Cami Tasarımı Fikri Yarışması'nın Kazananları Belli Oldu
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, camilerin yüzyıllarca ayakta kalacak şekilde tasarlanıp inşa edildiğini belirterek, "Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yaptığımız yeni projelerde camiyi merkeze aldık” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Diyanet İşleri ve İlbank tarafından ortaklaşa düzenlenen “Cami Tasarımı Fikri Yarışması"nın ödül töreni Çevre ve Şehircilik Bakanlığı konferans salonunda gerçekleştirildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, ödül töreni öncesi yarışmada başarı kazanan cami tasarımları sahiplerinden bilgi aldı. İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından bir konuşma yapan Bakan Kurum, son yıllarda camilerin şehir merkezlerinden uzaklaştığını dile getirerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan aldıkları yetkiyle yeni projelerde camilerin çevresine şehirler inşa edeceklerini belirtti.
Kurum, “Kültürleri, medeniyetleri ortak yapan, çağlar ötesine taşıyan en önemli etkenlerden birisi de ibadethanelerdir. Bizim medeniyet anlayışımızda evler, ticarethaneler asırlarca dayanacak şekilde yapılmamıştır. Böylece insanın faniliği ve ölüm hatırlatılmıştır. Ancak camiler yüzyıllarca ayakta kalacak şekilde tasarlanıp inşa edilmiştir. Çünkü inanç ebedidir ve bu inanç da bu topraklarda ebediyete kadar kalıcıdır. Minareler, İslam beldelerine vurulmuş bir mühürdür. Bu anlayış ile hareket edilir. Camiler sadece namaz kılma mekânları değildir. İnsanların buluştuğu, birlik olduğu yerlerdir. Ecdadımız camileri şehrin merkezine yapmışlardır. Böylece hem inancımızı hem de birlik duygusunu hayatın merkezine taşımışlar. Günümüzdeyse camileri şehir planlarımızın merkezine alma noktasında ihmallerimiz oldu. Bu süreçte estetikten uzak, mimari özelliği bulunmayan yapılar ortaya çıktı. Son yıllarda ise bu gidişata dur demek için önemli adımlar attık. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yaptığımız yeni projelerde camiyi merkeze aldık. Camilerin etrafında şekillenen bir sosyal hayat tasavvur ediyoruz” ifadelerini kullandı.
"Kentsel dönüşüm ülkemiz için elzemdir"
Kentsel dönüşümün deprem kuşağında olan Türkiye için önemini vurgulayan Kurum, “Kentsel dönüşüm, deprem kuşağında olan ülkemiz için elzemdir. Hatta terörle mücadele kadar önemlidir. Kentsel dönüşüm seferberliğimizi vatandaşlarımızın rızasını alarak, yatay mimariye uygun, komşuluk ilişkilerini önceleyen şekilde gerçekleştirirken, cami merkezli bir dönüşüm hedefliyoruz. Diğeriyse, yeni yerleşim alanlarını cami merkezli inşa etmektir. Özellikle Başakşehir’de bunun uygulamasını çok güzel bir şekilde gerçekleştirdik. Türkiye’de 1970 yılından bugüne kadar ortalama yılda 500 ile bin arasında cami inşa edilmiştir. Bu camilerin tamamını dikkate aldığımızda pek çoğunun projesinin olmadığı, depreme dayanıklılık bakımından ve diğer açılardan da her birinin çok ciddi sorunlarının bulunduğunu görüyoruz. Bize yakışan, ecdadımızdan bize yadigâr bıraktığı gibi bizim de gelecek kuşaklara bırakacağımız eserler inşa etmektir. Son yıllarda inşa edilen Ahmet Hamdi Akseki Camii ve Melike Hatun Camii bu anlamda gerek mimarisi, gerek şehre kattığı değerle örnek teşkil etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığımızla işbirliği içerisinde inşallah daha nice güzel eserlere imza atacağız” şeklinde konuştu.
Bakan Kurum, dünyanın birçok yerinde inşa edilen camilerle İslamofobi ile önemli ölçüde mücadele edildiğini belirterek, “Sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok köşesinde yaşayan Müslüman kardeşlerimize milletimizin hediye olan camiler inşa ediyoruz. Kazakistan’dan Haiti’ye kadar gönül coğrafyamızın hemen her köşesinde 130 cami inşa ettiler. Bu camiler, ülkeler arasındaki dostluğu pekiştiren ve Türkiye’nin izlerini kıtalar ötesine taşıyan önemli miraslarımızdır. Geçen ay G-20 Zirvesi kapsamındaki görüşmeler için gittiğimiz Japonya’daki cami ve kültür merkezini de ziyaret etme fırsatı bulduk. Kültürümüzün kilometrelerce uzaklıkta hakkıyla temsil edildiğini görmüş olmaktan dolayı gurur duyduk. Dünya genelinde yaptırmış olduğumuz camilerin dünyada bir endüstri haline gelmiş olan İslamofobi ile mücadele için de önemli bir rol oynadığını düşünüyorum” dedi.
“Camilerimiz sadece ibadet yapılan alanlar değildir”
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş ise, böyle bir çalışma yapılmasından duyduğu mutluluğu dile getirerek, “Tarihten günümüze sevginin, bilginin merkezi camiler inşa ederek sanat ve estetiğin sergilendiği şehirler kurarak, hak ve hukukun, ahlak ve erdemin, kaynaşma ve paylaşma imkanı sunan herkesten Allah razı olsun. 2018 yılı Ağustos ayında Diyanet İşleri Başkanlığımız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından böyle bir yarışma düzenlenirse iyi olacağı konusunda konuşulmuştu. Bu sürecin başlatılarak tamamlanması bizi ziyadesiyle mutlu etmiştir. İslam’da hayatın, şehrin ve medeniyetin merkezinde cami vardır. Cami bireyin inanç dünyasından toplumsal meselelere, kulluk ve sorumluluk bilincinin oluşmasından hukukun inşasına, eğitimden sanata, aileden çevreyle ilişkiye, hayatın bütün alanlarına yönelik değerlerin ruh köklerinin birleştiği alanlardır camiler. Peygamber Efendimiz daha hicret yolundayken Medine’nin girişindeki yerde yapımında kendi de çalışarak bir mescit inşa etmiştir. Mescidi inşa ettikten sonra ilk iş olarak içine mektebi koymuştur. Buradan alacağımız mesaj şudur; camilerimiz sadece ibadet yapılan, namaz kılınmak için açılıp kapanmak için yapılan alanlar değildir. İçinde ilim, irfan, bilgi, hikmet öğretilen eğitim kurumları olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 90 bin camimizle bu fonksiyonelliğini yerine getirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Erbaş, İslam tarihinde camilerin yeri ve işlevleri hakkında da konuşarak, “İslam tarihi boyunca şehirler cami merkezli planlanmış, Müslümanlar asırlar boyu farklı mimari ve sanatsal özelliklere sahip muhteşem camilerle yeryüzünü donatmıştır. Camideki tevazu iş hayatına, merhamet aile hayatına, şefkat insan ilişkilerine taşınmıştır. Caminin bireye kazandırdığı adalet, merhamet ve yardımlaşma şehrin huzuruna ve güvenine yansıtılmıştır. Zira caminin kürsüsünden sadece cuma günleri değil, imamlarımızın yapmış olduğu derslerle sürekli toplumumuzla paylaşılmaktadır. Estetik ve mimari özellikleri ve güzellikleriyle yüzlerce yıldır varlığını sürdüren camilerimiz, manevi yönden dinin gücünü, biçimsel açıdan sağlamlık ve kusursuzluğu, sanatsal açıdan da özgürlüğü yansıtan şaheserler olarak bütün insanlıkta hayranlık uyandırmaya devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, düzenlenen yarışmada emeği geçen herkese teşekkür ederek, yarışma sonucunda ortaya çıkan projelerin cami mimarisine önemli katkılar sağlayacağını vurguladı. Erbaş, “Camilerimiz şehrin ruhuna ve görünüşüne güzellik katacak şekilde planlansın, kubbesi ve minaresiyle orantılı olacak şekilde inşa edilerek özgün eserler olsun diye çalışıyoruz. Başından beri cami mimarisiyle ilgili çalışmalarımızda ve bu yarışma konusunda tüm Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çalışanlarına teşekkür ediyorum. Dereceye girenleri tebrik ediyorum. Bu vesileyle ortaya çıkan projelerin cami mimarisi alanına önemli katkılar sunacağına inanıyorum” dedi.
Kaynak: İHA
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, ödül töreni öncesi yarışmada başarı kazanan cami tasarımları sahiplerinden bilgi aldı. İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından bir konuşma yapan Bakan Kurum, son yıllarda camilerin şehir merkezlerinden uzaklaştığını dile getirerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan aldıkları yetkiyle yeni projelerde camilerin çevresine şehirler inşa edeceklerini belirtti.
Kurum, “Kültürleri, medeniyetleri ortak yapan, çağlar ötesine taşıyan en önemli etkenlerden birisi de ibadethanelerdir. Bizim medeniyet anlayışımızda evler, ticarethaneler asırlarca dayanacak şekilde yapılmamıştır. Böylece insanın faniliği ve ölüm hatırlatılmıştır. Ancak camiler yüzyıllarca ayakta kalacak şekilde tasarlanıp inşa edilmiştir. Çünkü inanç ebedidir ve bu inanç da bu topraklarda ebediyete kadar kalıcıdır. Minareler, İslam beldelerine vurulmuş bir mühürdür. Bu anlayış ile hareket edilir. Camiler sadece namaz kılma mekânları değildir. İnsanların buluştuğu, birlik olduğu yerlerdir. Ecdadımız camileri şehrin merkezine yapmışlardır. Böylece hem inancımızı hem de birlik duygusunu hayatın merkezine taşımışlar. Günümüzdeyse camileri şehir planlarımızın merkezine alma noktasında ihmallerimiz oldu. Bu süreçte estetikten uzak, mimari özelliği bulunmayan yapılar ortaya çıktı. Son yıllarda ise bu gidişata dur demek için önemli adımlar attık. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yaptığımız yeni projelerde camiyi merkeze aldık. Camilerin etrafında şekillenen bir sosyal hayat tasavvur ediyoruz” ifadelerini kullandı.
"Kentsel dönüşüm ülkemiz için elzemdir"
Kentsel dönüşümün deprem kuşağında olan Türkiye için önemini vurgulayan Kurum, “Kentsel dönüşüm, deprem kuşağında olan ülkemiz için elzemdir. Hatta terörle mücadele kadar önemlidir. Kentsel dönüşüm seferberliğimizi vatandaşlarımızın rızasını alarak, yatay mimariye uygun, komşuluk ilişkilerini önceleyen şekilde gerçekleştirirken, cami merkezli bir dönüşüm hedefliyoruz. Diğeriyse, yeni yerleşim alanlarını cami merkezli inşa etmektir. Özellikle Başakşehir’de bunun uygulamasını çok güzel bir şekilde gerçekleştirdik. Türkiye’de 1970 yılından bugüne kadar ortalama yılda 500 ile bin arasında cami inşa edilmiştir. Bu camilerin tamamını dikkate aldığımızda pek çoğunun projesinin olmadığı, depreme dayanıklılık bakımından ve diğer açılardan da her birinin çok ciddi sorunlarının bulunduğunu görüyoruz. Bize yakışan, ecdadımızdan bize yadigâr bıraktığı gibi bizim de gelecek kuşaklara bırakacağımız eserler inşa etmektir. Son yıllarda inşa edilen Ahmet Hamdi Akseki Camii ve Melike Hatun Camii bu anlamda gerek mimarisi, gerek şehre kattığı değerle örnek teşkil etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığımızla işbirliği içerisinde inşallah daha nice güzel eserlere imza atacağız” şeklinde konuştu.
Bakan Kurum, dünyanın birçok yerinde inşa edilen camilerle İslamofobi ile önemli ölçüde mücadele edildiğini belirterek, “Sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok köşesinde yaşayan Müslüman kardeşlerimize milletimizin hediye olan camiler inşa ediyoruz. Kazakistan’dan Haiti’ye kadar gönül coğrafyamızın hemen her köşesinde 130 cami inşa ettiler. Bu camiler, ülkeler arasındaki dostluğu pekiştiren ve Türkiye’nin izlerini kıtalar ötesine taşıyan önemli miraslarımızdır. Geçen ay G-20 Zirvesi kapsamındaki görüşmeler için gittiğimiz Japonya’daki cami ve kültür merkezini de ziyaret etme fırsatı bulduk. Kültürümüzün kilometrelerce uzaklıkta hakkıyla temsil edildiğini görmüş olmaktan dolayı gurur duyduk. Dünya genelinde yaptırmış olduğumuz camilerin dünyada bir endüstri haline gelmiş olan İslamofobi ile mücadele için de önemli bir rol oynadığını düşünüyorum” dedi.
“Camilerimiz sadece ibadet yapılan alanlar değildir”
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş ise, böyle bir çalışma yapılmasından duyduğu mutluluğu dile getirerek, “Tarihten günümüze sevginin, bilginin merkezi camiler inşa ederek sanat ve estetiğin sergilendiği şehirler kurarak, hak ve hukukun, ahlak ve erdemin, kaynaşma ve paylaşma imkanı sunan herkesten Allah razı olsun. 2018 yılı Ağustos ayında Diyanet İşleri Başkanlığımız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından böyle bir yarışma düzenlenirse iyi olacağı konusunda konuşulmuştu. Bu sürecin başlatılarak tamamlanması bizi ziyadesiyle mutlu etmiştir. İslam’da hayatın, şehrin ve medeniyetin merkezinde cami vardır. Cami bireyin inanç dünyasından toplumsal meselelere, kulluk ve sorumluluk bilincinin oluşmasından hukukun inşasına, eğitimden sanata, aileden çevreyle ilişkiye, hayatın bütün alanlarına yönelik değerlerin ruh köklerinin birleştiği alanlardır camiler. Peygamber Efendimiz daha hicret yolundayken Medine’nin girişindeki yerde yapımında kendi de çalışarak bir mescit inşa etmiştir. Mescidi inşa ettikten sonra ilk iş olarak içine mektebi koymuştur. Buradan alacağımız mesaj şudur; camilerimiz sadece ibadet yapılan, namaz kılınmak için açılıp kapanmak için yapılan alanlar değildir. İçinde ilim, irfan, bilgi, hikmet öğretilen eğitim kurumları olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 90 bin camimizle bu fonksiyonelliğini yerine getirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Erbaş, İslam tarihinde camilerin yeri ve işlevleri hakkında da konuşarak, “İslam tarihi boyunca şehirler cami merkezli planlanmış, Müslümanlar asırlar boyu farklı mimari ve sanatsal özelliklere sahip muhteşem camilerle yeryüzünü donatmıştır. Camideki tevazu iş hayatına, merhamet aile hayatına, şefkat insan ilişkilerine taşınmıştır. Caminin bireye kazandırdığı adalet, merhamet ve yardımlaşma şehrin huzuruna ve güvenine yansıtılmıştır. Zira caminin kürsüsünden sadece cuma günleri değil, imamlarımızın yapmış olduğu derslerle sürekli toplumumuzla paylaşılmaktadır. Estetik ve mimari özellikleri ve güzellikleriyle yüzlerce yıldır varlığını sürdüren camilerimiz, manevi yönden dinin gücünü, biçimsel açıdan sağlamlık ve kusursuzluğu, sanatsal açıdan da özgürlüğü yansıtan şaheserler olarak bütün insanlıkta hayranlık uyandırmaya devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, düzenlenen yarışmada emeği geçen herkese teşekkür ederek, yarışma sonucunda ortaya çıkan projelerin cami mimarisine önemli katkılar sağlayacağını vurguladı. Erbaş, “Camilerimiz şehrin ruhuna ve görünüşüne güzellik katacak şekilde planlansın, kubbesi ve minaresiyle orantılı olacak şekilde inşa edilerek özgün eserler olsun diye çalışıyoruz. Başından beri cami mimarisiyle ilgili çalışmalarımızda ve bu yarışma konusunda tüm Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çalışanlarına teşekkür ediyorum. Dereceye girenleri tebrik ediyorum. Bu vesileyle ortaya çıkan projelerin cami mimarisi alanına önemli katkılar sunacağına inanıyorum” dedi.