'Orhan Kemal'in Doğum Gününü Hiç Kutlamadık'
'Ekmek Kavgası', 'Hanımın Çiftliği', 'Murtaza', '72. Koğuş' ve 'Gurbet Kuşları'nın da aralarında olduğu çok sayıda unutulmaz esere imza atan Orhan Kemal, 105’inci doğum gününde anıldı Araştırmacı, yazar Işık Öğütçü: 'Çok acıdır, babamın hiçbir zaman doğum gününü kutlamadık. İşte bu günlerde kutlamamız aslında onun o hak ettiği doğum günlerini yapamamanın bir karşılığı''Çocuğunu izleyen ve onun her hareketini hafızasına kaydeden bir yazardan söz ediyoruz. Çocuğunun bir hareketinden muhteşem bir öykü yazmıştı'
Orhan Kemal'in oğlu araştırmacı, yazar Işık Öğütçü, "Çok acıdır, babamın hiçbir zaman doğum gününü kutlamadık. İşte bu günlerde kutlamamız aslında onun o hak ettiği doğum günlerini yapamamanın bir karşılığı." dedi.
"Ekmek Kavgası", "Hanımın Çiftliği", "Murtaza", "72. Koğuş" ve "Gurbet Kuşları"nın da aralarında olduğu çok sayıda unutulmaz esere imza atan, roman, şiir ve oyun yazarı Orhan Kemal'in doğumunun üzerinden 105 yıl geçti.
Kemal'i doğum gününde anmak için çocukları Işık Öğütçü, Şen Yıldız Öğütçü, Kemali Öğütçü, ailesi, dostları ve sevenleri Orhan Kemal Müzesi'nde bir araya geldi.
Etkinlikte AA muhabirine açıklamada bulunan Işık Öğütçü, "Biliyorsunuz sanatçıların sıfırlı ve beşli yaşları çok önemlidir. Bir 100'üncü yaşını kutlamıştık. Şimdi de 105. Bir daha geri dönüşü yok. 100'e de dönemeyeceğiz, 105'e de. Önümüze bakacağız. Bizler 110'da var olur muyuz olmaz mıyız bilmiyorum ama gerçekten Türk edebiyatının bu çok önemli ismini ne kadar ansak onun için neler yapsak hala eksik kalır." diye konuştu.
Bu sebeple bütün okurlarıyla hep birlikte kutlayacakları bir doğum günü yapmak istediğini aktaran Öğütçü, "Bu aniden gelişti. Herhangi bir program, konuşma yok. Gün içerisinde ailemizden ben varım, ablam var, ağabeyim, eski komşularımız var. Hem hasret gidiyoruz hem de babamı anıyoruz." dedi.
Öğütçü, Orhan Kemal'in hiç doğum günü kutlamadığını anlatarak, "Çok acıdır, babamın hiçbir zaman doğum gününü kutlamadık. İşte bu günlerde kutlamamız aslında onun o hak ettiği doğum günlerini yapamamanın bir karşılığı. Şimdi yapıyoruz. İnanıyorum ki şimdi bu müzede onun eşyalarıyla birlikteyiz. O da burada, okurlarıyla, onu seven ve değerini bilen kişilerle birlikte." ifadelerini kullandı.
- "Yaşasaydı bu güne çok sevinirdi"
Babasının kendisi ile ilgili bir anısından yola çıkarak "Çikolata" öyküsünü yazdığını belirten Öğütçü, o anısını paylaştı:
"Müzede de yer alan çalışma odasındaki yatağın üzerinde siyah bir Siirt battaniyesi var. Ben 5-6 yaşlarındayken babam bana seslenirdi odasında çalışırken. 'Oğlum, koş gel. Kuş sana ne getirdi?' derdi. Ben hızla içeri girerdim. Babamın o siyah battaniyenin üzerine koyduğu gofreti gördüğümde havalara uçardım. Çünkü o çikolatayı biz bayramdan bayrama görür yerdik. Çocukları çok sevdiği için böyle sürprizler yapardı ve onu çok daha estetik bir şekilde 'kuş getirdi' diyerek sunardı. İşte büyük edebiyatçı olmak, gerçekçi edebiyatçı olmak böyle bir şey. Çocuğunu izleyen ve onun her hareketini hafızasına kaydeden bir yazardan söz ediyoruz. Ben o gofreti yer, sonra o parlak kağıdındaki çikolata bulaşıklarını yalardım. Ben bütün bu hasreti, çikolatasızlığı bir gün okuduğum 'Çikolata' öyküsünde karşımda görünce çok duygulandım. Çocuğunun bir hareketinden muhteşem bir öykü yazmıştı."
Orhan Kemal'in kızı Şen Yıldız Öğütçü de "Babam çok hayat dolu bir insandı. Çok sıkıntılarla geçti hayatımız. Durumumuz olmadığından doğum günü kutlamazdık ama annem, babam çok sever diye çiğ köfte yapardı." dedi
Babasıyla arkadaş gibi her şeyi konuştuğunu anlatan Şen Yıldız Öğütçü, "İnsanları çok severdi babam. Ben öyle tahmin ediyorum ki babam şimdi öbür tarafta da bu kalabalıktan, insan çeşitliliğinden dolayı çok mutludur. Yaşasaydı bu güne çok sevinirdi." şeklinde konuştu.
- Orhan Kemal
Gerçek adı Mehmet Raşit Öğütçü olan Orhan Kemal, 15 Eylül 1914'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde, avukat Abdülkadir Kemali Bey ile ilkokul öğretmeni Adanalı Azime Hanım'ın çocuğu olarak dünyaya geldi.
Orhan Kemal'in ilk şiirleri Raşit Kemali imzasıyla "Yedigün" ve "Yeni Mecmua"da yayımlanırken ilk düz yazısı, "Baba Evi" romanının bir bölümü olan "Balık" ise 1940'ta Yeni Edebiyat gazetesinde okuyucuyla buluştu.
Hayatın içinden basit konuları, samimi bir dille anlatan ve Panait Istrati ve Maksim Gorki öykülerinden etkilenen yazar, ilk kez 1943'te yazdığı "Asma Çubuğu" öyküsünde Orhan Kemal adını kullandı.
Öyküleri 1942 ve 1943'te "Yürüyüş" ve "İkdam" gazeteleriyle "Yurt ve Dünya" dergisinde yayımlanan Kemal, 1951'de İstanbul'a gelerek, roman ve tefrika öyküler kaleme almaya başladı.
Sosyal hayata bakarken ve ögelerini seçerken sosyal gerçekçi, bunları yansıtırken gözlemci ve eleştirel gerçekçi bir yazar olarak değerlendirilen Orhan Kemal, eserleriyle, toplumsal hayatın değişim dönemlerini birey-toplum ilişkileri çerçevesinde gerçekçi bir biçimde dile getirdi.
Tarla ırgatlarından fabrika işçilerine uzanan, çalışanları, işsiz insanları ve ekmek kavgası veren yoksulların yaşamını anlatan yazar, şiir, roman, öykü, oyun ve senaryo olmak üzere beş farklı alanda eser verdi.
Kalp krizi sonucu tedavi gördüğü hastanede 2 Haziran 1970'te hayatını kaybeden Orhan Kemal’in 27 romanı, 12 öykü kitabı, 5 oyunu, çeşitli dergilerde basılmış şiirlerinin yanı sıra, 9’u filme alınmış 10 senaryosu ve 3 film öyküsü bulunuyor.
Kaynak: AA
"Ekmek Kavgası", "Hanımın Çiftliği", "Murtaza", "72. Koğuş" ve "Gurbet Kuşları"nın da aralarında olduğu çok sayıda unutulmaz esere imza atan, roman, şiir ve oyun yazarı Orhan Kemal'in doğumunun üzerinden 105 yıl geçti.
Kemal'i doğum gününde anmak için çocukları Işık Öğütçü, Şen Yıldız Öğütçü, Kemali Öğütçü, ailesi, dostları ve sevenleri Orhan Kemal Müzesi'nde bir araya geldi.
Etkinlikte AA muhabirine açıklamada bulunan Işık Öğütçü, "Biliyorsunuz sanatçıların sıfırlı ve beşli yaşları çok önemlidir. Bir 100'üncü yaşını kutlamıştık. Şimdi de 105. Bir daha geri dönüşü yok. 100'e de dönemeyeceğiz, 105'e de. Önümüze bakacağız. Bizler 110'da var olur muyuz olmaz mıyız bilmiyorum ama gerçekten Türk edebiyatının bu çok önemli ismini ne kadar ansak onun için neler yapsak hala eksik kalır." diye konuştu.
Bu sebeple bütün okurlarıyla hep birlikte kutlayacakları bir doğum günü yapmak istediğini aktaran Öğütçü, "Bu aniden gelişti. Herhangi bir program, konuşma yok. Gün içerisinde ailemizden ben varım, ablam var, ağabeyim, eski komşularımız var. Hem hasret gidiyoruz hem de babamı anıyoruz." dedi.
Öğütçü, Orhan Kemal'in hiç doğum günü kutlamadığını anlatarak, "Çok acıdır, babamın hiçbir zaman doğum gününü kutlamadık. İşte bu günlerde kutlamamız aslında onun o hak ettiği doğum günlerini yapamamanın bir karşılığı. Şimdi yapıyoruz. İnanıyorum ki şimdi bu müzede onun eşyalarıyla birlikteyiz. O da burada, okurlarıyla, onu seven ve değerini bilen kişilerle birlikte." ifadelerini kullandı.
- "Yaşasaydı bu güne çok sevinirdi"
Babasının kendisi ile ilgili bir anısından yola çıkarak "Çikolata" öyküsünü yazdığını belirten Öğütçü, o anısını paylaştı:
"Müzede de yer alan çalışma odasındaki yatağın üzerinde siyah bir Siirt battaniyesi var. Ben 5-6 yaşlarındayken babam bana seslenirdi odasında çalışırken. 'Oğlum, koş gel. Kuş sana ne getirdi?' derdi. Ben hızla içeri girerdim. Babamın o siyah battaniyenin üzerine koyduğu gofreti gördüğümde havalara uçardım. Çünkü o çikolatayı biz bayramdan bayrama görür yerdik. Çocukları çok sevdiği için böyle sürprizler yapardı ve onu çok daha estetik bir şekilde 'kuş getirdi' diyerek sunardı. İşte büyük edebiyatçı olmak, gerçekçi edebiyatçı olmak böyle bir şey. Çocuğunu izleyen ve onun her hareketini hafızasına kaydeden bir yazardan söz ediyoruz. Ben o gofreti yer, sonra o parlak kağıdındaki çikolata bulaşıklarını yalardım. Ben bütün bu hasreti, çikolatasızlığı bir gün okuduğum 'Çikolata' öyküsünde karşımda görünce çok duygulandım. Çocuğunun bir hareketinden muhteşem bir öykü yazmıştı."
Orhan Kemal'in kızı Şen Yıldız Öğütçü de "Babam çok hayat dolu bir insandı. Çok sıkıntılarla geçti hayatımız. Durumumuz olmadığından doğum günü kutlamazdık ama annem, babam çok sever diye çiğ köfte yapardı." dedi
Babasıyla arkadaş gibi her şeyi konuştuğunu anlatan Şen Yıldız Öğütçü, "İnsanları çok severdi babam. Ben öyle tahmin ediyorum ki babam şimdi öbür tarafta da bu kalabalıktan, insan çeşitliliğinden dolayı çok mutludur. Yaşasaydı bu güne çok sevinirdi." şeklinde konuştu.
- Orhan Kemal
Gerçek adı Mehmet Raşit Öğütçü olan Orhan Kemal, 15 Eylül 1914'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde, avukat Abdülkadir Kemali Bey ile ilkokul öğretmeni Adanalı Azime Hanım'ın çocuğu olarak dünyaya geldi.
Orhan Kemal'in ilk şiirleri Raşit Kemali imzasıyla "Yedigün" ve "Yeni Mecmua"da yayımlanırken ilk düz yazısı, "Baba Evi" romanının bir bölümü olan "Balık" ise 1940'ta Yeni Edebiyat gazetesinde okuyucuyla buluştu.
Hayatın içinden basit konuları, samimi bir dille anlatan ve Panait Istrati ve Maksim Gorki öykülerinden etkilenen yazar, ilk kez 1943'te yazdığı "Asma Çubuğu" öyküsünde Orhan Kemal adını kullandı.
Öyküleri 1942 ve 1943'te "Yürüyüş" ve "İkdam" gazeteleriyle "Yurt ve Dünya" dergisinde yayımlanan Kemal, 1951'de İstanbul'a gelerek, roman ve tefrika öyküler kaleme almaya başladı.
Sosyal hayata bakarken ve ögelerini seçerken sosyal gerçekçi, bunları yansıtırken gözlemci ve eleştirel gerçekçi bir yazar olarak değerlendirilen Orhan Kemal, eserleriyle, toplumsal hayatın değişim dönemlerini birey-toplum ilişkileri çerçevesinde gerçekçi bir biçimde dile getirdi.
Tarla ırgatlarından fabrika işçilerine uzanan, çalışanları, işsiz insanları ve ekmek kavgası veren yoksulların yaşamını anlatan yazar, şiir, roman, öykü, oyun ve senaryo olmak üzere beş farklı alanda eser verdi.
Kalp krizi sonucu tedavi gördüğü hastanede 2 Haziran 1970'te hayatını kaybeden Orhan Kemal’in 27 romanı, 12 öykü kitabı, 5 oyunu, çeşitli dergilerde basılmış şiirlerinin yanı sıra, 9’u filme alınmış 10 senaryosu ve 3 film öyküsü bulunuyor.