UNESCO'da Kent Ölçeğindeki Tek Mirasımız Açıklaması 'Safranbolu'
Osmanlı döneminden kalma ahşap evleri, cami, han, hamam, köprü, çeşme ve lonca çarşıları gibi tarihi eserlerin kent ölçeğinde korunmasıyla ünlenen UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Karabük'ün Safranbolu ilçesi, 'dünyada en iyi korunan ilk 20 kent' arasında bulunuyor Türkiye'de kent ölçeğinde dünya mirası listesindeki tek yer olma özelliğiyle ön plana çıkan Safranbolu, 'açık hava müzesi' olarak anılıyor Türk kent kültürünün en önemli yapı taşları olan ve zamanla terk edilen tarihi konakların, anıt eserlerin restore edilerek topluma kazandırılması sonucu turizmde yaşanan artışla adeta kimlik değiştiren ilçeyi yılda yaklaşık 1 milyon yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor.
AHMET ÖZLER - Her yıl ağırladığı yerli ve yabancı misafirlerine adeta tarih yolculuğu yaşatan Karabük'ün Safranbolu ilçesi, "en iyi korunan 20 kent" arasında tarihi mirası yaşatmasının yanı sıra Türkiye'de kent ölçeğinde UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki tek yer olma özelliğiyle de kültür dünyasındaki temsiliyetini sürdürüyor.
Türk belgesel sinemacılığının ustası olarak gösterilen ve 2004 yılında vefat eden Suha Arın tarafından 1976'da çekilen, 14. Antalya Film Festivali En İyi Kısa Metrajlı Film dalında Altın Portakal Ödülü alan "Safranbolu'da Zaman" belgeseliyle bir anda gündeme gelen ilçe, aradan geçen zaman içinde kültürel değerlerini korumadaki başarısıyla da 17 Aralık 1994'te UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi.
Türkiye'den UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi'nde yer alan alanlar içinde "Safranbolu Şehri" adıyla bulunan ilçe, kent ölçeğinde bu listedeki tek alan.
"Dünya Mirası" unvanının eklenmesinin ardından yaşanan turizmdeki artış ile adeta kimlik değiştiren ilçede, Türk kent kültürünün en önemli yapı taşları olan ve zamanla terk edilen tarihi konaklar ve anıtsal eserler restore edilerek topluma kazandırıldı.
18, 19 ve 20. yüzyıl başlarında yapılan kültürel zenginliklerini korumadaki başarısıyla da "en iyi korunan ilk 20 kent" arasına giren Safranbolu'yu her yıl yaklaşık 1 milyon yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor.
- Sarayla kurulan ilişkilerin kültürel mirasa katkısı
"Açık hava müzesi", "kendini koruyan kent" ve "korumanın başkenti" gibi unvanlarla anılan ilçe, adını bölgede yetişen safran çiçeğinden alıyor.
İlçe, Osmanlı Sarayı ile yakın ilişkilerin kurulmasını sağlayan Kazasker Cinci Hoca, Sadrazam İzzet Mehmet Paşa, Kaptan-ı Derya Salih Paşa, Köprülü Mehmet Paşa gibi isimlerin kültürel katkılarından yüzyıllar sonra bile istifade ediyor.
Önemli isimler sayesinde kente kazandırılan Cinci Hanı ve Hamamı, Köprülü Mehmet Paşa, İzzet Mehmet Paşa, Dağdelen, Hidayetullah ve Kaçak (Lütfiye) camileri, İncekaya Su Kemeri, Eski Hükümet Konağı ve Saat Kulesi, tarihi çeşmeler ile arastalar (loncalar) ziyaretçilerin ilgi odağında yer alıyor.
- Yılda 1 milyon yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor
Kaybolmak üzere olan el sanatlarının da canlılık kazandığı ilçeyi, yılda yaklaşık 1 milyon yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor.
"Zamanda yolculuk" sloganıyla yürütülen çalışmalar neticesinde dünyanın 70 ülkesinden turist çeken ilçe, özellikle Tayvan, Japonya ve Kore gibi Uzak Doğu ülkelerinden gelen misafirleri ağırlıyor.
İlçedeki tarihi eserlerin yanında İncekaya Kanyonu üzerine yapılan ve yerden 80 metre yüksekliğindeki cam terasın manzarası, Türkiye'nin 4. büyük mağarası olan ve 500 metresi gezilebilen Mencilis Mağarası da ilgi gören doğal güzellikler arasında yer alıyor.
- "Safranbolu benzersiz bir dünya mirası"
Kent üzerine çalışmalar yapan ve "Geleneksel Safranbolu Evleri ve Yaşam Biçimi", "Müze Kent Safranbolu", "Bir Zamanlar Safranbolu" kitaplarının sahibi araştırmacı yazar Aytekin Kuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin kent ölçeğinde korunmasının, onu benzerlerinden farklı kıldığını söyledi.
Osmanlı kent kültürünün İstanbul dışında en büyük yaşamsal imgesinin Safranbolu'da olduğunu anlatan Aytekin, "Sahip olduğu değerleri, 17. yüzyıldan bugüne kadar sağlıklı ve düzenli bir şekilde günümüze eriştirdiği için 17 Aralık 1994'te evrensel ve istisnai değerleri nedeniyle Dünya Miras Listesi'ne alınmış 8. kültürel değerimizdir, göz bebeğimizdir. Kentin bir diğer özelliği de tümünün koruma altına alınması. Türkiye'de bu şekilde kent ölçeğinde koruma altına alınmış başka bir yer bulunmuyor." diye konuştu.
Aytekin, dünya markası olmasının kente birçok kazanım getirdiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Dünya çapında tanınan, yurt içinden ve yurt dışından konukların gelebildiği, gezdiği ve Osmanlı-Türk yaşamının en güzel ayrıntılarıyla gözlemlediği bir yer. Safranbolu'da hem kışlık hem yazlık yaşamın ayrı bölgede gerçekleşmesi, eski yaşama sanatının ve güzelliğinin günümüze aktarımı da kolay oluyor. Sivil mimari eseri olan evlerimiz sokaklar boyunca birbirinin göz hakkını, komşu hakkını gözetmesiyle de odağında insan olduğunu gösteriyor. Safranbolu benzersiz bir dünya mirası."
- İlçedeki tek yemeni ustası tarihe tanıklık ediyor
İlçede tek yemenici olarak bu sanatı yaşatan Erhan Başkaya, ilçede tükenmeye yüz tutmuş zanaatların da yaşatıldığını ifade etti.
Gelecek kuşaklara bu zanaatların aktarılmasının önemine değinen Başkaya, "Ben çıraklığa 1980'de girdim. O dönemde Safranbolu'da çok usta vardı. Teknoloji her şeyi bitirdi. O günler güzeldi, ama bugünler de çok güzel. Biz baba oğul iki kişi bu işi yapıyoruz. Ben sanatımı seviyorum ve severek yapıyorum." dedi.
Başkaya, misafirlerinin "merhaba" demesinin kendisi için yeterli olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gelen misafirlerimiz bir 'merhaba' desin, alması önemli değil. 400 yıllık eski bir çarşımız var, gelsin görsün. Tarihi Cinci Han, hamamı, evleri, konakları çok güzel. Bu yapıları elleyemiyorsun, bozamıyorsun. Şimdi her gelen misafirlerimiz beğeniyor. İnşallah bundan sonra daha iyi olacak, insanlarımız duyarlı olacak."
Kaynak: AA
Türk belgesel sinemacılığının ustası olarak gösterilen ve 2004 yılında vefat eden Suha Arın tarafından 1976'da çekilen, 14. Antalya Film Festivali En İyi Kısa Metrajlı Film dalında Altın Portakal Ödülü alan "Safranbolu'da Zaman" belgeseliyle bir anda gündeme gelen ilçe, aradan geçen zaman içinde kültürel değerlerini korumadaki başarısıyla da 17 Aralık 1994'te UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi.
Türkiye'den UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi'nde yer alan alanlar içinde "Safranbolu Şehri" adıyla bulunan ilçe, kent ölçeğinde bu listedeki tek alan.
"Dünya Mirası" unvanının eklenmesinin ardından yaşanan turizmdeki artış ile adeta kimlik değiştiren ilçede, Türk kent kültürünün en önemli yapı taşları olan ve zamanla terk edilen tarihi konaklar ve anıtsal eserler restore edilerek topluma kazandırıldı.
18, 19 ve 20. yüzyıl başlarında yapılan kültürel zenginliklerini korumadaki başarısıyla da "en iyi korunan ilk 20 kent" arasına giren Safranbolu'yu her yıl yaklaşık 1 milyon yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor.
- Sarayla kurulan ilişkilerin kültürel mirasa katkısı
"Açık hava müzesi", "kendini koruyan kent" ve "korumanın başkenti" gibi unvanlarla anılan ilçe, adını bölgede yetişen safran çiçeğinden alıyor.
İlçe, Osmanlı Sarayı ile yakın ilişkilerin kurulmasını sağlayan Kazasker Cinci Hoca, Sadrazam İzzet Mehmet Paşa, Kaptan-ı Derya Salih Paşa, Köprülü Mehmet Paşa gibi isimlerin kültürel katkılarından yüzyıllar sonra bile istifade ediyor.
Önemli isimler sayesinde kente kazandırılan Cinci Hanı ve Hamamı, Köprülü Mehmet Paşa, İzzet Mehmet Paşa, Dağdelen, Hidayetullah ve Kaçak (Lütfiye) camileri, İncekaya Su Kemeri, Eski Hükümet Konağı ve Saat Kulesi, tarihi çeşmeler ile arastalar (loncalar) ziyaretçilerin ilgi odağında yer alıyor.
- Yılda 1 milyon yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor
Kaybolmak üzere olan el sanatlarının da canlılık kazandığı ilçeyi, yılda yaklaşık 1 milyon yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor.
"Zamanda yolculuk" sloganıyla yürütülen çalışmalar neticesinde dünyanın 70 ülkesinden turist çeken ilçe, özellikle Tayvan, Japonya ve Kore gibi Uzak Doğu ülkelerinden gelen misafirleri ağırlıyor.
İlçedeki tarihi eserlerin yanında İncekaya Kanyonu üzerine yapılan ve yerden 80 metre yüksekliğindeki cam terasın manzarası, Türkiye'nin 4. büyük mağarası olan ve 500 metresi gezilebilen Mencilis Mağarası da ilgi gören doğal güzellikler arasında yer alıyor.
- "Safranbolu benzersiz bir dünya mirası"
Kent üzerine çalışmalar yapan ve "Geleneksel Safranbolu Evleri ve Yaşam Biçimi", "Müze Kent Safranbolu", "Bir Zamanlar Safranbolu" kitaplarının sahibi araştırmacı yazar Aytekin Kuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin kent ölçeğinde korunmasının, onu benzerlerinden farklı kıldığını söyledi.
Osmanlı kent kültürünün İstanbul dışında en büyük yaşamsal imgesinin Safranbolu'da olduğunu anlatan Aytekin, "Sahip olduğu değerleri, 17. yüzyıldan bugüne kadar sağlıklı ve düzenli bir şekilde günümüze eriştirdiği için 17 Aralık 1994'te evrensel ve istisnai değerleri nedeniyle Dünya Miras Listesi'ne alınmış 8. kültürel değerimizdir, göz bebeğimizdir. Kentin bir diğer özelliği de tümünün koruma altına alınması. Türkiye'de bu şekilde kent ölçeğinde koruma altına alınmış başka bir yer bulunmuyor." diye konuştu.
Aytekin, dünya markası olmasının kente birçok kazanım getirdiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Dünya çapında tanınan, yurt içinden ve yurt dışından konukların gelebildiği, gezdiği ve Osmanlı-Türk yaşamının en güzel ayrıntılarıyla gözlemlediği bir yer. Safranbolu'da hem kışlık hem yazlık yaşamın ayrı bölgede gerçekleşmesi, eski yaşama sanatının ve güzelliğinin günümüze aktarımı da kolay oluyor. Sivil mimari eseri olan evlerimiz sokaklar boyunca birbirinin göz hakkını, komşu hakkını gözetmesiyle de odağında insan olduğunu gösteriyor. Safranbolu benzersiz bir dünya mirası."
- İlçedeki tek yemeni ustası tarihe tanıklık ediyor
İlçede tek yemenici olarak bu sanatı yaşatan Erhan Başkaya, ilçede tükenmeye yüz tutmuş zanaatların da yaşatıldığını ifade etti.
Gelecek kuşaklara bu zanaatların aktarılmasının önemine değinen Başkaya, "Ben çıraklığa 1980'de girdim. O dönemde Safranbolu'da çok usta vardı. Teknoloji her şeyi bitirdi. O günler güzeldi, ama bugünler de çok güzel. Biz baba oğul iki kişi bu işi yapıyoruz. Ben sanatımı seviyorum ve severek yapıyorum." dedi.
Başkaya, misafirlerinin "merhaba" demesinin kendisi için yeterli olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gelen misafirlerimiz bir 'merhaba' desin, alması önemli değil. 400 yıllık eski bir çarşımız var, gelsin görsün. Tarihi Cinci Han, hamamı, evleri, konakları çok güzel. Bu yapıları elleyemiyorsun, bozamıyorsun. Şimdi her gelen misafirlerimiz beğeniyor. İnşallah bundan sonra daha iyi olacak, insanlarımız duyarlı olacak."