Uyku Apnesi 'Hipertansiyon' Riskini İki Kat Artırıyor
ABD'de yapılan bilimsel bir araştırma, uyku apnesi olanlarda hipertansiyon görülme sıklığının hastalık bulunmayanlara göre en az iki kat arttığını ortaya koydu Türk Toraks Derneği Uyku Bozuklukları Çalışma Grubu Sekreteri Genç: 'Üç tansiyon ilacı kullanımına karşın, kan basıncı yüksekliği ile seyreden dirençli hipertansiyon durumu varsa mutlaka uyku apne sendromu araştırılmalıdır' 'Wisconsin araştırmasının 18 yıllık izlemi sonucunda kardiyak ölüm riski bu hastalarda 2 kat, ağır uyku apnelilerde ise yaklaşık 4 kat artmış bulundu'.
YEŞİM SERT KARAASLAN - ABD'de yapılan bilimsel araştırma sonucunda uykuda solunumun durması ile kendini gösteren ve ölümle sonuçlanabilen uyku apnesi olanlarda, hipertansiyon görülme sıklığının olmayanlara göre en az iki kat arttığı belirlendi.
Türk Toraks Derneği Uyku Bozuklukları Çalışma Grubu Sekreteri Prof. Dr. Sebahat Genç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uykunun vücudun dinlendiği ve yenilendiği önemli bir onarım süreci olduğunu belirtti.
İnsanın ömrünün üçte birini uyuyarak geçirdiğini ifade eden Genç, yeterli uyku süresinin kişiden kişiye değişmekle birlikte erişkinlerde 6-8 saat olduğunu, bazılarının bu süreden daha az ya da uzun süre uykuya ihtiyacı olabileceğini dile getirerek, bunun genetik olduğunu söyledi.
Yaşlıların ise genellikle daha erken yatıp erken kalkma eğiliminde olduğunu ifade eden Genç, gelişen teknolojinin günlük yaşamda kullanımının artması sonucunda uykuya yeteri kadar zaman ayrılmadığına dikkati çekti.
Genç, 'Oysa, uzun süreli uykusuzluk ya da düzensiz uyku, çeşitli zihinsel ve fiziksel sorunları da beraberinde getirir, gün içinde performans kaybına yol açar.' dedi.
Tıbbi olarak tanımlanmış 80'in üzerinde uyku bozukluğu olduğunu anlatan Genç, her iki kişiden birinin hayatlarının bir döneminde uyku sorunundan yakındığını aktardı.
- 'Trafik kazası yapma riskleri iki, üç kat fazladır'
Genç, obezitenin en önde gelen uyku bozukluğu nedenleri arasında yer aldığının altını çizerek, şunları kaydetti:
'Nitekim artan obezite nedeniyle uyku apne sendromu başta olmak üzere pek çok uyku bozukluğu daha sık görülmektedir. Uyku bozukluklarına bağlı sabah yorgun uyanma ve gündüz aşırı uyuklama, yüksek sesle horlama, uykuda nefes durması, diş gıcırdatma, uyurgezerlik, uykuda konuşma bunlardan yalnızca bazılarıdır. Yatağa girip saatlerce uyuyamama, gece uyanıp tekrar uykuya dalamama veya sabah çok erken kalkma ile seyreden uykusuzluk da çok sık karşılaşılan diğer bir sorundur. Farklı toplumlarda yapılan araştırmalarda, yetişkinlerde erkeklerin yüzde 3-8'inde, kadınların ise yüzde 2-5'inde uyku apnesi olduğu ortaya konmuştur.'
Genç, uyku apnesi hastalarında gece boyunca yakınlarının tanımladığı nefes durmaları görüldüğünü belirterek, uykudan boğularak uyanma, gürültülü horlama, nefes durmaları nedeniyle kalitesiz uyku uyuma ve sabahları yorgun uyanmanın yanı sıra gündüz aşırı uyku halinin en sık saptanan şikayetler olduğunu bildirdi.
Bu kişilerde, gündüz uyuklamaları nedeniyle ev, iş ve trafik kazası yapma riskinin iki, üç kat fazla olduğunu söyleyen Genç, hastaların genellikle horladığının, nefesinin durduğunun farkında olmadığını ve hekime başvuruda geç kaldığını dile getirdi.
- Yüksek tansiyon hastalarında uyku apnesine dikkat
Uyku apnesi hastalarının yarısından fazlasında yüksek tansiyon olduğuna işaret eden Genç, şu bilgileri verdi:
'Özellikle üç tansiyon ilacı kullanımına karşın, kan basıncı yüksekliği ile seyreden dirençli hipertansiyon durumu varsa mutlaka uyku apne sendromu araştırılmalıdır. ABD Wisconsin Üniversitesi'nde yapılan 4 yıllık çalışmada, uyku apnesi olanlarda hipertansiyon görülme sıklığının olmayanlara göre en az iki kat arttığı gösterildi. Bu hastalarda kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, kalp krizi, ritim bozukluğu ve inme riski yüksektir. Ayrıca kan lipidlerinde artış, şeker hastalığı ve insülin direnci de sıktır. Uyku apnesinin en kötü sonucu ise uyku sırasında ölüm görülebilmesidir. Wisconsin'in araştırmasının 18 yıllık izlemi sonucunda da kardiyak ölüm riski bu hastalarda iki kat, ağır uyku apnelilerde ise yaklaşık dört kat artmış bulundu.'
Genç, başta uyku apne sendromu olmak üzere pek çok uyku bozukluğu tanısı için polisomnografi denilen uyku testi yapılması gerektiğini kaydetti.
Kaynak: AA
Türk Toraks Derneği Uyku Bozuklukları Çalışma Grubu Sekreteri Prof. Dr. Sebahat Genç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uykunun vücudun dinlendiği ve yenilendiği önemli bir onarım süreci olduğunu belirtti.
İnsanın ömrünün üçte birini uyuyarak geçirdiğini ifade eden Genç, yeterli uyku süresinin kişiden kişiye değişmekle birlikte erişkinlerde 6-8 saat olduğunu, bazılarının bu süreden daha az ya da uzun süre uykuya ihtiyacı olabileceğini dile getirerek, bunun genetik olduğunu söyledi.
Yaşlıların ise genellikle daha erken yatıp erken kalkma eğiliminde olduğunu ifade eden Genç, gelişen teknolojinin günlük yaşamda kullanımının artması sonucunda uykuya yeteri kadar zaman ayrılmadığına dikkati çekti.
Genç, 'Oysa, uzun süreli uykusuzluk ya da düzensiz uyku, çeşitli zihinsel ve fiziksel sorunları da beraberinde getirir, gün içinde performans kaybına yol açar.' dedi.
Tıbbi olarak tanımlanmış 80'in üzerinde uyku bozukluğu olduğunu anlatan Genç, her iki kişiden birinin hayatlarının bir döneminde uyku sorunundan yakındığını aktardı.
- 'Trafik kazası yapma riskleri iki, üç kat fazladır'
Genç, obezitenin en önde gelen uyku bozukluğu nedenleri arasında yer aldığının altını çizerek, şunları kaydetti:
'Nitekim artan obezite nedeniyle uyku apne sendromu başta olmak üzere pek çok uyku bozukluğu daha sık görülmektedir. Uyku bozukluklarına bağlı sabah yorgun uyanma ve gündüz aşırı uyuklama, yüksek sesle horlama, uykuda nefes durması, diş gıcırdatma, uyurgezerlik, uykuda konuşma bunlardan yalnızca bazılarıdır. Yatağa girip saatlerce uyuyamama, gece uyanıp tekrar uykuya dalamama veya sabah çok erken kalkma ile seyreden uykusuzluk da çok sık karşılaşılan diğer bir sorundur. Farklı toplumlarda yapılan araştırmalarda, yetişkinlerde erkeklerin yüzde 3-8'inde, kadınların ise yüzde 2-5'inde uyku apnesi olduğu ortaya konmuştur.'
Genç, uyku apnesi hastalarında gece boyunca yakınlarının tanımladığı nefes durmaları görüldüğünü belirterek, uykudan boğularak uyanma, gürültülü horlama, nefes durmaları nedeniyle kalitesiz uyku uyuma ve sabahları yorgun uyanmanın yanı sıra gündüz aşırı uyku halinin en sık saptanan şikayetler olduğunu bildirdi.
Bu kişilerde, gündüz uyuklamaları nedeniyle ev, iş ve trafik kazası yapma riskinin iki, üç kat fazla olduğunu söyleyen Genç, hastaların genellikle horladığının, nefesinin durduğunun farkında olmadığını ve hekime başvuruda geç kaldığını dile getirdi.
- Yüksek tansiyon hastalarında uyku apnesine dikkat
Uyku apnesi hastalarının yarısından fazlasında yüksek tansiyon olduğuna işaret eden Genç, şu bilgileri verdi:
'Özellikle üç tansiyon ilacı kullanımına karşın, kan basıncı yüksekliği ile seyreden dirençli hipertansiyon durumu varsa mutlaka uyku apne sendromu araştırılmalıdır. ABD Wisconsin Üniversitesi'nde yapılan 4 yıllık çalışmada, uyku apnesi olanlarda hipertansiyon görülme sıklığının olmayanlara göre en az iki kat arttığı gösterildi. Bu hastalarda kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, kalp krizi, ritim bozukluğu ve inme riski yüksektir. Ayrıca kan lipidlerinde artış, şeker hastalığı ve insülin direnci de sıktır. Uyku apnesinin en kötü sonucu ise uyku sırasında ölüm görülebilmesidir. Wisconsin'in araştırmasının 18 yıllık izlemi sonucunda da kardiyak ölüm riski bu hastalarda iki kat, ağır uyku apnelilerde ise yaklaşık dört kat artmış bulundu.'
Genç, başta uyku apne sendromu olmak üzere pek çok uyku bozukluğu tanısı için polisomnografi denilen uyku testi yapılması gerektiğini kaydetti.