'Batı Emperyalizminin Etkisi Altında Büyüdük'
Sanatçı Alanson: 'Ben kendi kültürümle tasavvuf vesilesiyle tanıştım. Bir değişim oldu. İngilizce şarkılar yazardım ve ilk olarak 'Güllerin İçinden' şarkısını Türkçe olarak yazdım' 'Benim şarkı yazmam uzun sürer. Sezen Aksu'nun 15 dakikada yazacağı bir şarkıyı ben 34 ayda yazarım' 'İnsandaki 'Ben' meselesi benim kafamı bayağı yoruyor. 'Benim kitabım', 'Ben yaptım', 'O fikir var ya, o fikir benim', hep 'Ben' diyoruz. O 'Ben' meselesi maalesef hepimizde var' 'Ben tesadüf diye bir şeye inanmıyorum. 5 milyonluk şehirde bir tanıdıkla karşılaşmak tesadüf olabilir mi? Muhakkak onun bir sebebi var' 'Eskiden rüyaları bir bilene sorardım, şimdi yavaş yavaş meseleyi kavramaya başladım. Artık kulaktan dolma mı dersiniz, hissiyat mı bilmem. Çok önemserim'
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ tarafından düzenlenen "Yazar ve Okur Buluşmaları"nın bu haftaki konuğu Alanson oldu.
Resimlerini, şarkı sözlerini, notalarını, yazılarını, günlüklerini ve şarkılarının çıkış hikayesini "Mazhar Olmak" adlı kitabında paylaşan sanatçı, Kadıköy İstanbul Kitapçısı'nda sevenleriyle bir araya geldi.
Yılların hızla geçtiğini belirten Alanson, eski dönemlerde özellikle albüm çalışmaları sırasında yaşadıkları anılarından bahsetti.
Alanson, şarkılarının zamanla anlaşıldığına işaret ederek, "İlk zamanlar biraz anlaşılmazdı. Mesela 'Ele Güne Karşı' uzun çalar için yapımcı, 'Bu satmaz' dedi. Sonra yüzyılın uzunçaları seçildi. Müzik konusunda şans ve doğru insanları bulmak çok önemli." diye konuştu.
- "Artık hangi şehir, hangi konser, hangi otel olduğunu çoğu zaman bilmiyorum"
Şarkı yazman için ilhamın ne zaman geleceğinin belli olmadığını vurgulayan Alanson, şöyle devam etti:
"Yanımda sürekli kağıt kalem bulundururum, iki satır aklıma gelir ve not alırım. Zaten o iki satırla başlar her şey. Adam pencereyi açmış, 'Yağmur damlacıkları damlıyordu cama' falan dememişim, meteoroloji raporu verir gibi, 'Bu sabah yağmur var İstanbul'da' demişim. Bazı şarkılarda kafiye şarttır ama her şarkıyı da kafiyeli yapmak gerekmez. Benim şarkı yazmam uzun sürer. Sezen Aksu'nun 15 dakikada yazacağı bir şarkıyı ben 3-4 ayda yazarım. Çok süzerim, çalışma şeklim öyle. Bu işin en sıkıldığım kısmı havaalanı, bekleme, rötarlar, indikten sonra otele yolculuk, konseri beklemek için ya televizyona ya da tavana bakarak vakit geçirmek. Yoksa konser kısmı eğlence, güzellik. Artık ben hangi şehir, hangi konser, hangi otel olduğunu çoğu zaman bilmiyorum."
Mazhar Alanson, farklı ülkelere olan seyahatlerinden bahsederek, "Yıllar önce Hindistan'a gitmiştim, orada kafam çok karıştı. 30 binden fazla tanrıları var. Hindistan'ı gördükten sonra ben tanrı kelimesini kullanmaktan vazgeçtim, Allah kelimesini kullanmak gerek. Her şeye tapıyorlar, maymuna tapıyorlar mesela. Tek bir Allah'a inandığımız için bir yandan şükrettim." şeklinde konuştu.
Şimdilerde gitar çalıp şarkı sözü yazmaya devam ettiğini aktaran Alanson, "İnsandaki 'Ben' meselesi benim kafamı bayağı yoruyor. 'Benim kitabım', 'Ben yaptım', 'O fikir var ya, o fikir benim', hep 'Ben' diyoruz. Güvercinler uçuyor, kurbağa da özeniyor onlara. 'Beni de uçurun' deyince güvercinler 'Nasıl yapalım?' diyor. Kurbağa, 'Bir çubuk alalım, ben orta yerinden ısırayım, siz de iki yanından tutun öyle uçalım' diyor ve havalanıyorlar. O sıra oradan geçen başka bir güvercin, 'Vay be çok iyi fikirmiş, kim buldu bu fikri?' diye soruyor. Kurbağa 'Ben buldum' deyip ısırdığı çubuğu bırakınca yere düşüyor. O 'Ben' meselesi maalesef hepimizde var. 'Ah Bu Ben' şarkısını da oraya ithafen yazmışımdır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Yabancı şarkıcıların hayatından haberimiz vardı ama bir Türk bestekarından haberimiz yoktu"
Alanson, Batı emperyalizminin etkisi altında büyüdüklerine dikkati çeken Alanson, şunları kaydetti:
"Kendimize ait şeyleri bilmezdik. Yabancı şarkıcıların hayatından haberimiz vardı ama bir Türk bestekarından haberimiz yoktu. Ben kendi kültürümle tasavvuf vesilesiyle tanıştım. Bir değişim oldu. İngilizce şarkılar yazardım ve ilk olarak 'Güllerin İçinden' şarkısını Türkçe olarak yazdım. Ben tesadüf diye bir şeye inanmıyorum. 5 milyonluk şehirde bir tanıdıkla karşılaşmak tesadüf olabilir mi? Muhakkak onun bir sebebi var. Burada olmamızın da bir sebebi var."
Mazhar Alanson, rüyaları çok ciddiye aldığının altını çizerek, "Eskiden rüyaları bir bilene sorardım, şimdi yavaş yavaş meseleyi kavramaya başladım. Artık kulaktan dolma mı dersiniz, hissiyat mı bilmem. Çok önemserim. Çok mesajlar vardır rüyada ama tabii bir bilene soracaksınız." yorumunu yaptı.
Programın ardından kitaplarını imzalayan Alanson, sevenleriyle fotoğraf çektirdi.