Tarihi Okulun Bir Sınıfını Müzeye Çevirdiler
Kırıkkale’nin Ahılı köyünde 1928 yılında vatandaşlarca inşa edilen ve şehrin en eski yapılarından olan ilkokulda bir sınıf tarihi eser eşyalarla donatıldı. Teknolojiye yenik düşen eski eşyalar öğrencilerin ilgi odağı oldu.
Kırıkkale merkeze 5 kilometre mesafede bulunan Ahılı Ortaokulunda Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni Hüseyin Demirbilek, yıllarca yurdun dört bir yanından topladığı tarihi eşyalarla bir sınıfı adeta müzeye çevirdi. Yeşilçam yıldızlarının fotoğraflarından kaset ve plaklara, tarihi paralardan eski fotoğraf makinelerine, geçmişte giyilen kıyafetlerden kullanılan eşyalara kadar pek çok ürünün sergilendiği sınıf, tarihe tanıklık ediyor. Toplamda 50 öğrencinin bulunduğu okulda müzeye çevrilen sınıfın bulunduğu 1928 yılında yapılan bina da adeta yıllara meydan okuyor. Öğrencilerin de zaman zaman ziyaret ederek bilgiler aldığı ve tarihe dokunduğu müdür makamında, 300’ün üzerinde eşya bulunuyor.
“Binayı müze yaparak eşyaları tanıtmak istiyoruz”
Müzeyle ilgili İHA muhabirine bilgiler veren Hüseyin Demirbilek, “Bu bina 1924-1925 yıllarında köyümüzde okul yapmak anlamında imece usulüyle kerestelerini Keskin’den, tuğlalarını Yahşihan köyünden, taşlarını Kızıl Dağ’dan getirmek suretiyle 1928 yılı bitirilmek kaydıyla köylülerimiz kendileri yapmış. Okul olarak da Milli Eğitim Bakanlığına sunmuşlar. O tarihten itibaren de bu bina okul olarak hizmet veriyor. Şu anda ilkokul binamız oluyor burası. İki tane sınıfı boş olduğu bir tanesini de tahsis etti. Eşyalarımızı küçük bir yerde sergiliyorduk önce. Şu an rahatladık ama bizim isteğimiz bu binayı komple müze yapıp hem köyümüzün tanıtımında hem de bu eşyaları daha çok kitlelere göstermek anlamında çok iyi bir sonuç olacağını tahmin ediyorum” dedi.
“Öğrenciler burayı çok seviyorlar”
Müze kararını nasıl verdiğinden bahseden Demirbilek, “En başta sevmek ve özlemek diyelim. Geçmişte kullanıp da şimdi kullanılmayan eski eşyaların çoğunu çocukluğumda yaşadım. Yaş ilerledikçe ve de imkanlar dahilinde bu eski eşyaları müsait bir yerde biriktirip hem öğrencilerimize hem Kırıkkale’den veya başka yerden gelen misafirlerimize nostalji yaşatmak anlamında güzel bir sunum yapmak istedim. Bir hayli çok değişik kategorilerde eşyalar topladık. Bunları istiyorum ki resmi bir müze kimliği altında sergileyebilmek. Örneğin buranın en eski eşyası, Diyarbakır’da Kültür ve Turizm Müdürlüğünde ben memurken arkadaşlar bir kazıdan çıkarılan bu fosilleşmiş istiridye kabuğu. Milyonlarca yıl öncesine ait olma özelliği vardır. Diyarbakır’ın zamanında su altında bir yerleşim yeri olduğunun en büyük kanıtlarından birisidir bu. En eski malzemem bu. Öğrenciler çok seviyorlar. Şu an da kış mevsimi olduğu için karşı binaya alındı ama önceden çocuklar buradayken sabah gelirler benim odam da dolaşırlar kafasına takılanları sorarlar. Biz de anlatırız dilimiz döndüğünce. Çok mutlu olaraktan derslerine de girerler” ifadelerini kullandı.
"Bunları bilmiyordum, buraya gelince öğrendim"
Hayatında ilk defa bir müze gördüğünü belirten 5. sınıf öğrencisi Defne Şen, “Buraya tarihi eşyaları bakmaya geldik. Burada eskiden kalma kılıç, hançer, terlikler, ayakkabılar, bir sürü şey var. Ben bunları bilmiyordum. Buraya gelince öğrendim. Öğretmenimiz bize kağnıyı anlattı. İçimde çok güzel bir his vardı mutluydum” dedi.
Müzeyi ziyaret eden diğer öğrenciler ise atalarından kalma bu eşyalara dokunmanın kendilerine heyecan verdiğini ve kendilerine aktarılmasının önemli olduğunu kaydetti.
Kaynak: İHA
“Binayı müze yaparak eşyaları tanıtmak istiyoruz”
Müzeyle ilgili İHA muhabirine bilgiler veren Hüseyin Demirbilek, “Bu bina 1924-1925 yıllarında köyümüzde okul yapmak anlamında imece usulüyle kerestelerini Keskin’den, tuğlalarını Yahşihan köyünden, taşlarını Kızıl Dağ’dan getirmek suretiyle 1928 yılı bitirilmek kaydıyla köylülerimiz kendileri yapmış. Okul olarak da Milli Eğitim Bakanlığına sunmuşlar. O tarihten itibaren de bu bina okul olarak hizmet veriyor. Şu anda ilkokul binamız oluyor burası. İki tane sınıfı boş olduğu bir tanesini de tahsis etti. Eşyalarımızı küçük bir yerde sergiliyorduk önce. Şu an rahatladık ama bizim isteğimiz bu binayı komple müze yapıp hem köyümüzün tanıtımında hem de bu eşyaları daha çok kitlelere göstermek anlamında çok iyi bir sonuç olacağını tahmin ediyorum” dedi.
“Öğrenciler burayı çok seviyorlar”
Müze kararını nasıl verdiğinden bahseden Demirbilek, “En başta sevmek ve özlemek diyelim. Geçmişte kullanıp da şimdi kullanılmayan eski eşyaların çoğunu çocukluğumda yaşadım. Yaş ilerledikçe ve de imkanlar dahilinde bu eski eşyaları müsait bir yerde biriktirip hem öğrencilerimize hem Kırıkkale’den veya başka yerden gelen misafirlerimize nostalji yaşatmak anlamında güzel bir sunum yapmak istedim. Bir hayli çok değişik kategorilerde eşyalar topladık. Bunları istiyorum ki resmi bir müze kimliği altında sergileyebilmek. Örneğin buranın en eski eşyası, Diyarbakır’da Kültür ve Turizm Müdürlüğünde ben memurken arkadaşlar bir kazıdan çıkarılan bu fosilleşmiş istiridye kabuğu. Milyonlarca yıl öncesine ait olma özelliği vardır. Diyarbakır’ın zamanında su altında bir yerleşim yeri olduğunun en büyük kanıtlarından birisidir bu. En eski malzemem bu. Öğrenciler çok seviyorlar. Şu an da kış mevsimi olduğu için karşı binaya alındı ama önceden çocuklar buradayken sabah gelirler benim odam da dolaşırlar kafasına takılanları sorarlar. Biz de anlatırız dilimiz döndüğünce. Çok mutlu olaraktan derslerine de girerler” ifadelerini kullandı.
"Bunları bilmiyordum, buraya gelince öğrendim"
Hayatında ilk defa bir müze gördüğünü belirten 5. sınıf öğrencisi Defne Şen, “Buraya tarihi eşyaları bakmaya geldik. Burada eskiden kalma kılıç, hançer, terlikler, ayakkabılar, bir sürü şey var. Ben bunları bilmiyordum. Buraya gelince öğrendim. Öğretmenimiz bize kağnıyı anlattı. İçimde çok güzel bir his vardı mutluydum” dedi.
Müzeyi ziyaret eden diğer öğrenciler ise atalarından kalma bu eşyalara dokunmanın kendilerine heyecan verdiğini ve kendilerine aktarılmasının önemli olduğunu kaydetti.