Bakan Soylu'dan Altaylı'ya çok sert tepki!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu "Göç Kurulu Toplantısı"na katıldı. Soylu burada yaptığı konuşmada Suriyeli sığınmacıları ırkçı sözler kullanarak hedef alan Fatih Altaylı'yı isim vermeden sert sözlerle eleştirdi. Soylu, "Birileri yaşlandıkça, televizyon kameralarını gördükçe, İstanbul’un cafcaflı hayatının büyüsüne kapıldıkça, gündem olma cazibesine kapıldıkça, annelerinin onlara tembihlerini, söylediklerini ve öğütlediklerini unutuyor." ifadelerini kullandı.
çişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gölbaşı Vilayetler Evi'nde düzenlenen "Göç Kurulu Toplantısı"na katıldı.
Dünyanın acilen daha iyi bir yer haline gelmesi için yeni bir hayal kurması gerektiğini ifade eden Soylu, daha iyi ve daha adil bir geleceğin cazibesinin, hayatta kalma uğraşına boyun eğdiğini söyledi.
Bir zamanlar, insan hakları beyannamesi ile övünen bir medeniyetin, bugün kendisi dışındaki bütün toplumları, kullanıp, atılabilir değersiz varlıklar olarak gördüğünü belirten Soylu, tarihi bir gerçeklik olan göçmenliğin ırkçı düşüncelerin esiri olan 21. yüzyıl Avrupası'nda, artık toplumsal bir tehdit olarak görüldüğünü kaydetti.
Düne kadar insan hakları hassasiyetiyle övünen gelişmiş toplumlarda göçmenlerin, akıl almaz zulümlerle karşı karşıya kaldığını anlatan Soylu, "Ölüm, korku ve güvensizliği kullanan emperyalizm, seçkinler ve diğerleri şeklinde iki parçalı bir dünya kurguluyor." dedi.
Türkiye'nin göçe kaynaklık eden neredeyse tüm coğrafyalara komşu olduğunu hatırlatan Soylu, sınır komşusu olmanın ötesinde, bu bölgelerle yoğun bir tarihi, kültürel ve dini bağ bulunduğunu, ciddi akrabalık ilişkileri olduğunu söyledi.
Soylu, "Bir Fransız'ın askeri mezarlığında bir Halepli Fransız asker yoktur ama bizim Çanakkale şehitliğimizde Şamlı, Halepli evlatlar, aynı siperde şehit düştükleri Anadolu evlatlarıyla koyun koyuna yatar." diye konuştu.
Soylu, şunları kaydetti:
"Bu bölgedeki istikrarsızlığın, bizim için bir güvenlik sorunu olduğu; ülkemizin terörden çektiği acılar; uyuşturucu ticareti ve kaçakçılıktan uğradığımız zararın büyüklüğü; zaten huzurunuzda izaha muhtaç değildir. Göç, dünya tarihi boyunca vardır ancak, göç aldığı için batmış, mahvolmuş fakirleşmiş bir ülke örneği dünyada yoktur. Bilakis; bugün ne yazık ki ırkçılığın pençesindeki Avrupa'nın ikinci dünya savaşı sonrasındaki gelişimi, bir kısmı da Türk işçilerinin alın teri olan göçmen iş gücü sayesindedir.
İnsanlar göçerken, gittikleri yere elbette bazı sorunlar getirebilirler, uyum güçlükleri yaşanabilir, ancak bunu bir felaket gibi göstermek, bunun üzerinden sosyal bir çatışma üretmeye çalışmak veya buna zemin hazırlayan söylemler üretmek, o insanları yaftalamak; içlerinde sanatçı, doktor, işçi, zanaatkar, anne, çocuk, yaşlı olan insanları, sırf ten renginden, sırf milliyetinden ya da sırf lisanından dolayı 'bizi esir almaya gelmiş asker' diye yaftalamak, ne vicdanlara sığar ne çağdaş insanın tanımına sığar ne de medeniyet kodlarımıza sığar. Bu, en masum tabiriyle faşişt ve kibirli bir anlayıştır. Dünyayı sadece madde üzerinden tanımlayan ve ona esir olanlar iyilik, merhamet, insanlık ve Allah'ın adaletini hesap edemezler."
ALTAYLIYA YANIT
Bakan Soylu Suriyeli sığınmacıları ırkçı sözler kullanarak hedef alan Fatih Altaylı'yı da isim vermeden sert sözlerle eleştirdi.
"ANNELERİNİN ONLARA TEMBİHLERİNİ UNUTUYOR"
Türkiye'de bulunan Suriyeliler ile söylenenlere yanıt veren Soylu, bazı çevrelerin bu milletin insanlığını, kültürünü inancını ve değerlerini küçümsemek gibi bir alışkanlığı olduğunu belirttti. Soylu, "Üzüldüğüm şudur; birileri yaşlandıkça, televizyon kameralarını gördükçe, İstanbul'un cafcaflı hayatının büyüsüne kapıldıkça, gündem olma cazibesine kapıldıkça, annelerinin onlara tembihlerini, söylediklerini ve öğütlediklerini unutuyor." diye konuştu.
18 Aralık'ın 2000 yılından itibaren "Uluslararası Göçmenler Günü" olarak kabul edildiğini hatırlatan Soylu, BM tarafından atılmış iyi niyetli bu adımın ne yazık ki bugün bir ironinin sembolü haline geldiğini söyledi.
"TÜRK MİLLETİ İLE GURUR DUYUYORUM"
Soylu, Türk milletinin feraseti, inancı, maneviyatı, kültürü ve Anadolu medeniyetinden, ayrıca Avrupa'nın aksine, sahip olduğu güçlü liderliğinden kaynaklanan motivasyonuyla, göç yönetiminde 21. yüzyılın insanlık adına yüz akı olmayı başardığını belirtti.
Nobel ödülünü verenlerin, insanlık tarihi adına Türk milletinin yaptıklarını görmezden gelerek, kendi insanlıklarını zedelediklerini ifade eden Soylu, Türk milletiyle gurur duyduğunu söyledi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, tüm gündemi değiştirdiği gibi küresel göç üzerinde de etkili olduğunu belirten Soylu, "2019 yılında yakalanan düzensiz göçmen sayısı 454 bin 662 idi. 2020 için de 500 binin altına inmez diye hep beraber tahmin ediyorduk. Ancak kovid sebebiyle bu sayı şu ana kadar 113 bin 865 oldu." bilgisini verdi.
Göç meselesinin, hala ciddiyetini ve sürekliğini koruduğunu anlatan Soylu, bunu Frontex'in, Ege'deki hukuk dışı ve zalimce geri itmelerinden anladıklarını söyledi.
21. yüzyılda medeniyetin turnusol kağıdının göç meselesi olduğunu ifade eden Soylu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Göçün sıkıntıları var mı, elbette ki var. Gerek toplum gerekse bireyler üzerindeki oluşacak sorunları bertaraf ederek, göçü faydalı hale getirecek anahtar ise uyum ve entegrasyondur. Bu sebeple bir süredir bu faaliyetlere ağırlık verilmiştir.
2018 Kasım-2020 Şubat dönemi boyunca yabancıların yoğun olduğu 25 ilde, toplam 26 uyum buluşması gerçekleştirilmiş, bu buluşmalarda 9 bin 500 yabancıya ve ev sahibi toplum üyesine yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılmıştır.
'Biz bize sohbetler' etkinlikleri kapsamında ise bugüne kadar 15 ilde yürütülen faaliyetlerde 5 bin 600 kişiye, yapılan 26 mahalle buluşmasıyla da 6 bin 700 kişiyle temasa geçilmiştir. Yabancılarla sıkça iletişime geçen müftülük ve il milli eğitim müdürlüğü personeline yönelik olarak sosyal uyum çalıştayları, 15 farklı ilde 16 adet gerçekleştirilmiş, bu çalıştaylar aracılığıyla da 5 bin 800 kişiye ulaşmıştır."
Türk ve yabancı toplumdan kadınların ortak sorunlarına yönelik bilgilendirme yapılması ve yine iki toplumdan kadınların birlikte yaşam kültürü geliştirmelerine katkı sağlanması amacıyla 1250 kişilik katılımla "Yerelde Kadın Buluşmaları" yapıldığını anlatan Soylu, 2019 ve 2020'de başlayan ve Türkiye'deki yabancılar, kanaat önderleri, ev sahibi toplum üyesi, kamu personeli ve STK mensubu grupların katılımıyla sosyal uyum alanında toplam 108 etkinlik düzenlendiğine işaret etti.
TÜRKİYE, GÖÇÜ YÖNETMEYİ TERCİH ETTİ
Türkiye'nin medeni bir ülke olarak, göçle mücadele etmek yerine göçü yönetmeyi tercih ettiğini vurgulayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Çünkü insanlık tarihi göçle başladı ve göçle de devam edecektir. Göçü kabullenen ve doğru yöneten ülkeler kazançlı çıkacaktır. Deve kuşu misali kafasını kuma gömenlerin ise bu hakikati idrak ettiklerinde, uğradıkları zararı telafi etmeleri, neredeyse imkansız olacaktır." diye konuştu.
Türkiye'nin bu kapsamda doğru yolda olduğunu söyleyen Soylu, hiçbir fitne ve korku tohumuna itibar etmeden yoluna devam edeceğinivurguladı.
Toplantı, Bakan Soylu'nun konuşmasının ardından basına kapalı devam etti.
ALTAYLI NE DEMİŞTİ
Suriyelileri hedef alan Fatih Altaylı, koronavirüs konuşulurken konuyu mültecilere getirip "Türkiye'nin sahibi onlar, biz misafir gibiyiz. Yakında bizi atacaklar buradan öyle bir hal var ortalıkta" ifadelerini kullandı.
Altaylı, şunları söyledi "Türkiye'nin sahibi onlar, biz misafir gibiyiz. Yakında bizi atacaklar buradan öyle bir hal var ortalıkta. Son derece özgürler, hiçbir konuda yükümlülükleri yok, hesap verme durumları yok.
"TÜRKİYE'Yİ ESİR ALMIŞ GÖRÜNÜYORLAR"
Yasaklar onları bağlamıyor, bizi bağlıyor. Açık söylemek gerekirse biz Türkiye'yi Suriye'ye savaşsız kaybettik diyebilirim. 4 milyon askeriyle Türkiye'yi gelip esir almış görünüyorlar. Sokağa baktığımızda ortaya çıkan tablo bu. Sağlık hizmetleri onlara bedava, Türk vatandaşlarına değil. Sokaklar onlara serbest Türk vatandaşlarına değil. Ellerini kollarını sallayarak girip çıkabiliyorlar kimse onlara bir şey sormuyor. Durum bu. Buna karşı bir şey yapılması lazım. Meclis kürsüsünden bağırmakla olmuyor."
Dünyanın acilen daha iyi bir yer haline gelmesi için yeni bir hayal kurması gerektiğini ifade eden Soylu, daha iyi ve daha adil bir geleceğin cazibesinin, hayatta kalma uğraşına boyun eğdiğini söyledi.
Bir zamanlar, insan hakları beyannamesi ile övünen bir medeniyetin, bugün kendisi dışındaki bütün toplumları, kullanıp, atılabilir değersiz varlıklar olarak gördüğünü belirten Soylu, tarihi bir gerçeklik olan göçmenliğin ırkçı düşüncelerin esiri olan 21. yüzyıl Avrupası'nda, artık toplumsal bir tehdit olarak görüldüğünü kaydetti.
Düne kadar insan hakları hassasiyetiyle övünen gelişmiş toplumlarda göçmenlerin, akıl almaz zulümlerle karşı karşıya kaldığını anlatan Soylu, "Ölüm, korku ve güvensizliği kullanan emperyalizm, seçkinler ve diğerleri şeklinde iki parçalı bir dünya kurguluyor." dedi.
Türkiye'nin göçe kaynaklık eden neredeyse tüm coğrafyalara komşu olduğunu hatırlatan Soylu, sınır komşusu olmanın ötesinde, bu bölgelerle yoğun bir tarihi, kültürel ve dini bağ bulunduğunu, ciddi akrabalık ilişkileri olduğunu söyledi.
Soylu, "Bir Fransız'ın askeri mezarlığında bir Halepli Fransız asker yoktur ama bizim Çanakkale şehitliğimizde Şamlı, Halepli evlatlar, aynı siperde şehit düştükleri Anadolu evlatlarıyla koyun koyuna yatar." diye konuştu.
Soylu, şunları kaydetti:
"Bu bölgedeki istikrarsızlığın, bizim için bir güvenlik sorunu olduğu; ülkemizin terörden çektiği acılar; uyuşturucu ticareti ve kaçakçılıktan uğradığımız zararın büyüklüğü; zaten huzurunuzda izaha muhtaç değildir. Göç, dünya tarihi boyunca vardır ancak, göç aldığı için batmış, mahvolmuş fakirleşmiş bir ülke örneği dünyada yoktur. Bilakis; bugün ne yazık ki ırkçılığın pençesindeki Avrupa'nın ikinci dünya savaşı sonrasındaki gelişimi, bir kısmı da Türk işçilerinin alın teri olan göçmen iş gücü sayesindedir.
İnsanlar göçerken, gittikleri yere elbette bazı sorunlar getirebilirler, uyum güçlükleri yaşanabilir, ancak bunu bir felaket gibi göstermek, bunun üzerinden sosyal bir çatışma üretmeye çalışmak veya buna zemin hazırlayan söylemler üretmek, o insanları yaftalamak; içlerinde sanatçı, doktor, işçi, zanaatkar, anne, çocuk, yaşlı olan insanları, sırf ten renginden, sırf milliyetinden ya da sırf lisanından dolayı 'bizi esir almaya gelmiş asker' diye yaftalamak, ne vicdanlara sığar ne çağdaş insanın tanımına sığar ne de medeniyet kodlarımıza sığar. Bu, en masum tabiriyle faşişt ve kibirli bir anlayıştır. Dünyayı sadece madde üzerinden tanımlayan ve ona esir olanlar iyilik, merhamet, insanlık ve Allah'ın adaletini hesap edemezler."
ALTAYLIYA YANIT
Bakan Soylu Suriyeli sığınmacıları ırkçı sözler kullanarak hedef alan Fatih Altaylı'yı da isim vermeden sert sözlerle eleştirdi.
"ANNELERİNİN ONLARA TEMBİHLERİNİ UNUTUYOR"
Türkiye'de bulunan Suriyeliler ile söylenenlere yanıt veren Soylu, bazı çevrelerin bu milletin insanlığını, kültürünü inancını ve değerlerini küçümsemek gibi bir alışkanlığı olduğunu belirttti. Soylu, "Üzüldüğüm şudur; birileri yaşlandıkça, televizyon kameralarını gördükçe, İstanbul'un cafcaflı hayatının büyüsüne kapıldıkça, gündem olma cazibesine kapıldıkça, annelerinin onlara tembihlerini, söylediklerini ve öğütlediklerini unutuyor." diye konuştu.
18 Aralık'ın 2000 yılından itibaren "Uluslararası Göçmenler Günü" olarak kabul edildiğini hatırlatan Soylu, BM tarafından atılmış iyi niyetli bu adımın ne yazık ki bugün bir ironinin sembolü haline geldiğini söyledi.
"TÜRK MİLLETİ İLE GURUR DUYUYORUM"
Soylu, Türk milletinin feraseti, inancı, maneviyatı, kültürü ve Anadolu medeniyetinden, ayrıca Avrupa'nın aksine, sahip olduğu güçlü liderliğinden kaynaklanan motivasyonuyla, göç yönetiminde 21. yüzyılın insanlık adına yüz akı olmayı başardığını belirtti.
Nobel ödülünü verenlerin, insanlık tarihi adına Türk milletinin yaptıklarını görmezden gelerek, kendi insanlıklarını zedelediklerini ifade eden Soylu, Türk milletiyle gurur duyduğunu söyledi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, tüm gündemi değiştirdiği gibi küresel göç üzerinde de etkili olduğunu belirten Soylu, "2019 yılında yakalanan düzensiz göçmen sayısı 454 bin 662 idi. 2020 için de 500 binin altına inmez diye hep beraber tahmin ediyorduk. Ancak kovid sebebiyle bu sayı şu ana kadar 113 bin 865 oldu." bilgisini verdi.
Göç meselesinin, hala ciddiyetini ve sürekliğini koruduğunu anlatan Soylu, bunu Frontex'in, Ege'deki hukuk dışı ve zalimce geri itmelerinden anladıklarını söyledi.
21. yüzyılda medeniyetin turnusol kağıdının göç meselesi olduğunu ifade eden Soylu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Göçün sıkıntıları var mı, elbette ki var. Gerek toplum gerekse bireyler üzerindeki oluşacak sorunları bertaraf ederek, göçü faydalı hale getirecek anahtar ise uyum ve entegrasyondur. Bu sebeple bir süredir bu faaliyetlere ağırlık verilmiştir.
2018 Kasım-2020 Şubat dönemi boyunca yabancıların yoğun olduğu 25 ilde, toplam 26 uyum buluşması gerçekleştirilmiş, bu buluşmalarda 9 bin 500 yabancıya ve ev sahibi toplum üyesine yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılmıştır.
'Biz bize sohbetler' etkinlikleri kapsamında ise bugüne kadar 15 ilde yürütülen faaliyetlerde 5 bin 600 kişiye, yapılan 26 mahalle buluşmasıyla da 6 bin 700 kişiyle temasa geçilmiştir. Yabancılarla sıkça iletişime geçen müftülük ve il milli eğitim müdürlüğü personeline yönelik olarak sosyal uyum çalıştayları, 15 farklı ilde 16 adet gerçekleştirilmiş, bu çalıştaylar aracılığıyla da 5 bin 800 kişiye ulaşmıştır."
Türk ve yabancı toplumdan kadınların ortak sorunlarına yönelik bilgilendirme yapılması ve yine iki toplumdan kadınların birlikte yaşam kültürü geliştirmelerine katkı sağlanması amacıyla 1250 kişilik katılımla "Yerelde Kadın Buluşmaları" yapıldığını anlatan Soylu, 2019 ve 2020'de başlayan ve Türkiye'deki yabancılar, kanaat önderleri, ev sahibi toplum üyesi, kamu personeli ve STK mensubu grupların katılımıyla sosyal uyum alanında toplam 108 etkinlik düzenlendiğine işaret etti.
TÜRKİYE, GÖÇÜ YÖNETMEYİ TERCİH ETTİ
Türkiye'nin medeni bir ülke olarak, göçle mücadele etmek yerine göçü yönetmeyi tercih ettiğini vurgulayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Çünkü insanlık tarihi göçle başladı ve göçle de devam edecektir. Göçü kabullenen ve doğru yöneten ülkeler kazançlı çıkacaktır. Deve kuşu misali kafasını kuma gömenlerin ise bu hakikati idrak ettiklerinde, uğradıkları zararı telafi etmeleri, neredeyse imkansız olacaktır." diye konuştu.
Türkiye'nin bu kapsamda doğru yolda olduğunu söyleyen Soylu, hiçbir fitne ve korku tohumuna itibar etmeden yoluna devam edeceğinivurguladı.
Toplantı, Bakan Soylu'nun konuşmasının ardından basına kapalı devam etti.
ALTAYLI NE DEMİŞTİ
Suriyelileri hedef alan Fatih Altaylı, koronavirüs konuşulurken konuyu mültecilere getirip "Türkiye'nin sahibi onlar, biz misafir gibiyiz. Yakında bizi atacaklar buradan öyle bir hal var ortalıkta" ifadelerini kullandı.
Altaylı, şunları söyledi "Türkiye'nin sahibi onlar, biz misafir gibiyiz. Yakında bizi atacaklar buradan öyle bir hal var ortalıkta. Son derece özgürler, hiçbir konuda yükümlülükleri yok, hesap verme durumları yok.
"TÜRKİYE'Yİ ESİR ALMIŞ GÖRÜNÜYORLAR"
Yasaklar onları bağlamıyor, bizi bağlıyor. Açık söylemek gerekirse biz Türkiye'yi Suriye'ye savaşsız kaybettik diyebilirim. 4 milyon askeriyle Türkiye'yi gelip esir almış görünüyorlar. Sokağa baktığımızda ortaya çıkan tablo bu. Sağlık hizmetleri onlara bedava, Türk vatandaşlarına değil. Sokaklar onlara serbest Türk vatandaşlarına değil. Ellerini kollarını sallayarak girip çıkabiliyorlar kimse onlara bir şey sormuyor. Durum bu. Buna karşı bir şey yapılması lazım. Meclis kürsüsünden bağırmakla olmuyor."