Akdeniz’de Rusya’nın Yeni Macerası: Libya Hamlesi...
Beyaz Gazete ve Ne Var Ne Yok programı Savunma Editörü Muhammed Çınık'ın edindiği bilgilere göre son yıllarda uluslararası arenada giderek daha agresif bir dış politika izleyen Rusya, Suriye’deki askeri varlığını Libya’ya kaydırarak Akdeniz’de yeni bir stratejik hamleye girişiyor.
Beyaz Gazete ve Ne Var Ne Yok programı Savunma Editörü Muhammed Çınık'ın edindiği bilgilere göre son yıllarda uluslararası arenada giderek daha agresif bir dış politika izleyen Rusya, Suriye'deki askeri varlığını Libya'ya kaydırarak Akdeniz'de yeni bir stratejik hamleye girişiyor.
İtalya ve Türkiye gibi bölgeye doğrudan etkisi olan ülkelerin de teyit ettiği bu gelişme, Rusya'nın Akdeniz'deki varlığını güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ancak bu hamlenin ne kadar sürdürülebilir olduğu ve Moskova'nın bu yeni macerasında ne kadar başarılı olabileceği ciddi bir soru işareti.
Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığı, 2015'ten bu yana Ortadoğu'daki dengeleri değiştiren bir unsur oldu. Esad rejimine verdiği destekle Suriye'deki iç savaşın seyrini değiştiren Moskova, aynı zamanda Akdeniz'deki Tartus Deniz Üssü'nü güçlendirerek bölgedeki stratejik varlığını pekiştirdi. Ancak Suriye'deki savaşın yavaşlaması ve uluslararası baskıların artması, Rusya'nın bu bölgede daha fazla manevra yapmasını zorlaştırdı. Şimdi ise gözler Libya'ya çevrilmiş durumda.
Libya, jeopolitik konumu itibarıyla Akdeniz'in kilit noktalarından biri. Doğal kaynakları, Avrupa'ya yakınlığı ve Afrika'ya açılan kapı olması nedeniyle büyük güçlerin her zaman ilgisini çekmiştir. Rusya'nın Libya'daki varlığını artırma çabası, bu ülkenin stratejik önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak bu hamle, Moskova için yeni bir fırsat olduğu kadar ciddi riskler de barındırıyor.
Her şeyden önce, Libya'daki durum Suriye'den çok daha karmaşık. Ülkede yıllardır süren iç savaş, farklı gruplar arasında derin bir bölünmeye yol açmış durumda. Rusya'nın desteklediği gruplar, özellikle General Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu, uluslararası arenada tartışmalı bir konuma sahip. Türkiye'nin Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne verdiği destek ve İtalya'nın Libya'daki çıkarları, Rusya'nın bu ülkedeki manevra alanını daraltıyor. Dolayısıyla Moskova'nın Libya'da kalıcı bir başarı elde etmesi, Suriye'de olduğundan çok daha zor görünüyor.
Ayrıca, Rusya'nın Akdeniz'deki varlığını sürdürme kapasitesi de giderek zayıflıyor. Ukrayna savaşı nedeniyle ağır yaptırımlara maruz kalan Rus ekonomisi, dış politikadaki bu tür pahalı maceraları finanse etmekte zorlanabilir. Batı'nın artan baskısı ve bölgedeki diğer aktörlerin direnci, Moskova'nın Akdeniz'de tutunabileceği dalları birer birer kırabilir. Libya'da yaşanacak olası bir başarısızlık, Rusya'nın bölgedeki prestijine de ciddi bir darbe vurabilir.
Peki, Rusya neden bu kadar riskli bir hamleye girişiyor? Bunun birkaç nedeni olabilir. Birincisi, Moskova, Akdeniz'deki varlığını güçlendirerek NATO'ya karşı stratejik bir denge kurmayı hedefliyor. İkincisi, Libya'daki doğal kaynaklar ve enerji altyapısı, Rusya için ekonomik bir fırsat sunuyor. Üçüncüsü ise, Kremlin'in uluslararası arenada büyük bir güç olarak algılanma isteği. Ancak bu hedeflerin ne kadar gerçekçi olduğu, Libya'daki gelişmelere bağlı.
Sonuç olarak, Rusya'nın Libya hamlesi, Akdeniz'de yeni bir güç mücadelesinin habercisi olabilir. Ancak Moskova'nın bu yeni macerasında başarılı olabilmesi için hem bölgedeki diğer aktörlerle rekabet edebilmesi hem de kendi iç sorunlarını aşması gerekiyor. Aksi takdirde, Rusya'nın Akdeniz'deki varlığı, kırılgan dallar üzerinde tutunmaya çalışan bir güçten öteye geçemeyecek. Libya, Rusya için bir fırsat mı yoksa bir tuzak mı olacak? Bunu zaman gösterecek. Ancak şimdiden söyleyebiliriz ki, Akdeniz'deki bu yeni satranç oyununda Moskova'nın işi hiç de kolay olmayacak.
İtalya ve Türkiye gibi bölgeye doğrudan etkisi olan ülkelerin de teyit ettiği bu gelişme, Rusya'nın Akdeniz'deki varlığını güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ancak bu hamlenin ne kadar sürdürülebilir olduğu ve Moskova'nın bu yeni macerasında ne kadar başarılı olabileceği ciddi bir soru işareti.
Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığı, 2015'ten bu yana Ortadoğu'daki dengeleri değiştiren bir unsur oldu. Esad rejimine verdiği destekle Suriye'deki iç savaşın seyrini değiştiren Moskova, aynı zamanda Akdeniz'deki Tartus Deniz Üssü'nü güçlendirerek bölgedeki stratejik varlığını pekiştirdi. Ancak Suriye'deki savaşın yavaşlaması ve uluslararası baskıların artması, Rusya'nın bu bölgede daha fazla manevra yapmasını zorlaştırdı. Şimdi ise gözler Libya'ya çevrilmiş durumda.
Libya, jeopolitik konumu itibarıyla Akdeniz'in kilit noktalarından biri. Doğal kaynakları, Avrupa'ya yakınlığı ve Afrika'ya açılan kapı olması nedeniyle büyük güçlerin her zaman ilgisini çekmiştir. Rusya'nın Libya'daki varlığını artırma çabası, bu ülkenin stratejik önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak bu hamle, Moskova için yeni bir fırsat olduğu kadar ciddi riskler de barındırıyor.
Her şeyden önce, Libya'daki durum Suriye'den çok daha karmaşık. Ülkede yıllardır süren iç savaş, farklı gruplar arasında derin bir bölünmeye yol açmış durumda. Rusya'nın desteklediği gruplar, özellikle General Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu, uluslararası arenada tartışmalı bir konuma sahip. Türkiye'nin Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne verdiği destek ve İtalya'nın Libya'daki çıkarları, Rusya'nın bu ülkedeki manevra alanını daraltıyor. Dolayısıyla Moskova'nın Libya'da kalıcı bir başarı elde etmesi, Suriye'de olduğundan çok daha zor görünüyor.
Ayrıca, Rusya'nın Akdeniz'deki varlığını sürdürme kapasitesi de giderek zayıflıyor. Ukrayna savaşı nedeniyle ağır yaptırımlara maruz kalan Rus ekonomisi, dış politikadaki bu tür pahalı maceraları finanse etmekte zorlanabilir. Batı'nın artan baskısı ve bölgedeki diğer aktörlerin direnci, Moskova'nın Akdeniz'de tutunabileceği dalları birer birer kırabilir. Libya'da yaşanacak olası bir başarısızlık, Rusya'nın bölgedeki prestijine de ciddi bir darbe vurabilir.
Peki, Rusya neden bu kadar riskli bir hamleye girişiyor? Bunun birkaç nedeni olabilir. Birincisi, Moskova, Akdeniz'deki varlığını güçlendirerek NATO'ya karşı stratejik bir denge kurmayı hedefliyor. İkincisi, Libya'daki doğal kaynaklar ve enerji altyapısı, Rusya için ekonomik bir fırsat sunuyor. Üçüncüsü ise, Kremlin'in uluslararası arenada büyük bir güç olarak algılanma isteği. Ancak bu hedeflerin ne kadar gerçekçi olduğu, Libya'daki gelişmelere bağlı.
Sonuç olarak, Rusya'nın Libya hamlesi, Akdeniz'de yeni bir güç mücadelesinin habercisi olabilir. Ancak Moskova'nın bu yeni macerasında başarılı olabilmesi için hem bölgedeki diğer aktörlerle rekabet edebilmesi hem de kendi iç sorunlarını aşması gerekiyor. Aksi takdirde, Rusya'nın Akdeniz'deki varlığı, kırılgan dallar üzerinde tutunmaya çalışan bir güçten öteye geçemeyecek. Libya, Rusya için bir fırsat mı yoksa bir tuzak mı olacak? Bunu zaman gösterecek. Ancak şimdiden söyleyebiliriz ki, Akdeniz'deki bu yeni satranç oyununda Moskova'nın işi hiç de kolay olmayacak.