'Türkiye'de Bebek Ölümlerinde Hızlı Bir Düşüş Var'
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Ayşe Ergezen: 'Bebek ölüm hızı, 20082013 yılları arasındaki beş yıllık dönemde yüzde 24 azalmıştır. Diğer yandan, Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2017 yılı verilerine göre, bebek ölüm hızı bin canlı doğumda 9,2’dir' '2017 yılında, doğum öncesi bakım hizmetlerine erişimde yüzde 99, sağlık personeliyle doğumda ise yüzde 98 gibi yüksek oranlara ulaştık'
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Ayşe Ergezen, "Bebek ölüm hızı, 2008-2013 yılları arasındaki beş yıllık dönemde yüzde 24 azalmıştır. Diğer yandan, Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2017 yılı verilerine göre, bebek ölüm hızı bin canlı doğumda 9,2’dir." dedi.
Koru Hastaneleri, Yüksek İhtisas Üniversitesi ve Doğasında Doğum Derneği tarafından düzenlenen "3. Uluslararası Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi"nin açılışında konuşan Ergezen, doğan her çocuğun yeni bir umut, yeni bir hayat demek olduğunu söyledi.
Ergezen, doğumun, bir kadının anne olmasıyla aileye, topluma yeni bir bireyin katılması olduğunu ve sadece fiziksel bir olay olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Her şeyin hızla değiştiği çağımızda, tıp alanında da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Yakın zamana kadar, doğumların çoğu evde, köyde ebe maharetiyle ya da doğum konusunda belirli bilgi, tecrübeye sahip kadınlarımız tarafından yaptırılırdı. Yine de bu süreçte, gebelik döneminde ya da lohusalık döneminde kadınlarımızın yeterince bilgilendirilmemesi nedeniyle çok sayıda anne-bebek ölümleri yaşanırdı. Günümüzde tıp, doğumlardaki bu ölümleri önlemek için birçok metot geliştirmiştir."
Türkiye'de son 16 yılda sağlık alanında başarılan büyük dönüşümün, kadın sağlığı hizmetlerine de yansıması olduğunu anlatan Ergezen, "Bir ülkenin yüksek gelişmişlik düzeyini gösteren en önemli kriter olan anne ölüm oranımız, 100 bin canlı doğumda 64 iken bugün bu rakam 14,6’ya düştü. Türkiye’de bebek ölüm hızında çok hızlı bir azalma olduğudur. Bebek ölüm hızı, 2008-2013 (Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları-2013) yılları arasındaki beş yıllık dönemde yüzde 24 azalmıştır. Diğer yandan, Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2017 yılı verilerine göre, bebek ölüm hızı bin canlı doğumda 9,2’dir." diye konuştu.
- "En az bir izlem yapılan lohusa oranı yüzde 99,5"
Ergezen, Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, 2017'de doğum öncesi bakım hizmetlerine erişimde yüzde 99, sağlık personeliyle doğumda ise yüzde 98 gibi yüksek oranlara ulaşıldığını aktararak, "Doğum Sonu Bakım Programı" çerçevesinde en az bir izlem yapılan lohusa oranının yüzde 99,5 olduğunu dile getirdi.
Nüfusun yapısındaki değişimler sonucunda, gelecekte aktif olmayan nüfusun payının artması, doğurganlık hızının azalmasıyla da yaşlı nüfusun payının yükselme riskinin bulunduğuna dikkati çeken Ergezen, "Bu risklerin önlenmesi için aile refahının korunması, aile eğitimlerinin ve aile danışmanlık hizmetlerinin etkinleştirilmesi, sosyal yardım ve hizmetlerin aile temelli sunulması, genç nüfusun yaratacağı fırsatlardan azami derecede faydalanılması için düzenlemeler yapmaktayız." ifadesini kullandı.
Ergezen, 2018 yılında Şartlı Sağlık Yardım Programı kapsamında, 1,2 milyon çocuğa 382 milyon lira, Şartlı Gebelik Yardım Programı ile 100 bin anne adayına 16,2 milyon lira destek verdiklerini, ülkenin dinamik nüfus yapısının korunması amacıyla yeni bir sosyal yardım programını hayata geçirdiklerini bildirdi.
- "2 bin 638 çocuğa 396 milyon lira destek sağlandı"
Muhtaç Ailelere Çoklu Doğum Yardımı programı ile muhtaç hanelerin beslenme ve öz bakım ihtiyaçları bakımından desteklenmesini sağladıklarını anlatan Ergezen, "Bu yılın başında ödemelerine başladığımız program kapsamında, 2 bin 638 çocuğumuza yaklaşık 396 milyon lira destek sağladık. Ayrıca Aile Sosyal Destek Programı kapsamında, 1 milyon 231 bin 891 haneye ziyaret gerçekleştirdik." dedi.
Ergezen, Türkiye'de yılda yaklaşık 1,3 milyon doğumun gerçekleştiğine değinerek, şunları söyledi:
"Fakat canlı bebek demek, sağlıklı doğum anlamına gelmemektedir. Ülkemizde sezaryenle doğum oranı, 2002 yılında yüzde 21 iken, bugün yüzde 53’e yükseldi. Elbette bu oran sadece ülkemizde değil dünyada da giderek artmaktadır. Ancak Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilebilir oranın yüzde 10-15 aralığında olduğu ifade edilmektedir. Bu gösterge ülkemizde yüzde 53’lere varan sezaryen oranın sürdürülebilir bir durum olmadığını, kritik bir problem olduğunu göstermektedir. Bu oran, aynı zamanda ülkemizin doğurganlık hızına da etki eden önemli bir veridir. Bir ülke nüfusunun yenilenme düzeyini gösteren doğurganlık hızı, ülkemizde geçen yıl 2,07 olarak gerçekleşti. Bu oldukça kritik bir oran. Bu anlamda sayın Cumhurbaşkanımızın sıkça dile getirdiği 'en az 3 çocuk' çağrısı, ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir."
Başkanlığını Yüksek İhtisas Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Aydan Biri ile Prof. Dr. Tamer Mungan'ın yapacağı kongre, 4 gün sürecek.
Kaynak: AA
Koru Hastaneleri, Yüksek İhtisas Üniversitesi ve Doğasında Doğum Derneği tarafından düzenlenen "3. Uluslararası Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi"nin açılışında konuşan Ergezen, doğan her çocuğun yeni bir umut, yeni bir hayat demek olduğunu söyledi.
Ergezen, doğumun, bir kadının anne olmasıyla aileye, topluma yeni bir bireyin katılması olduğunu ve sadece fiziksel bir olay olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Her şeyin hızla değiştiği çağımızda, tıp alanında da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Yakın zamana kadar, doğumların çoğu evde, köyde ebe maharetiyle ya da doğum konusunda belirli bilgi, tecrübeye sahip kadınlarımız tarafından yaptırılırdı. Yine de bu süreçte, gebelik döneminde ya da lohusalık döneminde kadınlarımızın yeterince bilgilendirilmemesi nedeniyle çok sayıda anne-bebek ölümleri yaşanırdı. Günümüzde tıp, doğumlardaki bu ölümleri önlemek için birçok metot geliştirmiştir."
Türkiye'de son 16 yılda sağlık alanında başarılan büyük dönüşümün, kadın sağlığı hizmetlerine de yansıması olduğunu anlatan Ergezen, "Bir ülkenin yüksek gelişmişlik düzeyini gösteren en önemli kriter olan anne ölüm oranımız, 100 bin canlı doğumda 64 iken bugün bu rakam 14,6’ya düştü. Türkiye’de bebek ölüm hızında çok hızlı bir azalma olduğudur. Bebek ölüm hızı, 2008-2013 (Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları-2013) yılları arasındaki beş yıllık dönemde yüzde 24 azalmıştır. Diğer yandan, Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2017 yılı verilerine göre, bebek ölüm hızı bin canlı doğumda 9,2’dir." diye konuştu.
- "En az bir izlem yapılan lohusa oranı yüzde 99,5"
Ergezen, Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, 2017'de doğum öncesi bakım hizmetlerine erişimde yüzde 99, sağlık personeliyle doğumda ise yüzde 98 gibi yüksek oranlara ulaşıldığını aktararak, "Doğum Sonu Bakım Programı" çerçevesinde en az bir izlem yapılan lohusa oranının yüzde 99,5 olduğunu dile getirdi.
Nüfusun yapısındaki değişimler sonucunda, gelecekte aktif olmayan nüfusun payının artması, doğurganlık hızının azalmasıyla da yaşlı nüfusun payının yükselme riskinin bulunduğuna dikkati çeken Ergezen, "Bu risklerin önlenmesi için aile refahının korunması, aile eğitimlerinin ve aile danışmanlık hizmetlerinin etkinleştirilmesi, sosyal yardım ve hizmetlerin aile temelli sunulması, genç nüfusun yaratacağı fırsatlardan azami derecede faydalanılması için düzenlemeler yapmaktayız." ifadesini kullandı.
Ergezen, 2018 yılında Şartlı Sağlık Yardım Programı kapsamında, 1,2 milyon çocuğa 382 milyon lira, Şartlı Gebelik Yardım Programı ile 100 bin anne adayına 16,2 milyon lira destek verdiklerini, ülkenin dinamik nüfus yapısının korunması amacıyla yeni bir sosyal yardım programını hayata geçirdiklerini bildirdi.
- "2 bin 638 çocuğa 396 milyon lira destek sağlandı"
Muhtaç Ailelere Çoklu Doğum Yardımı programı ile muhtaç hanelerin beslenme ve öz bakım ihtiyaçları bakımından desteklenmesini sağladıklarını anlatan Ergezen, "Bu yılın başında ödemelerine başladığımız program kapsamında, 2 bin 638 çocuğumuza yaklaşık 396 milyon lira destek sağladık. Ayrıca Aile Sosyal Destek Programı kapsamında, 1 milyon 231 bin 891 haneye ziyaret gerçekleştirdik." dedi.
Ergezen, Türkiye'de yılda yaklaşık 1,3 milyon doğumun gerçekleştiğine değinerek, şunları söyledi:
"Fakat canlı bebek demek, sağlıklı doğum anlamına gelmemektedir. Ülkemizde sezaryenle doğum oranı, 2002 yılında yüzde 21 iken, bugün yüzde 53’e yükseldi. Elbette bu oran sadece ülkemizde değil dünyada da giderek artmaktadır. Ancak Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilebilir oranın yüzde 10-15 aralığında olduğu ifade edilmektedir. Bu gösterge ülkemizde yüzde 53’lere varan sezaryen oranın sürdürülebilir bir durum olmadığını, kritik bir problem olduğunu göstermektedir. Bu oran, aynı zamanda ülkemizin doğurganlık hızına da etki eden önemli bir veridir. Bir ülke nüfusunun yenilenme düzeyini gösteren doğurganlık hızı, ülkemizde geçen yıl 2,07 olarak gerçekleşti. Bu oldukça kritik bir oran. Bu anlamda sayın Cumhurbaşkanımızın sıkça dile getirdiği 'en az 3 çocuk' çağrısı, ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir."
Başkanlığını Yüksek İhtisas Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Aydan Biri ile Prof. Dr. Tamer Mungan'ın yapacağı kongre, 4 gün sürecek.