Antibiyotikler Virüslere Etki Etmiyor

Koç Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Süda Tekin: 'Toplumda sık rastlanılan akut solunum yolu enfeksiyonlarının yüzde 8090'ı virüslerden kaynaklanmaktadır. Antibiyotikler virüslere etki etmediği gibi, antibiyotiklere direnç gelişimini de artırabilirler. Ayrıca antibiyotikler ateş düşürücü değildir ve bağışıklık sistemini de güçlendirmezler' 'Dünyada her yıl 33 bin kişi dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlar sebebiyle hayatını kaybetmektedir. Avrupa toplumunda antibiyotiklere dirençli bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar grip, tüberküloz ve HIV/AIDS enfeksiyonlarının toplamından daha büyük bir yük oluşturmaktadır'

Koç Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Süda Tekin, toplumda sık rastlanılan akut solunum yolu enfeksiyonlarının yüzde 80-90'ının virüslerden kaynaklandığını belirterek, antibiyotiklerin virüslere etki etmediği gibi, direnç gelişimini de artırabildiğini bildirdi.

Doç. Dr. Tekin, yaptığı yazılı açıklamada, antibiyotik kullanımının toplumda doğru yönetilmesi, gereksiz kullanımının engellenmesi ve böylece antibiyotik direncinin azaltılmasına dikkat çekmek amacıyla 18 Kasım 2007'de Avrupa'da başlatılan "Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü" etkinliklerinin, Dünya Sağlık Örgütü'nün iş birliğinde tüm dünyaya yayıldığını aktardı.

Bu yıl 12'incisi düzenlenecek "Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası" ile 18-24 Kasım'da yapılacak etkinliklerle giderek artan antibiyotik direncine dikkat çekilmesinin hedeflendiğini ifade eden Tekin, antibiyotiklerin, 1940'lı yıllardan beri kullanılan, bakterilerin yol açtığı çoğu ölümcül ve bulaşıcı hastalıkları iyileştirmek için yararlanılan ilaçlar olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Tekin, antibiyotikler sayesinde ortalama insan ömrünün uzadığını ve milyonlarca hayatın kurtulduğunu ancak antibiyotiklerin kullanılmasıyla birlikte bakterilerin bu ilaçlara direnç geliştirdiğini vurgulayarak, şu bilgileri verdi:

"Bir bakterinin bir antibiyotiğe dirençli hale gelmesi, artık o antibiyotiğin o bakterinin yol açtığı enfeksiyonların tedavisinde kullanılamayacağı anlamına gelmektedir. Bakteriler antibiyotiklere direnç geliştirmek konusunda oldukça yeteneklidir. Farklı mekanizmaları ve yolları kullanarak geliştirdikleri direnç sayesinde bilim insanlarının geliştirdiği tüm antibiyotiklere dirençli hale gelebilmektedir. Mevcut tüm antibiyotiklere dirençli olan bu bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisi mümkün olamamakta ve ölümler görülmektedir. Dünyada her yıl 33 bin kişi dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlar sebebiyle hayatını kaybetmektedir. Avrupa toplumunda antibiyotiklere dirençli bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar grip, tüberküloz ve HIV/AIDS enfeksiyonlarının toplamından daha büyük bir yük oluşturmaktadır. Dirençli bakteriler çok önemli ekonomik kayıplara da yol açmaktadır."

- "Bilim insanları gelecek için karamsar tablolar çiziyor"

Doç. Dr. Tekin, Avrupa'da yayımlanan bir rapora göre, sadece Avrupa Birliği ülkeleri için dirence bağlı maliyetin -iş gücü kayıpları dahil- yılda 1,5 milyar avro olduğunu anlatarak, "Bilim insanları gelecekte enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılabilecek antibiyotiklerin oldukça azalacağına dair karamsar tablolar çizmektedir. Bunu irdeleyen ve 2016'da İngiltere'de yayımlanan bir raporda, 2050'de en sık görülen ölüm nedeninin dirençli bakteri enfeksiyonları olacağı vurgulanmaktadır. Hatta her 3 saniyede bir kişinin direnç nedeniyle öleceği ve 2050'de 10 milyon kişinin bu nedenle kaybedilebileceği belirtilmektedir ki bu rakam kanser ve trafik kazaları nedeniyle gerçekleşmesi beklenen ölümlerin toplamından daha fazladır." ifadelerini kullandı.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) raporlarına göre Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında "kişi başına antibiyotik tüketiminin en fazla" olduğu ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan Tekin, Türkiye'de Sağlık Bakanlığı verilerine göre, düzenlenen her 10 reçetenin en az 3'ünde antibiyotiğin bulunduğunu kaydetti.

Tekin, bu yoğun tüketimin sonucu olarak da direnç oranlarının diğer ülkelere kıyasla yüksek olduğuna işaret ederek, direncin sadece hastanelerde değil, toplumda gelişen basit enfeksiyonların da tedavisini güçleştirdiğini aktardı.

Türkiye'de eczanelerde antibiyotiklerin reçetesiz verilmediğini ifade eden Tekin, bu gelişmenin gereksiz ve uygun olmayan antibiyotik kullanımını azaltmak için çok önemli bir basamak olduğunu, sadece direnç gelişimi açısından değil, ilaçların yan etkileri, yüksek maliyet gibi sıkıntıları azaltmak için önemli olduğunu vurguladı.

Tekin, "Ancak, muayene için gelen hastaların reçeteye antibiyotik yazmaları konusunda doktora talepte bulunmaları, hatta bazı durumlarda ısrarcı olmaları sonucunda antibiyotik yazılabilmektedir. Toplumda sık rastlanılan akut solunum yolu enfeksiyonlarının yüzde 80-90'ı virüslerden kaynaklanmaktadır. Antibiyotikler virüslere etki etmediği gibi, antibiyotiklere direnç gelişimini de artırabilirler. Ayrıca antibiyotikler ateş düşürücü değildir ve bağışıklık sistemini de güçlendirmezler. Üstelik gerçekten ilaca ihtiyaç yokken kullanılmaları zarar verici de olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA