İnönü Üniversitesi'nde 'Karaciğer Tümör' Günleri'
Dünya karaciğer naklinde ikinci olan İnönü Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ‘Karaciğer TümörGünleri" ile canlı vakalarda karaciğer tümörlerinin tedavisinde önemli bir yöntem olan radyoembolizasyon ele alınıyor. Bu yöntemi kullanan dünyanın saygın merkezlerinde görevli Türk hekimlerin katıldığı eğitimlere 26 ilden 60 hekim katılıyor.
Türkiye’de ve dünyada karaciğer kanserleri tanı ve tedavisinde genel cerrahi, radyoloji, medikal onkoloji, nükleer tıp ve hepatoloji alanlarının önde gelen isimlerinin katılımlarıyla ‘Karaciğer Tümör Günleri: Hepatosellüler Karsinom Kongresi ve 2. TARE Workshop’ düzenlendi.
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde gerçekleştirilen kongreye Prof. Dr. Ramazan Kutlu başkanlık yaparken, ABD Chicago Rush Üniversitesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bülent Arslan, ABD Wisconsin Üniversitesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Orhan Özkan, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Halil Bozkaya, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Tuğsan Ballı, Dokuz Eylül Üniversitesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Erkan Derebek ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Mehmet Şükrü Ertüek’de kongreye eğitmen olarak katılıyor.
Türkiye’nin bir çok yerinden girişimsel radyoloji alanında çalışan radyoloji uzmanları ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşen eğitim programında interaktif bir tartışma ortamı sağlanarak TARE (Trans Arteryel Radyo Embolizasyon) konuşuldu.
Kongre ve Kültür Merkezi’nde süren eğitimlere, Karaciğer Nakil Enstitüsü anjiyo ünitesinden canlı bağlantı ile yapılan ameliyatlar 26 farklı ilden gelen 60 katılımcıya uygulamalı olarak da anlatılıyor.
13 Eylül’de başlayan ve bugün sona erecek eğitimlerle ilgili konuşan Kongre Başkanı Prof. Dr. Ramazan Kutlu, karaciğerinde tümör olan hastaların karaciğer nakline uygun olmadıklarını dile getirerek, "Tümörlerinin büyüklükleri ve yerleşim nedeniyle uygun değiller. Bu tür işlemler karaciğer nakline aday ancak tümörleri nedeniyle nakil olamayan hastaların bir kısmının karaciğer nakline uygun hale gelmesine yardımcı en önemli işlemlerden bir tanesi. O yüzden karaciğer nakline faydalı, ona yol açan, onlara da nakil yapılmasını şans veren bir yöntem" ifadelerine yer verdi.
ABD Chicago Rush Üniversitesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bülent Arslan ise Türkiye’nin bulunduğu durumdan gurur duyduğunu ifade ederek, "Bu işlem 2000’li yılların başında Amerika’da başladı.
Gittikçe popülarite kazandı. Çünkü kullandıkça, yaptıkça ne kadar daha faydalı olduğu, ne kadar daha çok hastaya hizmet verebildiğimizi gördük. Ufak ve sayısı az olan tümörlerde, hastayı tamamıyla tümörden arındırabiliyor. Ama büyük lezyonlarda tamamen tümörü ortadan kaldırmak zor olsa da mümkün ama genellikle hastada tümör bir şekilde kalıyor ve büyüyor. Ama hastanın yaşam ömrünü uzatıyoruz. 6 ay ya da bir sene yaşayacak olan hasta, bir, iki, üç, beş sene yaşayabiliyor. Öyle bir faydası oluyor. Bu hastalarda transplant kesin çözüm. Bazı durumlarda da transplanta tümörün boyutundan dolayı uygun olmayan hastalar, bu tedaviyle transplanta uygun hale getirilebiliyorlar. Öyle olunca da daha uzun yaşama imkanları oluyor" şeklinde konuştu.
ABD Wisconsin Üniversitesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Orhan Özkan da "Malatya’da böyle başarılı bir hem transplant hem de girişimsel onkoloji tedavi merkezini görmekten gurur duyduk. Bizlerde onlardan çok şey öğrendik. Enerji dolu, öğrenmek için buraya gelmiş genç doktorları da burada görmek bizi çok sevindirdi" dedi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Tuğsan Ballı ise "Malatya İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakil Enstitüsü, ülke olarak bizim yüz akımız. Karaciğer tümörlerinin tedavisiyle ilgili belki dışarıdan çok görülmeyen bir tarafı da var. Bizim en büyük amaçlarımızdan bir tanesi de karaciğer nakline uygun olmayan hastaları nakile uygun bir hale getirip, tamamıyla bu hastalıktan kurtarmak" ifadelerini kullandı.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Halil Bozkaya da, "İnönü Üniversitesi, karaciğer nakli konusunda Türkiye’nin parlayan yıldızı. Karaciğer sadece nakil değil bir ekip işi. Bu enstitü Türkiye’de eşsiz ve tek. Karaciğerle ilgili tüm şeyleri yapabildikleri için açıkçası biz diğer üniversiteler olarak gıptayla bakıyoruz. Özeniyoruz, kıskanıyoruz. Radyoembolizasyon tedavisi de tüm dünyada yaygınlaşan güncel bir tedavi ve Türkiye’mizde de aynı güncellikle sofistike bir şekilde yapılıyor" diye konuştu.
Kaynak: İHA
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde gerçekleştirilen kongreye Prof. Dr. Ramazan Kutlu başkanlık yaparken, ABD Chicago Rush Üniversitesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bülent Arslan, ABD Wisconsin Üniversitesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Orhan Özkan, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Halil Bozkaya, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Tuğsan Ballı, Dokuz Eylül Üniversitesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Erkan Derebek ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Mehmet Şükrü Ertüek’de kongreye eğitmen olarak katılıyor.
Türkiye’nin bir çok yerinden girişimsel radyoloji alanında çalışan radyoloji uzmanları ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşen eğitim programında interaktif bir tartışma ortamı sağlanarak TARE (Trans Arteryel Radyo Embolizasyon) konuşuldu.
Kongre ve Kültür Merkezi’nde süren eğitimlere, Karaciğer Nakil Enstitüsü anjiyo ünitesinden canlı bağlantı ile yapılan ameliyatlar 26 farklı ilden gelen 60 katılımcıya uygulamalı olarak da anlatılıyor.
13 Eylül’de başlayan ve bugün sona erecek eğitimlerle ilgili konuşan Kongre Başkanı Prof. Dr. Ramazan Kutlu, karaciğerinde tümör olan hastaların karaciğer nakline uygun olmadıklarını dile getirerek, "Tümörlerinin büyüklükleri ve yerleşim nedeniyle uygun değiller. Bu tür işlemler karaciğer nakline aday ancak tümörleri nedeniyle nakil olamayan hastaların bir kısmının karaciğer nakline uygun hale gelmesine yardımcı en önemli işlemlerden bir tanesi. O yüzden karaciğer nakline faydalı, ona yol açan, onlara da nakil yapılmasını şans veren bir yöntem" ifadelerine yer verdi.
ABD Chicago Rush Üniversitesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bülent Arslan ise Türkiye’nin bulunduğu durumdan gurur duyduğunu ifade ederek, "Bu işlem 2000’li yılların başında Amerika’da başladı.
Gittikçe popülarite kazandı. Çünkü kullandıkça, yaptıkça ne kadar daha faydalı olduğu, ne kadar daha çok hastaya hizmet verebildiğimizi gördük. Ufak ve sayısı az olan tümörlerde, hastayı tamamıyla tümörden arındırabiliyor. Ama büyük lezyonlarda tamamen tümörü ortadan kaldırmak zor olsa da mümkün ama genellikle hastada tümör bir şekilde kalıyor ve büyüyor. Ama hastanın yaşam ömrünü uzatıyoruz. 6 ay ya da bir sene yaşayacak olan hasta, bir, iki, üç, beş sene yaşayabiliyor. Öyle bir faydası oluyor. Bu hastalarda transplant kesin çözüm. Bazı durumlarda da transplanta tümörün boyutundan dolayı uygun olmayan hastalar, bu tedaviyle transplanta uygun hale getirilebiliyorlar. Öyle olunca da daha uzun yaşama imkanları oluyor" şeklinde konuştu.
ABD Wisconsin Üniversitesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Orhan Özkan da "Malatya’da böyle başarılı bir hem transplant hem de girişimsel onkoloji tedavi merkezini görmekten gurur duyduk. Bizlerde onlardan çok şey öğrendik. Enerji dolu, öğrenmek için buraya gelmiş genç doktorları da burada görmek bizi çok sevindirdi" dedi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Tuğsan Ballı ise "Malatya İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakil Enstitüsü, ülke olarak bizim yüz akımız. Karaciğer tümörlerinin tedavisiyle ilgili belki dışarıdan çok görülmeyen bir tarafı da var. Bizim en büyük amaçlarımızdan bir tanesi de karaciğer nakline uygun olmayan hastaları nakile uygun bir hale getirip, tamamıyla bu hastalıktan kurtarmak" ifadelerini kullandı.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Halil Bozkaya da, "İnönü Üniversitesi, karaciğer nakli konusunda Türkiye’nin parlayan yıldızı. Karaciğer sadece nakil değil bir ekip işi. Bu enstitü Türkiye’de eşsiz ve tek. Karaciğerle ilgili tüm şeyleri yapabildikleri için açıkçası biz diğer üniversiteler olarak gıptayla bakıyoruz. Özeniyoruz, kıskanıyoruz. Radyoembolizasyon tedavisi de tüm dünyada yaygınlaşan güncel bir tedavi ve Türkiye’mizde de aynı güncellikle sofistike bir şekilde yapılıyor" diye konuştu.