Ruhani Açıklaması 'Trump'ın Akıbeti De Saddam Gibi Olacak'
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD yönetiminin akıbetinin de Irak'ın devrik lideri Saddam gibi olacağını belirtti.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD Başkanı Donald Trump'ın da Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin gibi anlaşmayı bozduğunu ve Saddam'ın başına gelenleri onun da yaşayacağını söyledi.
Ruhani, başkent Tahran'da İran-Irak savaşının 38. yılı nedeniyle düzenlenen törende konuştu.
Ahvaz kentindeki silahlı saldırı gerçekleşmeden önce yaptığı konuşmada Ruhani, 38 yıl aradan sonra Saddam'ı savaşa teşvik eden taraf ile karşı karşı karşıya olduklarını savunarak, ABD'nin "İran halkına 12 yıl baskı ve yaptırım uyguladıktan sonra" müzakere masasına oturduğunu bir cümle için masanın etrafındakileri 17 gün boyunca oyaladığını ileri sürdü.
Nükleer anlaşmanın bölgenin ve dünyanın çıkarına hizmet ettiğini savunan Ruhani, "Ancak Saddam'ın hikayesi burada da tekrarlandı ve 38 yıl önceki savaş tekrar başladı. Fakat o zaman ABD'yle çalışan bir devletin savaşıydı, bugün ise vekalet savaşı yok artık. ABD bizzat İran halkının karşısında duruyor." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Ruhani, Trump'ın da Saddam gibi anlaşmayı bozduğunu ve Saddam'ın başına gelen akıbetin mevcut ABD yönetiminin de başına geleceğini söyledi.
- Irak-İran savaşı
20'nci yüzyılın önemli bir olayı olarak kayda geçen Irak-İran savaşı 22 Eylül 1980 ile 20 Ağustos 1988 yılları arasında 8 sene sürdü.
İki ülke arasında geçmişe dayanan sınır ihtilafları ve su yolu kontrolleri nedeniyle yaşanan gerginlikler, İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi döneminde 1975'teki Cezayir Anlaşması'yla bir nebze yatışmıştı. Ancak Cezayir Anlaşması'nın üzerinden 5 sene geçmeden İran'da Ayetullah Ruhullah Humeyni liderliğinde 1979 yılında gerçekleşen devrim, iki ülke arasındaki tüm diplomatik köprülerin atılmasına yol açtı.
Bölgedeki bazı devletlerin de desteğini alan Saddam Hüseyin, geçmişten ve bir türlü çözülemeyen Şattülarap su yolundaki hakkını gerekçe göstererek savaş ilan etti.
İki ülke de karşılıklı olarak başkentler Tahran ve Bağdat'ı bombaladılar. Büyük sivil ve askeri kayıplarla ağır maddi zararlara yol açan savaş, iki tarafın da kabul ettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 598 no'lu kararıyla 20 Ağustos 1988'de sona erdi.
Kaynak: AA
Ruhani, başkent Tahran'da İran-Irak savaşının 38. yılı nedeniyle düzenlenen törende konuştu.
Ahvaz kentindeki silahlı saldırı gerçekleşmeden önce yaptığı konuşmada Ruhani, 38 yıl aradan sonra Saddam'ı savaşa teşvik eden taraf ile karşı karşı karşıya olduklarını savunarak, ABD'nin "İran halkına 12 yıl baskı ve yaptırım uyguladıktan sonra" müzakere masasına oturduğunu bir cümle için masanın etrafındakileri 17 gün boyunca oyaladığını ileri sürdü.
Nükleer anlaşmanın bölgenin ve dünyanın çıkarına hizmet ettiğini savunan Ruhani, "Ancak Saddam'ın hikayesi burada da tekrarlandı ve 38 yıl önceki savaş tekrar başladı. Fakat o zaman ABD'yle çalışan bir devletin savaşıydı, bugün ise vekalet savaşı yok artık. ABD bizzat İran halkının karşısında duruyor." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Ruhani, Trump'ın da Saddam gibi anlaşmayı bozduğunu ve Saddam'ın başına gelen akıbetin mevcut ABD yönetiminin de başına geleceğini söyledi.
- Irak-İran savaşı
20'nci yüzyılın önemli bir olayı olarak kayda geçen Irak-İran savaşı 22 Eylül 1980 ile 20 Ağustos 1988 yılları arasında 8 sene sürdü.
İki ülke arasında geçmişe dayanan sınır ihtilafları ve su yolu kontrolleri nedeniyle yaşanan gerginlikler, İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi döneminde 1975'teki Cezayir Anlaşması'yla bir nebze yatışmıştı. Ancak Cezayir Anlaşması'nın üzerinden 5 sene geçmeden İran'da Ayetullah Ruhullah Humeyni liderliğinde 1979 yılında gerçekleşen devrim, iki ülke arasındaki tüm diplomatik köprülerin atılmasına yol açtı.
Bölgedeki bazı devletlerin de desteğini alan Saddam Hüseyin, geçmişten ve bir türlü çözülemeyen Şattülarap su yolundaki hakkını gerekçe göstererek savaş ilan etti.
İki ülke de karşılıklı olarak başkentler Tahran ve Bağdat'ı bombaladılar. Büyük sivil ve askeri kayıplarla ağır maddi zararlara yol açan savaş, iki tarafın da kabul ettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 598 no'lu kararıyla 20 Ağustos 1988'de sona erdi.