BENİM HİKAYEM - Otizmli Barış'ın 'Sevgiyle' Değişen Hayatı
Muğla'da gemi kaptanı Öznur Aydost'un, 12 yıl önce otizmli olduğu için evlat edindiği Barış, ilgi, sevgi ve eğitimle hafif zihinsel geriliğini yenip konuşmaya başladı Fedakar anne Öznur Aydost: 'Öğretmenleri çok yardımcı oluyor ve çaba harcıyorlar. Barış benin hayatım, canımın içi. Benim hayatım onun üzerine kurulu. Artık onsuz yapamam' Barış Aydost: 'Okula gidiyorum ve spor yapıyorum. Hedefim okuyarak iyi bir yere gelmek'
ALİ BALLI - Muğla'nın Bodrum ilçesinde feribot, deniz otobüsü ve yük gemisi kaptanlığı yapan Öznur Aydost, 12 yıl önce evlat edindiği otizmli Barış'ın, gösterdiği ilgi, sevgi ve eğitimle hafif zihinsel geriliğini sona erdirip konuşmaya başlamasının mutluluğunu yaşıyor.
Öznur Aydost (55), 1986'da yaptığı evliliği 1995'de sonlanınca engelli bir çocuğun hayatına dokunmak istedi. Gerekli prosedürleri yerine getirdikten sonra 2007'de otizmli olduğu için 3 yaşındaki Barış'ı evlat edinen Aydost, çocuğa büyük bir sevgi ve şefkatle yaklaştı.
Barış'ın küçükken yaşadığı travmaları atlatması ve sağlığına kavuşması için yakın çevresinin de desteğiyle hem maddi hem de manevi anlamda büyük bir mücadeleye giren Aydost, tavsiye üzerine gittiği sağlık merkezinde, çocuğunun tedaviyle iyileşebileceğinin belirtilmesiyle büyük sevinç yaşadı.
Bugüne dek özveriyle ilgilenerek altı ayda bir tedavi için Ankara'ya götüren Aydost, 15 yaşına gelen Barış'taki değişimleri ise büyük bir mutlulukla takip ediyor.
Çocukken otizm teşhisi konulan Barış'a, Milas Kaymakamlığı Rehberlik ve Araştırma Merkezi Özel Eğitim Değerlendirme Kurulunca verilen eğitsel değerlendirme ve tanı raporunda, rahatsızlığın ortadan kalktığına yer verildi.
Raporda, "Bireyin Rehberlik ve Araştırma Merkezinde yapılan incelemesinde zihinsel bir probleminin bulunmadığına kanaat getirilmiştir. Sadece kısmen dil ve konuşma güçlüğü yaşıyor." ifadeleri kullanıldı.
- "Çok büyük korkuları vardı, atlattık"
Barışın güvenli limanı olan fedakar anne Öznur Aydost, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok zor süreçleri oğluyla başarıyla atlatmanın mutluluğunu, gururunu yaşadıklarını söyledi.
Oğlunun artık normal bir birey olduğunu, engel durumunun neredeyse ortadan kalktığını ifade eden Aydost, Barış'ın korkularını yenmek için çok mücadele ettiğini dile getirdi.
Aydost, Barış'ın, sudan, banyo yapmaktan, sıcak ve soğuktan çok korktuğunu, özveriyle tüm korkuların üzerine gittiklerini, böylece başarıyı yakaladıklarını anlattı.
Oğlunu ilk okula yazdırırken büyük sıkıntılar yaşadıklarına değinen Aydost, "Oğlumu istemediler, kovdular. Ama bir öğretmenin desteğiyle okulda kalmayı başardık. Bu öğretmen oğlumun çevresiyle iyi iletişim kurmasına yardım etti. Bisiklet kulübüyle tanıştıktan sonra Barış'ın sosyal yaşantısı daha çok hareketlendi. O ürkek çocuk gruplarla başka şehirlere gitmeye başladı." diye konuştu.
- "İlgi, tedavi, eğitim ve sevgiyle iyileşti"
Aydost, oğlunun meslek lisesinde elektrik bölümünde eğitim gördüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Barış'ın okulda diğer çocuklarla ders yapabildiğini, sınavlara girebildiğini öğretmenleri fark etmiş. Şaşırdım, bu durumu doktoruna anlattım. Çocukta bir 'uyanış' olduğunu söyledi. Bu da beni ve Barış'ı çok heyecanlandırdı. Okula çağırdılar, yaşananları anlattılar. Çok mutlu oldum. Artık çocuğum evde kendi başına ders yapabiliyor. Doktorumuzun 'kaybettiği yılları geri alabilir' tavsiyesi üzerine bu yıl oğlumu dil eğitimine, matematik ve Türkçe kursuna destek olarak gönderdik. Oğlumun konuşma güçlüğü de konuştukça geçecek. Bilgisayar kullanmayı da kendisi çözdü. İleri de avukat olmak istediğini söyledi. Bir çocuğa bakmak için dünyaya kendin getirmen gerekmiyor. Anne olman için kendin doğurman gerekmiyor. Biz zengin değiliz, fakir değiliz. Bu halimizle çok mutluyuz. Öğretmenleri çok yardımcı oluyor ve çaba harcıyorlar. Barış benin hayatım, canımın içi. Benim hayatım onun üzerine kurulu. Artık onsuz yapamam. İlgi alaka, tedavi, eğitim ve sevgiyle demek ki hastalıklar ortadan kalkabiliyor."
- "Hedefim okuyarak iyi bir yere gelmek"
Barış Aydost da annesini çok sevdiğini, çok mutlu olduğunu söyledi.
Okulun dışında bisiklete binmeyi de çok sevdiğini ifade eden Barış, "Okula gidiyorum ve spor yapıyorum. Zamanımı iyi değerlendiriyorum. Derslerimi de kendim yapıyorum. Bundan sonraki hedefim okuyarak iyi bir yere gelmek." dedi.
Edebiyat öğretmeni Ahmet Tekin Süzen de Barış'ın okula ilk başladığı zamanlarda çok tedirgin bir çocuk olduğunu, ancak bu durumu zaman içerisinde atlattığını kaydetti.
Okul arkadaşı Enes Malsız da Barış'taki gelişmeleri görünce çok mutlu olduğunu, onunla çadır kampına bile gittiklerini ifade etti.
Kaynak: AA
Öznur Aydost (55), 1986'da yaptığı evliliği 1995'de sonlanınca engelli bir çocuğun hayatına dokunmak istedi. Gerekli prosedürleri yerine getirdikten sonra 2007'de otizmli olduğu için 3 yaşındaki Barış'ı evlat edinen Aydost, çocuğa büyük bir sevgi ve şefkatle yaklaştı.
Barış'ın küçükken yaşadığı travmaları atlatması ve sağlığına kavuşması için yakın çevresinin de desteğiyle hem maddi hem de manevi anlamda büyük bir mücadeleye giren Aydost, tavsiye üzerine gittiği sağlık merkezinde, çocuğunun tedaviyle iyileşebileceğinin belirtilmesiyle büyük sevinç yaşadı.
Bugüne dek özveriyle ilgilenerek altı ayda bir tedavi için Ankara'ya götüren Aydost, 15 yaşına gelen Barış'taki değişimleri ise büyük bir mutlulukla takip ediyor.
Çocukken otizm teşhisi konulan Barış'a, Milas Kaymakamlığı Rehberlik ve Araştırma Merkezi Özel Eğitim Değerlendirme Kurulunca verilen eğitsel değerlendirme ve tanı raporunda, rahatsızlığın ortadan kalktığına yer verildi.
Raporda, "Bireyin Rehberlik ve Araştırma Merkezinde yapılan incelemesinde zihinsel bir probleminin bulunmadığına kanaat getirilmiştir. Sadece kısmen dil ve konuşma güçlüğü yaşıyor." ifadeleri kullanıldı.
- "Çok büyük korkuları vardı, atlattık"
Barışın güvenli limanı olan fedakar anne Öznur Aydost, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok zor süreçleri oğluyla başarıyla atlatmanın mutluluğunu, gururunu yaşadıklarını söyledi.
Oğlunun artık normal bir birey olduğunu, engel durumunun neredeyse ortadan kalktığını ifade eden Aydost, Barış'ın korkularını yenmek için çok mücadele ettiğini dile getirdi.
Aydost, Barış'ın, sudan, banyo yapmaktan, sıcak ve soğuktan çok korktuğunu, özveriyle tüm korkuların üzerine gittiklerini, böylece başarıyı yakaladıklarını anlattı.
Oğlunu ilk okula yazdırırken büyük sıkıntılar yaşadıklarına değinen Aydost, "Oğlumu istemediler, kovdular. Ama bir öğretmenin desteğiyle okulda kalmayı başardık. Bu öğretmen oğlumun çevresiyle iyi iletişim kurmasına yardım etti. Bisiklet kulübüyle tanıştıktan sonra Barış'ın sosyal yaşantısı daha çok hareketlendi. O ürkek çocuk gruplarla başka şehirlere gitmeye başladı." diye konuştu.
- "İlgi, tedavi, eğitim ve sevgiyle iyileşti"
Aydost, oğlunun meslek lisesinde elektrik bölümünde eğitim gördüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Barış'ın okulda diğer çocuklarla ders yapabildiğini, sınavlara girebildiğini öğretmenleri fark etmiş. Şaşırdım, bu durumu doktoruna anlattım. Çocukta bir 'uyanış' olduğunu söyledi. Bu da beni ve Barış'ı çok heyecanlandırdı. Okula çağırdılar, yaşananları anlattılar. Çok mutlu oldum. Artık çocuğum evde kendi başına ders yapabiliyor. Doktorumuzun 'kaybettiği yılları geri alabilir' tavsiyesi üzerine bu yıl oğlumu dil eğitimine, matematik ve Türkçe kursuna destek olarak gönderdik. Oğlumun konuşma güçlüğü de konuştukça geçecek. Bilgisayar kullanmayı da kendisi çözdü. İleri de avukat olmak istediğini söyledi. Bir çocuğa bakmak için dünyaya kendin getirmen gerekmiyor. Anne olman için kendin doğurman gerekmiyor. Biz zengin değiliz, fakir değiliz. Bu halimizle çok mutluyuz. Öğretmenleri çok yardımcı oluyor ve çaba harcıyorlar. Barış benin hayatım, canımın içi. Benim hayatım onun üzerine kurulu. Artık onsuz yapamam. İlgi alaka, tedavi, eğitim ve sevgiyle demek ki hastalıklar ortadan kalkabiliyor."
- "Hedefim okuyarak iyi bir yere gelmek"
Barış Aydost da annesini çok sevdiğini, çok mutlu olduğunu söyledi.
Okulun dışında bisiklete binmeyi de çok sevdiğini ifade eden Barış, "Okula gidiyorum ve spor yapıyorum. Zamanımı iyi değerlendiriyorum. Derslerimi de kendim yapıyorum. Bundan sonraki hedefim okuyarak iyi bir yere gelmek." dedi.
Edebiyat öğretmeni Ahmet Tekin Süzen de Barış'ın okula ilk başladığı zamanlarda çok tedirgin bir çocuk olduğunu, ancak bu durumu zaman içerisinde atlattığını kaydetti.
Okul arkadaşı Enes Malsız da Barış'taki gelişmeleri görünce çok mutlu olduğunu, onunla çadır kampına bile gittiklerini ifade etti.