Odatv Davasında Sanıklar Mütalaaya Karşı Savunma Yaptı
Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın da aralarında bulunduğu 13 sanıklı Odatv davasında, sanıklar mütalaaya karşı savunma yaptı. Sanıklardan Soner Yalçın savunmasında, "Kendine yapılan kumpasın hesabını soramayacak bir kişi var o da MİT Görevlisi Kaşif Kozinoğlu. Odatv Davası’na kan bulaştı. Suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyorum" dedi.
Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın da aralarında bulunduğu 13 sanıklı Odatv davasının görülmesine devam ediliyor.
İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya FETÖ soruşturmasından tutuklu sanık Ahmet Şık ile gazeteci Soner Yalçın, Prof. Dr. Yalçın Küçük ve eski emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın da aralarında bulunduğu tutuksuz sanıklar katıldı.
Duruşmaya sanıkların yakınları ve meslektaşları, CHP milletvekilleri İlhan Cihaner, Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal ile HDP’li milletvekili Hüda Kaya izleyici olarak katıldı.
Sanık Yalçın Küçük, sanık yoklaması yapıldığı sırada söz alarak mahkeme heyetine, "Başımdaki kalpağı Silivri’deki ilk duruşmada Köksal ustaya (Odatv Davası’na bakan eski mahkeme başkanı Köksal Şengün) ’bu kalpağı başıma koyabilir miyim’ demiştim o da ’hayır’ demişti. Şimdi görüyorum ki başörtülü hakim var. Bu kalpak Cumhuriyetin, Kurtuluş Savaşı’nın simgesidir. Başıma koyabilir miyim, izin verir misiniz" diye sordu. Mahkeme başkanı Yener Yıldırım da bu soruya "Mahsuru yok" yanıtını verdi.
“Böyle mütalaa olmaz”
Yoklamanın tamamlanmasıyla birlikte sanıkların, bir önceki verilen mütalaaya karşı savunmaları alındı. İlk olarak ifadesi alınan başka suçtan tutuklu sanık Ahmet Şık, "Bugün burada olması gereken bazı kişiler burada yok. Avukatlarım Akın Atalay, Bülent Utku, meslektaşlarım. Tıpkı buradakine benzer bir komplo ile 108 gün önce tutuklandılar. Avukatlarıma ve meslektaşlarıma yöneltilen suçlama FETÖ’cü olmak. Cemaat kumpası ile sanığı olduğum ve hakkımda beraat mütalaası verilen bu davaya FETÖ propagandası yapmaktan tutuklu olarak katıldım. Mütalaada hakkımda beraat istense de susan bir mütalaadır. Böyle mütalaa olmaz. Hadi unutalım diyen bir mütalaaya karşılık hadi unutmayalım diyorum. Bu davanın polisleri, hakimleri, savcıları vardı. Utanmazca yalanlar söyleyip gazeteciliği yargılamaya kalktılar" ifadelerini kullandı.
“Gerçek gazeteci evini yanardağın eteklerine yapmış kişidir”
Duruşmada savunma yapan sanık Soner Yalçın, “O karanlık zorba günlerde, adaletin olmadığı günlerde, burada bugün çoğu firari ve tutuklu FETÖ savcı hakimlerine şöyle seslendik; ’hiçbir zorba yöntem, bir sesi bir harfi sonsuza kadar susturamamıştır.’ Bugün sanık sandalyesinde oturan düşüncedir. Gerçek gazeteci evini yanardağın eteklerine yapmış kişidir. Büyük gazeteciler her zaman yürekli olanlardır. Gazeteciliğin tek ölçüsü, gerçeğe aşkla bağlılıktır. Onurumla girdiğim cezaevinden utanarak çıkmaya niyetim yok. Tüm bu ortama rağmen, mesleğimi ve onurumu korumaya devam edeceğim” dedi.
“Odatv Davası’na kan bulaştı”
“Gerçeği yazdım, bu nedenle hapse atıldım” diyen Yalçın, “Kafayla değil ağzıyla konuşanlara prim vermedim. Gerçeği bulma ve yazma konusunda acımasız oldum. Gerçeğin gücüne inandım, bu sebeple hapse atıldım. O zamanlar bu duruşma salonlarında kumpasın hesabını soracağız dedik. 6 yıllık zorlu sürecin sonuna geliyoruz. Burada, bu duruşma salonunda olmayan; yani kendine yapılan kumpasın hesabını soramayacak bir kişi var: MİT Görevlisi Kaşif Kozinoğlu. Silivri zindanında can verdi. Odatv Davası’na kan bulaştı. Mahkemeniz, bu trajedinin hesabının sorulmasına yardımcı olmalıdır. Suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyorum. Bize kumpas kuran polisler, savcılar, hakimler, ayrıca cinayetten de yargılanmalıdır” şeklinde konuştu.
“Odatv Davası her şeyden önce bir cinayet davasıdır”
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ise ifadesinde cezaevinde hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu’nu anarak, “Bu davanın 12 numaralı sanığı, bugün artık bir ölü. Savunmasını dahi yapamadan cezaevinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu’ndan bahsediyorum. Odatv Davası her şeyden önce bir cinayet davasıdır. Kozinoğlu bugün burada yoksa, Cemaat’in polislerinden savcılarına, hakimlerinden bilirkişilerine, cezaevi müdürlerinden doktorlarına kadar herkes sorumludur. Bundan neredeyse 6 yıl önce, Kozinoğlu’nu manşetlerden darağacına asanlar, onu, sanık sandalyesinde bir harf dahi söyletmeden mezara gömdüler. Ben o cellatların, iddianame dedikleri idam fermanını okudum, Kaşif Kozinoğlu suçsuzdu” diye konuştu.
Sanık Küçük’ten üye hakime: "Hanımefendi lütfen beni okuyun"
İddianameye ilişkin değerlendirmelerde bulunan sanık Yalçın Küçük ise “Bu hukukun iddianamesine benzemiyor. Bu polis çıraklarının hazırladığı iddianame. Bizi olmayan iddianame ile yargılıyorsunuz. Bizimle yeterince alay ettiniz. Lütfen daha fazla alay etmeyin Fetullah Gülen’i 1961’den beri tanırım. Bize karşıdır. Hiçbir önem vermeyiz” dedi.
“İslamcıların çoğu beni çok sever beni çok okurlar” diyen sanık Küçük, kadın üye hakime dönerek, “Hanımefendi lütfen beni okuyun” şeklinde konuştu.
Duruşmaya ara verildi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan 134 sayfalık iddianamede, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olduğu iddia edilen Yalçın Küçük’e yönelik çalışmalar devam ettiği esnada, Küçük’ün ODATV isimli internet sitesinin imtiyaz sahibi Soner Yalçın ve ODATV çalışanları ile örgütsel irtibatının bulunduğu öne sürülmüştü. Soner Yalçın’ın da Ergenekon soruşturması kapsamında haklarında işlem yapılan şüphelilerden birçoğu ile irtibatlı olduğu belirtilen iddianamede, "Yalçın Küçük’ün talimatı ile örgütün internet medyasını oluşturan ODATV’de örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yönlendirme amaçlı yayın yapıldığı ve bu doğrultuda kamuoyunun şekillendirilmeye çalışıldığı tespit edilmiştir" denilmişti.
Yalçın Küçük’e 41,5 yıla kadar hapis talebi
İddianamenin bir numaralı sanığı Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün "silahlı örgüt kurmak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin, yasaklanan bilgileri temin, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve özel hayatın gizliliğinin ihlal" suçlarından 22 yıldan 41,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyordu. Soner Yalçın’ın "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik, yasaklanan bilgileri temin etmek, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme" suçlarından 14 yıldan 34 yıla kadar, Ahmet Şık, Nedim Şener ve Hanefi Avcı’nın "Ergenekon silahlı terör örgütüne yardım etmek" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
Diğer sanıklara istenen cezalar şöyleydi:
Sanık Barış Pehlivan’ın 10 yıldan 23 yıla kadar, Barış Terkoğlu’nun 8,5 yıldan 18 yıla, Doğan Yurdakul’un 9 yıldan 21 yıla, Müyesser Uğur’un 7,5 yıldan 15 yıla, Coşkun Musluk’un 8 yıldan 18 yıla, Muhammet Sait Çakır’ın 9 yıldan 21 yıla, İklim Ayfer Kaleli’nin 8 yıldan 20 yıla ve Ahmet Mümtaz İdil’in 8 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
Kaşif Kozinoğlu cezaevinde vefat etmişti
Davanın tutuklu sanıklarından MİT Dış Operasyonlar Dairesi eski başkanı Kaşif Kozinoğlu hakkında, "Ergenekon silahlı terör örgütüne yardım etmekle örgüt üyesi kapsamında olduğu, niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri temin ettiği, yasaklanan bilgileri temin ettiği" iddiasıyla 11,5 yıldan 26 yıla kadar hapsi isteniyordu. Kozinoğlu, dava süreci devam ederken 13 Kasım 2011’de tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde vefat etmişti. Kozinoğlu’nun hayatını kaybetmesi üzerine, hakkındaki davanın, TCK’nın "Sanığın veya hükümlünün ölümü"nü düzenleyen 64. maddesi uyarınca 2012 yılında düşürülmesine hükmedilmişti.
İddianamede davanın tek şikayetçisi olan ve şu anda “terör örgütü üyeliği” suçundan tutuklu bulunan gazeteci Nazlı Ilıcak, dava sürecinde şikayetinden vazgeçmişti.
Kaynak: İHA
İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya FETÖ soruşturmasından tutuklu sanık Ahmet Şık ile gazeteci Soner Yalçın, Prof. Dr. Yalçın Küçük ve eski emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın da aralarında bulunduğu tutuksuz sanıklar katıldı.
Duruşmaya sanıkların yakınları ve meslektaşları, CHP milletvekilleri İlhan Cihaner, Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal ile HDP’li milletvekili Hüda Kaya izleyici olarak katıldı.
Sanık Yalçın Küçük, sanık yoklaması yapıldığı sırada söz alarak mahkeme heyetine, "Başımdaki kalpağı Silivri’deki ilk duruşmada Köksal ustaya (Odatv Davası’na bakan eski mahkeme başkanı Köksal Şengün) ’bu kalpağı başıma koyabilir miyim’ demiştim o da ’hayır’ demişti. Şimdi görüyorum ki başörtülü hakim var. Bu kalpak Cumhuriyetin, Kurtuluş Savaşı’nın simgesidir. Başıma koyabilir miyim, izin verir misiniz" diye sordu. Mahkeme başkanı Yener Yıldırım da bu soruya "Mahsuru yok" yanıtını verdi.
“Böyle mütalaa olmaz”
Yoklamanın tamamlanmasıyla birlikte sanıkların, bir önceki verilen mütalaaya karşı savunmaları alındı. İlk olarak ifadesi alınan başka suçtan tutuklu sanık Ahmet Şık, "Bugün burada olması gereken bazı kişiler burada yok. Avukatlarım Akın Atalay, Bülent Utku, meslektaşlarım. Tıpkı buradakine benzer bir komplo ile 108 gün önce tutuklandılar. Avukatlarıma ve meslektaşlarıma yöneltilen suçlama FETÖ’cü olmak. Cemaat kumpası ile sanığı olduğum ve hakkımda beraat mütalaası verilen bu davaya FETÖ propagandası yapmaktan tutuklu olarak katıldım. Mütalaada hakkımda beraat istense de susan bir mütalaadır. Böyle mütalaa olmaz. Hadi unutalım diyen bir mütalaaya karşılık hadi unutmayalım diyorum. Bu davanın polisleri, hakimleri, savcıları vardı. Utanmazca yalanlar söyleyip gazeteciliği yargılamaya kalktılar" ifadelerini kullandı.
“Gerçek gazeteci evini yanardağın eteklerine yapmış kişidir”
Duruşmada savunma yapan sanık Soner Yalçın, “O karanlık zorba günlerde, adaletin olmadığı günlerde, burada bugün çoğu firari ve tutuklu FETÖ savcı hakimlerine şöyle seslendik; ’hiçbir zorba yöntem, bir sesi bir harfi sonsuza kadar susturamamıştır.’ Bugün sanık sandalyesinde oturan düşüncedir. Gerçek gazeteci evini yanardağın eteklerine yapmış kişidir. Büyük gazeteciler her zaman yürekli olanlardır. Gazeteciliğin tek ölçüsü, gerçeğe aşkla bağlılıktır. Onurumla girdiğim cezaevinden utanarak çıkmaya niyetim yok. Tüm bu ortama rağmen, mesleğimi ve onurumu korumaya devam edeceğim” dedi.
“Odatv Davası’na kan bulaştı”
“Gerçeği yazdım, bu nedenle hapse atıldım” diyen Yalçın, “Kafayla değil ağzıyla konuşanlara prim vermedim. Gerçeği bulma ve yazma konusunda acımasız oldum. Gerçeğin gücüne inandım, bu sebeple hapse atıldım. O zamanlar bu duruşma salonlarında kumpasın hesabını soracağız dedik. 6 yıllık zorlu sürecin sonuna geliyoruz. Burada, bu duruşma salonunda olmayan; yani kendine yapılan kumpasın hesabını soramayacak bir kişi var: MİT Görevlisi Kaşif Kozinoğlu. Silivri zindanında can verdi. Odatv Davası’na kan bulaştı. Mahkemeniz, bu trajedinin hesabının sorulmasına yardımcı olmalıdır. Suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyorum. Bize kumpas kuran polisler, savcılar, hakimler, ayrıca cinayetten de yargılanmalıdır” şeklinde konuştu.
“Odatv Davası her şeyden önce bir cinayet davasıdır”
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ise ifadesinde cezaevinde hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu’nu anarak, “Bu davanın 12 numaralı sanığı, bugün artık bir ölü. Savunmasını dahi yapamadan cezaevinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu’ndan bahsediyorum. Odatv Davası her şeyden önce bir cinayet davasıdır. Kozinoğlu bugün burada yoksa, Cemaat’in polislerinden savcılarına, hakimlerinden bilirkişilerine, cezaevi müdürlerinden doktorlarına kadar herkes sorumludur. Bundan neredeyse 6 yıl önce, Kozinoğlu’nu manşetlerden darağacına asanlar, onu, sanık sandalyesinde bir harf dahi söyletmeden mezara gömdüler. Ben o cellatların, iddianame dedikleri idam fermanını okudum, Kaşif Kozinoğlu suçsuzdu” diye konuştu.
Sanık Küçük’ten üye hakime: "Hanımefendi lütfen beni okuyun"
İddianameye ilişkin değerlendirmelerde bulunan sanık Yalçın Küçük ise “Bu hukukun iddianamesine benzemiyor. Bu polis çıraklarının hazırladığı iddianame. Bizi olmayan iddianame ile yargılıyorsunuz. Bizimle yeterince alay ettiniz. Lütfen daha fazla alay etmeyin Fetullah Gülen’i 1961’den beri tanırım. Bize karşıdır. Hiçbir önem vermeyiz” dedi.
“İslamcıların çoğu beni çok sever beni çok okurlar” diyen sanık Küçük, kadın üye hakime dönerek, “Hanımefendi lütfen beni okuyun” şeklinde konuştu.
Duruşmaya ara verildi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan 134 sayfalık iddianamede, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olduğu iddia edilen Yalçın Küçük’e yönelik çalışmalar devam ettiği esnada, Küçük’ün ODATV isimli internet sitesinin imtiyaz sahibi Soner Yalçın ve ODATV çalışanları ile örgütsel irtibatının bulunduğu öne sürülmüştü. Soner Yalçın’ın da Ergenekon soruşturması kapsamında haklarında işlem yapılan şüphelilerden birçoğu ile irtibatlı olduğu belirtilen iddianamede, "Yalçın Küçük’ün talimatı ile örgütün internet medyasını oluşturan ODATV’de örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yönlendirme amaçlı yayın yapıldığı ve bu doğrultuda kamuoyunun şekillendirilmeye çalışıldığı tespit edilmiştir" denilmişti.
Yalçın Küçük’e 41,5 yıla kadar hapis talebi
İddianamenin bir numaralı sanığı Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün "silahlı örgüt kurmak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin, yasaklanan bilgileri temin, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve özel hayatın gizliliğinin ihlal" suçlarından 22 yıldan 41,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyordu. Soner Yalçın’ın "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik, yasaklanan bilgileri temin etmek, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme" suçlarından 14 yıldan 34 yıla kadar, Ahmet Şık, Nedim Şener ve Hanefi Avcı’nın "Ergenekon silahlı terör örgütüne yardım etmek" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
Diğer sanıklara istenen cezalar şöyleydi:
Sanık Barış Pehlivan’ın 10 yıldan 23 yıla kadar, Barış Terkoğlu’nun 8,5 yıldan 18 yıla, Doğan Yurdakul’un 9 yıldan 21 yıla, Müyesser Uğur’un 7,5 yıldan 15 yıla, Coşkun Musluk’un 8 yıldan 18 yıla, Muhammet Sait Çakır’ın 9 yıldan 21 yıla, İklim Ayfer Kaleli’nin 8 yıldan 20 yıla ve Ahmet Mümtaz İdil’in 8 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
Kaşif Kozinoğlu cezaevinde vefat etmişti
Davanın tutuklu sanıklarından MİT Dış Operasyonlar Dairesi eski başkanı Kaşif Kozinoğlu hakkında, "Ergenekon silahlı terör örgütüne yardım etmekle örgüt üyesi kapsamında olduğu, niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri temin ettiği, yasaklanan bilgileri temin ettiği" iddiasıyla 11,5 yıldan 26 yıla kadar hapsi isteniyordu. Kozinoğlu, dava süreci devam ederken 13 Kasım 2011’de tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde vefat etmişti. Kozinoğlu’nun hayatını kaybetmesi üzerine, hakkındaki davanın, TCK’nın "Sanığın veya hükümlünün ölümü"nü düzenleyen 64. maddesi uyarınca 2012 yılında düşürülmesine hükmedilmişti.
İddianamede davanın tek şikayetçisi olan ve şu anda “terör örgütü üyeliği” suçundan tutuklu bulunan gazeteci Nazlı Ilıcak, dava sürecinde şikayetinden vazgeçmişti.