'Küresel Uluslararası İlişkiler Ve Türkiye Çalıştayı'
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi'nde (FSMÜ), Barry Buzan ve Amitav Acharya gibi dünyaca ünlü profesörlerin konuşmacı olarak yer aldığı, uluslararası ilişkiler disiplininin tarihsel gelişiminin ele alındığı 'Küresel Uluslararası İlişkiler ve Türkiye Çalıştayı' yapıldı.
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi'nde (FSMÜ), uluslararası ilişkiler disiplininin tarihsel gelişiminin irdelendiği Barry Buzan ve Amitav Acharya gibi dünyaca ünlü profesörlerin konuşmacı olduğu "Küresel Uluslararası İlişkiler ve Türkiye Çalıştayı" düzenlendi.
FSMÜ'nin Üsküdar Atik Valide Yerleşkesindeki "Küresel Uluslararası İlişkiler ve Türkiye Çalıştayı"nda uluslararası ilişkiler disiplinin tarihsel gelişimi ele alındı.
London Ekonomi Okulu Uluslararası İlişkiler Bölümünde Emeritus Profesör olan ve "Bölgesel Güvenlik Kompleksi" teorisi ile tanınan Buzan, iki dünya savaşı arasındaki süreçte uluslararası ilişkilerin teorilerinin gelişimini anlattı.
Buzan, uluslararası ilişkiler disiplini tarihinin daha önceye gidebileceğini, fakat özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşı arasında güçlendiğini ifade etti.
Birinci Dünya Savaşı'nın uluslararası ilişkilerde emperyal güçlerle ulus devletlerin yeni iletişim biçimleri kurmasına neden olduğunu aktaran Buzan şunları kaydetti:
"Bu süreç bazı ülkelerle sınırlı kalsa da çok önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde Avrupa, ABD ve Japonya gibi güçler arasında önemli dengeler kurulmaya başlandı. Global ekonomiye farklı biçimler geldi. Birinci Dünya Savaşı ciddi miktarlarda para ve milyonlarca insanın canına mal olan bir savaştı. Savaş sonrasında yeşeren barış umutları dünya için yeni bir uluslararası ilişkiler düzlemine neden oldu. "
Buzan, savaşın ardından gelen barış eğiliminin iki dünya savaşı arasında kısa süreli de olsa devam ettiğini belirterek, "Anti kolonyalist ve anti ırkçı fikirler bu dönemde güçlüydü. Bu dönemde uluslararası ilişkiler alanı Çin, Japonya ve Hindistan'da da güçlenmeye başladı. Latin Amerika'da insan hakları kavramları güçlendi. Batının kültürel tanımlamalarına karşı teoriler ve fikirler üretildi. İkinci Dünya Savaşı'na kadar teoriler parça parça ve farklı merkezlerden ilerlemeye devam etti. İkinci büyük savaş birinciden daha etkili oldu. Yeni ve kitlesel silahlar üretildi. Savaş liberalizmin yerleşmesi ve sömürülen devletlerin bağımsızlığıyla sonuçlandı." değerlendirmesinde bulundu.
Acharya da konuşmasında İkinci Dünya Savaşı'ndan soğuk savaşın bitimine kadar uluslararası ilişkiler teorilerinde realizm, liberalizm, nükleer silahlar ve enerji krizi gibi kavramların ön plana çıktığını söyledi.
1980 sonrasında, soğuk savaşın bitimi de dahil olmak üzere birçok ideolojik kırılmayla beraber yeni fikirlerin ortaya çıktığına işaret eden Acharya, "Çin'de Marksizmden kültüre bir değişim olmaya başladı. Güney Amerika'da ise bağımlılıktan otonomluğa, Afrika'da Afrika'ya dayalı fikirler güçlendi. Uluslararası ilişkiler teorileri İran ve özellikle Türkiye'ye odaklanmaya başladı." diye konuştu.
Buzan ve Bacharya'nın konuşmalarının ardından hem uluslararası ilişkiler disiplininin kuruluşunun 100. yılında geldiği nokta hem de Türkiye akademisinin uluslararası ilişkiler disiplinindeki birikimi, disipline yönelik kuramsal ve metodolojik çalışmalarını ele alan oturumlar düzenlendi.
Kaynak: AA
FSMÜ'nin Üsküdar Atik Valide Yerleşkesindeki "Küresel Uluslararası İlişkiler ve Türkiye Çalıştayı"nda uluslararası ilişkiler disiplinin tarihsel gelişimi ele alındı.
London Ekonomi Okulu Uluslararası İlişkiler Bölümünde Emeritus Profesör olan ve "Bölgesel Güvenlik Kompleksi" teorisi ile tanınan Buzan, iki dünya savaşı arasındaki süreçte uluslararası ilişkilerin teorilerinin gelişimini anlattı.
Buzan, uluslararası ilişkiler disiplini tarihinin daha önceye gidebileceğini, fakat özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşı arasında güçlendiğini ifade etti.
Birinci Dünya Savaşı'nın uluslararası ilişkilerde emperyal güçlerle ulus devletlerin yeni iletişim biçimleri kurmasına neden olduğunu aktaran Buzan şunları kaydetti:
"Bu süreç bazı ülkelerle sınırlı kalsa da çok önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde Avrupa, ABD ve Japonya gibi güçler arasında önemli dengeler kurulmaya başlandı. Global ekonomiye farklı biçimler geldi. Birinci Dünya Savaşı ciddi miktarlarda para ve milyonlarca insanın canına mal olan bir savaştı. Savaş sonrasında yeşeren barış umutları dünya için yeni bir uluslararası ilişkiler düzlemine neden oldu. "
Buzan, savaşın ardından gelen barış eğiliminin iki dünya savaşı arasında kısa süreli de olsa devam ettiğini belirterek, "Anti kolonyalist ve anti ırkçı fikirler bu dönemde güçlüydü. Bu dönemde uluslararası ilişkiler alanı Çin, Japonya ve Hindistan'da da güçlenmeye başladı. Latin Amerika'da insan hakları kavramları güçlendi. Batının kültürel tanımlamalarına karşı teoriler ve fikirler üretildi. İkinci Dünya Savaşı'na kadar teoriler parça parça ve farklı merkezlerden ilerlemeye devam etti. İkinci büyük savaş birinciden daha etkili oldu. Yeni ve kitlesel silahlar üretildi. Savaş liberalizmin yerleşmesi ve sömürülen devletlerin bağımsızlığıyla sonuçlandı." değerlendirmesinde bulundu.
Acharya da konuşmasında İkinci Dünya Savaşı'ndan soğuk savaşın bitimine kadar uluslararası ilişkiler teorilerinde realizm, liberalizm, nükleer silahlar ve enerji krizi gibi kavramların ön plana çıktığını söyledi.
1980 sonrasında, soğuk savaşın bitimi de dahil olmak üzere birçok ideolojik kırılmayla beraber yeni fikirlerin ortaya çıktığına işaret eden Acharya, "Çin'de Marksizmden kültüre bir değişim olmaya başladı. Güney Amerika'da ise bağımlılıktan otonomluğa, Afrika'da Afrika'ya dayalı fikirler güçlendi. Uluslararası ilişkiler teorileri İran ve özellikle Türkiye'ye odaklanmaya başladı." diye konuştu.
Buzan ve Bacharya'nın konuşmalarının ardından hem uluslararası ilişkiler disiplininin kuruluşunun 100. yılında geldiği nokta hem de Türkiye akademisinin uluslararası ilişkiler disiplinindeki birikimi, disipline yönelik kuramsal ve metodolojik çalışmalarını ele alan oturumlar düzenlendi.