''İsrail Devleti Filistin Halkı İçin Bir Felakettir''
Neturei Karta (Gerçek Yahudiler) isimli kuruluş, Nekbe yıl dönümü nedeniyle bildiri yayımladı Bildiriden: 'İsrail devleti yasa dışıdır, sabıkalıdır, Allah'a bir isyandır ve Yahudi dininin ihlali niteliğindedir. İsrail devletinin kuruluşu Nekbe'dir, Filistin halkı için bir felakettir ve Yahudi halkı için bir faciadır'' ''Amerikan Başkanı Trump’a, otantik Yahudiliğin İsrail devletinin varlığının meşruiyetini hiçbir zaman tanımadığını ve o nedenle bizim Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımamızın mümkün olmadığını açıkça ifade etmek istiyoruz''
Dindar Yahudiler tarafından kurulan ve merkezi ABD’de bulunan “Neturei Karta” (Gerçek Yahudiler) ile İsrail’in 70 kuruluşu Nekbe yıl dönümü nedeniyle bir bildiri yayımladı.
''Dünyanın her yanındaki Yahudiler, Yaradan’a bir isyan ve insanlık adına bir felaket olan İsrail’in 70 yıllık mevcudiyetine ağıt yakıyorlar'' başlıklı bildiride İsrail devleti tarafından 70 yıldır Filistin halkına yapılan zulümlere vurgu yapıldı.
İsrail devletinin kuruluşunun felaket olarak yorumlandığı bildiride, şu ifadelere yer verildi:
''İsrail devletinin kuruluşunun 70. yılını kısa bir süre önce idrak ettik. Bu süreç, Filistin topraklarının 70 yıldan bu yana işgali, 70 yıllık katliam ve zulüm, 70 yıllık Nakba, felaket ve musibet, Filistin’de yaşayan toplulukların arasında var olan barış ve huzurun 70 yıldan bu yana bozulması, Yahudiliğin 70 yıllık ihlali ve Yaradan’a karşı 70 yıllık isyan olarak tezahür etti.''
- İsrail’in dur durak bilmeyen saldırganlıkları
İsrail'in son günlerde Gazze sınırında barışçıl gösterilerde bulunan Filistinlilere yönelik saldırılarına dikkat çekilen bildiride, şunlar aktarıldı:
''Gazze sınırında Siyonist rejime karşı barışçıl gösteriler yapan Filistinli protestoculara İsrail güvenlik güçlerinin ateşle karşılık vermesine şahit olmaktayız. Bu göstericilerin birçoğu hayatını kaybetmiş, çok daha fazlası ise yaralanmıştır. Bunun yanı sıra, muazzam Siyonist propagandanın dünyadaki tüm devletleri Kudüs’ü İsrail devletinin başkenti olarak tanımaları hususunda yoğun bir baskı altına aldığına şahitlik ediyoruz.
Dünyanın her yanında Yahudiler, onlarca yıldır süren bu işgale karşı çıkanların saflarında yer almakta ve halen devam etmekte olan İsrail saldırganlıklarını ve hukuk ihlallerini kınamaktadır. Biz, her defasında tekrar tekrar İsrail’in bu yaptıklarının yanlış ve kötü olduğunu, suç teşkil ettiğini ve Yahudi hukukunun ihlali anlamına geldiğini ifade ediyoruz.
Biz Yahudiler utanç ve mahcubiyet içindeyiz, çünkü bütün bu suçlar sözüm ona “dünya Yahudileri adına” işlenmektedir. Oysa Yahudi inancına göre, Yahudilerin, üzerinde egemen yetkilere sahip olacakları bir ülkeye sahip olmaları yasaktır. Biz Yaradan’ın emrine binaen sürgünde bulunmaktayız. Tanrı, yaşadığımız ülkelerde biz Yahudilerin sadık vatandaşlar olarak hayatımızı sürdürmemizi istemiştir. Öldürmek, çalmak, başkasının toprağını gasp etmek, ya da başka bir halk üzerinde tahakküm kurmak Yahudi dinince tamamıyla yasaklanmıştır.''
- İsrail, Gerçek Yahudileri temsil etmiyor
Bildiride, İsrail devletinin meşruiyetinin Gerçek Yahudiler tarafından hiç bir geçerliliği olmadığının altı çizilerek, şu ifadelere yer ver verildi:
''Siyonistlerin Yahudi görünmek amacıyla kendilerini Yahudi dini ve Yahudi sembolleri içinde ve ayrıca Yahudi halkının kurtarıcıları olarak gösterme çabalarına karşın, dünyanın her yanında Yahudiler bütün bunlara 'Hayır' demektedir. İsrail devleti “Yahudi” devleti değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. İsrail devletinin yaslandığı felsefeyi ifade eden Siyonizm, gerçekte Yahudiliği milliyetçiliğe, yani siyasi bir harekete dönüştürme çabasıdır. Yahudi dininin temel dayanaklarına baştan sona ters düşen bu hareket, gerçekte, dini, Yahudi halkının hayatından çıkarıp atmayı hedeflemektedir.
Otantik Yahudiliği benimsemiş olan hahamlar Siyonizm’e her zaman karşı çıktılar ve dünyanın her yanındaki Yahudi kitleler geçmişten günümüze İsrail’le yalnızca fikir ayrılığı içinde olmadılar ve fakat bu devlete açıkça karşı çıktılar. İsrail devleti dünya Yahudiliğini veya Kutsal Tevrat’ı, yani Yahudi dinini, temsil edemez, etmemektedir. Bunlar dünya Yahudileri veya Kutsal Topraklarda yaşayan Yahudi toplulukları adına hiçbir şekilde konuşamazlar. İsrail devleti yasa dışıdır, sabıkalıdır, Allah'a bir isyandır ve Yahudi dininin ihlali niteliğindedir. İsrail devletinin kuruluşu Nekbe’dir, Filistin halkı için bir felakettir ve Yahudi halkı için bir faciadır.''
- İsrail’de Yahudiler baskı altında
İsrail devletinin sınırları içinde yalnızca Filistinlilerin zulüm görmediği, Yahudilerin de bu topraklarda mağdur olduğu ifade edilen bildiride, "Bu satırların kaleme alındığı sırada, Yahudi erkek ve kız çocukları İsrail’de gözaltına alınmakta, dövülmekte ve inanmadıkları bir orduda görev yapmaya zorlanmaktadır. Onların haklarına sahip çıkanlar ve onlara yapılanları protesto edenler ise İsrail polisinin saldırısına uğramaktadır. Oysa bilinmelidir ki Yahudiler Filistin’de ve başka birçok İslam beldesinde Müslüman komşularıyla barış içinde bir arada yaşadılar. Ne acıdır ki, bu barış ve huzur, Siyonizm’in ‘icadıyla’ ve İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte ortadan kayboldu." denildi.
Dünyanın her yanında Yahudilerin, Filistin halkının çektiği acılardan, kutsal topraklarda Yahudi halkının karşı karşıya kaldığı tehditlerden ve İsrail topraklarında Yahudilik dininin kutsiyetinin lekelenmesinden dolayı üzüntü duyduğu anlatılan bildiride, "Biz külliyen özgürlüğüne kavuşmuş bir Filistin’den yanayız. Filistin halkının gasp edilmiş olan tüm haklarının iadesini istiyoruz. Biz, Yahudilerin, bu yasa dışı, tahripkar İsrail devleti yerine, kutsal topraklarda hükümran olacak olan bir Filistin devletinin yönetimi altında çok daha güvenli bir ortam içinde yaşayacaklarına inanıyoruz.'' dedi.
- İsrail’in başkenti olarak Kudüs
Bildiride, 70 yıllık acımasız bir işgalden sonra, Kudüs’ün Amerika Birleşik Devletleri’nce İsrail’in başkenti olarak tanınması ve Amerikan Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasıyla birlikte Filistin'de yeni bir Nekbe'nin başladığı kaydedildi.
Bildiride şu ifadelere yer verildi:
''Amerikan Başkanı Trump’a, otantik Yahudiliğin İsrail devletinin varlığının meşruiyetini hiçbir zaman tanımadığını ve o nedenle bizim Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımamızın mümkün olmadığını açıkça ifade etmek istiyoruz. İsrail devleti, Yahudi halkının hayrına olmamıştır ve hiç kuşkusuz, Kudüs’ün İsrail devletinin başkenti olarak tanınması, halkımızın yararına değildir. Siyonist propaganda ve İsrail devletini desteklemeleri için başka ülkeler üzerinde uygulanan baskılar, Yahudi halkının yararına değildir; aksine, bu durum anti-Semitizm’i körüklemekte ve Yahudilere yönelik nefreti arttırmaktadır.
Siyonistler, kendi menfaatleri gereği, kendilerinin sebebiyet verdiği çatışmada onların saflarında yer almamız için bütün bunları kasıtlı olarak yapmaktadırlar. Biz, Siyonistlerin kendi siyasi amaçları için Yahudi kimliğini suistimal etmelerini kınıyor ve Yahudilik ve Yahudi halkı üzerinde tekel kurma girişimlerini reddediyoruz. Bunların “İsrail” ismini kullanmaları suçtur; bu ismi bundan böyle kullanmaktan vazgeçmelerini istiyoruz.
Biz, ister sıradan insanlar, isterse siyasetçiler olsun, bir din olarak Yahudilik ile bir siyasi hareket olarak Siyonizm’in farkının hala ayırdında olan ve anlayan dünyanın dört bir tarafındaki hakperest insanlara büyük saygı duyuyoruz. Bunlar, Yahudi halkı, “kitap ehli”, yani, Yahudilik dininin gereklerini yerine getirenler ile siyasi bir varlık olarak İsrail devletini destekleyen Siyonistler arasındaki farkı çok iyi bilmektedirler.''
- İsrail devletinin tamamıyla tasfiyesi için dua ediyoruz
İsrail devletinin mümkün olan en kısa sürede tamamıyla tasfiyesi için dua edildiğine vurgu yapılan bildiride, barışın sağlanması ve Kudüs'ün yeniden tarihsel işlevine kavuşması için İsrail'in yok olması gerektiği savunuldu.
Bildiride, ''Bu sürecin barışçıl şekilde gerçekleşmesini diliyoruz, hiç kimsenin daha fazla acı çekmesini istemiyoruz. Ve güçlü bir şekilde umuyoruz ki, barışın önünde engel teşkil eden bu Siyonist hareket iktidarını kaybettiğinde, birbirinden farklı kökenden ve inançtan gelen halklar olarak bizler, geçmişte olduğu gibi, Kutsal Topraklar’da bir kez daha beraberce barış içinde yaşayabileceğiz.
Yahudilerin önde gelen bayramlarında yaptığımız şu dua ile sözlerime son vermek istiyorum: Tanrı’dan dileğimiz, Mesih’in kısa süre içinde dünyada zuhur etmesiyle birlikte, sınırsız güç ve kudretiyle Yaradan’ın tüm kainat üzerinde hüküm süreceği, yüceliğinin gözler önüne serileceği ve tüm kötülüklerin ortadan kalkacağı günlere bizi ulaştırmasıdır.'' ifadeleri yer aldı.
Kaynak: AA
''Dünyanın her yanındaki Yahudiler, Yaradan’a bir isyan ve insanlık adına bir felaket olan İsrail’in 70 yıllık mevcudiyetine ağıt yakıyorlar'' başlıklı bildiride İsrail devleti tarafından 70 yıldır Filistin halkına yapılan zulümlere vurgu yapıldı.
İsrail devletinin kuruluşunun felaket olarak yorumlandığı bildiride, şu ifadelere yer verildi:
''İsrail devletinin kuruluşunun 70. yılını kısa bir süre önce idrak ettik. Bu süreç, Filistin topraklarının 70 yıldan bu yana işgali, 70 yıllık katliam ve zulüm, 70 yıllık Nakba, felaket ve musibet, Filistin’de yaşayan toplulukların arasında var olan barış ve huzurun 70 yıldan bu yana bozulması, Yahudiliğin 70 yıllık ihlali ve Yaradan’a karşı 70 yıllık isyan olarak tezahür etti.''
- İsrail’in dur durak bilmeyen saldırganlıkları
İsrail'in son günlerde Gazze sınırında barışçıl gösterilerde bulunan Filistinlilere yönelik saldırılarına dikkat çekilen bildiride, şunlar aktarıldı:
''Gazze sınırında Siyonist rejime karşı barışçıl gösteriler yapan Filistinli protestoculara İsrail güvenlik güçlerinin ateşle karşılık vermesine şahit olmaktayız. Bu göstericilerin birçoğu hayatını kaybetmiş, çok daha fazlası ise yaralanmıştır. Bunun yanı sıra, muazzam Siyonist propagandanın dünyadaki tüm devletleri Kudüs’ü İsrail devletinin başkenti olarak tanımaları hususunda yoğun bir baskı altına aldığına şahitlik ediyoruz.
Dünyanın her yanında Yahudiler, onlarca yıldır süren bu işgale karşı çıkanların saflarında yer almakta ve halen devam etmekte olan İsrail saldırganlıklarını ve hukuk ihlallerini kınamaktadır. Biz, her defasında tekrar tekrar İsrail’in bu yaptıklarının yanlış ve kötü olduğunu, suç teşkil ettiğini ve Yahudi hukukunun ihlali anlamına geldiğini ifade ediyoruz.
Biz Yahudiler utanç ve mahcubiyet içindeyiz, çünkü bütün bu suçlar sözüm ona “dünya Yahudileri adına” işlenmektedir. Oysa Yahudi inancına göre, Yahudilerin, üzerinde egemen yetkilere sahip olacakları bir ülkeye sahip olmaları yasaktır. Biz Yaradan’ın emrine binaen sürgünde bulunmaktayız. Tanrı, yaşadığımız ülkelerde biz Yahudilerin sadık vatandaşlar olarak hayatımızı sürdürmemizi istemiştir. Öldürmek, çalmak, başkasının toprağını gasp etmek, ya da başka bir halk üzerinde tahakküm kurmak Yahudi dinince tamamıyla yasaklanmıştır.''
- İsrail, Gerçek Yahudileri temsil etmiyor
Bildiride, İsrail devletinin meşruiyetinin Gerçek Yahudiler tarafından hiç bir geçerliliği olmadığının altı çizilerek, şu ifadelere yer ver verildi:
''Siyonistlerin Yahudi görünmek amacıyla kendilerini Yahudi dini ve Yahudi sembolleri içinde ve ayrıca Yahudi halkının kurtarıcıları olarak gösterme çabalarına karşın, dünyanın her yanında Yahudiler bütün bunlara 'Hayır' demektedir. İsrail devleti “Yahudi” devleti değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. İsrail devletinin yaslandığı felsefeyi ifade eden Siyonizm, gerçekte Yahudiliği milliyetçiliğe, yani siyasi bir harekete dönüştürme çabasıdır. Yahudi dininin temel dayanaklarına baştan sona ters düşen bu hareket, gerçekte, dini, Yahudi halkının hayatından çıkarıp atmayı hedeflemektedir.
Otantik Yahudiliği benimsemiş olan hahamlar Siyonizm’e her zaman karşı çıktılar ve dünyanın her yanındaki Yahudi kitleler geçmişten günümüze İsrail’le yalnızca fikir ayrılığı içinde olmadılar ve fakat bu devlete açıkça karşı çıktılar. İsrail devleti dünya Yahudiliğini veya Kutsal Tevrat’ı, yani Yahudi dinini, temsil edemez, etmemektedir. Bunlar dünya Yahudileri veya Kutsal Topraklarda yaşayan Yahudi toplulukları adına hiçbir şekilde konuşamazlar. İsrail devleti yasa dışıdır, sabıkalıdır, Allah'a bir isyandır ve Yahudi dininin ihlali niteliğindedir. İsrail devletinin kuruluşu Nekbe’dir, Filistin halkı için bir felakettir ve Yahudi halkı için bir faciadır.''
- İsrail’de Yahudiler baskı altında
İsrail devletinin sınırları içinde yalnızca Filistinlilerin zulüm görmediği, Yahudilerin de bu topraklarda mağdur olduğu ifade edilen bildiride, "Bu satırların kaleme alındığı sırada, Yahudi erkek ve kız çocukları İsrail’de gözaltına alınmakta, dövülmekte ve inanmadıkları bir orduda görev yapmaya zorlanmaktadır. Onların haklarına sahip çıkanlar ve onlara yapılanları protesto edenler ise İsrail polisinin saldırısına uğramaktadır. Oysa bilinmelidir ki Yahudiler Filistin’de ve başka birçok İslam beldesinde Müslüman komşularıyla barış içinde bir arada yaşadılar. Ne acıdır ki, bu barış ve huzur, Siyonizm’in ‘icadıyla’ ve İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte ortadan kayboldu." denildi.
Dünyanın her yanında Yahudilerin, Filistin halkının çektiği acılardan, kutsal topraklarda Yahudi halkının karşı karşıya kaldığı tehditlerden ve İsrail topraklarında Yahudilik dininin kutsiyetinin lekelenmesinden dolayı üzüntü duyduğu anlatılan bildiride, "Biz külliyen özgürlüğüne kavuşmuş bir Filistin’den yanayız. Filistin halkının gasp edilmiş olan tüm haklarının iadesini istiyoruz. Biz, Yahudilerin, bu yasa dışı, tahripkar İsrail devleti yerine, kutsal topraklarda hükümran olacak olan bir Filistin devletinin yönetimi altında çok daha güvenli bir ortam içinde yaşayacaklarına inanıyoruz.'' dedi.
- İsrail’in başkenti olarak Kudüs
Bildiride, 70 yıllık acımasız bir işgalden sonra, Kudüs’ün Amerika Birleşik Devletleri’nce İsrail’in başkenti olarak tanınması ve Amerikan Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasıyla birlikte Filistin'de yeni bir Nekbe'nin başladığı kaydedildi.
Bildiride şu ifadelere yer verildi:
''Amerikan Başkanı Trump’a, otantik Yahudiliğin İsrail devletinin varlığının meşruiyetini hiçbir zaman tanımadığını ve o nedenle bizim Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımamızın mümkün olmadığını açıkça ifade etmek istiyoruz. İsrail devleti, Yahudi halkının hayrına olmamıştır ve hiç kuşkusuz, Kudüs’ün İsrail devletinin başkenti olarak tanınması, halkımızın yararına değildir. Siyonist propaganda ve İsrail devletini desteklemeleri için başka ülkeler üzerinde uygulanan baskılar, Yahudi halkının yararına değildir; aksine, bu durum anti-Semitizm’i körüklemekte ve Yahudilere yönelik nefreti arttırmaktadır.
Siyonistler, kendi menfaatleri gereği, kendilerinin sebebiyet verdiği çatışmada onların saflarında yer almamız için bütün bunları kasıtlı olarak yapmaktadırlar. Biz, Siyonistlerin kendi siyasi amaçları için Yahudi kimliğini suistimal etmelerini kınıyor ve Yahudilik ve Yahudi halkı üzerinde tekel kurma girişimlerini reddediyoruz. Bunların “İsrail” ismini kullanmaları suçtur; bu ismi bundan böyle kullanmaktan vazgeçmelerini istiyoruz.
Biz, ister sıradan insanlar, isterse siyasetçiler olsun, bir din olarak Yahudilik ile bir siyasi hareket olarak Siyonizm’in farkının hala ayırdında olan ve anlayan dünyanın dört bir tarafındaki hakperest insanlara büyük saygı duyuyoruz. Bunlar, Yahudi halkı, “kitap ehli”, yani, Yahudilik dininin gereklerini yerine getirenler ile siyasi bir varlık olarak İsrail devletini destekleyen Siyonistler arasındaki farkı çok iyi bilmektedirler.''
- İsrail devletinin tamamıyla tasfiyesi için dua ediyoruz
İsrail devletinin mümkün olan en kısa sürede tamamıyla tasfiyesi için dua edildiğine vurgu yapılan bildiride, barışın sağlanması ve Kudüs'ün yeniden tarihsel işlevine kavuşması için İsrail'in yok olması gerektiği savunuldu.
Bildiride, ''Bu sürecin barışçıl şekilde gerçekleşmesini diliyoruz, hiç kimsenin daha fazla acı çekmesini istemiyoruz. Ve güçlü bir şekilde umuyoruz ki, barışın önünde engel teşkil eden bu Siyonist hareket iktidarını kaybettiğinde, birbirinden farklı kökenden ve inançtan gelen halklar olarak bizler, geçmişte olduğu gibi, Kutsal Topraklar’da bir kez daha beraberce barış içinde yaşayabileceğiz.
Yahudilerin önde gelen bayramlarında yaptığımız şu dua ile sözlerime son vermek istiyorum: Tanrı’dan dileğimiz, Mesih’in kısa süre içinde dünyada zuhur etmesiyle birlikte, sınırsız güç ve kudretiyle Yaradan’ın tüm kainat üzerinde hüküm süreceği, yüceliğinin gözler önüne serileceği ve tüm kötülüklerin ortadan kalkacağı günlere bizi ulaştırmasıdır.'' ifadeleri yer aldı.