'Şiirin Hala Yazılıyor Olması Bence İnsanlık Adına Bir Umuttur'
UNESCO tarafından şiir okumayı, yazmayı ve yayınlamayı teşvik etmek amacıyla ilan edilen 21 Mart Dünya Şiir Günü, 20 yıldır bu tarihte kutlanıyor Şair Mürsel Sönmez: 'Mırıldanma şeklinde, itirazlar halinde şiir tecelli ediyor ama bu haliyle bir şiirin hala yazılıyor olması bence insanlık adına bir umuttur' 'Çağımızda maalesef, kader, insan ve varoluşa dair Shakespeare gibi bir derinlik, Goethe gibi bir evrensellik, Schiller ve Eliot gibi bir ahlakçılık ve hatta Baudelaire gibi bir özgürlükçülük bile görülmüyor' Şair Ali Ural: 'Şiir, kalp kapağını açık unutanların nasibi. Çekim gücüne göre düşüyor gök taşları. Cevher tek başına yetmez elbette. Çalışmayana şiir yok'
FATİH TÜRKYILMAZ - SAADET FİRDEVS APARI - Şair Mürsel Sönmez, çağımızda bütün insanlığın yaşadığı trajediyi anlatacak şiirin söylenmediğini belirterek, "Günümüz şairlerinden, Mehmet Akif'in, Namık Kemal'in, Tevfik Fikret'in hatta Necip Fazıl, Nazım Hikmet ve Yahya Kemal'in destansı, büyük uygarlık acılarını hisseden, büyük acı, ıstırap ve ideallere yaşlanmış şiirleri çıkmıyor. Mırıldanma şeklinde, itirazlar halinde şiir tecelli ediyor ama bu haliyle bir şiirin hala yazılıyor olması bence insanlık adına bir umuttur." dedi.
UNESCO tarafından şiir okumayı, yazmayı ve yayınlamayı teşvik etmek amacıyla ilan edilen 21 Mart Dünya Şiir Günü, 20 yıldır bu tarihte kutlanıyor.
Dilsel çeşitliliğe de bir fırsat sunması hedeflenen Dünya Şiir Günü kapsamında, birçok ülkede çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Konuya ilişkin AA muhabirine açıklama yapan şair ve yazar Mürsel Sönmez, "İnsanların şiiri hatırladıkları bir günün olması güzel fakat belli günlerin belli temalara atfedilmesi bana toplam insanlık duyarlığına denk düşmüyor gibi geliyor. Çünkü bütün vakitler insan içindir, dolayısıyla bütün günler şiir, anneler yahut sevgililer günü olsa ve biz büyük varoluşu neşe içinde yaşasak." değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası şiir ve edebiyat festivallerinde farklı coğrafyalardan gelen şairlerle tanıştığını aktaran Sönmez, şairleri "toplumun büyük velileri ve yalnızları" olarak değerlendirdiğini ve şiiri gerçek anlamıyla kavrayıp söz sözleyen kişilerin ise gün geçtikte azaldığını söyledi.
Sönmez, çağımızda bütün insanlığın yaşadığı trajediyi anlatacak şiirin söylenmediğine dikkati çekerek, "Çağımızda maalesef, kader, insan ve varoluşa dair Shakespeare gibi bir derinlik, Goethe gibi bir evrensellik, Schiller ve Eliot gibi bir ahlakçılık ve hatta Baudelaire gibi bir özgürlükçülük bile görülmüyor. Taklidi şiirler yazılıyor." ifadelerini kullandı.
- "Şairlerimizin kendini dünya ölçeğiyle karşılaştırması lazım"
Dünya ortalamasına nispeten Türkiye'de edebiyat dergilerinin sayısının yüksek olduğunu belirten şair, "Bu bize şiire inanan insanların varlığını gösteriyor. Şiirimiz dağınıklık içinde belki de göremediğimiz gümrah bir akışa sahip. Bu ülkede Sezai Karakoç, Cahit Koytak, Arif Ay, Turan Koç, İsmet Özel ve Ataol Behramoğlu gibi önemli şairler var. Satılmasa bile ciddi anlamda şiir kitabı yayımlanıyor." şeklinde konuştu.
Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Günümüz şairlerinden, Mehmet Akif'in, Namık Kemal'in, Tevfik Fikret'in hatta Necip Fazıl, Nazım Hikmet ve Yahya Kemal'in destansı, büyük uygarlık acılarını hisseden, büyük acı, ıstırap ve ideallere yaşlanmış şiirleri çıkmıyor. Mırıldanma şeklinde itirazlar halinde şiir tecelli ediyor ama bu haliyle bir şiirin hala yazılıyor olması bence insanlık adına bir umuttur."
"Şiir Avrupa’nın bunalımına cevap vermeye çalışıyor"
Şair Adnan Özer de dünya edebiyatının Orta Avrupa edebiyatının hakimiyetinde olduğunu, Türk edebiyatının da hem şiir hem de diğer türlerle dünya edebiyatının içinde çok az yer aldığını söyledi.
Özer, Türk şairlerin eserlerinin Batı'da ve Doğu'da ilgi görmediğine işaret ederek, "Bunun en önemli sebebi, şairlerimiz yazdığını çok güzel zannediyor. Şairlerimizin kendini dünya ölçeğiyle karşılaştırması lazım. Kapalı bir toplumuz, şairlerimiz de maalesef aşırı kibirli." dedi.
Dünya edebiyatında şiire ilginin dönem dönem azalıp arttığını vurgulayan şair, "Avrupa bunalım yaşadığı için orada şiire ilgi var. Şiir Avrupa’nın bunalımına cevap vermeye çalışıyor. Şiir edebi formlardan ayrılıyor, illa edebiyatın içinde değil rock ve punk gibi müzik türleri içinde de kendini gösteriyor. Rock müziğin eleştirel dili Batı’da şiire yansıdı ve şiir daha güçlü bir ifade aracı oldu." diye konuştu.
Özer, şiirin klasik okuma biçimlerinden ayrılıp kendine yeni yollar bulmasının memnun edici olduğunu ifade ederek, Türkiye'de şiirin edebi tür olarak amatörleştiğini ve popüler dergilerin şiirin eski gücüne gelmesini de engellediğini dile getirdi.
- "Dünya zaten bir şiirdir kıyametle noktalanacak"
Şair Ali Ural ise şiiri, "Sırta bırakılan bir el sıcaklığıdır ebecilik oyununda. Dokunup kaçmak, yakalanmamak sonra. Öyle bir sıcaklıktır ki bu bir ömür soğumaz." şeklinde tanımladı.
Esas olanın şiir olduğunu, edebiyatın sonra geldiğini anlatan Ural, Türk ve dünya şiirini mevcut edebiyat ortamında nasıl değerlendirdiğini, "Dünyanın her yerinde iyi şiirler yazılıyor, en iyileri Türkiye'de. Yunus'un ülkesiyiz çünkü." sözleriyle aktardı.
"Türk şiirini ayda ve yıldızda görüyorum. Ay-yıldız bütün dönemlerde parlar." diyen Ali Ural, şiir yazma sürecini de "Şiir, kalp kapağını açık unutanların nasibi. Çekim gücüne göre düşüyor gök taşları. Cevher tek başına yetmez elbette. Çalışmayana şiir yok." şeklinde anlattı.
Ural, 21 Mart Dünya Şiir Günü'nü ise "Dünya zaten bir şiirdir kıyametle noktalanacak." sözleriyle değerlendirdi.
Kaynak: AA
UNESCO tarafından şiir okumayı, yazmayı ve yayınlamayı teşvik etmek amacıyla ilan edilen 21 Mart Dünya Şiir Günü, 20 yıldır bu tarihte kutlanıyor.
Dilsel çeşitliliğe de bir fırsat sunması hedeflenen Dünya Şiir Günü kapsamında, birçok ülkede çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Konuya ilişkin AA muhabirine açıklama yapan şair ve yazar Mürsel Sönmez, "İnsanların şiiri hatırladıkları bir günün olması güzel fakat belli günlerin belli temalara atfedilmesi bana toplam insanlık duyarlığına denk düşmüyor gibi geliyor. Çünkü bütün vakitler insan içindir, dolayısıyla bütün günler şiir, anneler yahut sevgililer günü olsa ve biz büyük varoluşu neşe içinde yaşasak." değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası şiir ve edebiyat festivallerinde farklı coğrafyalardan gelen şairlerle tanıştığını aktaran Sönmez, şairleri "toplumun büyük velileri ve yalnızları" olarak değerlendirdiğini ve şiiri gerçek anlamıyla kavrayıp söz sözleyen kişilerin ise gün geçtikte azaldığını söyledi.
Sönmez, çağımızda bütün insanlığın yaşadığı trajediyi anlatacak şiirin söylenmediğine dikkati çekerek, "Çağımızda maalesef, kader, insan ve varoluşa dair Shakespeare gibi bir derinlik, Goethe gibi bir evrensellik, Schiller ve Eliot gibi bir ahlakçılık ve hatta Baudelaire gibi bir özgürlükçülük bile görülmüyor. Taklidi şiirler yazılıyor." ifadelerini kullandı.
- "Şairlerimizin kendini dünya ölçeğiyle karşılaştırması lazım"
Dünya ortalamasına nispeten Türkiye'de edebiyat dergilerinin sayısının yüksek olduğunu belirten şair, "Bu bize şiire inanan insanların varlığını gösteriyor. Şiirimiz dağınıklık içinde belki de göremediğimiz gümrah bir akışa sahip. Bu ülkede Sezai Karakoç, Cahit Koytak, Arif Ay, Turan Koç, İsmet Özel ve Ataol Behramoğlu gibi önemli şairler var. Satılmasa bile ciddi anlamda şiir kitabı yayımlanıyor." şeklinde konuştu.
Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Günümüz şairlerinden, Mehmet Akif'in, Namık Kemal'in, Tevfik Fikret'in hatta Necip Fazıl, Nazım Hikmet ve Yahya Kemal'in destansı, büyük uygarlık acılarını hisseden, büyük acı, ıstırap ve ideallere yaşlanmış şiirleri çıkmıyor. Mırıldanma şeklinde itirazlar halinde şiir tecelli ediyor ama bu haliyle bir şiirin hala yazılıyor olması bence insanlık adına bir umuttur."
"Şiir Avrupa’nın bunalımına cevap vermeye çalışıyor"
Şair Adnan Özer de dünya edebiyatının Orta Avrupa edebiyatının hakimiyetinde olduğunu, Türk edebiyatının da hem şiir hem de diğer türlerle dünya edebiyatının içinde çok az yer aldığını söyledi.
Özer, Türk şairlerin eserlerinin Batı'da ve Doğu'da ilgi görmediğine işaret ederek, "Bunun en önemli sebebi, şairlerimiz yazdığını çok güzel zannediyor. Şairlerimizin kendini dünya ölçeğiyle karşılaştırması lazım. Kapalı bir toplumuz, şairlerimiz de maalesef aşırı kibirli." dedi.
Dünya edebiyatında şiire ilginin dönem dönem azalıp arttığını vurgulayan şair, "Avrupa bunalım yaşadığı için orada şiire ilgi var. Şiir Avrupa’nın bunalımına cevap vermeye çalışıyor. Şiir edebi formlardan ayrılıyor, illa edebiyatın içinde değil rock ve punk gibi müzik türleri içinde de kendini gösteriyor. Rock müziğin eleştirel dili Batı’da şiire yansıdı ve şiir daha güçlü bir ifade aracı oldu." diye konuştu.
Özer, şiirin klasik okuma biçimlerinden ayrılıp kendine yeni yollar bulmasının memnun edici olduğunu ifade ederek, Türkiye'de şiirin edebi tür olarak amatörleştiğini ve popüler dergilerin şiirin eski gücüne gelmesini de engellediğini dile getirdi.
- "Dünya zaten bir şiirdir kıyametle noktalanacak"
Şair Ali Ural ise şiiri, "Sırta bırakılan bir el sıcaklığıdır ebecilik oyununda. Dokunup kaçmak, yakalanmamak sonra. Öyle bir sıcaklıktır ki bu bir ömür soğumaz." şeklinde tanımladı.
Esas olanın şiir olduğunu, edebiyatın sonra geldiğini anlatan Ural, Türk ve dünya şiirini mevcut edebiyat ortamında nasıl değerlendirdiğini, "Dünyanın her yerinde iyi şiirler yazılıyor, en iyileri Türkiye'de. Yunus'un ülkesiyiz çünkü." sözleriyle aktardı.
"Türk şiirini ayda ve yıldızda görüyorum. Ay-yıldız bütün dönemlerde parlar." diyen Ali Ural, şiir yazma sürecini de "Şiir, kalp kapağını açık unutanların nasibi. Çekim gücüne göre düşüyor gök taşları. Cevher tek başına yetmez elbette. Çalışmayana şiir yok." şeklinde anlattı.
Ural, 21 Mart Dünya Şiir Günü'nü ise "Dünya zaten bir şiirdir kıyametle noktalanacak." sözleriyle değerlendirdi.