Tütüncü Dokuma Fabrikası'nı Anlattı
Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Antalya Kent Konseyi üyelerine Dokuma Fabrikasını anlattı.
Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Dokuma Fabrikası projesi hakkında Antalya Kent Konseyi Kültür ve Sanat Çalışma Grubu’na bilgi verdi. Tütüncü, Antalya Kent Konseyi’nin şehrin yönetimi hakkında getirdiği önerileri çok önemli bulduğunu vurguladı. Anadolu Oyuncak Müzesi, Yeşilçam Müzesi, portakal ve zeytin bahçeleri yaptıklarını anlatan Tütüncü, gelecekte de yeni müzelerin ve TÜBİTAK Bilim Merkezi’nin kurulacağı Dokuma Parkı’ndaki çalışmaları hakkında bilgi verdi. Tütüncü, fabrikanın sadece ilk sanayileşme örneği olması açısından değil, kentin sosyo-kültürel hayatına etkisiyle de çok önemli olduğunun altını çizdi.
Fabrikanın hikayesini anlattı
Dokuma Fabrikası’nın Cumhuriyet Antalyasının ilk sanayi tesisi olması bakımından değerine işaret eden Tütüncü, dönemin yerel gazetesinde fabrika açılışı haberlerini okuyunca çok duygulandıklarını söyledi.
Nüfusu 20 bin civarında olan 1950’ler Antalyalıları için fabrikanın temelinin atılmasının büyük mutluluk kaynağı olduğunu belirten Tütüncü, “1950’lerin başına gelindiğinde, Antalyalılar endüstriyel bitkileri olan pamuk için sanayi kurup iş kapısı açılsın demişler ve güçlüklerle kooperatif kurmuşlar. Yapılacak iş büyük. Nazım Hikmet demiş ya, “Allah büyük ama kayık küçük demiş” , tek başlarına yapamayacaklarını görmüşler. Antalya Milletvekili Burhanettin Onat, Başvekil Adnan Menderes’i fabrikanın kurulması için ikna etmiş. 5 Ocak 1956 da fabrikanın temelini atan Başbakan Menderes ve Reisi Cumhur Celal Bayar, otel olmadığı için evlerde konaklatılmış. Fabrika Doğu Almanya firmaları tarafından yapılmış. 7 gün 24 saat esasıyla 2003 yılına kadar burada çalışılmış” dedi.
Antalya’nın yaşamına etkileri
Fabrikanın bulunduğu semte ismini verirken belli bir kültürü var eden yer haline geldiğini hatırlatan Tütüncü, “Sosyal yaşantı şekillenmiş burada. Kendi düğünlerini, eğlencelerini şenliklerini yapmışlar. Antalyaspor’dan da eski Poplin Spor Kulübü’nü kurmuşlar. Burada bir yaşantı şekillenmiş.”
Özelleştirilme sonrası süreç
Özelleştirme İdaresi tarafından buranın kar edemediği gerekçesiyle özelleştirme kapsamına aldığını belirten Tütüncü, 2005 yılında fabrika ve arazisinin kamu yararı gözetilerek Kepez Belediyesi’ne devredildiğini hatırlattı. O dönem belediye yönetiminin ihalesiz olarak Dokuma alanını bir Hollandalı şirkete 49 yıllığına devrettiğini belirten Tütüncü, “Dolayısıyla burada bir AVM yapılacak, ön tarafta da AVM’yi tümleyen değişik bir kullanım ön görülüyordu” dedi.
Hukuk mücadelesi
Fabrika alanının tapularının özel bir şirketten Kepez Belediyesi’ne tekrar kazandırılmasındaki hukuki süreci de açıklayan Tütüncü, “Fabrika alanını hisselerinin sahibi olan belediye bünyesindeki Dokuma A.Ş.’nin kamu şirketi olması gerekçesiyle, ihalesiz olarak arazinin verilemeyeceği yönünde mahkeme kararı verildi.
Tapudaki işleme altlık tesis eden idari işlemin iptal edilmesi mahkeme kararıyla da, hukuk mahkemesine gittik. Burada tescil işleminin kaldırılması gerekiyor ve tapunun bize devri gerekiyor dedik. Şirket de karşı dava açtılar ve ‘belediye idaresi hukuksuz işlem yapmışsa da biz bunu bilemezdik ve burası için yatırım yaptık’ dediler. Sonrasında davalaşmaya başladık. Tapunun üzerimize devrini istedik. Onlar biz zarar ettik ve zararımızı ödeyin diye dava açtılar. 2017 yılında Hollanda hükümeti ile diplomatik kriz yaşanmasıyla, Türkiye’deki mal varlıklarını tasfiye etmeyi kararlaştırdılar. Bu kapsamda bize gelerek, yatırdıkları paralarını ödemeleri karşılığında tapuyu vermeyi önerdiler. Belediye kasasında yeterli para olduğu için, çok daha kısa sürede tapuyu geri alabildik.”
Kaynak: İHA
Fabrikanın hikayesini anlattı
Dokuma Fabrikası’nın Cumhuriyet Antalyasının ilk sanayi tesisi olması bakımından değerine işaret eden Tütüncü, dönemin yerel gazetesinde fabrika açılışı haberlerini okuyunca çok duygulandıklarını söyledi.
Nüfusu 20 bin civarında olan 1950’ler Antalyalıları için fabrikanın temelinin atılmasının büyük mutluluk kaynağı olduğunu belirten Tütüncü, “1950’lerin başına gelindiğinde, Antalyalılar endüstriyel bitkileri olan pamuk için sanayi kurup iş kapısı açılsın demişler ve güçlüklerle kooperatif kurmuşlar. Yapılacak iş büyük. Nazım Hikmet demiş ya, “Allah büyük ama kayık küçük demiş” , tek başlarına yapamayacaklarını görmüşler. Antalya Milletvekili Burhanettin Onat, Başvekil Adnan Menderes’i fabrikanın kurulması için ikna etmiş. 5 Ocak 1956 da fabrikanın temelini atan Başbakan Menderes ve Reisi Cumhur Celal Bayar, otel olmadığı için evlerde konaklatılmış. Fabrika Doğu Almanya firmaları tarafından yapılmış. 7 gün 24 saat esasıyla 2003 yılına kadar burada çalışılmış” dedi.
Antalya’nın yaşamına etkileri
Fabrikanın bulunduğu semte ismini verirken belli bir kültürü var eden yer haline geldiğini hatırlatan Tütüncü, “Sosyal yaşantı şekillenmiş burada. Kendi düğünlerini, eğlencelerini şenliklerini yapmışlar. Antalyaspor’dan da eski Poplin Spor Kulübü’nü kurmuşlar. Burada bir yaşantı şekillenmiş.”
Özelleştirilme sonrası süreç
Özelleştirme İdaresi tarafından buranın kar edemediği gerekçesiyle özelleştirme kapsamına aldığını belirten Tütüncü, 2005 yılında fabrika ve arazisinin kamu yararı gözetilerek Kepez Belediyesi’ne devredildiğini hatırlattı. O dönem belediye yönetiminin ihalesiz olarak Dokuma alanını bir Hollandalı şirkete 49 yıllığına devrettiğini belirten Tütüncü, “Dolayısıyla burada bir AVM yapılacak, ön tarafta da AVM’yi tümleyen değişik bir kullanım ön görülüyordu” dedi.
Hukuk mücadelesi
Fabrika alanının tapularının özel bir şirketten Kepez Belediyesi’ne tekrar kazandırılmasındaki hukuki süreci de açıklayan Tütüncü, “Fabrika alanını hisselerinin sahibi olan belediye bünyesindeki Dokuma A.Ş.’nin kamu şirketi olması gerekçesiyle, ihalesiz olarak arazinin verilemeyeceği yönünde mahkeme kararı verildi.
Tapudaki işleme altlık tesis eden idari işlemin iptal edilmesi mahkeme kararıyla da, hukuk mahkemesine gittik. Burada tescil işleminin kaldırılması gerekiyor ve tapunun bize devri gerekiyor dedik. Şirket de karşı dava açtılar ve ‘belediye idaresi hukuksuz işlem yapmışsa da biz bunu bilemezdik ve burası için yatırım yaptık’ dediler. Sonrasında davalaşmaya başladık. Tapunun üzerimize devrini istedik. Onlar biz zarar ettik ve zararımızı ödeyin diye dava açtılar. 2017 yılında Hollanda hükümeti ile diplomatik kriz yaşanmasıyla, Türkiye’deki mal varlıklarını tasfiye etmeyi kararlaştırdılar. Bu kapsamda bize gelerek, yatırdıkları paralarını ödemeleri karşılığında tapuyu vermeyi önerdiler. Belediye kasasında yeterli para olduğu için, çok daha kısa sürede tapuyu geri alabildik.”