İstanbul Müftüsü, Üniversite Öğrencileriyle Buluştu
Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz: 'İslam dünyası, ümmet fikrini kaybettiği yıllardan itibaren büyük sınavlardan geçiyor ve ciddi sıkıntılara muhatap oluyor. Kurduğu medeniyetleri tek tek kaybediyor. Baktığınız zaman bunların kaybediliş sebebi, ümmet fikrinin ve yetişmiş insanların bitmesiyle doğrudan alakalıdır' 'Farklı renklerde ve dillerdeki insanları, iman ve İslam kardeşliği birleştiriyor ve bir havuzda buluşturuyor. İslam ümmeti olmak dünyada yüksek bir güç ve değer sahibi olmak anlamına geliyor'
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, İslam dünyasının ümmet fikrini kaybettiği yıllardan itibaren büyük sınavdan geçtiğini ve ciddi sıkıntılara muhatap olduğunu belirterek, "Kurduğu medeniyetleri tek tek kaybediyor. Baktığınız zaman bunların kaybediliş sebebi, ümmet fikrinin ve yetişmiş insanların bitmesiyle doğrudan alakalıdır." dedi.
Yılmaz, Uluslararası İlahiyat Programı (UİP) kapsamında, çeşitli fakültelerde eğitim gören öğrencilerle Süleymaniye Camisi'nde bir araya geldi.
Burada konuşan Yılmaz, "genç" kelimesinin Farsça'da "hazine" anlamına geldiğini, dolayısıyla gençliğin insan hayatının sonraki dönemlerini de şekillendiren "hazine" değerinde olduğunu söyledi.
Uluslararası İlahiyat Programlarında okuyan öğrencilerin ümmetin ümidi olduğunu vurgulayan Yılmaz, gençlerin değerinin bilinmesi gerektiğini hatırlattı.
İslam ümmetinin kurduğu medeniyetleri tek tek kaybettiğini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"İslam dünyası, ümmet fikrini kaybettiği yıllardan itibaren büyük sınavlardan geçiyor, ciddi sıkıntılara muhatap oluyor. Kurduğu medeniyetleri tek tek kaybediyor. Bir Maveraünnehir medeniyetimiz vardı, bitti. Bir Endülüs medeniyetimiz vardı, bitti. Bir Kuzey Afrika medeniyetimiz vardı, bitti. Baktığınız zaman bunların kaybediliş sebebi ümmet fikrinin ve yetişmiş insanların bitmesiyle doğrudan alakalıdır. Kur'an-ı Kerim'de, birbirlerine düşman olan insanların Allah'ın rahmeti sayesinde kardeş, ümmet olmanın aslında bir havuzda buluşmak ve kaynaşmak olduğu ifade ediliyor. Farklı renklerde ve dillerdeki insanları, iman ve İslam kardeşliği birleştiriyor ve bir havuzda buluşturuyor. İslam ümmeti olmak dünyada yüksek bir güç ve değer sahibi olmak anlamına geliyor."
Yılmaz, Fransız İhtilali'nden sonra dünyada egemen milliyetçilik fikrinin İslam ümmetinin parçalanmasına neden olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Bu fikirlerin bir veba gibi yayılması Osmanlı Devleti'nin dağılmasına, o büyük devletin yerine 30 küsur devletin kurulmasına ve zaman içerisinde birbirine hasım grupların oluşmasına neden oldu. Maalesef bugün İslam dünyasının her yerinden kan, gözyaşı ve kavga sesleri geliyor. Birtakım dış güçlerin Müslümanlarla ilgili planları olabilir. Ama bunlar bizi asla suçu başkalarına atarak kendi sorumluluğumuzdan uzaklaştırmamalı. Bizim eksiklerimiz nerededir, nerede yanlış yapıyoruz da bu tür duygular yayılıyor ona bakmamız lazım. İslam'ı anlamada ve yaşamada ciddi sorunlarımız var."
İslam dünyasının her yerinde ciddi problemlerin olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Temelinde ümmet bilincine sahip, ümmet bilincini aşılayarak yeniden İslam dünyasını kaynaştıracak yetişmiş insanların olmamasının bunda çok önemli bir etkisinin olduğu muhakkak. Dolayısıyla bugün bizim yetişmiş insana ihtiyacımız var. Milleti, ümmeti uyandıracak, İslam ülkelerinin içerisindeki kan ve göz yaşını dindirip onları kaynaştıracak ulemaya, alimlere, önder ve rehber insanlara ihtiyacımız var. Sizler İslam dünyasının muhtelif yerlerinden İslam'ı kaynaklarından öğrenmek ve yeniden yorumlayarak çağın şartlarına göre sunmak için bu topraklara geldiniz. Sizin burada bulunuşunuz çok anlamlı ve önemli. İçinde bulunduğunuz yaş ve eğitim düzeyi gereği bu ümmetin kurtuluşuna vesile olmuş geçmiş ulemanın karakter ve şahsiyetlerini model alıp birer İmam-ı Azam Ebu Hanife, Gazali, İbn-i Sina olmalısınız. Millete ve ümmete şekil vermiş, onların kurtuluşuna vesile olmuş tarihteki o büyük şahsiyetler gibi, alimler gibi olmak için hedefler koymanız çok önemli." ifadelerini kullandı.
UİP öğrencilerine dil eğitimi konusunda tavsiyelerde bulunan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"İslami ilimlerin en temel kaynakları Arapça. Ama ondan sonra Farsça ve Osmanlıca önemli diller. Bu dilleri öğrenerek eski eserlerimizi okuyabilecek seviyeye gelmelisiniz. Tabii ki İngilizce dünyaya ulaşmak için en önemli araçlarımızdan biri. Türkiye'de İlahiyat camiası olarak dini bilgi birikimimizle övünüyoruz. Ama bu adeta kendimizin çalıp oynadığı bir oyun gibi. Niye? Çünkü bunu sadece Türkçe okuyan insanlar biliyor. Ürettiğimiz bilgiyi ve insanlığa sunacağınız çalışmalarınızı Arapça ve İngilizce yayımlayacak kadar dil seviyesine çıkmamışsak dünyanın bundan haberi olmuyor. Sizler yurt dışından bir başka dil bilerek geliyorsunuz. Bu dillerinizi daha da geliştirerek o dillerde yayın yapabilecek, makale ve kitap yazabilecek, konferans verebilecek seviyede olmalısınız ki buradaki birikiminizi başka ülkelere ve insanlara taşıyıp İslam ümmetinin birliği adına hizmetler yapabilesiniz."
Program, Uluslararası İlahiyat Programı öğrencilerine ikram ile sona erdi.
Kaynak: AA
Yılmaz, Uluslararası İlahiyat Programı (UİP) kapsamında, çeşitli fakültelerde eğitim gören öğrencilerle Süleymaniye Camisi'nde bir araya geldi.
Burada konuşan Yılmaz, "genç" kelimesinin Farsça'da "hazine" anlamına geldiğini, dolayısıyla gençliğin insan hayatının sonraki dönemlerini de şekillendiren "hazine" değerinde olduğunu söyledi.
Uluslararası İlahiyat Programlarında okuyan öğrencilerin ümmetin ümidi olduğunu vurgulayan Yılmaz, gençlerin değerinin bilinmesi gerektiğini hatırlattı.
İslam ümmetinin kurduğu medeniyetleri tek tek kaybettiğini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"İslam dünyası, ümmet fikrini kaybettiği yıllardan itibaren büyük sınavlardan geçiyor, ciddi sıkıntılara muhatap oluyor. Kurduğu medeniyetleri tek tek kaybediyor. Bir Maveraünnehir medeniyetimiz vardı, bitti. Bir Endülüs medeniyetimiz vardı, bitti. Bir Kuzey Afrika medeniyetimiz vardı, bitti. Baktığınız zaman bunların kaybediliş sebebi ümmet fikrinin ve yetişmiş insanların bitmesiyle doğrudan alakalıdır. Kur'an-ı Kerim'de, birbirlerine düşman olan insanların Allah'ın rahmeti sayesinde kardeş, ümmet olmanın aslında bir havuzda buluşmak ve kaynaşmak olduğu ifade ediliyor. Farklı renklerde ve dillerdeki insanları, iman ve İslam kardeşliği birleştiriyor ve bir havuzda buluşturuyor. İslam ümmeti olmak dünyada yüksek bir güç ve değer sahibi olmak anlamına geliyor."
Yılmaz, Fransız İhtilali'nden sonra dünyada egemen milliyetçilik fikrinin İslam ümmetinin parçalanmasına neden olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Bu fikirlerin bir veba gibi yayılması Osmanlı Devleti'nin dağılmasına, o büyük devletin yerine 30 küsur devletin kurulmasına ve zaman içerisinde birbirine hasım grupların oluşmasına neden oldu. Maalesef bugün İslam dünyasının her yerinden kan, gözyaşı ve kavga sesleri geliyor. Birtakım dış güçlerin Müslümanlarla ilgili planları olabilir. Ama bunlar bizi asla suçu başkalarına atarak kendi sorumluluğumuzdan uzaklaştırmamalı. Bizim eksiklerimiz nerededir, nerede yanlış yapıyoruz da bu tür duygular yayılıyor ona bakmamız lazım. İslam'ı anlamada ve yaşamada ciddi sorunlarımız var."
İslam dünyasının her yerinde ciddi problemlerin olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Temelinde ümmet bilincine sahip, ümmet bilincini aşılayarak yeniden İslam dünyasını kaynaştıracak yetişmiş insanların olmamasının bunda çok önemli bir etkisinin olduğu muhakkak. Dolayısıyla bugün bizim yetişmiş insana ihtiyacımız var. Milleti, ümmeti uyandıracak, İslam ülkelerinin içerisindeki kan ve göz yaşını dindirip onları kaynaştıracak ulemaya, alimlere, önder ve rehber insanlara ihtiyacımız var. Sizler İslam dünyasının muhtelif yerlerinden İslam'ı kaynaklarından öğrenmek ve yeniden yorumlayarak çağın şartlarına göre sunmak için bu topraklara geldiniz. Sizin burada bulunuşunuz çok anlamlı ve önemli. İçinde bulunduğunuz yaş ve eğitim düzeyi gereği bu ümmetin kurtuluşuna vesile olmuş geçmiş ulemanın karakter ve şahsiyetlerini model alıp birer İmam-ı Azam Ebu Hanife, Gazali, İbn-i Sina olmalısınız. Millete ve ümmete şekil vermiş, onların kurtuluşuna vesile olmuş tarihteki o büyük şahsiyetler gibi, alimler gibi olmak için hedefler koymanız çok önemli." ifadelerini kullandı.
UİP öğrencilerine dil eğitimi konusunda tavsiyelerde bulunan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"İslami ilimlerin en temel kaynakları Arapça. Ama ondan sonra Farsça ve Osmanlıca önemli diller. Bu dilleri öğrenerek eski eserlerimizi okuyabilecek seviyeye gelmelisiniz. Tabii ki İngilizce dünyaya ulaşmak için en önemli araçlarımızdan biri. Türkiye'de İlahiyat camiası olarak dini bilgi birikimimizle övünüyoruz. Ama bu adeta kendimizin çalıp oynadığı bir oyun gibi. Niye? Çünkü bunu sadece Türkçe okuyan insanlar biliyor. Ürettiğimiz bilgiyi ve insanlığa sunacağınız çalışmalarınızı Arapça ve İngilizce yayımlayacak kadar dil seviyesine çıkmamışsak dünyanın bundan haberi olmuyor. Sizler yurt dışından bir başka dil bilerek geliyorsunuz. Bu dillerinizi daha da geliştirerek o dillerde yayın yapabilecek, makale ve kitap yazabilecek, konferans verebilecek seviyede olmalısınız ki buradaki birikiminizi başka ülkelere ve insanlara taşıyıp İslam ümmetinin birliği adına hizmetler yapabilesiniz."
Program, Uluslararası İlahiyat Programı öğrencilerine ikram ile sona erdi.