Harran Kazılarında Cami, Medrese, Okul Ve Hamam Kalıntılarına Ulaşıldı
Harran Üniversitesi arkeoloji kazı ekibi tarafından Prof. Dr. Mehmet Önal’ın öncülüğünde tarihi Harran ören yerinde yapılan kazı çalışmalarında, bugüne kadar bilinmeyen yaşam alanlarının yanı sıra yeni bilgilere de ulaşıldı. Ören yerinde cami, medrese, okul ve hamam kalıntıları bulundu.
Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden tarihi Harran harabelerinde yeni bilgi ve belgelere ulaşıldı. Milattan önce 6 binli yıllardan bugüne kadar kesintisiz yerleşim yeri olan ve bir dönem Asurlular ile Emevilere başkentlik yapan Harran, konik kubbeli evleri ve tarihi mekanlarının yanı sıra zengin tarihi mirasıyla ziyaretçilerini kültür yolculuğuna çıkarıyor.
Yeni bulgulara ulaşıldı
Harran üniversitesi arkeoloji kazı ekibi, Prof. Dr. Mehmet Önal’ın öncülüğünde yapılan kazı çalışmalarında bugüne kadar bilinmeyen yaşam alanlarının yanı sıra yeni bilgilere de ulaştı. Harran’ın yeniden keşfedildiğini dile getiren Prof. Dr. Mehmet Önal, "Bu kazı çalışmalarıyla Harran’ın önemi bir kez daha anlaşılmış olacaktır. Harran hem inançta hem de paganizmde, ay tanrısı Sin’in burada olmasıyla paganizmde merkez lider bir kent. Hem de Tevrat’ta, İncil’de, Kuran’da geçen, Hz. İbrahim’in uzun yıllar yaşadığı yer olmasıyla tek tanrılı inancın da merkezidir. Harran onun yanında bilimin de merkezi çünkü yüzlerce bilim insanı tespit edilmiş. Battani uzaklıkları ölçen, dünyanın güneşe olan uzaklığını, aya olan uzaklığını ölçen Battani, Sabit Bin Kurra’dan çeviriler yapan, dolayısıyla burada bilim insanının yetişmiş olması burayı bilim şehri yapmıştır. 4 tane okulundan bahsediliyor Harran’ın. Yine Harran’ın Kalde dilinde kervan yolu anlamına geliyor. Dolayısıyla ticaret, 6 tane kapısının olduğu 4 buçuk kilometre olduğu uzunluğunda bir şehir suru ki şu an içinde bulunduğumuz kale sarayla birleşen şehir suru ticarette de önemli bir yeri var. Bütün bunlar birleştiğinde Harran 1272’de Moğollar tarafından yakılıp yıkılıyor. Bütün kalıntılar, şehrin görkemli kalıntıları şu an toprak altında kalıyor. Nasıl Vezüv yanardağı patlıyor, Penpeo, Herkolone kentini lavlar altında bırakıyorsa, şuanda evler kazıldığında çarşılar caddeler hepsi olduğu gibi ortaya çıkıyorsa, Harran’da aynıdır. Moğollar buraları yıkıp yakmış ve kent bir kaç katı ile beraber yıkıntıları ile kendini kapatmış. Şuan kazdığınızda odalar, kemerleri buluyoruz. Buralar bölgemizin,Türkiye’mizin turizminde, arkeolojisinde büyük bir zenginliktir. Harran çok çok önemli ki Emeviler döneminde başkentlik yapmış ve orta çağda diyarı Muda’nın Kalde kenti ve önemli bir yerde. Burada yapılan yapılar, cami olsun, hamam olsun, okullar olsun, medreseler dediğimiz hastaneler olsun hepsi Türkiye’mizin İslam döneminin ilk eserleridir. Çünkü 800. yüzyılda henüz Anadolu’da İslam eseri bulunmamaktadır" diye konuştu.
"Harran Mezopotamya’nın Anadolu’ya açılan kapısıdır"
Harran aynı zamanda Mezopotomya’nın Anadolu’ya açılan kapısı olduğuna da dikkat çeken Önal, "Aslında İslam’ın Anadolu’ya açılan kapısıdır denebilir. Mimarinin, sanatın, bilimin her şeyin Anadolu’da Selçuklularda görüldüğü biliniyor. Selçuklular da gelmiş zaman zaman Harran’a. Çünkü iletişim ve bilgi akışı halinde işte bunlar bütün bir arada Harran’ı önemli kılıyor. Örneğin geçen yıllarda bulduğumuz 300’ün üzerinde parfümeri şişesi, aynı yerde imalathanesi de yapılıyor. Bunlar ünik eserler ve ünik bilgilerdir. Bunlar toplu bulunması, imalathanenin olması, damıtmasının yapıldığı yerin olması, şişelerin doldurulduğu yerlerin ortaya çıkması, hoş kokuların bulunduğu yerlerin bulunması, bunların yeni ve şimdiye kadar hiş bir yerde bulunmamasıdır. Şimdiye kadar hiç bir yerde bu kadar şişe bulunmamıştır. Nede hiç bir yerde imalathanesi ortaya çıkarılmamıştır. İşte bunlar Harran’ı özel kılıyor. Ki daha yapılacak kazılarda binlerce benzer anıtsal ve diğer küçük buluntular ele geçecektir. Harran’ın geleceği hem turizm hem arkeoloji açısından geleceği parlak ve bölgemizin turizm kültürünü geliştirecek" ifadelerini kulandı.
Açıklamaların ardından Prof. Dr. Mehmet Önal, iç kalede yeni kazılarla ortaya çıkartılan hamamı göstererek işleyiş ve yapısı hakkında bilgi verdi. Önal, iç kale diğer adıyla kale sarayda yapılan kazılarla daha birçok saklı bulgu ve bilgilere ulaşılacağını da sözlerine ekledi.
Kaynak: İHA
Yeni bulgulara ulaşıldı
Harran üniversitesi arkeoloji kazı ekibi, Prof. Dr. Mehmet Önal’ın öncülüğünde yapılan kazı çalışmalarında bugüne kadar bilinmeyen yaşam alanlarının yanı sıra yeni bilgilere de ulaştı. Harran’ın yeniden keşfedildiğini dile getiren Prof. Dr. Mehmet Önal, "Bu kazı çalışmalarıyla Harran’ın önemi bir kez daha anlaşılmış olacaktır. Harran hem inançta hem de paganizmde, ay tanrısı Sin’in burada olmasıyla paganizmde merkez lider bir kent. Hem de Tevrat’ta, İncil’de, Kuran’da geçen, Hz. İbrahim’in uzun yıllar yaşadığı yer olmasıyla tek tanrılı inancın da merkezidir. Harran onun yanında bilimin de merkezi çünkü yüzlerce bilim insanı tespit edilmiş. Battani uzaklıkları ölçen, dünyanın güneşe olan uzaklığını, aya olan uzaklığını ölçen Battani, Sabit Bin Kurra’dan çeviriler yapan, dolayısıyla burada bilim insanının yetişmiş olması burayı bilim şehri yapmıştır. 4 tane okulundan bahsediliyor Harran’ın. Yine Harran’ın Kalde dilinde kervan yolu anlamına geliyor. Dolayısıyla ticaret, 6 tane kapısının olduğu 4 buçuk kilometre olduğu uzunluğunda bir şehir suru ki şu an içinde bulunduğumuz kale sarayla birleşen şehir suru ticarette de önemli bir yeri var. Bütün bunlar birleştiğinde Harran 1272’de Moğollar tarafından yakılıp yıkılıyor. Bütün kalıntılar, şehrin görkemli kalıntıları şu an toprak altında kalıyor. Nasıl Vezüv yanardağı patlıyor, Penpeo, Herkolone kentini lavlar altında bırakıyorsa, şuanda evler kazıldığında çarşılar caddeler hepsi olduğu gibi ortaya çıkıyorsa, Harran’da aynıdır. Moğollar buraları yıkıp yakmış ve kent bir kaç katı ile beraber yıkıntıları ile kendini kapatmış. Şuan kazdığınızda odalar, kemerleri buluyoruz. Buralar bölgemizin,Türkiye’mizin turizminde, arkeolojisinde büyük bir zenginliktir. Harran çok çok önemli ki Emeviler döneminde başkentlik yapmış ve orta çağda diyarı Muda’nın Kalde kenti ve önemli bir yerde. Burada yapılan yapılar, cami olsun, hamam olsun, okullar olsun, medreseler dediğimiz hastaneler olsun hepsi Türkiye’mizin İslam döneminin ilk eserleridir. Çünkü 800. yüzyılda henüz Anadolu’da İslam eseri bulunmamaktadır" diye konuştu.
"Harran Mezopotamya’nın Anadolu’ya açılan kapısıdır"
Harran aynı zamanda Mezopotomya’nın Anadolu’ya açılan kapısı olduğuna da dikkat çeken Önal, "Aslında İslam’ın Anadolu’ya açılan kapısıdır denebilir. Mimarinin, sanatın, bilimin her şeyin Anadolu’da Selçuklularda görüldüğü biliniyor. Selçuklular da gelmiş zaman zaman Harran’a. Çünkü iletişim ve bilgi akışı halinde işte bunlar bütün bir arada Harran’ı önemli kılıyor. Örneğin geçen yıllarda bulduğumuz 300’ün üzerinde parfümeri şişesi, aynı yerde imalathanesi de yapılıyor. Bunlar ünik eserler ve ünik bilgilerdir. Bunlar toplu bulunması, imalathanenin olması, damıtmasının yapıldığı yerin olması, şişelerin doldurulduğu yerlerin ortaya çıkması, hoş kokuların bulunduğu yerlerin bulunması, bunların yeni ve şimdiye kadar hiş bir yerde bulunmamasıdır. Şimdiye kadar hiç bir yerde bu kadar şişe bulunmamıştır. Nede hiç bir yerde imalathanesi ortaya çıkarılmamıştır. İşte bunlar Harran’ı özel kılıyor. Ki daha yapılacak kazılarda binlerce benzer anıtsal ve diğer küçük buluntular ele geçecektir. Harran’ın geleceği hem turizm hem arkeoloji açısından geleceği parlak ve bölgemizin turizm kültürünü geliştirecek" ifadelerini kulandı.
Açıklamaların ardından Prof. Dr. Mehmet Önal, iç kalede yeni kazılarla ortaya çıkartılan hamamı göstererek işleyiş ve yapısı hakkında bilgi verdi. Önal, iç kale diğer adıyla kale sarayda yapılan kazılarla daha birçok saklı bulgu ve bilgilere ulaşılacağını da sözlerine ekledi.