(Özel) Dayakçi Koca, Aldatan Kadindan Daha Az Kusurlu Sayildi
Yargitay Hukuk Genel Kurulu, "sadakat yükümlülügünü ihlâl edip çocuklarini birakan kadin esin kusuru, hakaret edip fiziksel siddet uygulayan erkek esten daha agirdir" dedi.
Yargitay Hukuk Genel Kurulu, bosanma davalarindaki kusur incelemesi yönünden emsal bir karara imza atti.
Içtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, davaci - karsi davali A.K.nin vekili dava dilekçesinde; “taraflarin görücü usulü ile evlendiklerini, ortak iki çocuklarinin bulundugunu, eslerin davalinin ailesine ait iki katli müstakil evin üst katinda ikamet ettiklerini, davali M.K.’nin evliligin basindan beri asiri kiskanç davranislar sergiledigini, fiziksel ve psikolojik siddet uyguladigini, hakaret ve küfür ettigini, ailesi ile görüsmesine müsaade etmedigini bildirdi.
Davaci davali dilekçesinin devaminda sunlari kaydetti: "Davaliya sizofreni ön tanisi konulmustur. Hastaliginin da etkisiyle esinin kendisini aldattigi düsüncesine kapilmakta, bu düsünce nedeniyle davaciya yönelik kötü davranislarini arttirmaktadir.Bunun üzerine kadin yasadiklarina daha fazla dayanamayarak çocuklarini dahi yanina alamadan ortak konutu terk etmek zorunda kalmistir. Taraflarin bosanmasini talep etmekle birlikte, velâyetlerin anneye verilmesine, ortak çocuklardan S.K. yararina aylik 500 TL, H.K. yararina 300 TL tedbir-istirak, anne A.K. yararina 1.500 TL tedbir-yoksulluk nafakasi ile 30 bin TL maddi, 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini istiyoruz”
Baba M.K.’nin vekili cevap ve karsi dava dilekçesinde; “tüm iddialari inkârla, eslerin akraba olduklarini, çocukluktan beri birbirlerini tanidiklarini, davalinin esine hiçbir zaman karismadigini, herhangi bir saygisizlikta bulunmadigini, davacinin istedigi gibi yasadigini, müvekkilinin karincayi bile incitmeyen bir kisi oldugunu, davacinin iddialarinin hayal ürünü oldugunu, psikolojik siddet gören tarafin müvekkili oldugunu, bu nedenle sizofreni degil psikolojik tedavi gördügünü, anne A.K.’nin birlik görevlerini yerine getirmedigini, çocuklari ile ilgilenmedigini, sadakat yükümlülügüne aykiri davrandigini ifade ederek, "Iki yildir esi ile birlikte yatmamaktadir. Bunun yerine çocuklarin odasinda kalmakta ve odada bulunan bilgisayar basinda vaktini geçirmektedir." ifadelerini kullandi. Babanin avukati, asil davanin reddine, karsi davalarinin kabulü ile taraflarin bosanmalarina, çocuklarin velâyetlerinin babaya verilmesine ayrica baba M.K. yararina 50 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etti.
Kadin es agir erkek es az kusurlu sayildi
Mahkeme, “taraflarin 07.02.1999 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarinin bulundugu, kadin ese ait oldugu belirlenen telefon hattina ait HTS dökümlerine göre davacinin farkli numaralarla hayatin olagan akisina aykiri sekilde görüstügü ve SMS gönderdigi, esini ve çocuklarini ihmâl ettigi, ortak çocuklarin ifadesine göre annelerini evdeki bilgisayardan görüntülü konusurken gördükleri, bunun üzerine süphelenerek annelerini takip ettikleri, bilgisayarda gördükleri erkekle annelerini uygunsuz hâlde yakaladiklari, davacinin gerçeklestirdigi uzun süreli yürüyüsler nedeniyle esler arasinda tartisma çiktigi ve birbirlerine karsilikli olarak hakaret ettikleri, bunun üzerine erkegin esini darp ettigi, hâl böyle olunca bosanmaya sebep olan olaylarda sadakatsiz davranan; esini ve çocuklarini ihmâl eden ve esine hakaret eden kadinin agir, esine fiziksel siddet uygulayan ve hakaret eden erkegin ise az kusurlu oldugu gerekçesiyle her iki davanin da kabulüne, taraflarin bosanmalarina, velâyetlerin babaya verilmesine, davali-karsi davaci erkek es yararina 7 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine” karar verdi.
Kadin es, yasal süresi içinde karari temyiz etti.
Yargitay 2. Hukuk Dairesi: "Her iki es de ortak kusurludur"
Temyiz incelemesi neticesinde Yargitay 2. Hukuk Dairesi, “Mahkemece, evlilik birliginin sarsilmasinda davaci-karsi davali kadinin agir kusurlu oldugu kabul edilerek, taraflarin bosanmalarina karar verilmis ise de; yapilan yargilama ve toplanan delillerden taraflarin mahkemece kabul edilen ve gerçeklesen kusurlu davranislari yaninda davali-karsi davaci erkegin esine birden fazla kez fiziksel siddet uyguladigi anlasilmaktadir. Gerçeklesen bu duruma göre, bosanmaya sebep olan olaylarda taraflarin esit kusurlu oldugunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden davaci-karsi davali kadinin agir kusurlu oldugunun kabulü ve bu yanilgili kusur belirlemesine bagli olarak davali-karsi davaci erkek lehine manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesi dogru olmayip, bozmayi gerektirmistir.” seklinde bozma karari verdi. Mahkemenin kararinda direnmesi üzerine, kadin es, yasal süresi içinde karari temyiz etti.
Direnme kararini görüsen Yargitay Hukuk Genel Kurulu, “tanik beyanlarinin yaninda dosyada mevcut kadin es A.K.’nin kullanmakta oldugu hatta ait HTS kayitlarina göre A.K.’nin farkli numaralarla ve özellikle M.E.isimli sahsa ait olan telefon ile hayatin olagan akisina aykiri sekilde görüsmeler gerçeklestirdigi, karsilikli mesajlasmalarin oldugu dikkate alindiginda evlilik birligi içerisinde sadakat yükümlülügünü ihlâl eden ve yasanan olaylardan sonra çocuklarini da birakarak evden ayrilan kadinin agir kusurlu oldugunun kabulü gerekir.” seklinde karar vererek kadin esin fiziksel siddete maruz kalmasina ragmen olay açisindan daha kusurlu oldugu yönünde görüs bildirdi.
Kaynak: İHA
Içtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, davaci - karsi davali A.K.nin vekili dava dilekçesinde; “taraflarin görücü usulü ile evlendiklerini, ortak iki çocuklarinin bulundugunu, eslerin davalinin ailesine ait iki katli müstakil evin üst katinda ikamet ettiklerini, davali M.K.’nin evliligin basindan beri asiri kiskanç davranislar sergiledigini, fiziksel ve psikolojik siddet uyguladigini, hakaret ve küfür ettigini, ailesi ile görüsmesine müsaade etmedigini bildirdi.
Davaci davali dilekçesinin devaminda sunlari kaydetti: "Davaliya sizofreni ön tanisi konulmustur. Hastaliginin da etkisiyle esinin kendisini aldattigi düsüncesine kapilmakta, bu düsünce nedeniyle davaciya yönelik kötü davranislarini arttirmaktadir.Bunun üzerine kadin yasadiklarina daha fazla dayanamayarak çocuklarini dahi yanina alamadan ortak konutu terk etmek zorunda kalmistir. Taraflarin bosanmasini talep etmekle birlikte, velâyetlerin anneye verilmesine, ortak çocuklardan S.K. yararina aylik 500 TL, H.K. yararina 300 TL tedbir-istirak, anne A.K. yararina 1.500 TL tedbir-yoksulluk nafakasi ile 30 bin TL maddi, 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini istiyoruz”
Baba M.K.’nin vekili cevap ve karsi dava dilekçesinde; “tüm iddialari inkârla, eslerin akraba olduklarini, çocukluktan beri birbirlerini tanidiklarini, davalinin esine hiçbir zaman karismadigini, herhangi bir saygisizlikta bulunmadigini, davacinin istedigi gibi yasadigini, müvekkilinin karincayi bile incitmeyen bir kisi oldugunu, davacinin iddialarinin hayal ürünü oldugunu, psikolojik siddet gören tarafin müvekkili oldugunu, bu nedenle sizofreni degil psikolojik tedavi gördügünü, anne A.K.’nin birlik görevlerini yerine getirmedigini, çocuklari ile ilgilenmedigini, sadakat yükümlülügüne aykiri davrandigini ifade ederek, "Iki yildir esi ile birlikte yatmamaktadir. Bunun yerine çocuklarin odasinda kalmakta ve odada bulunan bilgisayar basinda vaktini geçirmektedir." ifadelerini kullandi. Babanin avukati, asil davanin reddine, karsi davalarinin kabulü ile taraflarin bosanmalarina, çocuklarin velâyetlerinin babaya verilmesine ayrica baba M.K. yararina 50 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etti.
Kadin es agir erkek es az kusurlu sayildi
Mahkeme, “taraflarin 07.02.1999 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarinin bulundugu, kadin ese ait oldugu belirlenen telefon hattina ait HTS dökümlerine göre davacinin farkli numaralarla hayatin olagan akisina aykiri sekilde görüstügü ve SMS gönderdigi, esini ve çocuklarini ihmâl ettigi, ortak çocuklarin ifadesine göre annelerini evdeki bilgisayardan görüntülü konusurken gördükleri, bunun üzerine süphelenerek annelerini takip ettikleri, bilgisayarda gördükleri erkekle annelerini uygunsuz hâlde yakaladiklari, davacinin gerçeklestirdigi uzun süreli yürüyüsler nedeniyle esler arasinda tartisma çiktigi ve birbirlerine karsilikli olarak hakaret ettikleri, bunun üzerine erkegin esini darp ettigi, hâl böyle olunca bosanmaya sebep olan olaylarda sadakatsiz davranan; esini ve çocuklarini ihmâl eden ve esine hakaret eden kadinin agir, esine fiziksel siddet uygulayan ve hakaret eden erkegin ise az kusurlu oldugu gerekçesiyle her iki davanin da kabulüne, taraflarin bosanmalarina, velâyetlerin babaya verilmesine, davali-karsi davaci erkek es yararina 7 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine” karar verdi.
Kadin es, yasal süresi içinde karari temyiz etti.
Yargitay 2. Hukuk Dairesi: "Her iki es de ortak kusurludur"
Temyiz incelemesi neticesinde Yargitay 2. Hukuk Dairesi, “Mahkemece, evlilik birliginin sarsilmasinda davaci-karsi davali kadinin agir kusurlu oldugu kabul edilerek, taraflarin bosanmalarina karar verilmis ise de; yapilan yargilama ve toplanan delillerden taraflarin mahkemece kabul edilen ve gerçeklesen kusurlu davranislari yaninda davali-karsi davaci erkegin esine birden fazla kez fiziksel siddet uyguladigi anlasilmaktadir. Gerçeklesen bu duruma göre, bosanmaya sebep olan olaylarda taraflarin esit kusurlu oldugunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden davaci-karsi davali kadinin agir kusurlu oldugunun kabulü ve bu yanilgili kusur belirlemesine bagli olarak davali-karsi davaci erkek lehine manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesi dogru olmayip, bozmayi gerektirmistir.” seklinde bozma karari verdi. Mahkemenin kararinda direnmesi üzerine, kadin es, yasal süresi içinde karari temyiz etti.
Direnme kararini görüsen Yargitay Hukuk Genel Kurulu, “tanik beyanlarinin yaninda dosyada mevcut kadin es A.K.’nin kullanmakta oldugu hatta ait HTS kayitlarina göre A.K.’nin farkli numaralarla ve özellikle M.E.isimli sahsa ait olan telefon ile hayatin olagan akisina aykiri sekilde görüsmeler gerçeklestirdigi, karsilikli mesajlasmalarin oldugu dikkate alindiginda evlilik birligi içerisinde sadakat yükümlülügünü ihlâl eden ve yasanan olaylardan sonra çocuklarini da birakarak evden ayrilan kadinin agir kusurlu oldugunun kabulü gerekir.” seklinde karar vererek kadin esin fiziksel siddete maruz kalmasina ragmen olay açisindan daha kusurlu oldugu yönünde görüs bildirdi.