Reflüde Beslenme Ve Reflüyü Önleme Yolları
Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ömer Faruk Yolcu, reflüde beslenme ve reflüyü önleme yolları hakkında önemli bilgiler verdi.
Reflünün en önemli belirtisi göğüste yukarıya doğru yayılan yanmadır. Yanma midede, boğazda veya boyunda hissedilebilir. Özellikle alkol, turşu, çikolata, ekşi, acı ve baharatlı yiyecekler yanmayı şiddetlendiren besinlerin başında gelmektedir. Bazı insanlar bu yanmayı midesinde, boyunda, omuzlarda ya da hatta sırtta ve kolda dahi hissedebilir. Kalp ağrısından bazen ayırt edilemez.
VM Medical Park Samsun Hastanesi Gastroenteroloji Kliniğinden Uzm. Dr. Ömer Faruk Yolcu, hastaların genellikle mide, boğaz ve boyundaki yanma hissinden doktora başvurduklarını belirterek, "Göğüs ağrısı nedeniyle hastaneye başvuran hastaların yüzde 50’sinde reflü özofajit saptanmaktadır. Reflüde ağrı aniden başlar ve saatlerce sürer, uykudan uyandırır, semptomlar daha çok yatarken ve uyurken meydana gelir, antiasit ve yiyeceklerle ağrı hafifler, sırt üstü yatma ve öne eğilmede hissedilir, spor yapmakla artmaz, sıklıkla göğüs kafesinin altında ya da sırt bölgesinde hissedilir, yayılma göstermez. Ağrıya ilaveten ağza ekşi su gelmesi de sık rastlanan bir belirtidir. Reflü boğazda ve ağızda kötü bir tat ve yanma bırakır, genellikle yemek sonrası nadiren de yemek sırasında meydana gelir” dedi.
Dr. Yolcu şu bilgileri verdi: “Geçmeyen gıcık öksürük, yutma güçlüğü, yutakta takılma duygusu, karında şişkinlik, geğirti, hıçkırık, ağız kokusu, ses kısıklığı, ses tellerinde polip veya nodül, ağza acı ekşi sıvı gelmesi, tedavi edilemeyen larenjit ve farenjit gibi boğaz enfeksiyonları, boğazda dolgunluk ve gıcık hissi, sık sık boğaz temizleme ihtiyacı, tedaviye iyi yanıt vermeyen astım tekrarlayan astım nöbetleri, tekrarlayan zatürre, uykuda kısa süreli soluk durmalar. Sürekli boğaz temizleme ihtiyacı, ses kısılması, sık sık farenjit veya larenjit sorunu olan kişilerin çoğunda esas neden reflüdür. Yine müzmin öksürüğü olanların yarısında reflü hastalığı olduğu ortaya konmuştur. Hatta yıllarca öksürüp bir tanı konmadan doktor doktor gezen hastalar vardır. Astım ile reflü birlikte ise biri diğerini kötüleştirir. Reflüden şüphelenilen hastaların bazısında ise kalp ağrısından ayrılması imkansız göğüs ağrısı meydana gelir. Böyle durumlarda öncelikle kalp tetkiki yapıldıktan sonra reflüden şüphelenmek en doğru yoldur. Yutma güçlüğü, ağrılı yutma, mide kanaması veya kilo kaybı reflünün bulguları olabildiği gibi tamamen farklı bir hastalığa da işaret edebilen durumlardır. Çocuklarda reflü hastalığı, basit kusmalar şeklindedir ancak özellikle süt çocuğu döneminde ‘ani çocuk ölümü’ sendromu sorumlusu olabilmektedir. Çocukluk döneminde duruş bozukluğu, büyüme gelişme geriliği, kansızlık, zatürre atakları, solunum yolu hastalıkları, yeni doğanda boğulma atakları da reflünün başvuru nedenleri arasındadır. Çocukluk çağı astımının üçte birinin altında reflü yatmaktadır. Reflünün tanısında çok kullanılan yöntemlerden biri endoskopidir. Her hastaya uygulanır. Bu yöntemle mide kapağının durumu, yemek borusunun hasarı ve diğer mide yüzeyindeki rahatsızlıklar saptanır. Tanıda kullanılan bir diğer yöntemde, ilaçlı bir filmle yemek borusundan, ilacın geçişi izlenir ve herhangi bir problem varsa tedavi edilir. Diğer yöntemlerle de yemek borusundaki reflü, ph metriyle, yemek borusunun besini itme gücü ise manometri ile ölçülür.”
Reflüde beslenme ve reflüyü önleme yolları
Semptomların olduğu dönemde kullanılacak asit giderici (antiasit) ilaçların, H2 blokerleri ve proton pompası inhibitörleri (PPİ) ile mide asit seviyesini düşürerek etki gösterdiğini belirten Uzm. Dr. Ömer Faruk Yolcu, “Yüksek yastıkta yatın (Yatarken vücudun üst kısmı ve baş yüksekte olmalıdır). Fazla miktarda yemekten kaçının (Fazla yemek mide basıncını artırır ve reflü olasılığı artar). Az miktarda sık ve düzenli yemek yiyin. Yiyecekleri yavaş yiyip, iyi çiğneyin. Yağı azaltın (Kızartmalar, fast food yiyecekler ve margarinden kaçının. Aşırı yağlı yiyeceklerin midede kalma süresi de yüksektir ve daha fazla mide asidi salınmaktadır). Çikolatadan kaçının (Çikolatada bulunan metilksantin denen madde yemek borusundaki kasları gevşeterek sinkterde gevşemeye yol açar). Kahveden kaçının çayı az tüketin (Kafeinli veya kafensiz kahve reflü olasılığını artırır). Yemek borusunu irite eden maddelerden kaçının. Alkol, kola, gazoz gibi asitli içecekler, konserve meyve suları, içmeyin. Çok baharatlı yiyeceklerden, turşu ve sirkeden kaçının (Baharatlar reflünün şiddetini arttırarak midede yanmayı arttırabilir. Bu nedenle baharatlı hazır gıdaları sınırlandırıp yemeklerinize daha az baharat kullanınız. Yemekten sonra hemen yatmayın en az 1 saat oturun. İçkilerden kaçının (Alkol mide asidini artırmaktadır). Sigara ve diğer tütün ürünlerinden sakının (Nikotin yemek borusunun alt kısmındaki büzgeci gevşetmektedir kilo almayın (Şişmanlık reflü şikayetlerini artırmaktadır). Stresten mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın. Sıvı tüketimi mide basıncını arttırdığı için yemeklerde değil, öğün aralarında alın. Özellikle öğünden sonra dar giysiler giymeyip daha rahat giysiler giymeye çalışın” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
VM Medical Park Samsun Hastanesi Gastroenteroloji Kliniğinden Uzm. Dr. Ömer Faruk Yolcu, hastaların genellikle mide, boğaz ve boyundaki yanma hissinden doktora başvurduklarını belirterek, "Göğüs ağrısı nedeniyle hastaneye başvuran hastaların yüzde 50’sinde reflü özofajit saptanmaktadır. Reflüde ağrı aniden başlar ve saatlerce sürer, uykudan uyandırır, semptomlar daha çok yatarken ve uyurken meydana gelir, antiasit ve yiyeceklerle ağrı hafifler, sırt üstü yatma ve öne eğilmede hissedilir, spor yapmakla artmaz, sıklıkla göğüs kafesinin altında ya da sırt bölgesinde hissedilir, yayılma göstermez. Ağrıya ilaveten ağza ekşi su gelmesi de sık rastlanan bir belirtidir. Reflü boğazda ve ağızda kötü bir tat ve yanma bırakır, genellikle yemek sonrası nadiren de yemek sırasında meydana gelir” dedi.
Dr. Yolcu şu bilgileri verdi: “Geçmeyen gıcık öksürük, yutma güçlüğü, yutakta takılma duygusu, karında şişkinlik, geğirti, hıçkırık, ağız kokusu, ses kısıklığı, ses tellerinde polip veya nodül, ağza acı ekşi sıvı gelmesi, tedavi edilemeyen larenjit ve farenjit gibi boğaz enfeksiyonları, boğazda dolgunluk ve gıcık hissi, sık sık boğaz temizleme ihtiyacı, tedaviye iyi yanıt vermeyen astım tekrarlayan astım nöbetleri, tekrarlayan zatürre, uykuda kısa süreli soluk durmalar. Sürekli boğaz temizleme ihtiyacı, ses kısılması, sık sık farenjit veya larenjit sorunu olan kişilerin çoğunda esas neden reflüdür. Yine müzmin öksürüğü olanların yarısında reflü hastalığı olduğu ortaya konmuştur. Hatta yıllarca öksürüp bir tanı konmadan doktor doktor gezen hastalar vardır. Astım ile reflü birlikte ise biri diğerini kötüleştirir. Reflüden şüphelenilen hastaların bazısında ise kalp ağrısından ayrılması imkansız göğüs ağrısı meydana gelir. Böyle durumlarda öncelikle kalp tetkiki yapıldıktan sonra reflüden şüphelenmek en doğru yoldur. Yutma güçlüğü, ağrılı yutma, mide kanaması veya kilo kaybı reflünün bulguları olabildiği gibi tamamen farklı bir hastalığa da işaret edebilen durumlardır. Çocuklarda reflü hastalığı, basit kusmalar şeklindedir ancak özellikle süt çocuğu döneminde ‘ani çocuk ölümü’ sendromu sorumlusu olabilmektedir. Çocukluk döneminde duruş bozukluğu, büyüme gelişme geriliği, kansızlık, zatürre atakları, solunum yolu hastalıkları, yeni doğanda boğulma atakları da reflünün başvuru nedenleri arasındadır. Çocukluk çağı astımının üçte birinin altında reflü yatmaktadır. Reflünün tanısında çok kullanılan yöntemlerden biri endoskopidir. Her hastaya uygulanır. Bu yöntemle mide kapağının durumu, yemek borusunun hasarı ve diğer mide yüzeyindeki rahatsızlıklar saptanır. Tanıda kullanılan bir diğer yöntemde, ilaçlı bir filmle yemek borusundan, ilacın geçişi izlenir ve herhangi bir problem varsa tedavi edilir. Diğer yöntemlerle de yemek borusundaki reflü, ph metriyle, yemek borusunun besini itme gücü ise manometri ile ölçülür.”
Reflüde beslenme ve reflüyü önleme yolları
Semptomların olduğu dönemde kullanılacak asit giderici (antiasit) ilaçların, H2 blokerleri ve proton pompası inhibitörleri (PPİ) ile mide asit seviyesini düşürerek etki gösterdiğini belirten Uzm. Dr. Ömer Faruk Yolcu, “Yüksek yastıkta yatın (Yatarken vücudun üst kısmı ve baş yüksekte olmalıdır). Fazla miktarda yemekten kaçının (Fazla yemek mide basıncını artırır ve reflü olasılığı artar). Az miktarda sık ve düzenli yemek yiyin. Yiyecekleri yavaş yiyip, iyi çiğneyin. Yağı azaltın (Kızartmalar, fast food yiyecekler ve margarinden kaçının. Aşırı yağlı yiyeceklerin midede kalma süresi de yüksektir ve daha fazla mide asidi salınmaktadır). Çikolatadan kaçının (Çikolatada bulunan metilksantin denen madde yemek borusundaki kasları gevşeterek sinkterde gevşemeye yol açar). Kahveden kaçının çayı az tüketin (Kafeinli veya kafensiz kahve reflü olasılığını artırır). Yemek borusunu irite eden maddelerden kaçının. Alkol, kola, gazoz gibi asitli içecekler, konserve meyve suları, içmeyin. Çok baharatlı yiyeceklerden, turşu ve sirkeden kaçının (Baharatlar reflünün şiddetini arttırarak midede yanmayı arttırabilir. Bu nedenle baharatlı hazır gıdaları sınırlandırıp yemeklerinize daha az baharat kullanınız. Yemekten sonra hemen yatmayın en az 1 saat oturun. İçkilerden kaçının (Alkol mide asidini artırmaktadır). Sigara ve diğer tütün ürünlerinden sakının (Nikotin yemek borusunun alt kısmındaki büzgeci gevşetmektedir kilo almayın (Şişmanlık reflü şikayetlerini artırmaktadır). Stresten mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın. Sıvı tüketimi mide basıncını arttırdığı için yemeklerde değil, öğün aralarında alın. Özellikle öğünden sonra dar giysiler giymeyip daha rahat giysiler giymeye çalışın” şeklinde konuştu.