Yeni Zelanda Saldırısının Simgesi Cemali Açıklaması 'Allah Beni Kurşunlardan Korudu'
Yeni Zelanda’daki cami saldırısında yaralanan ve hastaneye taşınırken şehadet parmağını kaldırarak saldırının simgesi haline dönüşen Halid El Cemali basına açıklamalarda bulundu. 50 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın simgesi haline gelen Cemali, "Ben en şanslı kişilerdendim. Allah beni kurşunlardan ve onun makineli tüfeğinden korudu” dedi.
Yeni Zelanda’daki cami saldırısında yaralanan ve hastaneye taşınırken şehadet parmağını kaldırarak saldırının simgesi haline dönüşen Halid El Cemali açıklamalarda bulundu. Facia yaşandıktan sonra hastanede öldüğü zannedilen Cemali saldırı anında yaşadıklarını anlattı. Cemali, "Bana neden ateş etmedi bilmiyorum. O yanımdakini ateş edip öldürdü. Sonra öbür tarafa dönerek diğer köşedeki diğer arkadaşlarımı öldürdü. Ben en şanslı kişilerdendim. Allah beni kurşunlardan ve onun makineli tüfeğinden korudu” dedi.
“Böyle bir şeyin olacağını hayal bile edemezdim”
El Nur Camisi’ne sık sık gittiğini belirten Cemali, o gün ayağındaki sakatlık sebebi ile cam tarafında oturduğunu namazını eda ederken birden silah seslerinin yükselmeye başladığını fark ettiğini belirtti.
Cemali, "Bunun silah sesi olduğuna inanamadım çünkü güvendeyiz. Mükemmel ve çok güvenli bir ülke. Normalde böyle bir şeyin olacağını hayal bile edemezdim. Asla” ifadelerini kullandı.
Yaşananın bir silahlı saldırı olduğunu saldırganın önüne gelmesine kadar idrak edemediğini söyleyen Cemali, "Öleceğimi anladım, herkes çok korkmuştu. Çoğu dışarı çıkmaya çalışıyordu. Bu çok zordu. Aynı zamanda silah seslerini de duyuyorduk" şeklinde konuştu.
“Masum insanları, arkadaşlarımı, çocukları soğukkanlılıkla öldürdü”
Daha sonra camiden çıkmaya çalışanlara katıldığını belirten Cemali, "Saldırganın 2 ya da 3 çocuğu öldürdüğünü gördüm. Küçük bir kız sokakta öldürüldü. Yaralılar taşınmaya başladığında ise camide birçok ceset vardı. O masum insanları, arkadaşlarımı, çocukları öldürdü. Bunu soğukkanlılıkla yaptı” dedi.
Saldırıdan hafif yaralarla kurtulan Cemali, saldırının simgesi haline gelen fotoğrafın çekilme anına da değindi. İşaret parmağını göğe kaldığı sembolik fotoğrafın çekilme anı için Cemali, "Şoktaydım, gerçekten büyük bir şoktaydım. Ne yaptığımı hatırlayamıyorum” dedi.
"Yeni Zelanda benim evim, asla ayrılmayacağım”
Saldırı sonrası Yeni Zelanda halkının kendilerine verdiği destekten dolayı çok duygulandığını belirten Cemali, ülkeden ayrılmak gibi bir niyetlerinin olmadığını ve El Nur Camisi’ne de geri dönmeyi çok istediklerini belirtti.
Yapılan hiçbir şeyin inançlarından vazgeçmelerini sağlayamayacağının altını çize Cemali, "Asla Yeni Zelanda’dan ayrılmayacağım. Burası benim evim, bunca yıldan sonra burası benim ülkem. Yeni Zelanda en iyi ülkelerden biri. İnsanları çok dostça. Komşularımızın çoğu gelip bizi ziyaret edip yardımcı olmak istediklerini söyledi” ifadelerini kullandı.
"Artık tüm dünya Müslümanların dostça olduğunu biliyor"
Herkesin şok geçirdiği saldırı anında yaşanan bir olayı aktaran Cemali, "Saldırgan silahıyla ateş açmaya başladığında bile silahını doğrulttuğu ilk kişi saldırgana, ’Hoş geldin kardeşim’ dedi.
Artık tüm dünya Müslümanların, onları öldürmeye çalıştığınızda bile dostça olduğunu biliyor. İşte bu biziz. Bu bizim inancımız. Umarım herkes de bunu anlar” dedi.
Global basının, yakın arkadaşı Suudi Arabistan vatandaşı Muhsin El Harbi’nin ölüm haberini kendi fotoğrafı ile servis etmesinden sonra çok fazla telefon aldığını da belirten Cemali, arayan yakınlarına ve medya çalışanlarına kendisinin ölmediğini açıkladığını belirtti.
Kuveyt’te doğup büyüyen Cemali, 1996 yılında Auckland’a ailesi ile birlikte göç etti. Cemali zaman zaman işi için Kuveyt’e gidip gelse de Christchurch’ü evi olarak gördüğünü ifade etti.
Kaynak: İHA
“Böyle bir şeyin olacağını hayal bile edemezdim”
El Nur Camisi’ne sık sık gittiğini belirten Cemali, o gün ayağındaki sakatlık sebebi ile cam tarafında oturduğunu namazını eda ederken birden silah seslerinin yükselmeye başladığını fark ettiğini belirtti.
Cemali, "Bunun silah sesi olduğuna inanamadım çünkü güvendeyiz. Mükemmel ve çok güvenli bir ülke. Normalde böyle bir şeyin olacağını hayal bile edemezdim. Asla” ifadelerini kullandı.
Yaşananın bir silahlı saldırı olduğunu saldırganın önüne gelmesine kadar idrak edemediğini söyleyen Cemali, "Öleceğimi anladım, herkes çok korkmuştu. Çoğu dışarı çıkmaya çalışıyordu. Bu çok zordu. Aynı zamanda silah seslerini de duyuyorduk" şeklinde konuştu.
“Masum insanları, arkadaşlarımı, çocukları soğukkanlılıkla öldürdü”
Daha sonra camiden çıkmaya çalışanlara katıldığını belirten Cemali, "Saldırganın 2 ya da 3 çocuğu öldürdüğünü gördüm. Küçük bir kız sokakta öldürüldü. Yaralılar taşınmaya başladığında ise camide birçok ceset vardı. O masum insanları, arkadaşlarımı, çocukları öldürdü. Bunu soğukkanlılıkla yaptı” dedi.
Saldırıdan hafif yaralarla kurtulan Cemali, saldırının simgesi haline gelen fotoğrafın çekilme anına da değindi. İşaret parmağını göğe kaldığı sembolik fotoğrafın çekilme anı için Cemali, "Şoktaydım, gerçekten büyük bir şoktaydım. Ne yaptığımı hatırlayamıyorum” dedi.
"Yeni Zelanda benim evim, asla ayrılmayacağım”
Saldırı sonrası Yeni Zelanda halkının kendilerine verdiği destekten dolayı çok duygulandığını belirten Cemali, ülkeden ayrılmak gibi bir niyetlerinin olmadığını ve El Nur Camisi’ne de geri dönmeyi çok istediklerini belirtti.
Yapılan hiçbir şeyin inançlarından vazgeçmelerini sağlayamayacağının altını çize Cemali, "Asla Yeni Zelanda’dan ayrılmayacağım. Burası benim evim, bunca yıldan sonra burası benim ülkem. Yeni Zelanda en iyi ülkelerden biri. İnsanları çok dostça. Komşularımızın çoğu gelip bizi ziyaret edip yardımcı olmak istediklerini söyledi” ifadelerini kullandı.
"Artık tüm dünya Müslümanların dostça olduğunu biliyor"
Herkesin şok geçirdiği saldırı anında yaşanan bir olayı aktaran Cemali, "Saldırgan silahıyla ateş açmaya başladığında bile silahını doğrulttuğu ilk kişi saldırgana, ’Hoş geldin kardeşim’ dedi.
Artık tüm dünya Müslümanların, onları öldürmeye çalıştığınızda bile dostça olduğunu biliyor. İşte bu biziz. Bu bizim inancımız. Umarım herkes de bunu anlar” dedi.
Global basının, yakın arkadaşı Suudi Arabistan vatandaşı Muhsin El Harbi’nin ölüm haberini kendi fotoğrafı ile servis etmesinden sonra çok fazla telefon aldığını da belirten Cemali, arayan yakınlarına ve medya çalışanlarına kendisinin ölmediğini açıkladığını belirtti.
Kuveyt’te doğup büyüyen Cemali, 1996 yılında Auckland’a ailesi ile birlikte göç etti. Cemali zaman zaman işi için Kuveyt’e gidip gelse de Christchurch’ü evi olarak gördüğünü ifade etti.