İlaç Sanayiine Türkiye İmzası
GENKORD Sağlık ve Biyoteknoloji Hizmetleri A.Ş, rekombinant DNA teknolojisi ile biyobenzer ilaç üretimi projesi için İsviçre bazlı Fas kökenli Alpha Genesis Investment ile üç ürünün Türkiye’de üretimine yönelik 127 milyon euro değerinde proje için ön anlaşmaya imza atıldığını duyurdu.
Genkord’un kurucusu Prof. Dr. Gürsel Turgut, rekombinant DNA teknolojisi ile biyobenzer ilaç üretimi projesi için İsviçre bazlı Fas kökenli Alpha Genesis Investment ile üç ürünün Türkiye’de üretimine yönelik 127 milyon euro değerinde proje için ön anlaşmaya imza atıldığını söyledi.
Gürsel Turgut’a göre yeni teknoloji ile üretilecek olan ilaçların tamamen yerli ve tüm lisans hakları Genkord’a ait olan proje için bakanlık ile görüşmeler sürüyor. Projenin tamamlanması ile biyoteknolojik ilaç konusunda dışa bağımlılığın azalması ve yeni ilaçların geliştirilmesi bekleniyor.
Turgut, Türkiye’de biyoteknolojik ilaç üretiminin öncelikli alan yatırım konularından olduğunu söyleyerek, “Türkiye’ de hala biyoteknolojik ilaçların üretimi olmadığı için bu önemli ilaçlar yurtdışından alınmaktadır. Türkiye’de bu konuda ithalat rakamı 3 milyar dolara ulaşmıştır. Bu alanda yaşanılan açık nedeniyle birçok firma AR-GE departmanlarında biyoteknolojik ilaç üretimini konu etmiş fakat henüz yerli bir üretim başlatılamamıştır” dedi.
"Bu ilaç hem sağlıklı nesillerimizin devamı hem de ülkemize katkısı açısından büyük öneme sahiptir"
Üretilecek ilaçlardan ilkinin Hemofili A hastalarında kendiliğinden meydana gelen kanamaları önlemek için Faktör VIII proteinin rekombinant teknoloji ile üretimi olduğunu belirten Turgut, “Faktör VIII proteinin çapının büyük olması nedeniyle üretimi en zor olan proteinlerden biridir. Hemofili Tip A her 5 bin-10 bin erkek doğumlarında bir görülmektedir. Ciddi dereceli hemofili bireylerde Factor VIII seviyesi normalin yüzde 1’inden düşük halde bulunmakta veya sentez edilmemektedir. Bu hastalar etkin tedavi görmemeleri halinde kendiliğinden gerçekleşen kas ve eklem kanamaları veya yaralanma ve cerrahi işlemler sonrasında uzun süreli kanamalar ile karşılaşmaktadır. Hemofili Tip A hastalığının belirtilerinin önlenmemesi halinde genç bireylerin sakatlanması ve gündelik yaşamdan uzaklaşmaları söz konusudur. Ayrıca etkin tedavi yokluğu nedeniyle gerçekleşen kafa içi kanamalar ölüm ile sonuçlanmaktadır. Bu nedenle üretilmesi planlanan bu ilaç hem sağlıklı nesillerimizin devamı hem de ülkemize katkısı açısından büyük öneme sahiptir” diye konuştu.
Üretilmesi planlanan diğer biyobenzer ilacın ise meme kanserlerinin tedavisinde kullanılacağını bildiren Turgut, “Faktör VIII’in üretilmesinde kullanılacak olan aynı memeli hücre hatlarında üretilebilen bu ilaç aslında bir monoklonal antikordur. Kanser hücrelerinin büyümelerini tetiklediği yerlerin yüzeylerinde bulunan antijene bağlanarak bu tür hücrelerin büyümesini durdurarak etki etmektedir. Üçüncü biyobenzer ilaç ise insan tümör nekroz faktörüne karşı spesifik olan memeli hücrelerinde eksprese edilen bir rekombinant insan immünoglobülini monoklonal antikorudur. Bu biyebenzer ilaç ise Sedef Hastalığı, Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı ve iltihaplı romatizma hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Peki neden rekombinant teknoloji ile üretilecek olan ilaçlar önemli? Çünkü birçok ilacın üretiminde kan merkezleri aracılığı ile toplanan kanların plazma kısmı kullanılarak üretilmektedir. Plazma kaynaklı ilaç üretiminin en büyük dezavantajı viral bulaş problemidir. Dünyada 1980’li yıllarda plazma kaynaklı ilaçlar nedeniyle yaşanan AIDS faciasını ve 2000’li yıllarının hemen öncesinde görülen deli dana hastalığı korkusu nedeniyle plazma kaynaklı faktörlerden insandan elde edilmeyen rekombinant faktörlere hızlı bir geçiş yapılarak güvenli hale getirilmesi ile viral bulaş problemi ortadan kalkmıştır. GENKORD Sağlık ve Biyoteknoloji Hizmetleri A.Ş, rekombinant teknolojisi ile üretilecek üç ürünün biyoteknolojik altyapısı sayesinde Faktör VII, Faktör IX, Bevacizumab gibi diğer hedef biyobenzer ilaçları da geliştirmeyi hedeflemektedir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Gürsel Turgut’a göre yeni teknoloji ile üretilecek olan ilaçların tamamen yerli ve tüm lisans hakları Genkord’a ait olan proje için bakanlık ile görüşmeler sürüyor. Projenin tamamlanması ile biyoteknolojik ilaç konusunda dışa bağımlılığın azalması ve yeni ilaçların geliştirilmesi bekleniyor.
Turgut, Türkiye’de biyoteknolojik ilaç üretiminin öncelikli alan yatırım konularından olduğunu söyleyerek, “Türkiye’ de hala biyoteknolojik ilaçların üretimi olmadığı için bu önemli ilaçlar yurtdışından alınmaktadır. Türkiye’de bu konuda ithalat rakamı 3 milyar dolara ulaşmıştır. Bu alanda yaşanılan açık nedeniyle birçok firma AR-GE departmanlarında biyoteknolojik ilaç üretimini konu etmiş fakat henüz yerli bir üretim başlatılamamıştır” dedi.
"Bu ilaç hem sağlıklı nesillerimizin devamı hem de ülkemize katkısı açısından büyük öneme sahiptir"
Üretilecek ilaçlardan ilkinin Hemofili A hastalarında kendiliğinden meydana gelen kanamaları önlemek için Faktör VIII proteinin rekombinant teknoloji ile üretimi olduğunu belirten Turgut, “Faktör VIII proteinin çapının büyük olması nedeniyle üretimi en zor olan proteinlerden biridir. Hemofili Tip A her 5 bin-10 bin erkek doğumlarında bir görülmektedir. Ciddi dereceli hemofili bireylerde Factor VIII seviyesi normalin yüzde 1’inden düşük halde bulunmakta veya sentez edilmemektedir. Bu hastalar etkin tedavi görmemeleri halinde kendiliğinden gerçekleşen kas ve eklem kanamaları veya yaralanma ve cerrahi işlemler sonrasında uzun süreli kanamalar ile karşılaşmaktadır. Hemofili Tip A hastalığının belirtilerinin önlenmemesi halinde genç bireylerin sakatlanması ve gündelik yaşamdan uzaklaşmaları söz konusudur. Ayrıca etkin tedavi yokluğu nedeniyle gerçekleşen kafa içi kanamalar ölüm ile sonuçlanmaktadır. Bu nedenle üretilmesi planlanan bu ilaç hem sağlıklı nesillerimizin devamı hem de ülkemize katkısı açısından büyük öneme sahiptir” diye konuştu.
Üretilmesi planlanan diğer biyobenzer ilacın ise meme kanserlerinin tedavisinde kullanılacağını bildiren Turgut, “Faktör VIII’in üretilmesinde kullanılacak olan aynı memeli hücre hatlarında üretilebilen bu ilaç aslında bir monoklonal antikordur. Kanser hücrelerinin büyümelerini tetiklediği yerlerin yüzeylerinde bulunan antijene bağlanarak bu tür hücrelerin büyümesini durdurarak etki etmektedir. Üçüncü biyobenzer ilaç ise insan tümör nekroz faktörüne karşı spesifik olan memeli hücrelerinde eksprese edilen bir rekombinant insan immünoglobülini monoklonal antikorudur. Bu biyebenzer ilaç ise Sedef Hastalığı, Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı ve iltihaplı romatizma hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Peki neden rekombinant teknoloji ile üretilecek olan ilaçlar önemli? Çünkü birçok ilacın üretiminde kan merkezleri aracılığı ile toplanan kanların plazma kısmı kullanılarak üretilmektedir. Plazma kaynaklı ilaç üretiminin en büyük dezavantajı viral bulaş problemidir. Dünyada 1980’li yıllarda plazma kaynaklı ilaçlar nedeniyle yaşanan AIDS faciasını ve 2000’li yıllarının hemen öncesinde görülen deli dana hastalığı korkusu nedeniyle plazma kaynaklı faktörlerden insandan elde edilmeyen rekombinant faktörlere hızlı bir geçiş yapılarak güvenli hale getirilmesi ile viral bulaş problemi ortadan kalkmıştır. GENKORD Sağlık ve Biyoteknoloji Hizmetleri A.Ş, rekombinant teknolojisi ile üretilecek üç ürünün biyoteknolojik altyapısı sayesinde Faktör VII, Faktör IX, Bevacizumab gibi diğer hedef biyobenzer ilaçları da geliştirmeyi hedeflemektedir” ifadelerini kullandı.