Yazar-Çizer takımı aklınızı başınıza toplayın
Beyazgazete yazarı Latif Şimşek, son günlerde yaşanan terör saldırılarının ardından meslektaşlarına birlik olma çağrısında bulundu.
Şimşek ayrıca hain saldırılar sonrası sorumluluğu hükümete yükleyen yazarlara da sert tepki gösterdi.
İşte Latif Şimşek'in köşe yazısı:
Şimdiye kadar, AK Parti`ye, Erdoğan`a, kiminiz küfretti, kiminiz hakaret etti, kiminiz amansızca yerli-yersiz, haklı-haksız eleştirdi. Hiçbiriniz eleştirdiğiniz için, hapse girmediniz.
Tutuklanmadınız. Devlete terörist diyen, teröristleri öven gazeteci kılıklı hainler sorgulandı diye dünyayı ayağa kaldırdınız. Terör örgütü üyesi olmaktan tutuklananları, gazetecilikten yargılanıyor diye yutturmaya kalkıştınız. Yine bir şey demedik size…
Ak Parti ve Erdoğan düşmanlığını her türlü değerin üzerinde tuttunuz.
Ak Parti, Erdoğan giderse, yeniden ihtişamlı günlerinize, sırça saraylarınıza dönebilecektiniz.
Tamam… Erdoğan`ı, Ak Parti`yi gömmek için her türlü demokratik enstrümanı kullandınız. Demokratik olmayan yollara bile saptınız. Yine de kimse gözünüzün üstünde kaşınız var, demedi.
Artık işler değişti.
Türkiye, Uluslar arası ve işbirlikçileri yerli teröristlerin hedefi haline geldi.
Türkiye`ye ayar vermek, bölmek, Mısır`da, Suriye`de, Irak`ta tezgahlanan oyunların, Türkiye versiyonunu sahnelemek istediklerini bal gibi biliyorsunuz.
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı`nı kimlere karşı verdiyse, aynı güçlerin bizi, belimizi doğrultamayacak hale getirmek istediklerinin farkındasınız. Bunlarla savaşmak yerine hala Erdoğan ve Ak Parti ile dövüşmeyi mi tercih edeceksiniz? Kararınızı verin.
Lafa geldi mi sizden milliyetçi, sizden Atatürkçü, sizden vatansever, sizden cesur, sizden daha kahraman yoktur. İçinizdeki “ben” leri öldürmenizin zamanı gelmedi mi? Megaloman ruhlarınızı, vatan sevgisiyle ve çocuklarımızın geleceğiyle giydirmek zorundasınız.
Soner Yalçın! Son yazını okudum. Birlik bütünlük adına tek satır yok! Terörün tüm vebalini devletin sırtına yıkmışsın. “Türkiye bu terör olaylarını hak etti” demek istiyorsun. Sağ yanın olmadığını biliyorum da “sol yanın acımıyor mu hiç?”
Emin Çölaşan seni de okudum. Ne Beşiktaş`ta polislerimizi şehit edenlere, ne Reina`da masumları katledenlere ne İzmir`i kana bulayanlara tek lafın yok. “Ak Parti`den kim hesap soracak?” diye nefret kusmaya devam ediyorsun. Ben söyleyim, “Ak Parti`den hesap soracak olan millettir. O millet en sıkıntılı günlerinde, nefretine yenik düştüğün için senden de hesap soracaktır.”
Yılmaz Özdil… Okudum… kısacık yazında, “Korkma İzmir” diyeceğine, “Gavur İzmir” vurgusu yaparak, farkında olmadan birilerinin ekmeğine yağ sürmüşsün. Çok sevenin var biliyorum.
Ama sen de birilerinin dümen suyundan kurtulamıyorsun. O sivri kalemini artık bu ülkeyi parçalamak isteyenlere çevirmenin zamanı gelmedi mi?
Uğur Dündar… Yazılarını okuyorum. Yapıcı olmaya çalışıyorsun. Türkiye`nin nasıl bir bela ile karşı karşıya olduğunun farkındasın ve yüreğin kanıyor. Bunu hissediyorum. Keşke biraz daha bu milleti yüreklendirici olsan. Örnek olsan.
Ey kalem erbabı, yazar çizer takımı!
Bugünler gelip geçtiğinde milletin gözüne bakacak yüzünüz olsun!
Şimdi… Eğer şerefiniz, namusunuz, vatan sevginiz varsa, bu ülkenin geleceği için bir adım da siz atmak zorundasınız! Siz ve saz takımınız, “Erdoğan gitsin, Ak Parti gitsin de ne olursa olsun” nakaratına ara vermek zorundasınız. Türkiye`nin, Türk siyasetinin geçmişteki hatalarını papağan gibi tekrarlayarak, patlayan her bombanın, sıkılan her kurşunun sorumluluğunu hükümete yıkarak, ülkenin top yekun bir saldırı karşısında olduğu gerçeğini satır aralarına saklayarak bu işten sıyrılamazsınız!
Bizim mahalleye de sözüm var!
Eleştiri, demokrasilerin olmazsa olmazıdır. İhanet`e varmayan, FETÖ-PKK-DEAŞ`ı övmeyen, yüreklendirmeyen, devletin, milletin kırmızı çizgilerine saldırmadan, eleştiri yapanları ötekileştiremezsiniz. Bizden olmayan herkes bizim düşmanımız değildir. Eleştiriye verilecek yanıt, yine eleştiri sınırlarında olmalıdır. Yaralayıcı, saldırgan, tahrikkar dil savunduğumuz değerlere zarar verir. Hak edene hak ettiği dil kullanılır elbet. Ama hak etmeyenlere de aynı karşılığı verirsek inandırıcılığımızı yitiririz. Bizler, adalet duygusunu herkesten daha çok ön planda tutmak zorundayız. Herkesin adil yargılanması hakkını savunmadıkça, ilerde başka pişmanlıklar da yaşayabiliriz. Kanunlar ne diyorsa o. Ne bir eksik, ne bir fazla.
İşte Latif Şimşek'in köşe yazısı:
Şimdiye kadar, AK Parti`ye, Erdoğan`a, kiminiz küfretti, kiminiz hakaret etti, kiminiz amansızca yerli-yersiz, haklı-haksız eleştirdi. Hiçbiriniz eleştirdiğiniz için, hapse girmediniz.
Tutuklanmadınız. Devlete terörist diyen, teröristleri öven gazeteci kılıklı hainler sorgulandı diye dünyayı ayağa kaldırdınız. Terör örgütü üyesi olmaktan tutuklananları, gazetecilikten yargılanıyor diye yutturmaya kalkıştınız. Yine bir şey demedik size…
Ak Parti ve Erdoğan düşmanlığını her türlü değerin üzerinde tuttunuz.
Ak Parti, Erdoğan giderse, yeniden ihtişamlı günlerinize, sırça saraylarınıza dönebilecektiniz.
Tamam… Erdoğan`ı, Ak Parti`yi gömmek için her türlü demokratik enstrümanı kullandınız. Demokratik olmayan yollara bile saptınız. Yine de kimse gözünüzün üstünde kaşınız var, demedi.
Artık işler değişti.
Türkiye, Uluslar arası ve işbirlikçileri yerli teröristlerin hedefi haline geldi.
Türkiye`ye ayar vermek, bölmek, Mısır`da, Suriye`de, Irak`ta tezgahlanan oyunların, Türkiye versiyonunu sahnelemek istediklerini bal gibi biliyorsunuz.
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı`nı kimlere karşı verdiyse, aynı güçlerin bizi, belimizi doğrultamayacak hale getirmek istediklerinin farkındasınız. Bunlarla savaşmak yerine hala Erdoğan ve Ak Parti ile dövüşmeyi mi tercih edeceksiniz? Kararınızı verin.
Lafa geldi mi sizden milliyetçi, sizden Atatürkçü, sizden vatansever, sizden cesur, sizden daha kahraman yoktur. İçinizdeki “ben” leri öldürmenizin zamanı gelmedi mi? Megaloman ruhlarınızı, vatan sevgisiyle ve çocuklarımızın geleceğiyle giydirmek zorundasınız.
Soner Yalçın! Son yazını okudum. Birlik bütünlük adına tek satır yok! Terörün tüm vebalini devletin sırtına yıkmışsın. “Türkiye bu terör olaylarını hak etti” demek istiyorsun. Sağ yanın olmadığını biliyorum da “sol yanın acımıyor mu hiç?”
Emin Çölaşan seni de okudum. Ne Beşiktaş`ta polislerimizi şehit edenlere, ne Reina`da masumları katledenlere ne İzmir`i kana bulayanlara tek lafın yok. “Ak Parti`den kim hesap soracak?” diye nefret kusmaya devam ediyorsun. Ben söyleyim, “Ak Parti`den hesap soracak olan millettir. O millet en sıkıntılı günlerinde, nefretine yenik düştüğün için senden de hesap soracaktır.”
Yılmaz Özdil… Okudum… kısacık yazında, “Korkma İzmir” diyeceğine, “Gavur İzmir” vurgusu yaparak, farkında olmadan birilerinin ekmeğine yağ sürmüşsün. Çok sevenin var biliyorum.
Ama sen de birilerinin dümen suyundan kurtulamıyorsun. O sivri kalemini artık bu ülkeyi parçalamak isteyenlere çevirmenin zamanı gelmedi mi?
Uğur Dündar… Yazılarını okuyorum. Yapıcı olmaya çalışıyorsun. Türkiye`nin nasıl bir bela ile karşı karşıya olduğunun farkındasın ve yüreğin kanıyor. Bunu hissediyorum. Keşke biraz daha bu milleti yüreklendirici olsan. Örnek olsan.
Ey kalem erbabı, yazar çizer takımı!
Bugünler gelip geçtiğinde milletin gözüne bakacak yüzünüz olsun!
Şimdi… Eğer şerefiniz, namusunuz, vatan sevginiz varsa, bu ülkenin geleceği için bir adım da siz atmak zorundasınız! Siz ve saz takımınız, “Erdoğan gitsin, Ak Parti gitsin de ne olursa olsun” nakaratına ara vermek zorundasınız. Türkiye`nin, Türk siyasetinin geçmişteki hatalarını papağan gibi tekrarlayarak, patlayan her bombanın, sıkılan her kurşunun sorumluluğunu hükümete yıkarak, ülkenin top yekun bir saldırı karşısında olduğu gerçeğini satır aralarına saklayarak bu işten sıyrılamazsınız!
Bizim mahalleye de sözüm var!
Eleştiri, demokrasilerin olmazsa olmazıdır. İhanet`e varmayan, FETÖ-PKK-DEAŞ`ı övmeyen, yüreklendirmeyen, devletin, milletin kırmızı çizgilerine saldırmadan, eleştiri yapanları ötekileştiremezsiniz. Bizden olmayan herkes bizim düşmanımız değildir. Eleştiriye verilecek yanıt, yine eleştiri sınırlarında olmalıdır. Yaralayıcı, saldırgan, tahrikkar dil savunduğumuz değerlere zarar verir. Hak edene hak ettiği dil kullanılır elbet. Ama hak etmeyenlere de aynı karşılığı verirsek inandırıcılığımızı yitiririz. Bizler, adalet duygusunu herkesten daha çok ön planda tutmak zorundayız. Herkesin adil yargılanması hakkını savunmadıkça, ilerde başka pişmanlıklar da yaşayabiliriz. Kanunlar ne diyorsa o. Ne bir eksik, ne bir fazla.