Başbakan Yıldırım Canlı Yayında Açıklaması (1)
'Meclis (seçime) giderse cumhurbaşkanı da gidiyor. Cumhurbaşkanı karar alırsa Meclis de gidiyor. Bunu biz yeni getiriyoruz. Bu tamamen bizim yönetim geçmişimize, geleneğimize uygun bir denetim, denge kontrol mekanizmasıdır. Bununla neyi sağlayacağız ? Diyor ki 'Kardeşim uzlaşın'. Seçtik, 2 ay sonra seçime gidersen bu millet ne der? 'Ne vardı su mu çıktı, istediğiniz her şeyi verdik. Niye seçime götürdün?' Meclis götürdüyse Meclisi, cumhurbaşkanı götürdüyse cumhurbaşkanını cezalandırır. Onun için milletin gücü hepsinin üzerindedir' 'Sorun; iki tane irade var mevcut sistemde, bunun bire inmesi lazım. Bir direksiyonda iki tane şoför olmaz, bir fabrikada iki tane patron olmaz. İşin sahibinin belli olması lazım'
Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliğiyle öngörülen sistemde Meclis seçime giderse cumhurbaşkanının, cumhurbaşkanı karar alırsa meclisin de seçime gittiğini belirterek, 'Bu tamamen bizim yönetim geçmişimize, geleneğimize uygun bir denetim, denge kontrol mekanizmasıdır. Bununla neyi sağlayacağız? Diyor ki 'Kardeşim uzlaşın'. Seçtik, 2 ay sonra seçime gidersen bu millet ne der? 'Ne vardı su mu çıktı, istediğiniz her şeyi verdik. Niye seçime götürdün?' Meclis götürdüyse Meclisi, cumhurbaşkanı götürdüyse cumhurbaşkanını cezalandırır. Onun için milletin gücü hepsinin üzerindedir.' dedi.
Yıldırım, İzmir Saat Kulesi önünde gerçekleştirilen Habertürk TV - Bloomberg HT ortak canlı yayınında 'Türkiye'nin Referandumu-Gençler Başbakana Soruyor' adlı programa katıldı.
'Başbakanlığın olmayacağı bir sistem için bir başbakan olarak neden bu kadar canla başla çalışıyorsunuz?' sorusunu Yıldırım şöyle cevapladı:
'Doğru ve çok güzel bir soru sordunuz. Kılıçdaroğlu da diyor ki 'Biz Binali Bey için çalışıyoruz'. Niye benim için çalışıyorsun kardeşim, çalış da iktidar ol. Benimle ne işin var, herkes kendisi için çalışsın, 7 seçim olmuş hala iktidar olamamışsın. Biraz kendin için çalış, partin için çalış da iktidara gel. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin 65. Hükümeti'nin Başbakanı olarak eğer temsil ettiğim makamdan vazgeçiyorsam bunun bir anlamı var gençler. Türkiye için bir anlamı var. Türkiye'nin geleceği size emanet olacak.Yaşadığımız olaylar, acı tecrübeler en son 15 Temmuz böyle bir değişikliğin şart olduğunu ortaya koydu.' dedi.
- 'Bir direksiyonda iki şoför olmaz'
Türkiye'nin mutlaka ve mutlaka kuvvetli bir iktidara sahip olması gerektiğini söyleyen Yıldırım, geçmişte yaşanan hükümet krizlerinden örnekler verdi.
Siyasi krizlerin ekonomik krizleri beraberinde getirdiğine işaret eden Yıldırım, 2001 ekonomik krizine işaret ederek, 'En son rahmetli Ecevit çok aradı, buldu, 'Ne kadar iyi bir adam', Ahmet Necdet Sezer'i 'Dünyada eşi benzeri yok' dedi, getirdi. Bütün parti liderlerini ikna etti. Bir gün anayasa kitabını bir fırlattı Ecevit'in kafasına, Türkiye yerle bir.' diye konuştu.
Türkiye'nin o krizde 638 milyar lira kaybettiğini, AK Parti iktidarında bunu ödediklerini ve 2011 yılında zor bitirdiklerini anlatan Yıldırım, bu faizler ödemeseydi bugün kişi başına milli gelirin 11 bin değil 14 bin dolar seviyesinde olacağına dikkat çekti.
Yıldırım, 'Sorun sistemde mi ?' sorusuna da 'Sorun; iki tane irade var mevcut sistemde, bunun bire inmesi lazım. Bir direksiyonda iki tane şoför olmaz, bir fabrikada iki tane patron olmaz. İşin sahibinin belli olması lazım. Öbür türlü hata olunca, 'Ben yapmadım, senin yüzünden oldu'. Sonunda bedeli millet ödüyor. Bizim memlekette bir laf var, 'Sen ağa ben ağa; bu davarları, koyunları kim sağa?' Bir tane iş yapacak adam lazım. O da milletin seçtiği, karar verdiği, sandıkta seçtiği bir tane irade olacak. Bu başbakan olabilir veya cumhurbaşkanı olur, ikisi birden olmaz. Bugün iyi gidiyor ama biz bugünü düşünmeyelim, geleceği düşünelim.' cevabını verdi.
- 'Yutkunduk yutkunduk aman kriz çıkmasın diye hep alttan aldık'
'14 yıllık iktidarda hangi vesayet odaklarıyla, kimlerle sıkıntı yaşadınız?' sorusunu da Yıldırım, şöyle yanıtladı:
'Biz Ahmet Necdet Sezer ile çok problem yaşadık. Ama biz sorumluluk sahibiyiz, ülke yönetiyoruz, yutkunduk yutkunduk aman kriz çıkmasın diye hep alttan aldık. Ne oldu; yapmamız gereken işlerin üçte birini ancak yapabildik, üçte ikisini engellediler. Çok basit örnek vereyim. Ben bakanım, bir tane genel müdür yardımcısı değiştireceğim, başbakan imzalıyor, cumhurbaşkanına gönderiyor. Cumhurbaşkanı imzalamıyor, geri gönderiyor. Bir tane genel müdür yardımcısı... Benim bakanlığımda yüzlercesi var. O genel müdür yardımcısı kararnamesi cumhurbaşkanından döndükten sonra böyle sırıtarak 'Naber Bakan Bey?' Bu ne demek biliyor musun, 'Benim patronum cumhurbaşkanı, sen değilsin' demek.'
- 'Başta silahlı adamlar var, sıkıysa itiraz et'
Vesayet odaklarının çeşitli şekillerde meydana geldiğini de ifade eden Yıldırım, ilkinin 12 Eylül darbesinden sonra yapılmış mevcut anayasa olduğunu dile getirdi.
Yürürlükteki anayasaya halkın yüzde 92'sinin 'Evet' dediğini, kendisinin 'Hayır' dediğini söyleyen Yıldırım, 'Başta silahlı adamlar var, sıkıysa itiraz et. Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ki 'Ben de 'Hayır' verdim'. Tamam güzel, şimdi biz de 'Hayır' verdiğin anayasayı değiştiriyoruz. Şimdi 'Evet' vermesi gerekmez mi gençler? Basit bir mantık hesabı. O gün 'Hayır' verdiğine bugün de hayır veriyorsan, iki tane hayırın evet olması lazım.' dedi.
Makamların geçici olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalmasının esas olduğunu belirten Binali Yıldırım, şunları kaydetti:
'Bu makamlar bize baki değil, biz de geçiciyiz. Başbakanlıksa yaptık, bir günü de bir bin günü de bir. Önemli olan bu görevlerde kaldığınız zaman bu makama ne verdiniz, bu makamdan mı nemalandınız yoksa makamı yücelttiniz mi? Ömrüm boyunca bulunduğum makama itibar kazandırdım, hiç makamın itibarını kullanarak iş yapmadım. Allah'a şükür 14 yılda ülkemize o kadar çok iş yaptık ki...'
Başbakan Yıldırım, Meclisin seçime götürülmesi konusunda bazı hukukçuların eleştirilerinin sorulması üzerine ise 1961 ve 1982 anayasalarında milletin seçmediği sembolik bir cumhurbaşkanından bahsedildiğini, yeni sistemde ise cumhurbaşkanının belki Mecliste en fazla oy alacak partiden daha fazla oy almak zorunda olduğuna işaret etti.
Halkın yetkilendirdiği en güçlü iradenin cumhurbaşkanı hükümeti ve meclis olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
'İki tane güç var; birisi yasama denetleme, biri yürütme. İki gücü de millet veriyor. Eğer siz kendi yetki alanlarınızın dışına çıktığı zaman, en kötü halde 5 sene sonra biletini kesiyorsunuz, kim yanlış yaptıysa. Ama o kadar bekleyecek miyiz, beklemeyeceğiz. Bir kontrol mekanizması da yeni anayasa getiriyor. İkisine de seçime gitme yetkisi veriyor. Bu ne demektir, ikisinde de eşit silahlar var. Bu silahını çektiği zaman, teşbihte hata olmaz, silah demeyelim dengeleyici güç var. Birisi gittiği zaman öbürü de gidiyor, diğeri gittiği zaman berikini de götürüyor.
Meclis (seçime) giderse cumhurbaşkanı da gidiyor. Cumhurbaşkanı karar alırsa Meclis de gidiyor. Bunu biz yeni getiriyoruz. Bu tamamen bizim yönetim geçmişimize, geleneğimize uygun bir denetim, denge kontrol mekanizmasıdır. Bununla neyi sağlayacağız ? Diyor ki 'Kardeşim uzlaşın'. Seçtik, 2 ay sonra seçime gidersen bu millet ne der? 'Ne vardı su mu çıktı, istediğiniz her şeyi verdik. Niye seçime götürdün?' Meclis götürdüyse Meclisi, cumhurbaşkanı götürdüyse cumhurbaşkanını cezalandırır. Onun için milletin gücü hepsinin üzerindedir.'
(Sürecek)
Kaynak: AA
Yıldırım, İzmir Saat Kulesi önünde gerçekleştirilen Habertürk TV - Bloomberg HT ortak canlı yayınında 'Türkiye'nin Referandumu-Gençler Başbakana Soruyor' adlı programa katıldı.
'Başbakanlığın olmayacağı bir sistem için bir başbakan olarak neden bu kadar canla başla çalışıyorsunuz?' sorusunu Yıldırım şöyle cevapladı:
'Doğru ve çok güzel bir soru sordunuz. Kılıçdaroğlu da diyor ki 'Biz Binali Bey için çalışıyoruz'. Niye benim için çalışıyorsun kardeşim, çalış da iktidar ol. Benimle ne işin var, herkes kendisi için çalışsın, 7 seçim olmuş hala iktidar olamamışsın. Biraz kendin için çalış, partin için çalış da iktidara gel. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin 65. Hükümeti'nin Başbakanı olarak eğer temsil ettiğim makamdan vazgeçiyorsam bunun bir anlamı var gençler. Türkiye için bir anlamı var. Türkiye'nin geleceği size emanet olacak.Yaşadığımız olaylar, acı tecrübeler en son 15 Temmuz böyle bir değişikliğin şart olduğunu ortaya koydu.' dedi.
- 'Bir direksiyonda iki şoför olmaz'
Türkiye'nin mutlaka ve mutlaka kuvvetli bir iktidara sahip olması gerektiğini söyleyen Yıldırım, geçmişte yaşanan hükümet krizlerinden örnekler verdi.
Siyasi krizlerin ekonomik krizleri beraberinde getirdiğine işaret eden Yıldırım, 2001 ekonomik krizine işaret ederek, 'En son rahmetli Ecevit çok aradı, buldu, 'Ne kadar iyi bir adam', Ahmet Necdet Sezer'i 'Dünyada eşi benzeri yok' dedi, getirdi. Bütün parti liderlerini ikna etti. Bir gün anayasa kitabını bir fırlattı Ecevit'in kafasına, Türkiye yerle bir.' diye konuştu.
Türkiye'nin o krizde 638 milyar lira kaybettiğini, AK Parti iktidarında bunu ödediklerini ve 2011 yılında zor bitirdiklerini anlatan Yıldırım, bu faizler ödemeseydi bugün kişi başına milli gelirin 11 bin değil 14 bin dolar seviyesinde olacağına dikkat çekti.
Yıldırım, 'Sorun sistemde mi ?' sorusuna da 'Sorun; iki tane irade var mevcut sistemde, bunun bire inmesi lazım. Bir direksiyonda iki tane şoför olmaz, bir fabrikada iki tane patron olmaz. İşin sahibinin belli olması lazım. Öbür türlü hata olunca, 'Ben yapmadım, senin yüzünden oldu'. Sonunda bedeli millet ödüyor. Bizim memlekette bir laf var, 'Sen ağa ben ağa; bu davarları, koyunları kim sağa?' Bir tane iş yapacak adam lazım. O da milletin seçtiği, karar verdiği, sandıkta seçtiği bir tane irade olacak. Bu başbakan olabilir veya cumhurbaşkanı olur, ikisi birden olmaz. Bugün iyi gidiyor ama biz bugünü düşünmeyelim, geleceği düşünelim.' cevabını verdi.
- 'Yutkunduk yutkunduk aman kriz çıkmasın diye hep alttan aldık'
'14 yıllık iktidarda hangi vesayet odaklarıyla, kimlerle sıkıntı yaşadınız?' sorusunu da Yıldırım, şöyle yanıtladı:
'Biz Ahmet Necdet Sezer ile çok problem yaşadık. Ama biz sorumluluk sahibiyiz, ülke yönetiyoruz, yutkunduk yutkunduk aman kriz çıkmasın diye hep alttan aldık. Ne oldu; yapmamız gereken işlerin üçte birini ancak yapabildik, üçte ikisini engellediler. Çok basit örnek vereyim. Ben bakanım, bir tane genel müdür yardımcısı değiştireceğim, başbakan imzalıyor, cumhurbaşkanına gönderiyor. Cumhurbaşkanı imzalamıyor, geri gönderiyor. Bir tane genel müdür yardımcısı... Benim bakanlığımda yüzlercesi var. O genel müdür yardımcısı kararnamesi cumhurbaşkanından döndükten sonra böyle sırıtarak 'Naber Bakan Bey?' Bu ne demek biliyor musun, 'Benim patronum cumhurbaşkanı, sen değilsin' demek.'
- 'Başta silahlı adamlar var, sıkıysa itiraz et'
Vesayet odaklarının çeşitli şekillerde meydana geldiğini de ifade eden Yıldırım, ilkinin 12 Eylül darbesinden sonra yapılmış mevcut anayasa olduğunu dile getirdi.
Yürürlükteki anayasaya halkın yüzde 92'sinin 'Evet' dediğini, kendisinin 'Hayır' dediğini söyleyen Yıldırım, 'Başta silahlı adamlar var, sıkıysa itiraz et. Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ki 'Ben de 'Hayır' verdim'. Tamam güzel, şimdi biz de 'Hayır' verdiğin anayasayı değiştiriyoruz. Şimdi 'Evet' vermesi gerekmez mi gençler? Basit bir mantık hesabı. O gün 'Hayır' verdiğine bugün de hayır veriyorsan, iki tane hayırın evet olması lazım.' dedi.
Makamların geçici olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalmasının esas olduğunu belirten Binali Yıldırım, şunları kaydetti:
'Bu makamlar bize baki değil, biz de geçiciyiz. Başbakanlıksa yaptık, bir günü de bir bin günü de bir. Önemli olan bu görevlerde kaldığınız zaman bu makama ne verdiniz, bu makamdan mı nemalandınız yoksa makamı yücelttiniz mi? Ömrüm boyunca bulunduğum makama itibar kazandırdım, hiç makamın itibarını kullanarak iş yapmadım. Allah'a şükür 14 yılda ülkemize o kadar çok iş yaptık ki...'
Başbakan Yıldırım, Meclisin seçime götürülmesi konusunda bazı hukukçuların eleştirilerinin sorulması üzerine ise 1961 ve 1982 anayasalarında milletin seçmediği sembolik bir cumhurbaşkanından bahsedildiğini, yeni sistemde ise cumhurbaşkanının belki Mecliste en fazla oy alacak partiden daha fazla oy almak zorunda olduğuna işaret etti.
Halkın yetkilendirdiği en güçlü iradenin cumhurbaşkanı hükümeti ve meclis olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
'İki tane güç var; birisi yasama denetleme, biri yürütme. İki gücü de millet veriyor. Eğer siz kendi yetki alanlarınızın dışına çıktığı zaman, en kötü halde 5 sene sonra biletini kesiyorsunuz, kim yanlış yaptıysa. Ama o kadar bekleyecek miyiz, beklemeyeceğiz. Bir kontrol mekanizması da yeni anayasa getiriyor. İkisine de seçime gitme yetkisi veriyor. Bu ne demektir, ikisinde de eşit silahlar var. Bu silahını çektiği zaman, teşbihte hata olmaz, silah demeyelim dengeleyici güç var. Birisi gittiği zaman öbürü de gidiyor, diğeri gittiği zaman berikini de götürüyor.
Meclis (seçime) giderse cumhurbaşkanı da gidiyor. Cumhurbaşkanı karar alırsa Meclis de gidiyor. Bunu biz yeni getiriyoruz. Bu tamamen bizim yönetim geçmişimize, geleneğimize uygun bir denetim, denge kontrol mekanizmasıdır. Bununla neyi sağlayacağız ? Diyor ki 'Kardeşim uzlaşın'. Seçtik, 2 ay sonra seçime gidersen bu millet ne der? 'Ne vardı su mu çıktı, istediğiniz her şeyi verdik. Niye seçime götürdün?' Meclis götürdüyse Meclisi, cumhurbaşkanı götürdüyse cumhurbaşkanını cezalandırır. Onun için milletin gücü hepsinin üzerindedir.'
(Sürecek)