'100 Yıllık Yalan Açıklaması Pontus Paranoyası Paneli'
Samsun Valisi Osman Kaymak: 'Çarpıtılmış tarihi malzemelere dayalı olarak Ermeni ve Pontus meselesi gibi Türkiye'yi itham eden sözde soykırım iddiaları gündeme taşınmaktadır. Onun için gerek tarihçilerimiz gerek siyasetçilerimiz gerekse konunun muhatabı olan diğer ilgili kesimler, ülkemizin geleceği adına bu tip sorunları sürekli servis yapanlara karşı teyakkuz halindedir'
Samsun Valisi Osman Kaymak, "Çarpıtılmış tarihi malzemelere dayalı olarak Ermeni ve Pontus meselesi gibi Türkiye'yi itham eden sözde soykırım iddiaları gündeme taşınmaktadır. Onun için gerek tarihçilerimiz gerek siyasetçilerimiz gerekse konunun muhatabı olan diğer ilgili kesimler, ülkemizin geleceği adına bu tip sorunları sürekli servis yapanlara karşı teyakkuz halindedir." dedi.
Samsun Valiliği ev sahipliğinde, Trabzon Üniversitesince, "Karadeniz'de İsyan Mübadele ve Propaganda" kitabının tanıtımı ve "100 Yıllık Yalan: Pontus Paranoyası Paneli" gerçekleştirildi.
Kaymak, bir otelde düzenlenen panelin açılışında yaptığı konuşmada, Pontus meselesinin tarihi bir meseleden ziyade Türkiye üzerinde projeksiyonları bulunan uluslararası güçlerin siyasi niteliğe dönüştürdükleri bir dava haline geldiğini söyledi.
Pontus meselesini tarih, jeopolitik, propaganda, ayrılıkçılık, istihbarat ve uluslararası ilişkiler gibi pek çok farklı kavram ve disiplinler aracılığıyla değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu aktaran Kaymak, "Türk araştırmacılar tarafından hem tarihsel boyutu hem de aktüel durumu itibarıyla bölge ve Türkiye'ye yönelik faaliyetleri ifşa etmek, tarihin nasıl kötüye kullanıldığını tartışmak amacıyla kitap hazırlandı. Bu kitap, Pontus meselesi hakkında Türk araştırmacıların yaptığı çalışmaların mütevazı bir kısmıdır ancak yaratacağı etki bakımından ciddi potansiyele haizdir." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin bölgesel bir güç olarak yeniden ayağa kalkması, uluslararası arenada yerini almasının bazı ülkeleri rahatsız ettiğine dikkati çeken Kaymak, şunları kaydetti:
"Bu sebeple çarpıtılmış tarihi malzemelere dayalı olarak Ermeni ve Pontus meselesi gibi Türkiye'yi itham eden sözde soykırım iddiaları gündeme taşınmaktadır. Onun için gerek tarihçilerimiz gerek siyasetçilerimiz gerekse konunun muhatabı olan diğer ilgili kesimler, ülkemizin geleceği adına bu tip sorunları sürekli servis yapanlara karşı teyakkuz halindedir. Bu panelin benzerleri Ankara ve İstanbul'da da düzenlenecek, Yunan kamuoyunda farklı fikirlerin tartışılamadığı, farklı görüş sergileyenlerin politik ve akademik lince maruz kaldığı Pontus meselesini bilimsel, entelektüel ve özgürlükçü merceklerle tartışmaya açılmaktadır."
- "Üniversiteler çalışmalarını kamuoyuyla paylaşmak zorundalar"
Trabzon Üniversitesi Karadeniz Kültür ve Tarihi Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Rahmi Çiçek ise panelde yaptığı konuşmada, Pontus meselesiyle ilgili bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmaları bölge ve dünya kamuoyuna duyurmayı amaçladıklarını söyledi.
Bilim dünyasının propaganda ve siyaset yapısının dışında kaldığını ama bunu kullanan devletler bulunduğunu anlatan Çiçek, "Bizim gibi devletler propaganda unsurunu çok fazla kullanamıyor. Biz yine propaganda yapmayacağız, akademik çalışmaya devam edeceğiz ama tüm üniversitelerin yapması gerekenlerden biri şu: Mutlaka çalışmalarını kamuoyuyla paylaşmak zorundalar. Bu başlangıcı sürdürmeye kararlıyız." diye konuştu.
Çiçek, "Karadeniz'de İsyan Mübadele ve Propaganda" kitabının birbirinden farklı konuları içerdiğini ama ağırlıklı olarak 1914-1923 döneminde neler yaşandığını, bunun propagandasının bugün nasıl yapıldığını anlatmaya çalıştıklarını belirtti.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu da Milli Mücadele döneminde yaşanan olaylarda mazlum ve mağdur tarafın Türkler olduğunu vurgulayarak, "Özellikle Bafra'da eli silah tutanlar cepheye gitmiş, geride çocuklar, kadınlar, eli silah tutamayan erkekler kalmış bir halka çeteciler saldırmıştır. Bafra'da Çaşur ve Kuşça köylerinde Rumların arasında kalan köylerde bir günde 267 kişi şehit edildi. Bu kadar büyük soykırım iddialarında bulunmalarına rağmen Yunanlar böyle bir örneği gösteremiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Okur da Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a gönderilmesine sebep olan olaylar, Atatürk'ün raporlarında Rum çetelerin faaliyetleri gibi konularda bilgi verdi.
Panelde Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Çapa, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salim Gökçen ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Ömer Emir de sunum yaptı.
Panelin sonunda yayınlanan 9 maddelik bildiride şu ifadeler yer aldı:
"Panel için Milli Mücadele'nin sembol şehirlerinden Samsun, öncelikle tercih edildi. Pontus meselesi yalnızca tarih disiplini sınırları içinde kalmamalı, jeopolitik, propaganda, ayrılıkçılık, istihbarat gibi pek çok farklı düzeyde tartışılmalıdır. Pontusçu propaganda faaliyetlerinde Ermeni lobicilik model alınmaktadır. 1980'li yıllarla beraber Pontusçu faaliyet ve propagandalar yoğunlaşmıştır. Diaspora ve sivil toplum kuruluşları, söz konusu faaliyet ve propagandalarda etkili olmaktadır. Yunan kamuoyunda Pontus meselesi özgürce tartışılmamaktadır, tek sesli bir tarih anlayışı egemendir. Yunanistan başta olmak üzere İsveç ve Avustralya parlamentoları sözde soykırımı kabul emiş, ABD'deki bazı eyaletler de bunu tanımıştır. 1910-1920'li yıllarda da bugün olduğu gibi soykırım yalanı üzerinden tarih çarpıtılmıştır. Pontus meselesi ülkeler ve toplumlar arasında psikolojik yarıklar oluşturmuş, Rum kesiminin politik tutumları tahrif edilmiş bir tarih üretimine neden olmuştur."
Kaynak: AA
Samsun Valiliği ev sahipliğinde, Trabzon Üniversitesince, "Karadeniz'de İsyan Mübadele ve Propaganda" kitabının tanıtımı ve "100 Yıllık Yalan: Pontus Paranoyası Paneli" gerçekleştirildi.
Kaymak, bir otelde düzenlenen panelin açılışında yaptığı konuşmada, Pontus meselesinin tarihi bir meseleden ziyade Türkiye üzerinde projeksiyonları bulunan uluslararası güçlerin siyasi niteliğe dönüştürdükleri bir dava haline geldiğini söyledi.
Pontus meselesini tarih, jeopolitik, propaganda, ayrılıkçılık, istihbarat ve uluslararası ilişkiler gibi pek çok farklı kavram ve disiplinler aracılığıyla değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu aktaran Kaymak, "Türk araştırmacılar tarafından hem tarihsel boyutu hem de aktüel durumu itibarıyla bölge ve Türkiye'ye yönelik faaliyetleri ifşa etmek, tarihin nasıl kötüye kullanıldığını tartışmak amacıyla kitap hazırlandı. Bu kitap, Pontus meselesi hakkında Türk araştırmacıların yaptığı çalışmaların mütevazı bir kısmıdır ancak yaratacağı etki bakımından ciddi potansiyele haizdir." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin bölgesel bir güç olarak yeniden ayağa kalkması, uluslararası arenada yerini almasının bazı ülkeleri rahatsız ettiğine dikkati çeken Kaymak, şunları kaydetti:
"Bu sebeple çarpıtılmış tarihi malzemelere dayalı olarak Ermeni ve Pontus meselesi gibi Türkiye'yi itham eden sözde soykırım iddiaları gündeme taşınmaktadır. Onun için gerek tarihçilerimiz gerek siyasetçilerimiz gerekse konunun muhatabı olan diğer ilgili kesimler, ülkemizin geleceği adına bu tip sorunları sürekli servis yapanlara karşı teyakkuz halindedir. Bu panelin benzerleri Ankara ve İstanbul'da da düzenlenecek, Yunan kamuoyunda farklı fikirlerin tartışılamadığı, farklı görüş sergileyenlerin politik ve akademik lince maruz kaldığı Pontus meselesini bilimsel, entelektüel ve özgürlükçü merceklerle tartışmaya açılmaktadır."
- "Üniversiteler çalışmalarını kamuoyuyla paylaşmak zorundalar"
Trabzon Üniversitesi Karadeniz Kültür ve Tarihi Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Rahmi Çiçek ise panelde yaptığı konuşmada, Pontus meselesiyle ilgili bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmaları bölge ve dünya kamuoyuna duyurmayı amaçladıklarını söyledi.
Bilim dünyasının propaganda ve siyaset yapısının dışında kaldığını ama bunu kullanan devletler bulunduğunu anlatan Çiçek, "Bizim gibi devletler propaganda unsurunu çok fazla kullanamıyor. Biz yine propaganda yapmayacağız, akademik çalışmaya devam edeceğiz ama tüm üniversitelerin yapması gerekenlerden biri şu: Mutlaka çalışmalarını kamuoyuyla paylaşmak zorundalar. Bu başlangıcı sürdürmeye kararlıyız." diye konuştu.
Çiçek, "Karadeniz'de İsyan Mübadele ve Propaganda" kitabının birbirinden farklı konuları içerdiğini ama ağırlıklı olarak 1914-1923 döneminde neler yaşandığını, bunun propagandasının bugün nasıl yapıldığını anlatmaya çalıştıklarını belirtti.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu da Milli Mücadele döneminde yaşanan olaylarda mazlum ve mağdur tarafın Türkler olduğunu vurgulayarak, "Özellikle Bafra'da eli silah tutanlar cepheye gitmiş, geride çocuklar, kadınlar, eli silah tutamayan erkekler kalmış bir halka çeteciler saldırmıştır. Bafra'da Çaşur ve Kuşça köylerinde Rumların arasında kalan köylerde bir günde 267 kişi şehit edildi. Bu kadar büyük soykırım iddialarında bulunmalarına rağmen Yunanlar böyle bir örneği gösteremiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Okur da Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a gönderilmesine sebep olan olaylar, Atatürk'ün raporlarında Rum çetelerin faaliyetleri gibi konularda bilgi verdi.
Panelde Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Çapa, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salim Gökçen ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Ömer Emir de sunum yaptı.
Panelin sonunda yayınlanan 9 maddelik bildiride şu ifadeler yer aldı:
"Panel için Milli Mücadele'nin sembol şehirlerinden Samsun, öncelikle tercih edildi. Pontus meselesi yalnızca tarih disiplini sınırları içinde kalmamalı, jeopolitik, propaganda, ayrılıkçılık, istihbarat gibi pek çok farklı düzeyde tartışılmalıdır. Pontusçu propaganda faaliyetlerinde Ermeni lobicilik model alınmaktadır. 1980'li yıllarla beraber Pontusçu faaliyet ve propagandalar yoğunlaşmıştır. Diaspora ve sivil toplum kuruluşları, söz konusu faaliyet ve propagandalarda etkili olmaktadır. Yunan kamuoyunda Pontus meselesi özgürce tartışılmamaktadır, tek sesli bir tarih anlayışı egemendir. Yunanistan başta olmak üzere İsveç ve Avustralya parlamentoları sözde soykırımı kabul emiş, ABD'deki bazı eyaletler de bunu tanımıştır. 1910-1920'li yıllarda da bugün olduğu gibi soykırım yalanı üzerinden tarih çarpıtılmıştır. Pontus meselesi ülkeler ve toplumlar arasında psikolojik yarıklar oluşturmuş, Rum kesiminin politik tutumları tahrif edilmiş bir tarih üretimine neden olmuştur."