Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay Açıklaması
Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şeker sektöründe bu yıl boşluk yaşandığını söyleyerek, “Şeker kurulunun bir Bakanlığa verilmesini istiyoruz” dedi.
Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şeker sektörüyle alakalı değerlendirmelerde bulundu. Başkan Akay, şeker kuruluna atama yapılmamasının sektörü olumsuz etkilediğini kaydederek “Şeker sektörü özellikle bu yıl maalesef bir boşluk yaşıyor. Bu süreç ağustos ayında başladı.
28 Ağustos da şeker kurulunun görevi dolmuştu. O zamandan bu yana şeker kuruluna atama yapılmadı” dedi.
Şeker kurulunun şeker sektörünü düzenleyen bir kuruluş olduğunun altını çizen Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi yönetim kurulu başkanı Hüseyin Akay, "Şeker kurulu atanmayınca şeker kurumu işlevsiz hale geldi ve sektör üzerindeki yaptırımları ortadan kalktı. Denetim görevi yapılamaz hale geldi. Biz yaşananlara göre bu değerlendirmeyi yapıyoruz. Şeker sektörü de bu manada bir boşluk içerisinde kaldı. Şeker kurulu her yıl şeker fabrikalarına kotalarıyla ilgili yazı gönderirdi. 1 Kasım tarihine kadar bu yazının gönderilmesi gerekirdi ama geçtiğimiz 2016 yılı itibariyle bu yazı gönderilmedi. Şeker fabrikaları da kendilerine bir kota belirlemesi yapılmadığı için kotasız bir üretim yapmak durumunda kaldı. Şeker fabrikaları şuanda Türkiye’de geçen yılki kotalarına göre sözleşme yaptılar. Bizde Kayseri Şeker olarak bir önceki yıla tahsis edilen kotaya göre çiftçimizle sözleşme yaptık. Şeker kurulunun bu tahsisi yapmamış olması bazı çevreleri harekete geçirdi. ‘Acaba kota ortadan kalktı mı?’ gibi bir değerlendirmeye sebebiyet verdi. Bu çerçevede ‘İstenildiği kadar ekilebileceği’ mesajlar oluşturulmaya başlandı. Bunlar doğru yaklaşımlar değildir" dedi.
Şeker pancarının verimli bölgelerde tercih edilmesi gerektiğini belirten Akay, “Örneğin Trakya bölgesinde şeker tarımı, çiftçinin tercih ettiği bir tarım değil. Buna benzer başka bölgelerde de aynı durumları gördük. Bunları biraz popülist yaklaşımlar olarak görüyorum. Şeker pancarı tarımının en iyi yapıldığı bölgelerde şeker pancarı tarımının yapılması gerek. Türkiye’de şeker sektörünün ayakta kalmasını öncelikle buradan geçiyor. Verimi ve şeker oranı yüksek olan bölgelerde bu tarım yapıldığı takdirde rekabet şansı ortaya çıkacak demektir ama biraz önce zikrettiğimiz bölgelerde şeker oranı düşük olduğu için zaten çiftçinin de tercih ettiği bir durum değil. Bunu zorlamanın ve popülist bir yaklaşım sergilemenin doğru olmadığını düşünüyoruz. O nedenle biz kendi bölgemizdeki çiftçimize bu boşluk nedeniyle bir yanlışlığa da düşmemek açısından bir önceki seneki kota çerçevesinde sözleşme yaptırdık. Biz bunu sürdürüyoruz ama aradan 8 ay geçmesine rağmen atama yapılmadığı için işin nereye gideceğini bilmiyoruz ve tedbirli davranmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Şeker kuruluna atama yapılmamasını değerlendiren Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Akay, kısa zaman da bir sonuç beklediklerini belirtti.
Akay, “İnşallah kısa zamanda da bu işin sonuçlanmasını ümit ediyoruz. Bunu da siyasetçilerimizle paylaşıyoruz. Özellikle 16 Nisan referandumu öncesinde bu konuyu siyasetçilerimizle görüştük. Onlara bu sorunları anlattık. 16 Nisan referandumu da sonuçlandı. Çıkan sonucun vatanımıza ve milletimize de hayırlar getirmesini istiyoruz. Herkes bu referanduma odaklandığı için bu sorunlar çözümsüz kaldı. Şimdi artık bu sorunların üzerine gidilerek hızlı bir şekilde çözülmesini ümit ediyoruz “dedi.
"Piyasa denetimi Bakanlığa verilmeli"
Bu atamaların olmamasına art niyetli yaklaşmanın doğru olmadığını ifade eden Başkan Akay, "2001 yılında çeşitli kurullar kurulmuştu. Onlardan birisi de şeker kuruludur. Şeker kurulu şuanda işlevsiz hale geldi ama boşluk olmaması gerek. Bu görev mutlaka bir bakanlığa verilecektir diye düşünüyoruz. İnşallah kısa bir zaman içerisinde bu değerlendirmeler sonuçlanır ve şeker kurulunun piyasayı düzenleyen denetim görevi mutlaka bir bakanlığa verilir. Biz bu şekilde sonuçlanacağını ümit ediyoruz. Bunun biran öncede olmasını bekliyoruz. Nişasta bazlı şeker üretimi yapan kuruluşların bu denetimin ortadan kalkması nedeniyle fazla üretim yaptıkları şeklinde bazı tespitler bize de intikal ediyor. Bunlar piyasada etkili noktaya gelince şeker pancarından şeker üreten kuruluşların satışlarında problemler yaşanmaya başlandı. Bunlar şeker sektörüne zarar verecek gelişmelerdir. Onun için biran önce şeker sektöründe boşluğun ortadan kaldırılması ve şeker kurulunun görevlerini ifa edecek görevlendirme yapılmasının isabetli olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede siyasetçilerimize sorunlarımızı iletmiştik. İnşallah referandumdan sonra ekonomik konularda alınacak tedbirler hususunda buna da bir başlık açılacağını ve bu sorunun çözüleceğini ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.
"Kotanın birden bire kaldırılması üreticiler için sorun çıkarır”
Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay Şeker üretiminin Türkiye’de 2001 yılından bu yana kanun çerçevesinde kotayla yapıldığını ifade ederek, "Çiftçi de, sektörde buna alışmış durumdadır. Bunun birden bire ortadan kaldırılması özellikle üreticiler açısından büyük sorunları beraberinde getirecek. Türkiye tüketeceği kadar şeker üreten bir ülkedir. Bunu da kotayla belirliyor. ‘Biz şu kadar şeker üretiriz’ diye şeker kurulu tespit yapıyor ve bunu da şeker üretecek fabrikalara bildiriyordu. Fabrikalarda o çerçevede üretim yapıyordu. Yani Türkiye’nin 2 bin 300 ton şeker ihtiyacı varsa, bu ihtiyacı şu fabrikalar üretebilir diye belirtiliyordu. Fabrikalarda bu kotaya göre çiftçilere üretim yaptırıyordu. Türkiye’ye yurtdışından şeker gelmesi bu şekilde önlenebildiği gibi yüksek vergide uygulandığı için kendi iç piyasamızda bir denge oluştu. Çiftçide buradan para kazanır hale geldi. Özellikle bizim bölgemizde son yıllarda Türkiye’nin en yüksek pancar fiyatını almaya başladı.
Kotanın kalkması demek çiftçinin bu rahatlığını ortadan kalkması ve kontrolsüz bir üretim anlamına geliyor. Buda sonucunda farklı rekabetleri beraberinde getirir. Kota kalktığı takdirde Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike nişasta bazlı şekerin piyasada etkili olması demektir. Dünya da şekeri ucuza üreten Ülkeler var. AB’de son yıllarda bu konuda çok gelişme kaydetti.
Yani, verimliliği artırdı ve fiyatlarını düşürdü. Fiyatlar ucuz olduğu için Türkiye’nin onlarla rekabet etme şansı şuanda yok. Birden bire kota serbestliğine yakın bir ortam ortaya piyasa sıkıntıya düşebilir. Bu konuyla ilgili bir geçiş süreci yaşanabilir. Yıllara göre bir plan belirlenebilirdi. ‘Şu kadar sene sonra Türkiye kotaları kaldıracak. Buna herkes hazırlıklı olsun’ denilebilirdi. Böyle bir program ortaya konulabilirdi ama bu konulmadı. Avrupa bunu yaptı. 2013 yılında ilan ederek ‘2017 yılında kotaları kaldıracağım’ dedi.
Türkiye’de bu ilan edilmediği ve hazırlık yapılmadığı için Türkiye’deki şeker pancarı ve şeker sektörünün bunlarla rekabet etme şansı yok. Bu büyük bir tehlikedir. Bu sebeple kotaların devam ediyor olması öncelikle çiftçinin ve şeker fabrikalarının lehinedir. Fakat bunu devam etsin anlamında söylemiyorum. Bir geçiş süreci ve takvim belirlenerek bu takvim sürecinde bir takım tedbirlerde yanında alınarak bu uygulama Türkiye’de de yapılabilir ama birden bire bu sene böyle boşlukta kalıp da birden bire kotaların serbest bırakılıyor olması gibi bir sonucun ortaya çıkması bu şeker sektörüne ve pancar çiftçisine ciddi zarar verecek bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Onun için bu boşluğun biran önce ortadan kalkması gerektiği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.
"Ürettiğimiz şekeri satmakta sıkıntı yaşıyoruz”
Şeker piyasasında satışta yüzde 10-11 ıskonto kullanıldığını ve bu durumunda piyasada sıkıntıya yol açtığının altını çizen Akay, “Satışta sadece bizde değil bütün şeker fabrikalarında bu sorun yaşanıyor. Şeker fiyatları en son 2015 yılı Temmuz ayında arttı. 21 aydır şekere hiç zam gelmedi ama böyle olmasına rağmen Devletimizin kuruluşu Türk Şeker, şekeri satabilmek için 14 ay vadeli şeker satışı yapmak zorunda kaldı. 12-14 ay vadeli şeker satmak en az yüzde 10-11 ıskontoya tekamül ediyor. 21 aydır zammın gelmediği şekerde yüzde 10-11 ıskonto ile şeker satmak durumunda kalıyorsunuz. Bu ciddi bir problemdir. Bunun çözümlenmesi lazım. Bu şekilde fiyatların geriye gitmesi elbette istenilen bir şey ama önemli olan bunun tüketiciye yansımasıdır. Ülkemizdeki en büyük sorun ıskontoların tüketiciye yansımaması. Bunun tüketiciye yansıyacak şekilde düzenlenmesi gerek. Bu durumda tüketici maalesef yapılan iskontolardan istifade edememektedir. Belirli bir program çerçevesinde yapılması halinde zaman içerisinde fiyatlarında düşmesi beklenebilir” dedi.
"Kayseri Şeker’in borçları bitti”
Kayseri Şeker’in 2010 yılından devraldığı borçların bittiğini ve toplamda 790 milyon TL borç ödediklerini kaydeden Akay, şunları söyledi:
“Önümüzdeki günlerde geçmişteki borçlandırmalardan kalan son taksitte ödenecek. Kayseri Şeker daha önce borçlanmak mecburiyetinde kaldığı zaman ipotek veriyordu. Bütün mal varlığı rehinli ve ipotekliydi. Bunların tamamı ortadan kalktı. Bütün bankalar şuan Kayseri Şeker ile çalışmak istiyorlar. İpoteksiz, kefilsiz ve rehinsiz 1 milyar 375 milyon kredi limiti var. Daha başka bankalarda çalışmak istediğini söylüyorlar. Onlarda ayrıca limit belirleyecekler. İhtiyaç duyulduğu takdirde Kayseri Şeker’in bu kadar kullanabileceği bir kaynağı söz konusu. Sadece imza karşılığı kullanılabilecek krediden bahsediyoruz. Geçtiğimiz yıla göre sattığımız şekerin ancak 3’te 1’ini satabilmişiz. Bu bir gerçektir. Bunu da paylaşmak gerek. Ülkemiz genelindeki fabrikalarda maalesef benzer durumlar yaşanıyor. Bunun geçici olacağı kanaatindeyim. Türkiye’nin ihtiyacı kadar şeker üretildiğine göre eğer yasal olmayan yollardan bir takım uygulamalar yapılmıyorsa bu şekerin kampanya sonuna kadar tüketilmesi gerekecek. O yönüyle bizim bir finansal sıkıntımız yok ama diğer fabrikaların pozisyonunun ne olduğunu bizim değerlendirmemiz uygun olmaz."
Göreve geldikleri günden bu güne toplam ödenen borcun 790 milyon liraya ulaştığını ifade eden Akay, “Tabi bu borcun birde faizi var. Bu son taksitle beraber yaklaşık 260 milyon TL civarında bu kurum faiz ödemesi yapmak durumunda oldu. Faize 260 milyon TL ödeniyor olması çiftçinin hakkının ve emeğinin başka taraflara gidiyor olmasıdır. Bu geçmişten gelen ağır borcun hem fabrikaya hem de çiftçiye bir mirasıdır. İnşallah artık bunlar geride kaldı. İnşallah Kayseri Şeker bir daha bu sorunları ve sıkıntıları yaşamaz. Biz yaşamaması için elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Sorunları çözmek için bütün gayreti gösterdik. Çiftçilerimizin bu işe sahip çıkıyor olmalarının çok anlamlı ve değerli olduğunu da düşünüyoruz. Onlar sahip çıktığı için biz bu başarıları birlikte gerçekleştirdik. İnşallah Kayseri Şeker bu istikamette yoluna devam eder ” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
28 Ağustos da şeker kurulunun görevi dolmuştu. O zamandan bu yana şeker kuruluna atama yapılmadı” dedi.
Şeker kurulunun şeker sektörünü düzenleyen bir kuruluş olduğunun altını çizen Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi yönetim kurulu başkanı Hüseyin Akay, "Şeker kurulu atanmayınca şeker kurumu işlevsiz hale geldi ve sektör üzerindeki yaptırımları ortadan kalktı. Denetim görevi yapılamaz hale geldi. Biz yaşananlara göre bu değerlendirmeyi yapıyoruz. Şeker sektörü de bu manada bir boşluk içerisinde kaldı. Şeker kurulu her yıl şeker fabrikalarına kotalarıyla ilgili yazı gönderirdi. 1 Kasım tarihine kadar bu yazının gönderilmesi gerekirdi ama geçtiğimiz 2016 yılı itibariyle bu yazı gönderilmedi. Şeker fabrikaları da kendilerine bir kota belirlemesi yapılmadığı için kotasız bir üretim yapmak durumunda kaldı. Şeker fabrikaları şuanda Türkiye’de geçen yılki kotalarına göre sözleşme yaptılar. Bizde Kayseri Şeker olarak bir önceki yıla tahsis edilen kotaya göre çiftçimizle sözleşme yaptık. Şeker kurulunun bu tahsisi yapmamış olması bazı çevreleri harekete geçirdi. ‘Acaba kota ortadan kalktı mı?’ gibi bir değerlendirmeye sebebiyet verdi. Bu çerçevede ‘İstenildiği kadar ekilebileceği’ mesajlar oluşturulmaya başlandı. Bunlar doğru yaklaşımlar değildir" dedi.
Şeker pancarının verimli bölgelerde tercih edilmesi gerektiğini belirten Akay, “Örneğin Trakya bölgesinde şeker tarımı, çiftçinin tercih ettiği bir tarım değil. Buna benzer başka bölgelerde de aynı durumları gördük. Bunları biraz popülist yaklaşımlar olarak görüyorum. Şeker pancarı tarımının en iyi yapıldığı bölgelerde şeker pancarı tarımının yapılması gerek. Türkiye’de şeker sektörünün ayakta kalmasını öncelikle buradan geçiyor. Verimi ve şeker oranı yüksek olan bölgelerde bu tarım yapıldığı takdirde rekabet şansı ortaya çıkacak demektir ama biraz önce zikrettiğimiz bölgelerde şeker oranı düşük olduğu için zaten çiftçinin de tercih ettiği bir durum değil. Bunu zorlamanın ve popülist bir yaklaşım sergilemenin doğru olmadığını düşünüyoruz. O nedenle biz kendi bölgemizdeki çiftçimize bu boşluk nedeniyle bir yanlışlığa da düşmemek açısından bir önceki seneki kota çerçevesinde sözleşme yaptırdık. Biz bunu sürdürüyoruz ama aradan 8 ay geçmesine rağmen atama yapılmadığı için işin nereye gideceğini bilmiyoruz ve tedbirli davranmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Şeker kuruluna atama yapılmamasını değerlendiren Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Akay, kısa zaman da bir sonuç beklediklerini belirtti.
Akay, “İnşallah kısa zamanda da bu işin sonuçlanmasını ümit ediyoruz. Bunu da siyasetçilerimizle paylaşıyoruz. Özellikle 16 Nisan referandumu öncesinde bu konuyu siyasetçilerimizle görüştük. Onlara bu sorunları anlattık. 16 Nisan referandumu da sonuçlandı. Çıkan sonucun vatanımıza ve milletimize de hayırlar getirmesini istiyoruz. Herkes bu referanduma odaklandığı için bu sorunlar çözümsüz kaldı. Şimdi artık bu sorunların üzerine gidilerek hızlı bir şekilde çözülmesini ümit ediyoruz “dedi.
"Piyasa denetimi Bakanlığa verilmeli"
Bu atamaların olmamasına art niyetli yaklaşmanın doğru olmadığını ifade eden Başkan Akay, "2001 yılında çeşitli kurullar kurulmuştu. Onlardan birisi de şeker kuruludur. Şeker kurulu şuanda işlevsiz hale geldi ama boşluk olmaması gerek. Bu görev mutlaka bir bakanlığa verilecektir diye düşünüyoruz. İnşallah kısa bir zaman içerisinde bu değerlendirmeler sonuçlanır ve şeker kurulunun piyasayı düzenleyen denetim görevi mutlaka bir bakanlığa verilir. Biz bu şekilde sonuçlanacağını ümit ediyoruz. Bunun biran öncede olmasını bekliyoruz. Nişasta bazlı şeker üretimi yapan kuruluşların bu denetimin ortadan kalkması nedeniyle fazla üretim yaptıkları şeklinde bazı tespitler bize de intikal ediyor. Bunlar piyasada etkili noktaya gelince şeker pancarından şeker üreten kuruluşların satışlarında problemler yaşanmaya başlandı. Bunlar şeker sektörüne zarar verecek gelişmelerdir. Onun için biran önce şeker sektöründe boşluğun ortadan kaldırılması ve şeker kurulunun görevlerini ifa edecek görevlendirme yapılmasının isabetli olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede siyasetçilerimize sorunlarımızı iletmiştik. İnşallah referandumdan sonra ekonomik konularda alınacak tedbirler hususunda buna da bir başlık açılacağını ve bu sorunun çözüleceğini ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.
"Kotanın birden bire kaldırılması üreticiler için sorun çıkarır”
Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay Şeker üretiminin Türkiye’de 2001 yılından bu yana kanun çerçevesinde kotayla yapıldığını ifade ederek, "Çiftçi de, sektörde buna alışmış durumdadır. Bunun birden bire ortadan kaldırılması özellikle üreticiler açısından büyük sorunları beraberinde getirecek. Türkiye tüketeceği kadar şeker üreten bir ülkedir. Bunu da kotayla belirliyor. ‘Biz şu kadar şeker üretiriz’ diye şeker kurulu tespit yapıyor ve bunu da şeker üretecek fabrikalara bildiriyordu. Fabrikalarda o çerçevede üretim yapıyordu. Yani Türkiye’nin 2 bin 300 ton şeker ihtiyacı varsa, bu ihtiyacı şu fabrikalar üretebilir diye belirtiliyordu. Fabrikalarda bu kotaya göre çiftçilere üretim yaptırıyordu. Türkiye’ye yurtdışından şeker gelmesi bu şekilde önlenebildiği gibi yüksek vergide uygulandığı için kendi iç piyasamızda bir denge oluştu. Çiftçide buradan para kazanır hale geldi. Özellikle bizim bölgemizde son yıllarda Türkiye’nin en yüksek pancar fiyatını almaya başladı.
Kotanın kalkması demek çiftçinin bu rahatlığını ortadan kalkması ve kontrolsüz bir üretim anlamına geliyor. Buda sonucunda farklı rekabetleri beraberinde getirir. Kota kalktığı takdirde Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike nişasta bazlı şekerin piyasada etkili olması demektir. Dünya da şekeri ucuza üreten Ülkeler var. AB’de son yıllarda bu konuda çok gelişme kaydetti.
Yani, verimliliği artırdı ve fiyatlarını düşürdü. Fiyatlar ucuz olduğu için Türkiye’nin onlarla rekabet etme şansı şuanda yok. Birden bire kota serbestliğine yakın bir ortam ortaya piyasa sıkıntıya düşebilir. Bu konuyla ilgili bir geçiş süreci yaşanabilir. Yıllara göre bir plan belirlenebilirdi. ‘Şu kadar sene sonra Türkiye kotaları kaldıracak. Buna herkes hazırlıklı olsun’ denilebilirdi. Böyle bir program ortaya konulabilirdi ama bu konulmadı. Avrupa bunu yaptı. 2013 yılında ilan ederek ‘2017 yılında kotaları kaldıracağım’ dedi.
Türkiye’de bu ilan edilmediği ve hazırlık yapılmadığı için Türkiye’deki şeker pancarı ve şeker sektörünün bunlarla rekabet etme şansı yok. Bu büyük bir tehlikedir. Bu sebeple kotaların devam ediyor olması öncelikle çiftçinin ve şeker fabrikalarının lehinedir. Fakat bunu devam etsin anlamında söylemiyorum. Bir geçiş süreci ve takvim belirlenerek bu takvim sürecinde bir takım tedbirlerde yanında alınarak bu uygulama Türkiye’de de yapılabilir ama birden bire bu sene böyle boşlukta kalıp da birden bire kotaların serbest bırakılıyor olması gibi bir sonucun ortaya çıkması bu şeker sektörüne ve pancar çiftçisine ciddi zarar verecek bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Onun için bu boşluğun biran önce ortadan kalkması gerektiği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.
"Ürettiğimiz şekeri satmakta sıkıntı yaşıyoruz”
Şeker piyasasında satışta yüzde 10-11 ıskonto kullanıldığını ve bu durumunda piyasada sıkıntıya yol açtığının altını çizen Akay, “Satışta sadece bizde değil bütün şeker fabrikalarında bu sorun yaşanıyor. Şeker fiyatları en son 2015 yılı Temmuz ayında arttı. 21 aydır şekere hiç zam gelmedi ama böyle olmasına rağmen Devletimizin kuruluşu Türk Şeker, şekeri satabilmek için 14 ay vadeli şeker satışı yapmak zorunda kaldı. 12-14 ay vadeli şeker satmak en az yüzde 10-11 ıskontoya tekamül ediyor. 21 aydır zammın gelmediği şekerde yüzde 10-11 ıskonto ile şeker satmak durumunda kalıyorsunuz. Bu ciddi bir problemdir. Bunun çözümlenmesi lazım. Bu şekilde fiyatların geriye gitmesi elbette istenilen bir şey ama önemli olan bunun tüketiciye yansımasıdır. Ülkemizdeki en büyük sorun ıskontoların tüketiciye yansımaması. Bunun tüketiciye yansıyacak şekilde düzenlenmesi gerek. Bu durumda tüketici maalesef yapılan iskontolardan istifade edememektedir. Belirli bir program çerçevesinde yapılması halinde zaman içerisinde fiyatlarında düşmesi beklenebilir” dedi.
"Kayseri Şeker’in borçları bitti”
Kayseri Şeker’in 2010 yılından devraldığı borçların bittiğini ve toplamda 790 milyon TL borç ödediklerini kaydeden Akay, şunları söyledi:
“Önümüzdeki günlerde geçmişteki borçlandırmalardan kalan son taksitte ödenecek. Kayseri Şeker daha önce borçlanmak mecburiyetinde kaldığı zaman ipotek veriyordu. Bütün mal varlığı rehinli ve ipotekliydi. Bunların tamamı ortadan kalktı. Bütün bankalar şuan Kayseri Şeker ile çalışmak istiyorlar. İpoteksiz, kefilsiz ve rehinsiz 1 milyar 375 milyon kredi limiti var. Daha başka bankalarda çalışmak istediğini söylüyorlar. Onlarda ayrıca limit belirleyecekler. İhtiyaç duyulduğu takdirde Kayseri Şeker’in bu kadar kullanabileceği bir kaynağı söz konusu. Sadece imza karşılığı kullanılabilecek krediden bahsediyoruz. Geçtiğimiz yıla göre sattığımız şekerin ancak 3’te 1’ini satabilmişiz. Bu bir gerçektir. Bunu da paylaşmak gerek. Ülkemiz genelindeki fabrikalarda maalesef benzer durumlar yaşanıyor. Bunun geçici olacağı kanaatindeyim. Türkiye’nin ihtiyacı kadar şeker üretildiğine göre eğer yasal olmayan yollardan bir takım uygulamalar yapılmıyorsa bu şekerin kampanya sonuna kadar tüketilmesi gerekecek. O yönüyle bizim bir finansal sıkıntımız yok ama diğer fabrikaların pozisyonunun ne olduğunu bizim değerlendirmemiz uygun olmaz."
Göreve geldikleri günden bu güne toplam ödenen borcun 790 milyon liraya ulaştığını ifade eden Akay, “Tabi bu borcun birde faizi var. Bu son taksitle beraber yaklaşık 260 milyon TL civarında bu kurum faiz ödemesi yapmak durumunda oldu. Faize 260 milyon TL ödeniyor olması çiftçinin hakkının ve emeğinin başka taraflara gidiyor olmasıdır. Bu geçmişten gelen ağır borcun hem fabrikaya hem de çiftçiye bir mirasıdır. İnşallah artık bunlar geride kaldı. İnşallah Kayseri Şeker bir daha bu sorunları ve sıkıntıları yaşamaz. Biz yaşamaması için elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Sorunları çözmek için bütün gayreti gösterdik. Çiftçilerimizin bu işe sahip çıkıyor olmalarının çok anlamlı ve değerli olduğunu da düşünüyoruz. Onlar sahip çıktığı için biz bu başarıları birlikte gerçekleştirdik. İnşallah Kayseri Şeker bu istikamette yoluna devam eder ” şeklinde konuştu.