'Yediklerimiz bizi beslemiyor, hasta ediyor'
Beslenme şekli değişmezse tip 2 diyabetin tüm dünyada dik bir ivmeyle artacağını belirten Dr. Aktaş, “Yediklerimiz bizi beslemiyor, aksine obez yapıyor, hasta ediyor” dedi.
Beslenme şekli değişmezse tip 2 diyabetin tüm dünyada dik bir ivmeyle artacağını belirten Dr. Aktaş, “Yediklerimiz bizi beslemiyor, aksine obez yapıyor, hasta ediyor” dedi. Bilim insanlarının artık diyabet tedavisini sorgulamaya başladığını söyleyen Aktaş, “Tıp kitaplarında bile doğru beslenmeyle iyileşir denen bir hastalık neden iyileşmiyor?” ifadesini kullandı.
Diyabet hem Türkiye'de hem dünyada hızla artan bir sağlık sorunu. Sadece yetişkinler değil, çocuklar da hastalığın kıskacında. Diyabet hastalığı tek başına hareket etmiyor, neredeyse vücuttaki tüm sistemleri, tüm organları etkiliyor.
Akupunktur ve Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş da “Diyabet ve Zayıflama Kürleri” adlı kitabında tüm dünyayı etkisi altına alan diyabeti mercek altına alıyor.
Aktaş, diyabetin tedavi edilebilin bir hastalık olduğunu, artık bilim insanlarının da var olan diyabet tedavisini sorgulamaya başladığını söylüyor.
Diyabete 3 ayda son verilebileceğini ileri süren Dr. Aktaş, kitapta okuyucuyu bekleyen bilgileri özetleyerek ntv.com.tr'nin sorularını yanıtladı:
Günümüzde diyabet hastalığının bu denli fazla görülmesinin ve tüm yaş gruplarını tehdit etmesinin en önemli nedenleri nelerdir?
“BUĞDAYIN AGRESİF GLUTENİ DİYABETİN BAŞROL OYUNCULARINDAN BİRİDİR”
Çok fazla şeker ve karbonhidrat tüketiyoruz. Yediğimiz ekmeği, makarnayı, pizzayı, böreği, çöreği de vücudun şeker olarak algıladığı unutulmamalı. Bu kadar çok şeker insanı diyabet hastası da yapar, kanser hastası da. Modern buğdayın vücudumuzun tanımadığı agresif gluten yapısı diyabet de dahil olmak üzere çok sayıda hastalığın arkasındaki başrol oyunculardan biridir. Kitapta bu agresif glutenin tip 2 diyabet patlamasındaki rolünü detaylı bir şekilde ele aldım. Tabii içi kimyasallarla dolu yiyecekler de önemli bir sorun. Kısacası, yediklerimiz bizi beslemiyor, aksine obez yapıyor, hasta ediyor.
“DİYABET 12 SENEDE YÜZDE 90 ARTTI”
Türkiye'de diyabet görülme sıklığı ile ilgili rakamlar nelerdir, hastalık daha çok hangi yaş grubunda görülüyor?
Bu konuda Türkiye'de yapılmış iki önemli çalışma var: TURDEP 1 ve TURDEP 2. İlk çalışma 1998 yılında yapıldı. O yıl itibariyle tip 2 diyabet hastaları nüfusun %7,2'si idi. İkinci çalışma 2010'da yapıldı ve oranın %13,7'ye çıktığı görüldü. Yani sadece 12 senede %90'lık bir artış söz konusu! Bu iki araştırmanın ışığında bakıldığında bugün itibariyle nüfusun % 20'sinin diyabet hastası olduğunu söylemek mümkün. Tabii bu buzdağının sadece görünen kısmı. Hiç teşhis konmamış, tip 2 diyabet hastası olduğunu bilmeyen pek çok kişi var. Bunların üstüne pre-diyabet hastalarını da eklediğinizde durum gerçekten vahim.
Diyabetteki artış bu hızla giderse, özellikle de obezite sınırında olan çocukları, dolayısıyla gelecek nesilleri nasıl bir tehlike bekliyor?
Eğer beslenme modelimizi değiştirmezsek tip 2 diyabet ve bu hastalıkla birlikte gelen sağlık sorunları dik bir ivmeyle artmaya devam edecektir. Mesela kalp krizinin, Alzheimer'ın arkasındaki en önemli risk faktörü diyabettir.
TIP KİTAPLARINDA İYİLEŞİR DENEN HASTALIK NEDEN İYİLEŞMİYOR?
Diyabet ve Zayıflama Kürleri kitabında okuyucuya neler veriyorsunuz, insanlar bu kitabı neden okumalı?
Her yazdığım kitap benim için çok önemli ama itiraf etmeliyim ki Diyabet ve Zayıflama Kürleri'nin farklı bir yeri var. Neden? Çünkü doktorluk mesleğime ilk başladığım yıllarda kafamı en çok kurcalayan sağlık sorunu tip 2 diyabet olmuştur. Tıp kitaplarında bile doğru beslenmeyle iyileşir denen bir hastalık neden iyileşmiyor? Hastalar her denileni yaptığı halde neden diyabetin vurduğu yeni sağlık sorunları ile boğuşmak zorunda kalıyorlar? Bugün sorunun ne olduğunu biliyorum ve pek çok tip 2 diyabet hastasını tam şifa ile tedavi ettim, etmeye de devam ediyorum. Temennim doğru beslenme modeli ile iyileşebilecek bir hastalık yüzünden eziyet çeken tüm diyabet hastalarının bu kitabı okumaları.
“SEVDİKLERİNİ KORUMAK İSTEYEN HERKESİ İLGİLENDİRİYOR”
Ayrıca kilo problemi olan herkes bu kitabı okumalı. Önerdiğim beslenme modeli ile hiç aç kalmadan kilo verecekler ve başta tip 2 diyabet olmak üzere onları bekleyen hastalıklardan korunacaklar. Fazla kilolar insülin direnci ile birlikte ilerler ve bu yolculuk er ya da geç tip 2 diyabete çıkar. Aslında çocuklarını, sevdiklerini çağımızın vebasından korumak isteyen herkesin doğru beslenme ile ilgili önemli bilgiler edinebileceği bir kitap bu.
Kitabın kapağında “3 ayda diyabete son” şeklinde bir ifade var. Kronik hastalıklar listesinin başlarında yer alan diyabeti 3 ay gibi kısa bir sürede bitirmeyi vadetmek çok iddialı değil mi, bunu nasıl başaracaksınız?
“TİP 2 DİYABET İYİLEŞİR”
Diyabetin ömür boyu sürdüğü yalanını ilaç endüstrisi pek sever. Hâlbuki açın bakın tıp ders kitaplarına, ‘tip 2 diyabet doğru beslenmeyle iyileşir' der. Tabii diyabet hastalarına önerilen beslenme modeli de yanlış olunca, durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Tekrar ediyorum: Tip 2 diyabet iyileşir. Bana şifa bulmak için gelen tüm hastalarda bizzat gözlemlediğim bir durum bu. Zaten kan değerleri, 3 aylık şeker ortalamaları da bunu gösteriyor. Yani, tip 2 diyabet iyileşir dediğimde bu bir iddia değil, gerçek. Kitapta hasta hikâyeleri de yer alıyor. 20 senedir şeker hastası mesela, beslenme modelini yeniden düzenlediğimizde, bu beslenme modelini doğru takviyelerle desteklediğimizde ilaçlardan kurtulmuş. Başka bir tip 2 diyabet hastası insülin iğnesi yapıyor, bir süre sonra iğneden kurtulmuş.
“BİLİM İNSANLARI DA ARTIK DİYABET TEDAVİSİNİ SORGULAMAYA BAŞLADI”
Diyabeti bitirmek için önerdiğiniz tedavinin uzun vadede etkili olacağını gösteren bilimsel bir yayın var mı, 3 ayda kontrol altına alınan diyabet daha sonra tekrarlamaz mı, bu durumun önüne geçmek için neler yapılmalı?
Dilerseniz bu soruyu önce tersten cevaplayalım. Tip 2 diyabetin ilaçlarla iyileşmediğini, daha da derinleşerek ilerlemeye, tahribat yapmaya devam ettiğini gösteren birçok araştırma var. Diyabet ilaçlarının bırakın iyileştirmeyi, kalp krizi gibi ölümcül yan etkileri olduğunu gösteren araştırmalar da mevcut. Yani geleneksel yaklaşımla tip 2 diyabetin tedavi edilemediği, hastayı daha hasta ettiğinin kanıtları ortada. Tip 2 diyabette önerilen bol ekmekli diyetler de işe yaramıyor, aksine diyabeti derinleştiriyor. Bilim insanları da artık bu işe yaramayan ‘tedaviyi' sorgulamaya başladı.
“ARAŞTIRMANIN SONUÇLARI YAKINDA YAYINLANACAK”
Bu araştırmalardan biri Amerika'da Indiana Üniversite'sinde yapılan ve diyabet hastalarına ekmeği ve tüm basit karbonhidratları kestiklerinde sadece iki haftada ilaç dozlarını, insülin dozlarını azaltan bir iyileşme sürecine girdiklerini gösteren bir çalışma. Araştırmanın sonuçları yakında yayınlanacak. Çalışmayı yürütenler tip 2 diyabette önerilen beslenme modelinin yanlış olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Probiyotiklerin kan şekerini dengelemede, diyabeti yenmede önemli bir rol üstlendiğini gösteren pek çok çalışma var. En önemlisi de doğru bir beslenme modelinin tip 2 diyabet üstündeki uzun vadeli etkilerini ben hastalarımdan gözlemliyorum. Önerdiğim beslenme modeline sadık kalarak, hareketli bir yaşam sürdüklerinde kan değerleri dengeli seyrediyor. Ama tabii şu unutulmamalı: Siz iyileştim diyerek ekmek, börek, çörek yemeye başlar, bu beslenme modelini bırakırsanız tabii ki diyabet de geri döner.
Diyabet hem Türkiye'de hem dünyada hızla artan bir sağlık sorunu. Sadece yetişkinler değil, çocuklar da hastalığın kıskacında. Diyabet hastalığı tek başına hareket etmiyor, neredeyse vücuttaki tüm sistemleri, tüm organları etkiliyor.
Akupunktur ve Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş da “Diyabet ve Zayıflama Kürleri” adlı kitabında tüm dünyayı etkisi altına alan diyabeti mercek altına alıyor.
Aktaş, diyabetin tedavi edilebilin bir hastalık olduğunu, artık bilim insanlarının da var olan diyabet tedavisini sorgulamaya başladığını söylüyor.
Diyabete 3 ayda son verilebileceğini ileri süren Dr. Aktaş, kitapta okuyucuyu bekleyen bilgileri özetleyerek ntv.com.tr'nin sorularını yanıtladı:
Günümüzde diyabet hastalığının bu denli fazla görülmesinin ve tüm yaş gruplarını tehdit etmesinin en önemli nedenleri nelerdir?
“BUĞDAYIN AGRESİF GLUTENİ DİYABETİN BAŞROL OYUNCULARINDAN BİRİDİR”
Çok fazla şeker ve karbonhidrat tüketiyoruz. Yediğimiz ekmeği, makarnayı, pizzayı, böreği, çöreği de vücudun şeker olarak algıladığı unutulmamalı. Bu kadar çok şeker insanı diyabet hastası da yapar, kanser hastası da. Modern buğdayın vücudumuzun tanımadığı agresif gluten yapısı diyabet de dahil olmak üzere çok sayıda hastalığın arkasındaki başrol oyunculardan biridir. Kitapta bu agresif glutenin tip 2 diyabet patlamasındaki rolünü detaylı bir şekilde ele aldım. Tabii içi kimyasallarla dolu yiyecekler de önemli bir sorun. Kısacası, yediklerimiz bizi beslemiyor, aksine obez yapıyor, hasta ediyor.
“DİYABET 12 SENEDE YÜZDE 90 ARTTI”
Türkiye'de diyabet görülme sıklığı ile ilgili rakamlar nelerdir, hastalık daha çok hangi yaş grubunda görülüyor?
Bu konuda Türkiye'de yapılmış iki önemli çalışma var: TURDEP 1 ve TURDEP 2. İlk çalışma 1998 yılında yapıldı. O yıl itibariyle tip 2 diyabet hastaları nüfusun %7,2'si idi. İkinci çalışma 2010'da yapıldı ve oranın %13,7'ye çıktığı görüldü. Yani sadece 12 senede %90'lık bir artış söz konusu! Bu iki araştırmanın ışığında bakıldığında bugün itibariyle nüfusun % 20'sinin diyabet hastası olduğunu söylemek mümkün. Tabii bu buzdağının sadece görünen kısmı. Hiç teşhis konmamış, tip 2 diyabet hastası olduğunu bilmeyen pek çok kişi var. Bunların üstüne pre-diyabet hastalarını da eklediğinizde durum gerçekten vahim.
Diyabetteki artış bu hızla giderse, özellikle de obezite sınırında olan çocukları, dolayısıyla gelecek nesilleri nasıl bir tehlike bekliyor?
Eğer beslenme modelimizi değiştirmezsek tip 2 diyabet ve bu hastalıkla birlikte gelen sağlık sorunları dik bir ivmeyle artmaya devam edecektir. Mesela kalp krizinin, Alzheimer'ın arkasındaki en önemli risk faktörü diyabettir.
TIP KİTAPLARINDA İYİLEŞİR DENEN HASTALIK NEDEN İYİLEŞMİYOR?
Diyabet ve Zayıflama Kürleri kitabında okuyucuya neler veriyorsunuz, insanlar bu kitabı neden okumalı?
Her yazdığım kitap benim için çok önemli ama itiraf etmeliyim ki Diyabet ve Zayıflama Kürleri'nin farklı bir yeri var. Neden? Çünkü doktorluk mesleğime ilk başladığım yıllarda kafamı en çok kurcalayan sağlık sorunu tip 2 diyabet olmuştur. Tıp kitaplarında bile doğru beslenmeyle iyileşir denen bir hastalık neden iyileşmiyor? Hastalar her denileni yaptığı halde neden diyabetin vurduğu yeni sağlık sorunları ile boğuşmak zorunda kalıyorlar? Bugün sorunun ne olduğunu biliyorum ve pek çok tip 2 diyabet hastasını tam şifa ile tedavi ettim, etmeye de devam ediyorum. Temennim doğru beslenme modeli ile iyileşebilecek bir hastalık yüzünden eziyet çeken tüm diyabet hastalarının bu kitabı okumaları.
“SEVDİKLERİNİ KORUMAK İSTEYEN HERKESİ İLGİLENDİRİYOR”
Ayrıca kilo problemi olan herkes bu kitabı okumalı. Önerdiğim beslenme modeli ile hiç aç kalmadan kilo verecekler ve başta tip 2 diyabet olmak üzere onları bekleyen hastalıklardan korunacaklar. Fazla kilolar insülin direnci ile birlikte ilerler ve bu yolculuk er ya da geç tip 2 diyabete çıkar. Aslında çocuklarını, sevdiklerini çağımızın vebasından korumak isteyen herkesin doğru beslenme ile ilgili önemli bilgiler edinebileceği bir kitap bu.
Kitabın kapağında “3 ayda diyabete son” şeklinde bir ifade var. Kronik hastalıklar listesinin başlarında yer alan diyabeti 3 ay gibi kısa bir sürede bitirmeyi vadetmek çok iddialı değil mi, bunu nasıl başaracaksınız?
“TİP 2 DİYABET İYİLEŞİR”
Diyabetin ömür boyu sürdüğü yalanını ilaç endüstrisi pek sever. Hâlbuki açın bakın tıp ders kitaplarına, ‘tip 2 diyabet doğru beslenmeyle iyileşir' der. Tabii diyabet hastalarına önerilen beslenme modeli de yanlış olunca, durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Tekrar ediyorum: Tip 2 diyabet iyileşir. Bana şifa bulmak için gelen tüm hastalarda bizzat gözlemlediğim bir durum bu. Zaten kan değerleri, 3 aylık şeker ortalamaları da bunu gösteriyor. Yani, tip 2 diyabet iyileşir dediğimde bu bir iddia değil, gerçek. Kitapta hasta hikâyeleri de yer alıyor. 20 senedir şeker hastası mesela, beslenme modelini yeniden düzenlediğimizde, bu beslenme modelini doğru takviyelerle desteklediğimizde ilaçlardan kurtulmuş. Başka bir tip 2 diyabet hastası insülin iğnesi yapıyor, bir süre sonra iğneden kurtulmuş.
“BİLİM İNSANLARI DA ARTIK DİYABET TEDAVİSİNİ SORGULAMAYA BAŞLADI”
Diyabeti bitirmek için önerdiğiniz tedavinin uzun vadede etkili olacağını gösteren bilimsel bir yayın var mı, 3 ayda kontrol altına alınan diyabet daha sonra tekrarlamaz mı, bu durumun önüne geçmek için neler yapılmalı?
Dilerseniz bu soruyu önce tersten cevaplayalım. Tip 2 diyabetin ilaçlarla iyileşmediğini, daha da derinleşerek ilerlemeye, tahribat yapmaya devam ettiğini gösteren birçok araştırma var. Diyabet ilaçlarının bırakın iyileştirmeyi, kalp krizi gibi ölümcül yan etkileri olduğunu gösteren araştırmalar da mevcut. Yani geleneksel yaklaşımla tip 2 diyabetin tedavi edilemediği, hastayı daha hasta ettiğinin kanıtları ortada. Tip 2 diyabette önerilen bol ekmekli diyetler de işe yaramıyor, aksine diyabeti derinleştiriyor. Bilim insanları da artık bu işe yaramayan ‘tedaviyi' sorgulamaya başladı.
“ARAŞTIRMANIN SONUÇLARI YAKINDA YAYINLANACAK”
Bu araştırmalardan biri Amerika'da Indiana Üniversite'sinde yapılan ve diyabet hastalarına ekmeği ve tüm basit karbonhidratları kestiklerinde sadece iki haftada ilaç dozlarını, insülin dozlarını azaltan bir iyileşme sürecine girdiklerini gösteren bir çalışma. Araştırmanın sonuçları yakında yayınlanacak. Çalışmayı yürütenler tip 2 diyabette önerilen beslenme modelinin yanlış olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Probiyotiklerin kan şekerini dengelemede, diyabeti yenmede önemli bir rol üstlendiğini gösteren pek çok çalışma var. En önemlisi de doğru bir beslenme modelinin tip 2 diyabet üstündeki uzun vadeli etkilerini ben hastalarımdan gözlemliyorum. Önerdiğim beslenme modeline sadık kalarak, hareketli bir yaşam sürdüklerinde kan değerleri dengeli seyrediyor. Ama tabii şu unutulmamalı: Siz iyileştim diyerek ekmek, börek, çörek yemeye başlar, bu beslenme modelini bırakırsanız tabii ki diyabet de geri döner.