Saglik Bakani Koca Açiklamasi ''Türkiye'de Ilaç Bulunamiyor' Haberlerinin Somut Gerçekle Ilgisi Yoktur'
Saglik Bakani Fahrettin Koca, “‘Türkiye’de ilaç bulunamiyor’ haberlerinin somut gerçekle ilgisi yoktur. Somut gerçek ‘Türkiye’ye pahali ilaç satmaya çalisiyoruz ama satamiyoruz’ feryadidir. Hastamizi dermansiz birakmayiz ama milletimizin emaneti olan kaynagi da küresel firsatçilara peskes çekmeyiz” dedi.

“Saglik çalisanlarina yönelik siddete karsi herkesten taraf olmasini talep ediyoruz”
Oybirligi ile saglikta siddet konusunda kanun geçtigini hatirlatan Bakan Koca, “Bütün kurumlar olarak, saglikta siddete karsi toplumsal dayanisma olusturmak zorundayiz. Saglikta siddet olayinin taraflari yalniz fail ve magdur degildir. Hukuk, sorumluluk ahlakiyla eli kolu bagli olan saglik çalisanini siddete karsi korumalidir. Saglik çalisanlarina yönelik siddete karsi herkesten taraf olmasini talep ediyoruz. Saglik çalisanlari agir davalara maruz kaliyor ve büyük tazminatlar ödüyorlar. Öyle ki tazminat davalari firsatçi bir is kolu haline gelmeye basladi.
Malpraktisten bahsediyorum. Biliyorsunuz, bu kelime, bir meslekte beceri noksanligindan veya hatadan dogan zarar anlamina geliyor. Ülkemizde bu alanda ihtisas mahkemesinin olmamasi, davalarin seyrini yanlis yönlere sürüklüyor. Ve hekimler, astronomik tazminat korkusuyla, hastalarina müdahale etmeleri gereken noktada adeta eli kolu bagli kaliyorlar. Bu konudaki çalismalara sizden destek bekliyoruz. Unutmayiniz, Hekimlerimiz en zengin ülkelerin alici gözlerle baktigi, en iyi yetismis hekimlerdir” seklinde konustu.
“Ülkemizde ise koridorlarda oksijen tüpleri önünde kuyruga girmis hastalar görmedik”
Saglik Bakani Koca, sehir hastanelerini iliskin olarak, “Gelismis oldugu iddia edilen ülkelerde verilemeyen saglik hizmetlerinin aci bilançolarina sahit olduk. Ülkemizde ise koridorlarda oksijen tüpleri önünde kuyruga girmis hastalar görmedik. Hastaya nefes veren solunum cihazini ‘Hangi hastami yasatabilmek için kullanayim?’ ikilemini hekimlerimize yasatmadik. Baska ülkelere hasta götürmeyi planlamak söyle dursun vatandaslarimizi dünyanin dört bir tarafindan ülkemize getirip tedavi ettik. Böyle bir devletin Bakani olmaktan gurur duyuyorum. Kamu-özel is birligiyle insa edilen hastanelerimiz ne büyük hizmete vesile oldu. Içinizden ‘Tam öyle degil, söyle olsa daha iyiydi’ diyenler, sözlerimizi bitirir bitirmez cevap vermeyi, eksiklerini söylemeyi planlayanlariniz olabilir, ‘Eksigi var’ diyorsak elbette elestirecegiz ama hakkini da teslim etmekten imtina etmeyecegiz” diye konustu.
“Genel bütçeden yapimi tamamlanmis ve insaati devam eden toplam 15 hastanemiz var”
“Biz sadece kamu-özel is birligiyle hastaneler yapmadik; genel bütçeden yapimi tamamlanmis ve insaati devam eden toplam 15 hastanemiz var” diyen Bakan Koca söyle konustu:
“Aydin, Denizli, Sanliurfa sehir hastanelerimiz genel bütçeden yapiliyor. Diyarbakir, Sakarya, Antalya sehir hastanelerimiz de genel bütçeden yapiliyor. Genel bütçeden yapilan Samsun, Ordu, Trabzon sehir hastanelerinin de insaatlari genel bütçeden devam ediyor. Istanbul Sancaktepe, Mardin ve Rize sehir hastaneleri de genel bütçeden yapilacak. Esas olan saglik hizmetinin verilmesidir. Bize emanet edilen kaynagi en dogru sekilde kullanmaktan, en kaliteli saglik hizmetini en uygun kosullarda sunmaktan baska gayretimiz olamaz.”
“Hastamizi dermansiz birakmayiz ama milletimizin emaneti olan kaynagi da küresel firsatçilara peskes çekmeyiz”
Türkiye Ilaç ve Tibbi Cihaz Kurumu ile Türkiye Saglik Enstitüleri Baskanligi hakkinda bilgi veren Bakan Koca, “Türkiye Ilaç ve Tibbi Cihaz Kurumumuz, ülkemizde ilaç ve tibbi cihazin regülasyonundan sorumlu uluslararasi taninirligi olan bir otoritedir. Bu kurumumuzun faaliyetleriyle bugün Türkiye’de kullanilan her 100 kutu ilacin 88’i ülkemizde üretilmektedir. Bu kurumumuz sayesinde her yil ilaç ihracatimiz katlanarak artmaktadir. ‘Türkiye’de ilaç bulunamiyor’ haberlerinin somut gerçekle ilgisi yoktur. Somut gerçek ‘Türkiye’ye pahali ilaç satmaya çalisiyoruz ama satamiyoruz’ feryadidir. Hastamizi dermansiz birakmayiz ama milletimizin emaneti olan kaynagi da küresel firsatçilara peskes çekmeyiz” dedi.
“Dünyada Covid-19 asisini üretebilmis 6 ülkeden biriyiz”
Türkiye Saglik Enstitüleri Baskanligi Türkiye’de saglik teknolojilerinin gelistirilmesi için destekler sunan, ayni zamanda kendisi de arastirmalar yürüten kurum oldugunu hatirlatan Bakan Koca, “Ülkemizde 25 yil aradan sonra yeniden asi üretildi. Yaklasik 50 yildan uzun bir süredir ilk defa hücre çalismalarindan baslayarak antijen dahil, yerli olarak gelistirilen bir asimiz oldu. Yerli inaktif Covid-19 asimiz Turkovac’in her safhasi ülkemizde gelistirildi. Cumhuriyetimizin, 1927’den baslayarak bir asi atilimi vardir. Yerli asi Turkovac kesintiye ugramis basarinin sahne almasidir. Dünyada Covid-19 asisini üretebilmis 6 ülkeden biriyiz. Bu basari, vekalet ettiginiz bu milletindir” ifadelerini kullandi.
“Ülkemizde asi gelistirecek biyoteknolojik ürün gelistirecek modern bir merkeze ihtiyaç var, bu konudaki hazirligimizi tamamladik”
Koca, Türkiye yaklasik 50 yil sonra, yüzde yüz kendi imkanlariyla asi gelistirdigini belirterek, “Yalnizca Covid-19 asisi degil, teknoloji transferiyle ülkemize getirilmek üzere suçiçegi, hepatit A ve kuduz asisi için de çagriya çikarak ülkemize yatirim yapilmasi için imkan sagladik. Bu üç asiyla asi yerlilestirme çalismalarimiz devam edecek. Ayrica, ülkemizde asi gelistirecek biyoteknolojik ürün gelistirecek ve üretecek modern bir merkeze kesinlikle ihtiyaç var. Bu konudaki hazirligimizi tamamladik. Dün itibariyla bu tesisin ihale süreci basladi.
Çok yakinda tüm detaylarini paylasacagiz” seklinde konustu.
“En hizli sekilde en dogru karari vermeye çalistik”
Covid-19 salgini ile karsi karsiya kaldiklarini kaydeden Bakan Koca, “Bilim kurgu filmlerinde robotlarin dünyayi isgal edeceginin anlatildigi çagda, yüzyillar gerisinden bir dertle, küresel salginla karsi karsiya kaldik. Birinci günün dogrulari ikinci günün yanlislari oldu. Korktuklarimiz etkisiz, öneminin farkinda olmadiklarimiz çok önemli oldu. Bilgiye ulasmanin bu kadar kolay oldugu bir çagda bile tecrübe gelistirebilmek için zamana ihtiyaç duyduk. Iki yillik sürece baktigimiz zaman görecegimiz sudur: Salgin, bireysel hayat ile toplumsal hayatin arasina bir uçurum koydu, ikisini birbirinin zitti hâline getirdi; toplumlar bunu sürdüremez. Hayat, bir tür halk sagligi yasaklar manzumesiyle devam edemez. Bizim tavrimiz su olmustur: Bireysel hayat ile toplumsal hayat birlikte savunulmustur. Yanlis bilginin hizla yayilmasi tehlikesiyle yüzlestik. Bu süreçte, en dogrusunun vatandaslarimizi birinci elden ve üzücü de olsa gerçek bilgiyle bulusturmayi, bilime esas kararlar vermeyi temel aldik. En hizli sekilde en dogru karari vermeye çalistik. Fiziksel ve dijital saglik altyapisini en iyi sekilde kullandik. Saatlerle yaristigimiz bir ölüm kalim mücadelesi verdik; kelimenin en basit ve en yalin haliyle ölmek ile yasamak arasindaki mücadele” diye konustu.
