4 Yıldır Dünyayı Yürüyerek Dolaşan Amerikalı İstanbul'da
17 yaşındayken arkadaşını kaybeden ve bu olaydan çok etkilenerek dünyayı dolaşmaya başlayan Tom Turcich, köpeğiyle birlikte İstanbul’a geldi. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden özel izinle yürüyerek geçen Turcich, Karadeniz illeri üzerinden Gürcistan’a geçecek. Trakya’daki kahvehanelerde kendisine çay ve kahve ikram edildiğini söyleyen gezgin, bunu daha önce hiçbir yerde görmediğini belirtti. Ünlü film karakteri Forrest Gump’ı hatırlatan ABD’li gezginin İstanbul’daki yürüyüşü havadan da görüntülendi.
17 yaşındayken arkadaşını kaybeden ABD’li Tom Turcich, bu olaydan çok etkilenerek dünyayı yürüyerek dolaşmaya başladı.
4 yıl önce New Jersey’deki evinden yola çıkan 30 yaşındaki Turcich, bugüne kadar yürüyerek 32 ülke ve 26 bin kilometre yol katetti. Köpeği ve el arabasıyla İstanbul’a gelen gezgin, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü yaya olarak tek başına geçen ilk insan oldu. Köprüden geçerken çektiği videoda verilen izin için Türk hükümetine teşekkür eden Turcich, her gün yaklaşık 40 kilometre yürüdüğü yolculuğunu @theworldwalk isimli Instagram hesabında an be an paylaşıyor. Takipçi sayısı hızla artan gezgin, Karadeniz boyunca yürüyerek Gürcistan’a, oradan da Azerbaycan’a geçecek. Hedefinde her kıtada yürümek olan genç seyyah, Antarktika’da bile yürüdüğünü belirtti.
İstanbul’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden özel izinle köpeğiyle birlikte yürüyerek geçen Tom Turcich, ardından Beykoz’a doğru yola koyuldu. Yolculuğuna 4 yıl önce başladığını söyleyen genç seyyah, “Bu yolculuğa 2 Nisan 2015’te, ABD New Jersey’deki evimden başladım. Yolumu 4 ay boyunca Meksika yönüne ve oradan aşağı 2 yıl boyunca Uruguay’a kadar çevirdim. Tüm bunlar, 17 yaşında bir arkadaşımın ölümünden sonra ortaya çıktı. Onun ölümü bana, benim de onun kadar çabuk ölebileceğimi ve hayattan en iyi şekilde faydalanmam gerektiğini fark ettirdi. Dünyayı yürüyerek dolaşmanın dünyayı görebilmek için en yavaş yöntem olduğunu düşündüm. Tüm o köyleri tek tek geçerek, dünyanın aslında gerçekten nasıl bir yer olduğunu görebilecektim” dedi.
Bugüne kadar yaklaşık 26 bin kilometre yol katederek 32 ülkeden geçtiğini kaydeden Tom Turcich, “Sadece yürüyerek Orta ve Güney Amerika’yı gördüm. Geçen yıl Danimarka’dan İspanya’ya kadar yürüdüm. Oradan Fas’a geçip Cezayir’i, Tunus’u, yukarıda İtalya’yı geçip Türkiye’ye geldim. Yolum buradan Moğolistan’a kadar gidiyor. Bütün kıtalara ulaşmak istedim. Yolculuğumun ilk ayağı Amerika ülkelerine inmek oldu. Kuzey ve Güney Amerika, ardından Antarktika’ya gittim. Planım sonrasında Avrupa’ya uçup biraz Afrika’da bulunmak, oradan Asya ve Asya’dan Avustralya’ya geçmek. Bütün kıtalara ulaşmak istiyorum. Fakat bunun diğer bir yanı, ABD pasaportuyla doğduğum için şanslıyım, çünkü güçlü bir pasaport. Rotamı, mümkün olan en az vizeye göre oluşturdum. Cezayir’de vizeye ihtiyaç duydum. Özbekistan için de vizeye ihtiyacım var. Ama bunu en kolay şekilde, kağıt işleriyle uğraşmadan yapmak istiyorum” diye konuştu.
Antarktika’da bile yürüyen ve bu yolculuğundan oldukça etkilendiğini belirten gezgin, “Aslında Antarktika’da tam olarak Güney Kutbu’na yürüdüm gibi değil de, daha çok bir gemi yolculuğu gibi oldu. Tabii oradaki biraz yürüyorsunuz. Yine de harikaydı. Sanki yabancı bir gezegen gibiydi. Bilim yok, insanlık yoktu. Etrafta suya atlayan penguenleri ve kambur balinaları görüyorsunuz. Bambaşka bir gezegen gibi. Çok etkileyiciydi” ifadesini kullandı.
Yürüyüşü sırasında olumsuz hava şartlarıyla nasıl başa çıktığını anlatan Turcich, “Yürüyüşümün çoğunu, kış şartlarından kaçınacak şekilde planladım. Amerika’daki iki yılıma kuzeyden yaz mevsiminde başladım. Orta Amerika’da mevsim şartları zaten tamamen yaz. Arjantin, Uruguay ve Şili’ye vardığımda da orada yaz mevsimiydi. İlk iki yılım tamamen yaz şartlarında geçti. Sonrasında Savannah’ın evraklarını tamamlayıp yolculuğumun ikinci ayağı olan Avrupa’ya uçmak için eve döndüğümde, Güney Amerika’da yakalandığım bir bakteri nedeniyle ciddi hastalık geçirdim. Yaklaşık 22 kilo kaybettim ve 1 ay kadar hastanede kaldım. Neredeyse 1 yıl devam edemedim. Mart ayında Danimarka’da tekrar başladığımda biraz kara yakalandım ama bir sonraki kış Kuzey Afrika’daydım ve orada kar yoktu. Fakat bu kış Türkiye üzerinden Gürcistan ve Azerbaycan’a yürüyorum. Azerbaycan’a varışım Kasım, Aralık’ta olacak gibi. Çok soğuk olacak. Dolayısıyla bu kış ara vereceğim. Belki 3 aylığına, ailemin olduğu Hırvatistan’a dönerim. Çünkü kışın Kazakistan’a yürümek, gündüzlerin çok kısa olması ve aşırı soğuk gibi nedenlerle hiç mantıklı olmaz” dedi.
Yolculuğunu nasıl finanse ettiği konusunda bilgi veren maceracı, “Uzun zaman para biriktirdim. 8 yıl kadar bunu yaptım. Üniversitede psikoloji-felsefe bitirdim. 25 yaşıma geldiğimde yeterince para biriktirmiştim. Arjantin’e kadar 2 yıllığına bunu başlatabileceğimi düşündüm. Evimden ayrılmadan hemen önce yerel gazetelere ilan verdim ve Philedelphia Sign firması bana ulaşarak sponsor olmak istedi. Böylelikle bir sponsorum oldu. Fotoğrafçılık ve yazarlık da yapıyorum. Fakat bu çok para gerektirmeyen, gerçekten basit bir yaşam. Çoğu zaman kamp yapıyorum ve sadece yemek için para harcamam gerekiyor. Çok ucuz bir yaşam tarzı ve para biriktirmek de kolay oluyor” şeklinde konuştu.
Kamp yaparken güvenlik sorunu yaşayıp yaşamadığı sorusuna yanıt veren Tom Turcich, “Geceleri kamp yapma konusunda Avrupa’da, Türkiye’de ve hatta Afrika’da oldukça güvende hissettim. Fakat Orta Amerika, Meksika, kesinlikle yolculuğumun en tehlikeli kısmıydı. El Salvador dünyanın en tehlikeli ülkesi. El Salvador’a gittim ve orada bir çete savaşı vardı. Geceleri otelde kaldım. Tehlikeli olduğunu bildiğim yerlerde otelde kalıyorum” dedi.
Turcich, “Öte yandan, çok uzun zamandır kamp yapıyorum ve ağaçların arasında iyi saklanabiliyor, kimsenin kampımı görmediğinden emin oluyorum. Zaten kimse ağaçların içlerine kadar gelmiyor. Gelseler de benden korkup geri dönerlerdi. Güvenlik çok büyük bir sorun değil. Bunu çok uzun zamandır yapıyorum ve bununla rahatım” diyerek kamp konusunda yıllar boyunca edindiği tecrübeye dikkat çekti.
Türkiye’ye sınırından 3 hafta önce giriş yapan Tom Turcich, “Türkiye’ye geleli 3 hafta oldu. Sınırdan İstanbul’a kadar 1 hafta, 10 gün kadar sürdü. Boğaz Köprüsü’nden yürüyerek geçme izni almaya çalışırken İstanbul’da neredeyse 2 hafta geçirdim. Ayrıca bu izni alıp, köprüyü kendi başına geçen ilk insan oldum. Bu inanılmazdı. İstanbul’dayken Ayasofya’yı görme, 2 hafta boyunca turist olarak kalma ve böylesine devasa bir şehri keşfetme imkanı buldum. Şimdiye kadar gerçekten çok güzeldi. Ülkenin batısındaki küçük köyleri çok beğendim. İstanbul’un en etkileyici yanı, bu kadar büyük bir şehir ve bu kadar çok insanın olmasıydı. Her gün arkadaşlarımla, arkadaşlarımın arkadaşlarıyla planlar yaptık. Her gün yeni bir yere gidiyordum ve her gün daha önce hiç görmediğim yeni bir şeyler vardı” dedi.
Türk insanını çok arkadaş canlısı bulduğunu söyleyen gezgin, “Türk insanı çok arkadaş canlısı. Ülkenin batısında, arazilerin arasındaki köylerde yürürken hep çok hoş karşılandım. İnsanlar her seferinde beni kahvehaneye götürüp çay, kahve ısmarladılar. Bunu başka bir yerde görmemiştim. Bu, yabancıların olduğu bir ortamda otururken hoş karşılandığınızı hissettiriyor. Çayı sevdim. Aslında kahve tercih ederim, ben bir kahve insanıyım. Türk kahvesini sevdim ama ikisini de içebilirim” diye konuştu.
Planındaki rota hakkında da bilgi veren Turcich, “Planım Karadeniz boyunca yürümek. Trabzon’u görmeyi gerçekten çok istiyorum. Oradaki manastır inanılmaz görünüyor. Karadeniz boyunca yürüyüşüm beni Gürcistan’a ve oradan Azerbaycan’a ulaştıracak. Bu yılı Bakü’de tamamlamayı hedefliyorum. Orada noktalayacağım. Yaz geldiğinde Kazakistan’da başlayıp oradan Özbekistan, Kırgızistan ve Moğolistan’a yürüyeceğim. Bu seneye olacak. Fakat şimdiki hedefim Türkiye’yi geçmek. Bu 1 buçuk ya da 2 ay alacak. Oldukça geniş bir ülke. Yolculuk sonunda bitecek. Bu 2 yıl, ya da 2 yıldan biraz daha uzun zaman sonunda olacak. Bittiğinde ne hissedeceğimi bilmiyorum, bu zor. Çünkü bunu yapmayı seviyorum. Her gün uyanıyorum ve bir amacım var, ‘Uyan, yürümek zorundasın’ diyorum. Bu doğrudan ve yakın bir amaç. Fotoğraf çekmek, yazmak, bunlar daha çok dolaylı amaçlar. Her sabah uyanıyorum ve ‘Yürü’ diyorum. Bu her gün oldukça tatmin edici oluyor. Günün sonunda o kadar yorgun oluyorum ki, sadece oturup dinleniyorum ve gece iyi bir uyku çekiyorum. Bu gerçekten iyi bir yaşam tarzı. Durmak istediğimde, bu zor olacak” dedi.
Yolculuğunun Tom Hanks’in başrolünü oynadığı ABD yapımı Forrest Gump filmine benzetilip benzetilmediği konusuna espriyle yanıt veren Turcich, “Evet, insanlar hep Forrest Gump benzetmesi yapıyor. O ABD’yi 3 kez yürüyerek kat etti. Ben ondan daha fazlasını yaptım. Ama onunkiyle aynı sakala sahip değilim” diye konuştu.
Köpeği, yoldaşı ve can dostu olan Savannah ile arasındaki güçlü bağın 4 yıl önce oluştuğunu anlatan Turcich, “Savannah 4 yaşında. Aslında bu yolculuğa onunla birlikte başlamadım. ABD’de 4 ay boyunca yürüdüm, kamp yaptım, tuhaf yerlerde uyudum. Uyurken etrafı dinleyen bir köpeğimin olması gerektiğini fark ettim. Austin, Teksas’tayken bir sahiplendirme merkezine gittim ve bana Savannah’ı getirdiler. Sokaktan gelmişti. Onu sahiplendim ve hep benimle oldu. Onu sahiplendiğimde küçük bir köpek yavrusuydu. Şimdi, ihtiyacımız olursa günde 60 kilometre yürüyebiliyor ve bu onun için hiçbir şey değil. Çok dost canlısıdır. Biz ABD’de köpeklere ve kedilere bayılırız. Benim içinse özellikle, rotamda hiç kimsem yok, sadece o ve ben varız ve o benim çocuğum gibi. Benim en iyi arkadaşım. Birbirimizin arkasını kolluyoruz, birbirimize iyi davranıyoruz. Ona bulabildikçe iyi yiyecekler veriyorum. Bence o da iyi bir hayat yaşıyor” dedi.
Yolculuğuna verdiği molada İHA’ya konuşan genç gezgin Tom Turcich, molasının bitmesinin ardından dostu Savannah ve el arabasıyla yeniden yola koyularak, İstanbul’un unutulmuş ormanları arasındaki ince yollarda gözden kayboldu.
Kaynak: İHA
4 yıl önce New Jersey’deki evinden yola çıkan 30 yaşındaki Turcich, bugüne kadar yürüyerek 32 ülke ve 26 bin kilometre yol katetti. Köpeği ve el arabasıyla İstanbul’a gelen gezgin, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü yaya olarak tek başına geçen ilk insan oldu. Köprüden geçerken çektiği videoda verilen izin için Türk hükümetine teşekkür eden Turcich, her gün yaklaşık 40 kilometre yürüdüğü yolculuğunu @theworldwalk isimli Instagram hesabında an be an paylaşıyor. Takipçi sayısı hızla artan gezgin, Karadeniz boyunca yürüyerek Gürcistan’a, oradan da Azerbaycan’a geçecek. Hedefinde her kıtada yürümek olan genç seyyah, Antarktika’da bile yürüdüğünü belirtti.
İstanbul’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden özel izinle köpeğiyle birlikte yürüyerek geçen Tom Turcich, ardından Beykoz’a doğru yola koyuldu. Yolculuğuna 4 yıl önce başladığını söyleyen genç seyyah, “Bu yolculuğa 2 Nisan 2015’te, ABD New Jersey’deki evimden başladım. Yolumu 4 ay boyunca Meksika yönüne ve oradan aşağı 2 yıl boyunca Uruguay’a kadar çevirdim. Tüm bunlar, 17 yaşında bir arkadaşımın ölümünden sonra ortaya çıktı. Onun ölümü bana, benim de onun kadar çabuk ölebileceğimi ve hayattan en iyi şekilde faydalanmam gerektiğini fark ettirdi. Dünyayı yürüyerek dolaşmanın dünyayı görebilmek için en yavaş yöntem olduğunu düşündüm. Tüm o köyleri tek tek geçerek, dünyanın aslında gerçekten nasıl bir yer olduğunu görebilecektim” dedi.
Bugüne kadar yaklaşık 26 bin kilometre yol katederek 32 ülkeden geçtiğini kaydeden Tom Turcich, “Sadece yürüyerek Orta ve Güney Amerika’yı gördüm. Geçen yıl Danimarka’dan İspanya’ya kadar yürüdüm. Oradan Fas’a geçip Cezayir’i, Tunus’u, yukarıda İtalya’yı geçip Türkiye’ye geldim. Yolum buradan Moğolistan’a kadar gidiyor. Bütün kıtalara ulaşmak istedim. Yolculuğumun ilk ayağı Amerika ülkelerine inmek oldu. Kuzey ve Güney Amerika, ardından Antarktika’ya gittim. Planım sonrasında Avrupa’ya uçup biraz Afrika’da bulunmak, oradan Asya ve Asya’dan Avustralya’ya geçmek. Bütün kıtalara ulaşmak istiyorum. Fakat bunun diğer bir yanı, ABD pasaportuyla doğduğum için şanslıyım, çünkü güçlü bir pasaport. Rotamı, mümkün olan en az vizeye göre oluşturdum. Cezayir’de vizeye ihtiyaç duydum. Özbekistan için de vizeye ihtiyacım var. Ama bunu en kolay şekilde, kağıt işleriyle uğraşmadan yapmak istiyorum” diye konuştu.
Antarktika’da bile yürüyen ve bu yolculuğundan oldukça etkilendiğini belirten gezgin, “Aslında Antarktika’da tam olarak Güney Kutbu’na yürüdüm gibi değil de, daha çok bir gemi yolculuğu gibi oldu. Tabii oradaki biraz yürüyorsunuz. Yine de harikaydı. Sanki yabancı bir gezegen gibiydi. Bilim yok, insanlık yoktu. Etrafta suya atlayan penguenleri ve kambur balinaları görüyorsunuz. Bambaşka bir gezegen gibi. Çok etkileyiciydi” ifadesini kullandı.
Yürüyüşü sırasında olumsuz hava şartlarıyla nasıl başa çıktığını anlatan Turcich, “Yürüyüşümün çoğunu, kış şartlarından kaçınacak şekilde planladım. Amerika’daki iki yılıma kuzeyden yaz mevsiminde başladım. Orta Amerika’da mevsim şartları zaten tamamen yaz. Arjantin, Uruguay ve Şili’ye vardığımda da orada yaz mevsimiydi. İlk iki yılım tamamen yaz şartlarında geçti. Sonrasında Savannah’ın evraklarını tamamlayıp yolculuğumun ikinci ayağı olan Avrupa’ya uçmak için eve döndüğümde, Güney Amerika’da yakalandığım bir bakteri nedeniyle ciddi hastalık geçirdim. Yaklaşık 22 kilo kaybettim ve 1 ay kadar hastanede kaldım. Neredeyse 1 yıl devam edemedim. Mart ayında Danimarka’da tekrar başladığımda biraz kara yakalandım ama bir sonraki kış Kuzey Afrika’daydım ve orada kar yoktu. Fakat bu kış Türkiye üzerinden Gürcistan ve Azerbaycan’a yürüyorum. Azerbaycan’a varışım Kasım, Aralık’ta olacak gibi. Çok soğuk olacak. Dolayısıyla bu kış ara vereceğim. Belki 3 aylığına, ailemin olduğu Hırvatistan’a dönerim. Çünkü kışın Kazakistan’a yürümek, gündüzlerin çok kısa olması ve aşırı soğuk gibi nedenlerle hiç mantıklı olmaz” dedi.
Yolculuğunu nasıl finanse ettiği konusunda bilgi veren maceracı, “Uzun zaman para biriktirdim. 8 yıl kadar bunu yaptım. Üniversitede psikoloji-felsefe bitirdim. 25 yaşıma geldiğimde yeterince para biriktirmiştim. Arjantin’e kadar 2 yıllığına bunu başlatabileceğimi düşündüm. Evimden ayrılmadan hemen önce yerel gazetelere ilan verdim ve Philedelphia Sign firması bana ulaşarak sponsor olmak istedi. Böylelikle bir sponsorum oldu. Fotoğrafçılık ve yazarlık da yapıyorum. Fakat bu çok para gerektirmeyen, gerçekten basit bir yaşam. Çoğu zaman kamp yapıyorum ve sadece yemek için para harcamam gerekiyor. Çok ucuz bir yaşam tarzı ve para biriktirmek de kolay oluyor” şeklinde konuştu.
Kamp yaparken güvenlik sorunu yaşayıp yaşamadığı sorusuna yanıt veren Tom Turcich, “Geceleri kamp yapma konusunda Avrupa’da, Türkiye’de ve hatta Afrika’da oldukça güvende hissettim. Fakat Orta Amerika, Meksika, kesinlikle yolculuğumun en tehlikeli kısmıydı. El Salvador dünyanın en tehlikeli ülkesi. El Salvador’a gittim ve orada bir çete savaşı vardı. Geceleri otelde kaldım. Tehlikeli olduğunu bildiğim yerlerde otelde kalıyorum” dedi.
Turcich, “Öte yandan, çok uzun zamandır kamp yapıyorum ve ağaçların arasında iyi saklanabiliyor, kimsenin kampımı görmediğinden emin oluyorum. Zaten kimse ağaçların içlerine kadar gelmiyor. Gelseler de benden korkup geri dönerlerdi. Güvenlik çok büyük bir sorun değil. Bunu çok uzun zamandır yapıyorum ve bununla rahatım” diyerek kamp konusunda yıllar boyunca edindiği tecrübeye dikkat çekti.
Türkiye’ye sınırından 3 hafta önce giriş yapan Tom Turcich, “Türkiye’ye geleli 3 hafta oldu. Sınırdan İstanbul’a kadar 1 hafta, 10 gün kadar sürdü. Boğaz Köprüsü’nden yürüyerek geçme izni almaya çalışırken İstanbul’da neredeyse 2 hafta geçirdim. Ayrıca bu izni alıp, köprüyü kendi başına geçen ilk insan oldum. Bu inanılmazdı. İstanbul’dayken Ayasofya’yı görme, 2 hafta boyunca turist olarak kalma ve böylesine devasa bir şehri keşfetme imkanı buldum. Şimdiye kadar gerçekten çok güzeldi. Ülkenin batısındaki küçük köyleri çok beğendim. İstanbul’un en etkileyici yanı, bu kadar büyük bir şehir ve bu kadar çok insanın olmasıydı. Her gün arkadaşlarımla, arkadaşlarımın arkadaşlarıyla planlar yaptık. Her gün yeni bir yere gidiyordum ve her gün daha önce hiç görmediğim yeni bir şeyler vardı” dedi.
Türk insanını çok arkadaş canlısı bulduğunu söyleyen gezgin, “Türk insanı çok arkadaş canlısı. Ülkenin batısında, arazilerin arasındaki köylerde yürürken hep çok hoş karşılandım. İnsanlar her seferinde beni kahvehaneye götürüp çay, kahve ısmarladılar. Bunu başka bir yerde görmemiştim. Bu, yabancıların olduğu bir ortamda otururken hoş karşılandığınızı hissettiriyor. Çayı sevdim. Aslında kahve tercih ederim, ben bir kahve insanıyım. Türk kahvesini sevdim ama ikisini de içebilirim” diye konuştu.
Planındaki rota hakkında da bilgi veren Turcich, “Planım Karadeniz boyunca yürümek. Trabzon’u görmeyi gerçekten çok istiyorum. Oradaki manastır inanılmaz görünüyor. Karadeniz boyunca yürüyüşüm beni Gürcistan’a ve oradan Azerbaycan’a ulaştıracak. Bu yılı Bakü’de tamamlamayı hedefliyorum. Orada noktalayacağım. Yaz geldiğinde Kazakistan’da başlayıp oradan Özbekistan, Kırgızistan ve Moğolistan’a yürüyeceğim. Bu seneye olacak. Fakat şimdiki hedefim Türkiye’yi geçmek. Bu 1 buçuk ya da 2 ay alacak. Oldukça geniş bir ülke. Yolculuk sonunda bitecek. Bu 2 yıl, ya da 2 yıldan biraz daha uzun zaman sonunda olacak. Bittiğinde ne hissedeceğimi bilmiyorum, bu zor. Çünkü bunu yapmayı seviyorum. Her gün uyanıyorum ve bir amacım var, ‘Uyan, yürümek zorundasın’ diyorum. Bu doğrudan ve yakın bir amaç. Fotoğraf çekmek, yazmak, bunlar daha çok dolaylı amaçlar. Her sabah uyanıyorum ve ‘Yürü’ diyorum. Bu her gün oldukça tatmin edici oluyor. Günün sonunda o kadar yorgun oluyorum ki, sadece oturup dinleniyorum ve gece iyi bir uyku çekiyorum. Bu gerçekten iyi bir yaşam tarzı. Durmak istediğimde, bu zor olacak” dedi.
Yolculuğunun Tom Hanks’in başrolünü oynadığı ABD yapımı Forrest Gump filmine benzetilip benzetilmediği konusuna espriyle yanıt veren Turcich, “Evet, insanlar hep Forrest Gump benzetmesi yapıyor. O ABD’yi 3 kez yürüyerek kat etti. Ben ondan daha fazlasını yaptım. Ama onunkiyle aynı sakala sahip değilim” diye konuştu.
Köpeği, yoldaşı ve can dostu olan Savannah ile arasındaki güçlü bağın 4 yıl önce oluştuğunu anlatan Turcich, “Savannah 4 yaşında. Aslında bu yolculuğa onunla birlikte başlamadım. ABD’de 4 ay boyunca yürüdüm, kamp yaptım, tuhaf yerlerde uyudum. Uyurken etrafı dinleyen bir köpeğimin olması gerektiğini fark ettim. Austin, Teksas’tayken bir sahiplendirme merkezine gittim ve bana Savannah’ı getirdiler. Sokaktan gelmişti. Onu sahiplendim ve hep benimle oldu. Onu sahiplendiğimde küçük bir köpek yavrusuydu. Şimdi, ihtiyacımız olursa günde 60 kilometre yürüyebiliyor ve bu onun için hiçbir şey değil. Çok dost canlısıdır. Biz ABD’de köpeklere ve kedilere bayılırız. Benim içinse özellikle, rotamda hiç kimsem yok, sadece o ve ben varız ve o benim çocuğum gibi. Benim en iyi arkadaşım. Birbirimizin arkasını kolluyoruz, birbirimize iyi davranıyoruz. Ona bulabildikçe iyi yiyecekler veriyorum. Bence o da iyi bir hayat yaşıyor” dedi.
Yolculuğuna verdiği molada İHA’ya konuşan genç gezgin Tom Turcich, molasının bitmesinin ardından dostu Savannah ve el arabasıyla yeniden yola koyularak, İstanbul’un unutulmuş ormanları arasındaki ince yollarda gözden kayboldu.