Özel Yetenekli Çocuklar, Toplumların Gelişimine Katkı Sağlıyor
İstanbul Aydın Üniversitesi’nin, özel yetenekli çocukların eğitimine katkı sağlamak amacıyla geliştirdiği “Destek Eğitim Odası” projesinin lansmanı gerçekleştirildi. Etkinlikte, özel yetenekli çocukların doğru yönlendirilmesi halinde tüm toplumun gelişebileceği mesajı verildi.
İstanbul Aydın Üniversitesi Çocuk Üniversitesi, İstanbul Kalkınma Ajansı ve İstanbul Valiliği’nin desteğiyle gerçekleştirilen tarafından hazırlanan ve İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen “Okulum Beni Anlıyor Yeteneğimi Destek Eğitim Odası ile Destekliyor Projesi” kapsamında düzenlenecek lansman toplantısı 14 Eylül Perşembe günü İstanbul Aydın Üniversitesi Florya Halit Aydın Kampüsü’nde yapıldı.
Toplantıda konuşan ve projenin ayrıntılarını aktaran İAÜ Çocuk Üniversitesi ve İAÜ Çocuk Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Yrd. Doç. Dr. Ayşin Kaplan Sayı şunları söyledi: “Projemiz 2016-2017 yılında başladı.
Bu kapsamda okullarda tanı almış fakat maalesef ihtiyacı olan eğitime ulaşamayan üstün özel yetenekli öğrencilerimizi belli saatlerde okul içi ya da okul dışı zamanlarda zenginleştirilmiş eğitime tabi tutmak amacımız. Bu eğitimler ile birlikte robotikten, akıl ve zeka oyunlarına kadar uzanan sanat aktivitelerini içinde barındıran, farklı alanlarda disiplinlerarası bir anlayışla eğitim ve bilim anlayışını elde edebildiği ortamlar oluşturuyoruz. 10 farklı devlet okulunda destek eğitim odaları açtık. 2 tane üniversitemizde de tüm okullara model olmak üzere destek eğitim odalarımızı donattık. Devlette bu imkânlara ulaşamayan çocuklar, bu eğitimleri almazlarsa hem risk faktörü oluşabildikleri gibi, davranış bozuklukları, takıntılı davranışlar ve tırnak yemek gibi birçok riskli davranışlar ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden bu olabilecek olan şeylerin önüne geçmek ve o çocukları daha faydalı hale getirmek için çalışmalarımızı yürütüyoruz.”
Ayşin Kaplan Sayı aynı zamanda üstün yetenekli çocukların nasıl anlaşılacağına dair de bilgilendirmelerde bulunarak, “Üstün özel yetenekli çocuklar aslında genelde standart derslerde ölçülen çocuklarımız. Genelde toplumda yüzde 3 ve 5 arasında olduğunu söylüyoruz. Fakat bu konuda çok dikkat etmemiz gereken ipuçları var. Eğer çocuğun motivasyonu çok yüksekse, sürekli evde bir şeyler yapmaya çalışıyorsa, duygusal ve sosyal anlamda çok ciddi bir duyarlılık görüyorsak çocuğumuzda üstün özel yetenekli olduğuna dair bir durumdan bahsedebiliriz” şeklinde konuştu.
ENDERUN MEKTEBİ ÖRNEĞİ
Açış konuşması için kürsüye gelen İAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, sözlerine özel yetenekli çocukları anlamak ve doğru şekilde eğitim vermek konusunun, ülkenin en önemli sorunlardan biri olduğunu ifade ederek başladı.
“Bir milletin en önemli kaynağı, insan kaynağıdır” diyen Prof. Dr. Özyılmaz, şöyle devam etti: “Bizim eğitim sistemimiz şimdiye kadar yetenekleri ortaya çıkararak geliştirmekten ziyade, bilgi aktarımına dayalı olmuştur. Bu da gençlerin ve insanların tamamını kucaklayacak şekilde programlanmamıştır. Bilindiği üzere insanlar zeka seviyelerine göre üç ayrı grupta sınıflandırılırlar: Zeka skoru 90’ın altında olanlar, 90 ile 120 arasında olanlar ve 120’nin üstünde olanlar. Bizim eğitim sistemimizde 90’ın altı ile 120’nin üstü hiç değerlendirilmemiştir. Ağırlık her zaman için 90-120 arasına verilmiştir. Oysa zeka skoru 60-70 dolaylarında olan nice insanlar var ki, biz onlara birazcık destek versek, muazzam işler başaracaklar. Öte yandan toplumları her zaman zeka skoru 120’nin üstünde olan insanların geliştirdiğini ve ileri taşıdığını, yurt dışından örneklerle görüyoruz. Eğer bu konuya ağırlık verilseydi bugün teknoloji ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olurduk. Geçmişte Enderun Mektebi örneğinde olduğu gibi bu alan yönelik çalışmalar yapmışız, ancak zamanla terk etmişiz. İstanbul Aydın Üniversitesi olarak bizler de bu alanda yapılan çalışmaları desteklemeye devam edeceğiz.”
Kendisinin de bir özel yetenekli çocuk babası olduğunun altını çizen AK Parti İstanbul Milletvekili Dr. Nurettin Nebati ise, etkinlikle yaptığı konuşmada “fıtrat” vurgusu yaptı. Nebati, şöyle konuştu: “Bu tarz çalışmaların tüm üniversiteler tarafından bir zorunluluk arz ediyor olması lazım. Çünkü Türkiye’de üstün yeteneklilere yönelik çalışmalar henüz yeterli kıvama erişmiş durumda değil. Bu anlamda hem aileler kendi çocukları ile ilgili çalışmaları hangi düzeyde olduğuna dair bir bilgilendirilebileceği hem de çok daha önemlisi üstün yetenekli çocukların topluma entegre edilmesi ve ötekileştirilmemesi anlamında önemli bir proje var karşımızda. Böylesine anlamlı bir çalışma da hepimizi heyecanlandırmış durumda.”
Daha sonra söz alan Uz. Dr. Kerem Dündar, özel yetenekli çocukların dünyasını ve onlara nasıl yaklaşılması ve nasıl eğitim verilmesi gereken bir sunum yaptı. Özel yetenekli çocukların en belirgin özelliklerini anlatan Dündar, “Bu çocuklara doğru yaklaşılması halinde ülkenin geleceğini kurtarırız. Aksi halde ise bu çocukları tümden kaybederiz” dedi.
Dündar’dan sonra kürsüye gelen İstanbul Üniversitesi Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Marilena Zinovin Leana Taşçılar ise, özel yetenekli çocukların psikolojik dünyası hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Program daha sonra Yrd. Doç. Dr. Ayşin Kaplan Sayı, İAÜ Mühendislik Fakültesi Öğrencisi Mahdi Bashiri, Güngören Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Ayten Cengiz, Tayfur Sökmen İlkokulu Müdürü Mustafa Onlar, Cumhuriyet İlkokulu Müdürü Murat Yılmaz ve İAÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Said Tortop’un sunumlarıyla devam etti.
Projede Neler Var?
İstanbul Aydın Üniversitesi, Küçükçekmece, Güngören, Esenler, Bayrampaşa ve Kadıköy ilçelerinde olmak üzere, özel yetenekli çocuklara yönelik toplam 12 Destek Eğitim Odası’nın açılmasını, donatılmasını, öğretmen ve aile eğitimlerinin verilmesini kapsayan proje, dezavantajlı özel yetenekli çocuklara ve velilerine eğitim vermeyi amaçlıyor. Toplam 3 binden fazla öğrenci ve velinin faydalanmasının hedeflendiği proje kapsamında, uzman öğretmenlerin, öğrencilere 60 saatten, velilere ise 24 saatten fazla eğitim vererek özel yetenekli çocukların gelişimine katkı sağlanması hedefleniyor.
Kaynak: İHA
Toplantıda konuşan ve projenin ayrıntılarını aktaran İAÜ Çocuk Üniversitesi ve İAÜ Çocuk Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Yrd. Doç. Dr. Ayşin Kaplan Sayı şunları söyledi: “Projemiz 2016-2017 yılında başladı.
Bu kapsamda okullarda tanı almış fakat maalesef ihtiyacı olan eğitime ulaşamayan üstün özel yetenekli öğrencilerimizi belli saatlerde okul içi ya da okul dışı zamanlarda zenginleştirilmiş eğitime tabi tutmak amacımız. Bu eğitimler ile birlikte robotikten, akıl ve zeka oyunlarına kadar uzanan sanat aktivitelerini içinde barındıran, farklı alanlarda disiplinlerarası bir anlayışla eğitim ve bilim anlayışını elde edebildiği ortamlar oluşturuyoruz. 10 farklı devlet okulunda destek eğitim odaları açtık. 2 tane üniversitemizde de tüm okullara model olmak üzere destek eğitim odalarımızı donattık. Devlette bu imkânlara ulaşamayan çocuklar, bu eğitimleri almazlarsa hem risk faktörü oluşabildikleri gibi, davranış bozuklukları, takıntılı davranışlar ve tırnak yemek gibi birçok riskli davranışlar ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden bu olabilecek olan şeylerin önüne geçmek ve o çocukları daha faydalı hale getirmek için çalışmalarımızı yürütüyoruz.”
Ayşin Kaplan Sayı aynı zamanda üstün yetenekli çocukların nasıl anlaşılacağına dair de bilgilendirmelerde bulunarak, “Üstün özel yetenekli çocuklar aslında genelde standart derslerde ölçülen çocuklarımız. Genelde toplumda yüzde 3 ve 5 arasında olduğunu söylüyoruz. Fakat bu konuda çok dikkat etmemiz gereken ipuçları var. Eğer çocuğun motivasyonu çok yüksekse, sürekli evde bir şeyler yapmaya çalışıyorsa, duygusal ve sosyal anlamda çok ciddi bir duyarlılık görüyorsak çocuğumuzda üstün özel yetenekli olduğuna dair bir durumdan bahsedebiliriz” şeklinde konuştu.
ENDERUN MEKTEBİ ÖRNEĞİ
Açış konuşması için kürsüye gelen İAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, sözlerine özel yetenekli çocukları anlamak ve doğru şekilde eğitim vermek konusunun, ülkenin en önemli sorunlardan biri olduğunu ifade ederek başladı.
“Bir milletin en önemli kaynağı, insan kaynağıdır” diyen Prof. Dr. Özyılmaz, şöyle devam etti: “Bizim eğitim sistemimiz şimdiye kadar yetenekleri ortaya çıkararak geliştirmekten ziyade, bilgi aktarımına dayalı olmuştur. Bu da gençlerin ve insanların tamamını kucaklayacak şekilde programlanmamıştır. Bilindiği üzere insanlar zeka seviyelerine göre üç ayrı grupta sınıflandırılırlar: Zeka skoru 90’ın altında olanlar, 90 ile 120 arasında olanlar ve 120’nin üstünde olanlar. Bizim eğitim sistemimizde 90’ın altı ile 120’nin üstü hiç değerlendirilmemiştir. Ağırlık her zaman için 90-120 arasına verilmiştir. Oysa zeka skoru 60-70 dolaylarında olan nice insanlar var ki, biz onlara birazcık destek versek, muazzam işler başaracaklar. Öte yandan toplumları her zaman zeka skoru 120’nin üstünde olan insanların geliştirdiğini ve ileri taşıdığını, yurt dışından örneklerle görüyoruz. Eğer bu konuya ağırlık verilseydi bugün teknoloji ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olurduk. Geçmişte Enderun Mektebi örneğinde olduğu gibi bu alan yönelik çalışmalar yapmışız, ancak zamanla terk etmişiz. İstanbul Aydın Üniversitesi olarak bizler de bu alanda yapılan çalışmaları desteklemeye devam edeceğiz.”
Kendisinin de bir özel yetenekli çocuk babası olduğunun altını çizen AK Parti İstanbul Milletvekili Dr. Nurettin Nebati ise, etkinlikle yaptığı konuşmada “fıtrat” vurgusu yaptı. Nebati, şöyle konuştu: “Bu tarz çalışmaların tüm üniversiteler tarafından bir zorunluluk arz ediyor olması lazım. Çünkü Türkiye’de üstün yeteneklilere yönelik çalışmalar henüz yeterli kıvama erişmiş durumda değil. Bu anlamda hem aileler kendi çocukları ile ilgili çalışmaları hangi düzeyde olduğuna dair bir bilgilendirilebileceği hem de çok daha önemlisi üstün yetenekli çocukların topluma entegre edilmesi ve ötekileştirilmemesi anlamında önemli bir proje var karşımızda. Böylesine anlamlı bir çalışma da hepimizi heyecanlandırmış durumda.”
Daha sonra söz alan Uz. Dr. Kerem Dündar, özel yetenekli çocukların dünyasını ve onlara nasıl yaklaşılması ve nasıl eğitim verilmesi gereken bir sunum yaptı. Özel yetenekli çocukların en belirgin özelliklerini anlatan Dündar, “Bu çocuklara doğru yaklaşılması halinde ülkenin geleceğini kurtarırız. Aksi halde ise bu çocukları tümden kaybederiz” dedi.
Dündar’dan sonra kürsüye gelen İstanbul Üniversitesi Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Marilena Zinovin Leana Taşçılar ise, özel yetenekli çocukların psikolojik dünyası hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Program daha sonra Yrd. Doç. Dr. Ayşin Kaplan Sayı, İAÜ Mühendislik Fakültesi Öğrencisi Mahdi Bashiri, Güngören Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Ayten Cengiz, Tayfur Sökmen İlkokulu Müdürü Mustafa Onlar, Cumhuriyet İlkokulu Müdürü Murat Yılmaz ve İAÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Said Tortop’un sunumlarıyla devam etti.
Projede Neler Var?
İstanbul Aydın Üniversitesi, Küçükçekmece, Güngören, Esenler, Bayrampaşa ve Kadıköy ilçelerinde olmak üzere, özel yetenekli çocuklara yönelik toplam 12 Destek Eğitim Odası’nın açılmasını, donatılmasını, öğretmen ve aile eğitimlerinin verilmesini kapsayan proje, dezavantajlı özel yetenekli çocuklara ve velilerine eğitim vermeyi amaçlıyor. Toplam 3 binden fazla öğrenci ve velinin faydalanmasının hedeflendiği proje kapsamında, uzman öğretmenlerin, öğrencilere 60 saatten, velilere ise 24 saatten fazla eğitim vererek özel yetenekli çocukların gelişimine katkı sağlanması hedefleniyor.