Ak Parti'den Suudi Arabistan'a olay cevap!
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Bazı ülkelerin Türkiye'ye boykot kararlarına gülüp geçiyoruz. Önce onlar kendi ayaklarında bağımsız ülke olmayı öğrensinler. Sihirli küre etrafında el tutarak falanca abilerinden alacakları düsturla ayakta durmaktan vazgeçsinler" dedi.
AK Parti Genel Başkanvekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi programında gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. AYM üyesi Engin Yıldırım'ın, 'ışıklar yanıyor' paylaşımı sorulan Kurtulmuş, bazı hataların özrünün olmadığını vurgulayarak böyle bir paylaşımın kabul edilemez olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın, Kürt sorununa ilişkin hükümete yönelik eleştirilerine de tepki gösterdi. AK Parti hükümetleri döneminde terörle mücadele yürütülürken devletin her zaman Kürt vatandaşlarının yanında olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, "Bu çok ağır bir suçlama" dedi.
Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun erken seçim çağrısının ise zemini olmadığını ifade etti.
AK Parti Grup Başkanvekili Numan Kurtulmuş'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Kurtulmuş'un amcası Hilmi Kurtulmuş'un vefatı
Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Taziyeye katılan, arayan herkese teşekkür ediyorum. Hakikaten bir devrin artık son insanları. Rahmetli amcam tam bir İstanbul beyefendisi, çok engin kültürü olan; yanında konuşurken özellikle çok dikkatli konuşurduk.
Cağaloğlu'nda bürosu vardı. Oraya üstatlar, üniversiteden hocalar; Necip Fazıl Bey, Sezai Karakoç oraya zaman zaman gelir, sohbetler edilirdi.
Allah gani gani rahmet eylesin. Allah ömür versin Sezai Bey'in Diriliş gazetesi günlük basılırken, Hilmi amcamın matbaasında basılırdı. Sezai Bey her gün baş makaleyi yazar, bazen gecikirdi. Bir iki kere gece 12-1 Sezai Bey baş makaleyi bitirdikten sonra dizgi bitilir, basılır; ondan sonra Hilmi Amcam Sezai Bey'i alıp evine bırakır ve Diriliş vazifesini yerine getirmiş olurdu. Hayatının son döneminde de İSAM'da editör-musahhih olarak çalışırdı. Orada herkes Hilmi Amca diye seslenirdi. Orada gerçekten rehberlik ederdi. Her gün vazife telakki eder, matbaaya erken saatte gider, kalır, okuyacak şeyleri okur, insanlara yapacağı desteği yapar ve tekrar gelirdi. Rahmetli dedem ve babaannemi de hayırla yad ediyorum. Babamın ve diğer kardeşlerinin de ilk mektebi orada olmuş. Ayrıca dedem her birisinin çok iyi yetişmesi için gayret etmiş.
Rahmetli halam, o dönemin şartlarında çok okuyamamış ama şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim: İlahiyat fakültesinde hocalık yapabilecek kadar bilgisi vardı. Dedem onlara hem Fransızca hem Arapça öğretmeye çalıştı. Kitaplarını hepsi okumuşlar. Rahmetli babam en büyükleriydi. Rahmi Amcam da savcıydı, son derece beyefendi, iyi yetişmiş ve donanımlı biriydi.
AYM ile ilgili "ışıklar yanıyo" tartışması
Bu tweeti konuşmamız lazım önce. Büyük bir talihsizlik. Bu tweeti yapan AYM üyesini tanırım. Hukuk diliyle konuşayım: Attığı tweet hem usul bakımından hem esas bakımından yanlıştır. Anayasa Mahkemesi üyeliği trollükle beraber yürütülecek bir yer değildir. Usulen burada çok büyük bir yanlışlık olduğunu söylememiz mümkün. Esasta da büyük bir yanlışlık var. Bu sözün hangi manaya geldiğini Van'daki çoban kardeşimiz bile biliyor. Hele hele yakın tarihin en canlı tartışmalardan birisi olan ve Türkiye'de darbeleri çağrıştıran askeri, bürokratik vesayeti çağrıştıran böyle bir tweetin atılması esas bakımından yanlıştır.
Refah Partisi yargıçların emriyle kapatıldı. Bugüne kadar 69 siyasi parti kapatıldı. Böyle yakın geçmişi olan ülkede ve isimlerini şimdi anmak istemiyorum, bir döneme damgasını vuran 28 Şubat'ın karanlık döneminde; mesela Merve Kavakçı'nın evine gidip basan da yargıçtı. Böylesine antidemokratik geçmişi olan birikim varken kalkıp 'ışıklar yanıyor' demek büyük bir cehalet diyemeyiz; büyük bir aymazlık ve hukuksuzluktur. Bunu yapmamış olması gerekirdi. Böyle bir yerde bulunmaması gerekirdi.
Türkiye'de o zihniyet devam etseydi bu arkadaş değil Anayasa Mahkemesi üyesi olamaz, AYM'nin önündeki caddeden geçemezdi. Ben bunu telafisi mümkün olmayan bir hata olarak kabul ederim.
Muhalefetten bazı isimler, yerel mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne rağmen karar vermesine gönderme olarak yorumluyor. Buna ne diyorsunuz?
İkisi birbirinden ayrı meseleler. Böyle bir tweet atılmamış olsa bu tartışma olacak mıydı? Ortada son derece yanlış bir tavır var. Ona karşı da demokrasi yanında yer alan insanların tepki göstermesi kadar doğal bir şey olamaz. Muhalefetten de tepkiler gösteren oldu. Ortak duruş göstermemiz gereken bir noktadır. Eğer hata yaptım diyorsa, bu hatanın özrü olmadığında hepimizin müttefik olması lazım.
Türkiye'de yüksek yargı hep tartışma konusu oldu. Geçmişte reformlar yapıldı. Türkiye, biraz da acı tecrübelerle bunları geçmişte bıraktı ve yargıdaki çift başlılığı ortadan kaldırdı. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı AK Parti döneminde geldi. Bu doğru bir karardı.
Kılıçdaroğlu'nun Bahçeli'ye erken seçim çağrısı
Ana muhalefet tabirini bir şekilde düzeltmemiz lazım. Yeni sistemin içinde ana muhalefet partisi diye bir tabir kalmadı. İkinci parti. İktidar partileri ve muhalefet partileri var.
Muhalefet partilerinin erken seçim istemesi son derece doğaldır. Kendi siyasal programları içinde belki 2023'e doğru yaptıkları planlama içinde bunu söyleyebilir.
Siyaset şartlar sonucu oluşan bir durumdur. Şu anda Türkiye'de erken seçimi gerektirecek siyasal şartlar yok. Erken seçim üzerinden tartışma yapmak beyhude bir çabadır. Türkiye'nin zor sorunlarla uğraştığı bir ortamda vakit kaybıdır.
ABD'deki başkanlık seçimleri
Amerika'da kim başkan olursa olsun Türkiye bağımsız, güçlü bir bölgesel aktördür. Amerika'da başkan Ahmet oldu, Mehmet oldu bizi ilgilendirmez. Bize ne Amerika'daki seçimlerden?
Evet Biden Türkiye'ye ayar vermeye çalışıyor. Biz de cevabını veriyoruz. Nasıl yüksek rütbeli subaylar şöyle düşünüyor diye manşet atılan dönemler kaldıysa, başka ülkelerin düşüncelerine göre kendimize ayar verme dönemimiz de geride kalmıştır.
Piyasalar ABD ile ilişkilere hassas. Bu açıdan önemli değil mi kimin başkan olduğu?
Amerika'da kim başkan seçilecekse biz ona karşı nasıl davranacağımızı hesap ederiz ve bunu planlarız. Öyle noktalar oldu ki Türk-Amerikan ilişkilerinde, koptuğunu zannettik ama olmadı. ABD şartlar ne olursa olsun Türkiye gibi büyük potansiyelleri olan bir ülkeden vazgeçemez. Bu onların hesabı. Biz kendi hesabımıza bakacağız.
HDP'li isimlerin partilerine yaptığı eleştiriler
Bu iki siyasetçi de geç kalmış da olsa çağrı yapıyorlar. Ne kadar etkili olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bu çağrıların gerçekleşmesi için son derece müsait bir ortam var. Ben çok ümitvar değilim ama çıkmayan candan ümit kesilmez denir. Kendilerine oy veren seçmen bile artık terör örgütlerine lanet ediyor. Diyarbakır annelerinin feryadı bunun bir sonucudur. Onların evlatlarını dağa kaçıranlar terör örgütleri değil mi? Bunlara zemin hazırlayanlar emperyalist ağababaları değil mi?
HDP'nin geldiği siyasi geleneğin yaşadığı serüven var. Onların da çok tecrübelenmiş olmaları, ders çıkarmış olmaları lazım. Tam Türkiyelileşmek, Türkiye'nin bütününe hitap edebilmek bakımından büyük imkan ortaya koyuyor. Biraz geç olduğunu düşünüyorum ama böyle bir imkanın varlığını düşünüyorum.
Biz her halükarda teröre hiçbir yerde göz açtırmadan mücadeleyi sürdüreceğiz. Terörün kaynaklarını kurutacağız. Bunun temeli de kardeşliktir. Herkese büyük sorumluluklar düşüyor. Bu bütün coğrafyanın meselesidir. Biz bütün bölgenin halkları olarak ortak medeniyete sahip olmanın bilinciyle hareket edeceğiz ve inşallah emperyalist ajanları bertaraf ederek yolumuza devam edeceğiz.
Ali Babacan, Diyarbakır'da yaptığı konuşmada 'Kürt sorunu deyince hükümetin ödü kopuyor' dedi. 90'lara dönüş var mı?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın hem başbakanlığı hem cumhurbaşkanlığı sırasında nasıl samimi adımlar attığı bellidir. 19 yıllık bu iktidar sürecinin çok önemli katkıları oldu. İnsanlarımızın farklı kimlik ve kültürlerinin varlığını asla inkar etmeden, bizim için büyük kazanım olduğunu bilerek hareket eden AK Parti'dir. Böyle bir şey söylemek büyük haksızlıktır, ağır bir suçlamadır.
İnsanların ana dili ana sütü gibi helal diyen biziz. İnsanlar rahatlıkla kendi dillerinde yayın yapabiliyorsa bu AK Parti sayesindedir. Terörle mücadeledeki kararlılığımızla Kürt kardeşlerimize şefkatimizi birbirinden ayırarak hareket ediyoruz.
Türkiye'nin dış politikası
Yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye burada aktif olarak rol alıyor.
Dünyanın bütün donanmaları Akdeniz'de ne arıyor? Emperyalistler Suriye'de ne arıyor? Olan yeni bir yapılanma. Türkiye önlenemeyen bir yükselişi sergiliyor.
Eskilerin güzel bir lafı var. Zahmetsiz rahmet olmaz. Biz kimsenin hakkına hukukuna saldırmıyoruz. Her ülkenin bağımsızlığını kabul ediyoruz. Bütün halkların da dünya nimetlerinden eşit şekilde faydalanmasını istiyoruz.
Görüşümüz nettir. Mesela Doğu Akdeniz'le ilgili bir şey söylüyoruz. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan çok net söyledi. Kimsenin hakkında gözümüz yok. Biz kendi hakkımızı koruyoruz. Kimsenin hakkını yemeyiz, kimseye de hakkımızı yedirmeyiz. Bunu Ruslara da Amerikalılara da söylüyoruz. Macron'a da söylüyoruz.
Bazı ülkelerin Türkiye'ye boykot kararlarına gülüp geçiyoruz. Önce onlar kendi ayaklarında bağımsız ülke olmayı öğrensinler. Sihirli küre etrafında el tutarak falanca abilerinden alacakları düsturla ayakta durmaktan vazgeçsinler.
En büyük gücümüz, bütün dünyada; sadece Müslüman ülkelerde söylemiyorum bütün dünyada sokaktaki vatandaşlardır. Filan ülke Türkiye'ye boykot uygulayınca kendi insanı karşı çıkıyor.
Kurtulmuş, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın, Kürt sorununa ilişkin hükümete yönelik eleştirilerine de tepki gösterdi. AK Parti hükümetleri döneminde terörle mücadele yürütülürken devletin her zaman Kürt vatandaşlarının yanında olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, "Bu çok ağır bir suçlama" dedi.
Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun erken seçim çağrısının ise zemini olmadığını ifade etti.
AK Parti Grup Başkanvekili Numan Kurtulmuş'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Kurtulmuş'un amcası Hilmi Kurtulmuş'un vefatı
Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Taziyeye katılan, arayan herkese teşekkür ediyorum. Hakikaten bir devrin artık son insanları. Rahmetli amcam tam bir İstanbul beyefendisi, çok engin kültürü olan; yanında konuşurken özellikle çok dikkatli konuşurduk.
Cağaloğlu'nda bürosu vardı. Oraya üstatlar, üniversiteden hocalar; Necip Fazıl Bey, Sezai Karakoç oraya zaman zaman gelir, sohbetler edilirdi.
Allah gani gani rahmet eylesin. Allah ömür versin Sezai Bey'in Diriliş gazetesi günlük basılırken, Hilmi amcamın matbaasında basılırdı. Sezai Bey her gün baş makaleyi yazar, bazen gecikirdi. Bir iki kere gece 12-1 Sezai Bey baş makaleyi bitirdikten sonra dizgi bitilir, basılır; ondan sonra Hilmi Amcam Sezai Bey'i alıp evine bırakır ve Diriliş vazifesini yerine getirmiş olurdu. Hayatının son döneminde de İSAM'da editör-musahhih olarak çalışırdı. Orada herkes Hilmi Amca diye seslenirdi. Orada gerçekten rehberlik ederdi. Her gün vazife telakki eder, matbaaya erken saatte gider, kalır, okuyacak şeyleri okur, insanlara yapacağı desteği yapar ve tekrar gelirdi. Rahmetli dedem ve babaannemi de hayırla yad ediyorum. Babamın ve diğer kardeşlerinin de ilk mektebi orada olmuş. Ayrıca dedem her birisinin çok iyi yetişmesi için gayret etmiş.
Rahmetli halam, o dönemin şartlarında çok okuyamamış ama şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim: İlahiyat fakültesinde hocalık yapabilecek kadar bilgisi vardı. Dedem onlara hem Fransızca hem Arapça öğretmeye çalıştı. Kitaplarını hepsi okumuşlar. Rahmetli babam en büyükleriydi. Rahmi Amcam da savcıydı, son derece beyefendi, iyi yetişmiş ve donanımlı biriydi.
AYM ile ilgili "ışıklar yanıyo" tartışması
Bu tweeti konuşmamız lazım önce. Büyük bir talihsizlik. Bu tweeti yapan AYM üyesini tanırım. Hukuk diliyle konuşayım: Attığı tweet hem usul bakımından hem esas bakımından yanlıştır. Anayasa Mahkemesi üyeliği trollükle beraber yürütülecek bir yer değildir. Usulen burada çok büyük bir yanlışlık olduğunu söylememiz mümkün. Esasta da büyük bir yanlışlık var. Bu sözün hangi manaya geldiğini Van'daki çoban kardeşimiz bile biliyor. Hele hele yakın tarihin en canlı tartışmalardan birisi olan ve Türkiye'de darbeleri çağrıştıran askeri, bürokratik vesayeti çağrıştıran böyle bir tweetin atılması esas bakımından yanlıştır.
Refah Partisi yargıçların emriyle kapatıldı. Bugüne kadar 69 siyasi parti kapatıldı. Böyle yakın geçmişi olan ülkede ve isimlerini şimdi anmak istemiyorum, bir döneme damgasını vuran 28 Şubat'ın karanlık döneminde; mesela Merve Kavakçı'nın evine gidip basan da yargıçtı. Böylesine antidemokratik geçmişi olan birikim varken kalkıp 'ışıklar yanıyor' demek büyük bir cehalet diyemeyiz; büyük bir aymazlık ve hukuksuzluktur. Bunu yapmamış olması gerekirdi. Böyle bir yerde bulunmaması gerekirdi.
Türkiye'de o zihniyet devam etseydi bu arkadaş değil Anayasa Mahkemesi üyesi olamaz, AYM'nin önündeki caddeden geçemezdi. Ben bunu telafisi mümkün olmayan bir hata olarak kabul ederim.
Muhalefetten bazı isimler, yerel mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne rağmen karar vermesine gönderme olarak yorumluyor. Buna ne diyorsunuz?
İkisi birbirinden ayrı meseleler. Böyle bir tweet atılmamış olsa bu tartışma olacak mıydı? Ortada son derece yanlış bir tavır var. Ona karşı da demokrasi yanında yer alan insanların tepki göstermesi kadar doğal bir şey olamaz. Muhalefetten de tepkiler gösteren oldu. Ortak duruş göstermemiz gereken bir noktadır. Eğer hata yaptım diyorsa, bu hatanın özrü olmadığında hepimizin müttefik olması lazım.
Türkiye'de yüksek yargı hep tartışma konusu oldu. Geçmişte reformlar yapıldı. Türkiye, biraz da acı tecrübelerle bunları geçmişte bıraktı ve yargıdaki çift başlılığı ortadan kaldırdı. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı AK Parti döneminde geldi. Bu doğru bir karardı.
Kılıçdaroğlu'nun Bahçeli'ye erken seçim çağrısı
Ana muhalefet tabirini bir şekilde düzeltmemiz lazım. Yeni sistemin içinde ana muhalefet partisi diye bir tabir kalmadı. İkinci parti. İktidar partileri ve muhalefet partileri var.
Muhalefet partilerinin erken seçim istemesi son derece doğaldır. Kendi siyasal programları içinde belki 2023'e doğru yaptıkları planlama içinde bunu söyleyebilir.
Siyaset şartlar sonucu oluşan bir durumdur. Şu anda Türkiye'de erken seçimi gerektirecek siyasal şartlar yok. Erken seçim üzerinden tartışma yapmak beyhude bir çabadır. Türkiye'nin zor sorunlarla uğraştığı bir ortamda vakit kaybıdır.
ABD'deki başkanlık seçimleri
Amerika'da kim başkan olursa olsun Türkiye bağımsız, güçlü bir bölgesel aktördür. Amerika'da başkan Ahmet oldu, Mehmet oldu bizi ilgilendirmez. Bize ne Amerika'daki seçimlerden?
Evet Biden Türkiye'ye ayar vermeye çalışıyor. Biz de cevabını veriyoruz. Nasıl yüksek rütbeli subaylar şöyle düşünüyor diye manşet atılan dönemler kaldıysa, başka ülkelerin düşüncelerine göre kendimize ayar verme dönemimiz de geride kalmıştır.
Piyasalar ABD ile ilişkilere hassas. Bu açıdan önemli değil mi kimin başkan olduğu?
Amerika'da kim başkan seçilecekse biz ona karşı nasıl davranacağımızı hesap ederiz ve bunu planlarız. Öyle noktalar oldu ki Türk-Amerikan ilişkilerinde, koptuğunu zannettik ama olmadı. ABD şartlar ne olursa olsun Türkiye gibi büyük potansiyelleri olan bir ülkeden vazgeçemez. Bu onların hesabı. Biz kendi hesabımıza bakacağız.
HDP'li isimlerin partilerine yaptığı eleştiriler
Bu iki siyasetçi de geç kalmış da olsa çağrı yapıyorlar. Ne kadar etkili olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bu çağrıların gerçekleşmesi için son derece müsait bir ortam var. Ben çok ümitvar değilim ama çıkmayan candan ümit kesilmez denir. Kendilerine oy veren seçmen bile artık terör örgütlerine lanet ediyor. Diyarbakır annelerinin feryadı bunun bir sonucudur. Onların evlatlarını dağa kaçıranlar terör örgütleri değil mi? Bunlara zemin hazırlayanlar emperyalist ağababaları değil mi?
HDP'nin geldiği siyasi geleneğin yaşadığı serüven var. Onların da çok tecrübelenmiş olmaları, ders çıkarmış olmaları lazım. Tam Türkiyelileşmek, Türkiye'nin bütününe hitap edebilmek bakımından büyük imkan ortaya koyuyor. Biraz geç olduğunu düşünüyorum ama böyle bir imkanın varlığını düşünüyorum.
Biz her halükarda teröre hiçbir yerde göz açtırmadan mücadeleyi sürdüreceğiz. Terörün kaynaklarını kurutacağız. Bunun temeli de kardeşliktir. Herkese büyük sorumluluklar düşüyor. Bu bütün coğrafyanın meselesidir. Biz bütün bölgenin halkları olarak ortak medeniyete sahip olmanın bilinciyle hareket edeceğiz ve inşallah emperyalist ajanları bertaraf ederek yolumuza devam edeceğiz.
Ali Babacan, Diyarbakır'da yaptığı konuşmada 'Kürt sorunu deyince hükümetin ödü kopuyor' dedi. 90'lara dönüş var mı?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın hem başbakanlığı hem cumhurbaşkanlığı sırasında nasıl samimi adımlar attığı bellidir. 19 yıllık bu iktidar sürecinin çok önemli katkıları oldu. İnsanlarımızın farklı kimlik ve kültürlerinin varlığını asla inkar etmeden, bizim için büyük kazanım olduğunu bilerek hareket eden AK Parti'dir. Böyle bir şey söylemek büyük haksızlıktır, ağır bir suçlamadır.
İnsanların ana dili ana sütü gibi helal diyen biziz. İnsanlar rahatlıkla kendi dillerinde yayın yapabiliyorsa bu AK Parti sayesindedir. Terörle mücadeledeki kararlılığımızla Kürt kardeşlerimize şefkatimizi birbirinden ayırarak hareket ediyoruz.
Türkiye'nin dış politikası
Yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye burada aktif olarak rol alıyor.
Dünyanın bütün donanmaları Akdeniz'de ne arıyor? Emperyalistler Suriye'de ne arıyor? Olan yeni bir yapılanma. Türkiye önlenemeyen bir yükselişi sergiliyor.
Eskilerin güzel bir lafı var. Zahmetsiz rahmet olmaz. Biz kimsenin hakkına hukukuna saldırmıyoruz. Her ülkenin bağımsızlığını kabul ediyoruz. Bütün halkların da dünya nimetlerinden eşit şekilde faydalanmasını istiyoruz.
Görüşümüz nettir. Mesela Doğu Akdeniz'le ilgili bir şey söylüyoruz. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan çok net söyledi. Kimsenin hakkında gözümüz yok. Biz kendi hakkımızı koruyoruz. Kimsenin hakkını yemeyiz, kimseye de hakkımızı yedirmeyiz. Bunu Ruslara da Amerikalılara da söylüyoruz. Macron'a da söylüyoruz.
Bazı ülkelerin Türkiye'ye boykot kararlarına gülüp geçiyoruz. Önce onlar kendi ayaklarında bağımsız ülke olmayı öğrensinler. Sihirli küre etrafında el tutarak falanca abilerinden alacakları düsturla ayakta durmaktan vazgeçsinler.
En büyük gücümüz, bütün dünyada; sadece Müslüman ülkelerde söylemiyorum bütün dünyada sokaktaki vatandaşlardır. Filan ülke Türkiye'ye boykot uygulayınca kendi insanı karşı çıkıyor.