Muharrem İnce gitti, yenisi geldi! CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu'na yeni rakip
CHP'deki muhalefet peş peşe hamleler yapıyor. Parti içerisinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı ilk adımı Muharrem İnce atmıştı. Yeni adım ise eski vekil Haluk Pekşen'den geldi.
CHP'nin eski milletvekili, hukukçu Haluk Pekşen, ‘Yeniden CHP Hareketi'yle ilk kurultayda partinin liderliği için aday adayı olacağını açıkladı.
Cumhuriyet'in haberine göre, Haluk Pekşen verdiği röportajda mevut parti yetkililerine sert eleştirler getirdi.
‘Yeniden CHP' diye bir hareket başlattınız. Nasıl tarif ediyorsunuz?
Türkiye'de bütün siyasi yapılar iktidar olmak istiyor. Ve seçmenlere “Şu ideolojiyi temsilen iktidara gelmek istiyoruz. Bize oy verirseniz, size şu standartta bir yaşam vaat ediyoruz” diyorlar. Bu vaatlerde bulunurken de geriye dönüp ülkenizin, bölgenizin, insanlarınızın, dünyanın mevcut durumunu değerlendiriyorsunuz. Bir analiz yapıyorsunuz, onun üzerine en akla yatkın projeksiyonu oluşturuyor ve buna göre hareket ediyorsunuz. Ben dünyayı sıkı takip eden bir hukuk insanıyım. Türkiye'nin 2007'den sonra nereye gittiğini fark ettim. 2007'de bizzat Sayın Erdoğan'a mektup yazdım. Sıcak para dünyada bol miktarda dağıtılıyor. Bu sıcak para ekonomisini bazı ülkeler doğru bir şekilde planladılar. Üretimi tetikleyen büyük yatırımlar yaptılar. Ama Türkiye tam tersini yapıyor. Sıcak parayı üretim üzerinden değil tüketim üzerinden kullanıyor. Tüketimin yaygın bir şekilde kullanılması başka ülkelerdeki üreticileri destekleyecektir. Bizim ülkemizde de çok ciddi bir şekilde gelir eşitsizliğine, yoksullaşmaya sebep olacak, faiz yükü vatandaşın sırtına binecektir. Sıcak paranın tuzağına düşürdüğü ülkeler çok ağır süreçlere sürüklenir. Ülkenin milli birliği dahi risk altına girer.
2012'de bir kitap yazdım. Türkiye'nin mevcut kurumlarını koruyamayacağını fark ettim. İktidar sıcak parayla birlikte hızlı bir şekilde çürümenin tuzağına düşmüştü. Bu çürüme iktidarın karşısına bir Yüce Divan süreci getirebilir, onlar da bunu fark edecekler ve bundan kaçınmak için kurumları etkisiz hale getirmenin yollarını arayacaklardı. Onun için yeniden, Türkiye'nin kurumlarıyla, meslek kuruluşlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla inşa edilmesi gerekiyor. Bunu yapabilecek en uygun akıl cumhuriyet ilk kurulduğunda Mustafa Kemal Atatürk'ün siyasal irade olarak belirlediği cumhuriyet aklıdır, yani Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Onun için ‘Yeniden CHP' dedik. Benim için CHP, dünyada ilk kez ulus devleti siyasal olarak inşa etmiş rol model bir partidir.
Muharrem İnce bir taraftan muhalif bir siyaset yürütüyor, bir taraftan ‘Gelecek İçin Biz Hareketi', şimdi siz... Bu tür girişimler CHP'yi yıpratmıyor mu?
Bu eleştiriyi yapanların tamamının aslında CHP'nin tarihini hiç bilmediklerini ve CHP'yi hiç tanımadıklarını çok iyi anlıyorum. CHP'nin özellikle iktidara en yakın olduğu dönemleri analiz edelim. 70'li yıllarda CHP'de İnönü'nün karşısında Ecevit hareketi başlıyor. O zaman da aynı eleştiriler yapılıyor ama CHP Ecevit ile birlikte yüzde 37'leri yakalıyor. Arkasından yüzde 42.5'lere kadar yükseliyor. O zaman partide Ali Topuzcular, Orhan Eyüboğulları, Deniz Baykallar var, farklı görüşte ama temel Paydası yurtseverlik, Atatürkçülük olan akımlar var.
Yani siz demokratik buluyorsunuz...
CHP'nin kendisini yenileyen, parti içinde rekabeti artıran bir siyasi anlayışı vardır. Liderlerinin de farklı düşünen insanları yönetme kabiliyeti olmuştur. Keşke CHP'de bugün Muharrem İnceler, Haluk Pekşenler, İlhan Cihanerler'in sayısı 50-60'lara çıksa da toplumda daha geniş karşılık bulsalar. Bambaşka akıllar, fikirler parti içinde yeşerse. Bunları yönetecek bir siyasi anlayış Türkiye'yi yönetebilir. İktidar olmak için bunu söylüyor ama parti içinde bu farklı söylemleri kucaklayamıyorsanız o zaman samimiyet sorgulaması yapılması gerekir. Partinin içinde şu anda bunların yaşama şansı yok, temel sorun burada. “Kime oy verelim” sorusu üzerinde durulmalıdır, işte bu sorunun cevabı Yeniden CHP Hareketi'dir.
AK Parti'nin kemik seçmen kitlesinin oranı nedir?
Türkiye'nin üç saygın anket şirketine “Seçmenler eğilimlerini hangi koşullarda değiştirirler” diye anket yaptırdım. Yüzde 67'si üç temel parametre söyledi. Birincisi ‘daha iyi bir ekonomik modelle değiştirebiliriz”, iki “gelecek planlaması”, üç “en kapsayıcı siyasi anlayış”... Bakın bu yüzde 67'nin cevaplarında ideoloji yok, dini değerler yok.
“Yeniden CHP Hareketi, CHP'nin gerçek kurucu değerlerine tekrar dönüşü ve Türkiye'nin yeniden inşası hareketidir” diyorsunuz. CHP liderliğine aday mısınız?
Evet, aday adayı olacağım. Bugün CHP örgütünün bir partisi yoktur. Bugün hiçbir il başkanı kendi ilinde belediye başkanı, belediye meclis üyesi, milletvekili adayı seçemez. Çünkü tüzükle bu yetki alındı. Bakın CHP'nin oyu yüzde 25'tir diyen kimse CHP'ye yapılan en büyük ihanetin müsebbibidir.
Kaç peki?
Yüzde 42'nin altında değil. Ama oy alamıyorsunuz, o sizin probleminizdir. Biz CHP olarak çok uzun süre üreten ekonominin partisiydik. Bundan vazgeçtik. Türkiye, topraklarını ekmiyor, 7.5 milyon insan tarımdan uzaklaşmış.
Anlıyorum ama Haluk Bey, siz iktidar değilsiniz ki...
İktidarda değiliz cümlesini kabul etmiyorum. İki iktidar var, biri merkezi yönetim, diğeri yerel yönetim. Şu anda güçlü olan yerel yönetimler ve biz orada iktidarız. Ama hâlâ yerel yönetimde iktidar olduğumuzun da farkında değiliz. Biz iktidardayız. Bu insanlar gelip yerel yönetimleri teslim etmişler, o halde neden ülkeyi teslim etmiyorlar? İstanbul Belediyesi 50 bin gence istihdam sağlayabilir. Parti üretim ekonomisinden uzaklaştığı için bunu yapamıyor. Başka bir şey söyleyeyim. CHP'nin tarihinde ilk kez sendikacı yok. Taşıyıcı sektörden kimse yok. Bana seçmen niye oy vermiyor diyorsunuz... Sol, kadroyla iktidar olur. Türkiye'yi yeniden inşa edecekseniz, bu inşayı gerçekleştirebilecek bir kadroya ihtiyacınız var.
“Dünya ‘green deal'ı konuşuyor, biz başörtüsünü, darbeyi konuşuyoruz. Covid-19 sonrası hayatımız nasıl olacak? Benim partim de bunları konuşmalı. Halk “ben üniversiteli çocuğuma ne söyleyeceğim” diye düşünüyor. AKP, “Ya göç edeceksin ya da gel seni partili yapalım, polis olursun, olamadın bekçi yaparız” diyor. Ama ben CHP olarak gençlerin önüne bambaşka bir vizyon koymalıyım.”
Yol arkadaşlarınızda aradığınız özellikler?..
İki özellik arıyorum. Bir Atatürkçü, iki yurtsever olacak.
Kimler var şimdi?
İzinleri olmadan hepsinin isimlerini açıklamayı uygun bulmam. Ancak dış politikada Onur Öymen'den Osman Korutürk'e, Fatih Ceylan'a önemli isimlerle beraberiz. Sedef Kabaş'tan Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar'a, Süheyl Batum'dan Metin Lütfi Baydar'a, Tolga Yarman'dan Prof. Yalçın Karatepe'ye, Atilla Kezek'ten Umut Oran'a pek çok isim bizimle. Çok önemli kurumların başındaki yöneticilerle yola çıktık. 70'in üzerinde profesör bizimle birlikte. Kadromuzdan 3-4 bakanlar kurulu çıkar. Dünyanın en büyük fonlarını yöneten, AB'nin başdanışmanlığını yapan arkadaşlarımız var.
Tam bu noktada şunu sormak isterim: Ali Babacan'ın kadrosuna baktığımızda da benzer özellikler görüyoruz. Ama bir yandan da başka türlü bir siyaset iktidarda. Türkiye'nin kodları hangi tür siyasetçiyi istiyor sizce?
Türkiye aslında bunu bir harmoni haline getirebilen siyasi hareketlerle yolunda yürümeye gayret ediyor. İstanbul'daki seçimde Ekrem İmamoğlu'nun ikinci kez kazanmasında, 800 bin fark atmasındaki temel gelenekçilerdi. Anadolu'nun kadim insanlarıydı. Siyasetin ana taşıyıcısı bunlar. Kararsız yüzde 22 diyebiliriz. Onlar gerilim istemiyor, en büyük beklentileri güven. AKP'yi çökerten de güven unsurunun çürümesidir. Biz o güveni inşa edeceğiz. Pandemi koşullarında yapılan kurultayı CHP örgütü hazmetmedi. Bugün o kurultayın sancıları hissedilir hale geldi. CHP'nin pandemi koşulları ortadan kalktığı anda kendine yakışır bir iktidar kurultayına hazırlanması gerekir. Bizim yaptığımız Türkiye'yi yeniden inşa edecek kadroyu genişletmek.
Cumhuriyet'in haberine göre, Haluk Pekşen verdiği röportajda mevut parti yetkililerine sert eleştirler getirdi.
‘Yeniden CHP' diye bir hareket başlattınız. Nasıl tarif ediyorsunuz?
Türkiye'de bütün siyasi yapılar iktidar olmak istiyor. Ve seçmenlere “Şu ideolojiyi temsilen iktidara gelmek istiyoruz. Bize oy verirseniz, size şu standartta bir yaşam vaat ediyoruz” diyorlar. Bu vaatlerde bulunurken de geriye dönüp ülkenizin, bölgenizin, insanlarınızın, dünyanın mevcut durumunu değerlendiriyorsunuz. Bir analiz yapıyorsunuz, onun üzerine en akla yatkın projeksiyonu oluşturuyor ve buna göre hareket ediyorsunuz. Ben dünyayı sıkı takip eden bir hukuk insanıyım. Türkiye'nin 2007'den sonra nereye gittiğini fark ettim. 2007'de bizzat Sayın Erdoğan'a mektup yazdım. Sıcak para dünyada bol miktarda dağıtılıyor. Bu sıcak para ekonomisini bazı ülkeler doğru bir şekilde planladılar. Üretimi tetikleyen büyük yatırımlar yaptılar. Ama Türkiye tam tersini yapıyor. Sıcak parayı üretim üzerinden değil tüketim üzerinden kullanıyor. Tüketimin yaygın bir şekilde kullanılması başka ülkelerdeki üreticileri destekleyecektir. Bizim ülkemizde de çok ciddi bir şekilde gelir eşitsizliğine, yoksullaşmaya sebep olacak, faiz yükü vatandaşın sırtına binecektir. Sıcak paranın tuzağına düşürdüğü ülkeler çok ağır süreçlere sürüklenir. Ülkenin milli birliği dahi risk altına girer.
2012'de bir kitap yazdım. Türkiye'nin mevcut kurumlarını koruyamayacağını fark ettim. İktidar sıcak parayla birlikte hızlı bir şekilde çürümenin tuzağına düşmüştü. Bu çürüme iktidarın karşısına bir Yüce Divan süreci getirebilir, onlar da bunu fark edecekler ve bundan kaçınmak için kurumları etkisiz hale getirmenin yollarını arayacaklardı. Onun için yeniden, Türkiye'nin kurumlarıyla, meslek kuruluşlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla inşa edilmesi gerekiyor. Bunu yapabilecek en uygun akıl cumhuriyet ilk kurulduğunda Mustafa Kemal Atatürk'ün siyasal irade olarak belirlediği cumhuriyet aklıdır, yani Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Onun için ‘Yeniden CHP' dedik. Benim için CHP, dünyada ilk kez ulus devleti siyasal olarak inşa etmiş rol model bir partidir.
Muharrem İnce bir taraftan muhalif bir siyaset yürütüyor, bir taraftan ‘Gelecek İçin Biz Hareketi', şimdi siz... Bu tür girişimler CHP'yi yıpratmıyor mu?
Bu eleştiriyi yapanların tamamının aslında CHP'nin tarihini hiç bilmediklerini ve CHP'yi hiç tanımadıklarını çok iyi anlıyorum. CHP'nin özellikle iktidara en yakın olduğu dönemleri analiz edelim. 70'li yıllarda CHP'de İnönü'nün karşısında Ecevit hareketi başlıyor. O zaman da aynı eleştiriler yapılıyor ama CHP Ecevit ile birlikte yüzde 37'leri yakalıyor. Arkasından yüzde 42.5'lere kadar yükseliyor. O zaman partide Ali Topuzcular, Orhan Eyüboğulları, Deniz Baykallar var, farklı görüşte ama temel Paydası yurtseverlik, Atatürkçülük olan akımlar var.
Yani siz demokratik buluyorsunuz...
CHP'nin kendisini yenileyen, parti içinde rekabeti artıran bir siyasi anlayışı vardır. Liderlerinin de farklı düşünen insanları yönetme kabiliyeti olmuştur. Keşke CHP'de bugün Muharrem İnceler, Haluk Pekşenler, İlhan Cihanerler'in sayısı 50-60'lara çıksa da toplumda daha geniş karşılık bulsalar. Bambaşka akıllar, fikirler parti içinde yeşerse. Bunları yönetecek bir siyasi anlayış Türkiye'yi yönetebilir. İktidar olmak için bunu söylüyor ama parti içinde bu farklı söylemleri kucaklayamıyorsanız o zaman samimiyet sorgulaması yapılması gerekir. Partinin içinde şu anda bunların yaşama şansı yok, temel sorun burada. “Kime oy verelim” sorusu üzerinde durulmalıdır, işte bu sorunun cevabı Yeniden CHP Hareketi'dir.
AK Parti'nin kemik seçmen kitlesinin oranı nedir?
Türkiye'nin üç saygın anket şirketine “Seçmenler eğilimlerini hangi koşullarda değiştirirler” diye anket yaptırdım. Yüzde 67'si üç temel parametre söyledi. Birincisi ‘daha iyi bir ekonomik modelle değiştirebiliriz”, iki “gelecek planlaması”, üç “en kapsayıcı siyasi anlayış”... Bakın bu yüzde 67'nin cevaplarında ideoloji yok, dini değerler yok.
“Yeniden CHP Hareketi, CHP'nin gerçek kurucu değerlerine tekrar dönüşü ve Türkiye'nin yeniden inşası hareketidir” diyorsunuz. CHP liderliğine aday mısınız?
Evet, aday adayı olacağım. Bugün CHP örgütünün bir partisi yoktur. Bugün hiçbir il başkanı kendi ilinde belediye başkanı, belediye meclis üyesi, milletvekili adayı seçemez. Çünkü tüzükle bu yetki alındı. Bakın CHP'nin oyu yüzde 25'tir diyen kimse CHP'ye yapılan en büyük ihanetin müsebbibidir.
Kaç peki?
Yüzde 42'nin altında değil. Ama oy alamıyorsunuz, o sizin probleminizdir. Biz CHP olarak çok uzun süre üreten ekonominin partisiydik. Bundan vazgeçtik. Türkiye, topraklarını ekmiyor, 7.5 milyon insan tarımdan uzaklaşmış.
Anlıyorum ama Haluk Bey, siz iktidar değilsiniz ki...
İktidarda değiliz cümlesini kabul etmiyorum. İki iktidar var, biri merkezi yönetim, diğeri yerel yönetim. Şu anda güçlü olan yerel yönetimler ve biz orada iktidarız. Ama hâlâ yerel yönetimde iktidar olduğumuzun da farkında değiliz. Biz iktidardayız. Bu insanlar gelip yerel yönetimleri teslim etmişler, o halde neden ülkeyi teslim etmiyorlar? İstanbul Belediyesi 50 bin gence istihdam sağlayabilir. Parti üretim ekonomisinden uzaklaştığı için bunu yapamıyor. Başka bir şey söyleyeyim. CHP'nin tarihinde ilk kez sendikacı yok. Taşıyıcı sektörden kimse yok. Bana seçmen niye oy vermiyor diyorsunuz... Sol, kadroyla iktidar olur. Türkiye'yi yeniden inşa edecekseniz, bu inşayı gerçekleştirebilecek bir kadroya ihtiyacınız var.
“Dünya ‘green deal'ı konuşuyor, biz başörtüsünü, darbeyi konuşuyoruz. Covid-19 sonrası hayatımız nasıl olacak? Benim partim de bunları konuşmalı. Halk “ben üniversiteli çocuğuma ne söyleyeceğim” diye düşünüyor. AKP, “Ya göç edeceksin ya da gel seni partili yapalım, polis olursun, olamadın bekçi yaparız” diyor. Ama ben CHP olarak gençlerin önüne bambaşka bir vizyon koymalıyım.”
Yol arkadaşlarınızda aradığınız özellikler?..
İki özellik arıyorum. Bir Atatürkçü, iki yurtsever olacak.
Kimler var şimdi?
İzinleri olmadan hepsinin isimlerini açıklamayı uygun bulmam. Ancak dış politikada Onur Öymen'den Osman Korutürk'e, Fatih Ceylan'a önemli isimlerle beraberiz. Sedef Kabaş'tan Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar'a, Süheyl Batum'dan Metin Lütfi Baydar'a, Tolga Yarman'dan Prof. Yalçın Karatepe'ye, Atilla Kezek'ten Umut Oran'a pek çok isim bizimle. Çok önemli kurumların başındaki yöneticilerle yola çıktık. 70'in üzerinde profesör bizimle birlikte. Kadromuzdan 3-4 bakanlar kurulu çıkar. Dünyanın en büyük fonlarını yöneten, AB'nin başdanışmanlığını yapan arkadaşlarımız var.
Tam bu noktada şunu sormak isterim: Ali Babacan'ın kadrosuna baktığımızda da benzer özellikler görüyoruz. Ama bir yandan da başka türlü bir siyaset iktidarda. Türkiye'nin kodları hangi tür siyasetçiyi istiyor sizce?
Türkiye aslında bunu bir harmoni haline getirebilen siyasi hareketlerle yolunda yürümeye gayret ediyor. İstanbul'daki seçimde Ekrem İmamoğlu'nun ikinci kez kazanmasında, 800 bin fark atmasındaki temel gelenekçilerdi. Anadolu'nun kadim insanlarıydı. Siyasetin ana taşıyıcısı bunlar. Kararsız yüzde 22 diyebiliriz. Onlar gerilim istemiyor, en büyük beklentileri güven. AKP'yi çökerten de güven unsurunun çürümesidir. Biz o güveni inşa edeceğiz. Pandemi koşullarında yapılan kurultayı CHP örgütü hazmetmedi. Bugün o kurultayın sancıları hissedilir hale geldi. CHP'nin pandemi koşulları ortadan kalktığı anda kendine yakışır bir iktidar kurultayına hazırlanması gerekir. Bizim yaptığımız Türkiye'yi yeniden inşa edecek kadroyu genişletmek.