'Lösemide Yeni Tedaviyle Yaşam Süresi 3 Kat Arttı'
Kronik Lenfositer Lösemide, kemoterapi dahil tedavi şansı bulunmayan genetik bozukluğu olan hasta grubu için yeni jenerasyon ilaçla tedavi imkanı elde edildi İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan:'Araştırma sonucuna göre, tedaviye yanıt vermeyen genetik bozukluğu bulunan KLL hastalarında beklenen ortalama yaşam süresi yaklaşık 3 kat arttı. Erken dönemde ilaca başlandığında ilerlemesiz sağ kalım oranı 27, toplam yaşam süresi ise yaklaşık 57 ay olarak belirlendi' 'İbrutinib etken maddeli ilaç tedavisi ile KLL hastalarında tedavide tek seçenek olarak kemoterapi uygulanırken ve yaşı 50'nin altında olanlara kemik iliği nakli yapılırken, şimdi hem sağlam hücreleri koruyarak tümör yok edilebiliyor hem de tedavi şansı bulunmayan hasta grubunda sağ kalım süresi artırılıyor'
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında kan kanseri olarak bilinen hematolojik kanserler içinde kronik lenfositer löseminin en sık görülen tür olduğunu söyledi.
KLL'nin özellikle batı toplumunda lösemilerin yüzde 25'ini oluşturduğunu ifade eden Özcan, "Genel yaş ortalamasında 100 binde 5, ancak nüfusun yaşlanmasıyla birlikte bu oran artıyor. Bu nedenle yaşlı nüfusu artan toplumlarda KLL görülme sıklığının artacağı öngörülmektedir." uyarısında bulundu.
Özcan, ortalama tanı yaşı 72 olan hastalığın yüzde 40'ının başka bir sağlık sorunu nedeniyle yapılan kan sayımında ortaya çıktığını belirtti.
KLL'de hastanın kan sayımında beyaz kan hücre sayısının yüksek çıktığını anlatan Özcan, "Tekrarlayan enfeksiyon, zona denilen uçuğun vücutta çıkmasıyla görülen direncin düşmesi, boyun-koltuk altı-kasıkta çıkan lenf bezi büyümeleri, dalağın büyümesi sonucunda karın ağrısı, çabuk doyma, sol yanda ağrı ve kırmızı kan hücre seviyesinin düşmesine bağlı halsizlik, bitkinlik, yorgunluk hali de hastalık açısından öne çıkan belirtilerdir." diye konuştu.
- "Yeni kuşak tedavilerle kemoterapi içermeden hastalık yönetilebiliyor"
Prof. Dr. Özcan, mevcut tedavide en etkin tedavi seçeneğinin kemoterapi ve medikal tedavi olduğunu söyledi.
Kemoterapinin hücre öldürücü ilaç olarak tanımlandığını anlatan Özcan, "Eklenen yalnızca tam hedefe yönelik olmayan ama B hücrelerini hedefleyen bir antikordu. Ama hastaların bütün B hücreleri kanserli olmadığı için verilen antikor sağlıklı B hücrelerini de öldürüyordu. Şimdi yeni kuşak tedavilerle artık sağlıklı hücreler korunabiliyor." dedi.
Özcan, artık yeni teknolojiyle birlikte kemoterapinin yerine geçerek bir yandan kanserli hücreleri yok eden diğer yandan ise sağlıklı hücreleri koruyan ilaç seçeneklerinin söz konusu olduğunu vurguladı. "Yeni kuşak tedavilerle hiç kemoterapi içermeden hastalığın yönetilmesine olanak veriyor" bilgisini veren Özcan, bunun kanserle mücadelede önemli bir gelişme olduğunu dile getirdi.
- "İlaç, Türkiye'de geri ödeme kapsamına alındı"
Prof. Dr. Özcan, KLL hastalarında tedaviye dirençli bir hasta gurubunun bulunduğunu belirterek, yeni tedavi seçeneklerinin özellikle bu hastalar için umut verici gelişmeler olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:
"Genetik olarak bozukluğu bu hastalara elimizdeki tek seçenek olan kemoterapiyi de uygulayamıyorduk, çünkü bir işe yaramıyordu. Bu hastalar, kemoterapiye direnç bile göstermiyordu. Bu hastalar, baştan itibaren hiçbir şey yapamayacağımızı bildiğimiz bir grubu oluşturuyordu. Ancak yeni jenerasyon olan 'ibrutinib' etken maddeli ağızdan alınabilen ilaç, bu hastalar için tedavi seçeneği olmaya başladı. Tedaviye yanıt vermeyen bu hastalar, KLL içinde ilk tanıda yüzde 20 ve tekrarlayan dönemlerde ise yüzde 30'u oluşturuyor. Yapılan araştırmalar, bu ilacın kullanılarak tedaviye başlanılan hastalarda, yaşam süresinin ve kalitesinin arttığını ortaya koydu."
Tedaviye ilişkin bilimsel çalışmalara 2011'de başlandığını anlatan Özcan, sonuçların bilimsel makale olarak Blood Dergisi'nde yayımlandığını anlatarak, şu bilgileri verdi:
"Uluslararası yürütülen klinik araştırma, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İtalya, İngiltere ve Avusturya gibi 25'ten fazla ülkede gerçekleştirildi. Araştırma sonucuna göre, tedaviye yanıt vermeyen genetik bozukluğu bulunan KLL hastalarında beklenen ortalama yaşam süresi yaklaşık 3 kat arttı. Bu tedaviyle birlikte hastalarda ortanca 9 ay olan yaşam süresi 27 aya yükseldi. Ayrıca, erken dönemde ilaca başlandığında ise ilerlemesiz sağ kalım oranı 27, toplam yaşam süresi ise yaklaşık 57 ay olarak belirlendi."
Özcan, söz konusu yeni jenerasyon ilaç tedavisinin diğer KLL hastaları için de önem taşıdığının altını çizerek, "KLL hastalarında tedavide tek seçenek kemoterapi ve yaşı 50'nin altında olan kişilere ise kemik iliği nakli yapılırken, şimdi hem sağlam hücreleri koruyarak tümörü yok eden hem de tedavi şansı bulunmayan hasta grubunda önemli bir sağ kalım süresi sağlayan 'ibrutinib' etken maddeli ilaç tedavisi çok önemlidir." dedi.
"İbrutinib" etken maddeli ilacın artık Türkiye'de de geri ödeme kapsamına girdiğini ifade eden Özcan, "Bu ilaç şu anda KLL tanısı alan tüm hastalar için düşünülmeli, ancak gerekli incelemeler yapılarak seçilecek hasta grubu hekim tarafından belirlenmeli." diye konuştu.