ve finans kesimlerinde yoğunlaşan yabancı sermaye yatırımlarının hızla tarım sektörüne kaymaya başladığını açıkladı.
Tüm dünyada yabancı sermayenin tarım arazisi alımlarına sıcak baktığını belirten Erdoğan, Birleşmiş Milletler verilerinin son 3 yılda 30 milyon hektarlık tarım arazisinin yabancı sermaye tarafından satın alındığını veya kiralandığını gösterdiğini kaydetti. Dünya Gıda Örgütü (FAO) istatistiklerine göre tüm dünyada 2.7 milyar hektar tarım arazisi bulunduğunu ancak bunun sadece 1.5 milyar hektarlık bölümünün değerlendirildiğini ifade eden Erdoğan, "Geriye kalan ve daha çok güney yarım kürede yer alan 1.2
milyar hektarlık alan tabii ki yabancı yatırımcının iştahını kabartıyor. Çünkü tarım çok yakın bir zamanda savaşların bile çıkmasına neden olabilecek öneme sahip bir sektör olacak. Bunu gören yabancı sermaye birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de büyük bir pazar olduğunu biliyor ve tarım sektörünün ticareti, üretimi ve teknolojisi için ciddi yatırımlara giriyor ya da girmeye çalışıyor. Bu arada Hedge Fonları ve bankalar da sağlam bir yatırım olarak değerlendirdikleri tarım arazisi almak-kiralamak üzere
kolları sıvamış durumda" şeklinde konuştu.

"HEDEF SU KAYNAKLARI"
Tarım arazilerinin satışını yeni bir kolonileşme olarak tanımlayan Mehmet Erdoğan, "Özellikle Çin, Güney Kore ve Suudi Arabistan gibi ülkeler kendi ülkelerindeki doğal kaynak yetersizliklerini kapatmak için başta Afrika olmak üzere başka ülkelerde hükümetler düzeyinde alımlar yapıyor. Küresel ısınmanın etkisini artırdığı son yıllarda, bu alımların asıl amacı giderek azalmakta olan su kaynaklarına hakim olmak. Genelde yapılan anlaşmaların devletler düzeyinde gizli olması ve yatırım yapılan ülkelerin gıda
güvenliğinin tehlikeye girme riskinin bulunması düşündürücüdür" dedi.
Türkiye cephesine bakıldığında TÜİK verilerine göre, 16.2 milyon hektar tarım alanının ekildiği, 4 milyon hektar nadasa bırakıldığını ve 3 milyon hektarında uzun ömürlü bitkiler bulunduğunu, su kaynaklarının bölge ülkelerine göre zenginliği nedeniyle yabancı sermaye açısından Türkiye'yi anahtar ülkelerden biri konumuna getirdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi, "Globalleşmenin bir parçası olarak yabancı sermayenin yaptığı yatırımlar olumlu karşılanmakla beraber, Tarım sektörü açısından çok önemli
olan bu konunun Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda uygulayacağı strateji açısından ciddi bir şekilde tartışılması gerekir. Kısacası, tarımın, dünyada rekabetin yoğun olduğu sektörler arasında yer aldığını, önümüzdeki 10 yılda ağırlının artacağı ve yabancı sermaye girişi ile rekabet koşullarının zorlaşacağını unutmamak, ona göre de önlem almakta yarar vardır".